Sercan Uslubaş

Maysan Mando 2017 yılını yatırım planlamalarıyla karşıladı. Maysan Mando Genel Müdürü Anıl Yücetürk, yeni stratejileri kapsamında iki yeni ürün grubunun üretim süreçlerine katılacağını söyledi. Yücetürk, üretim altyapısını oluşturacak yeni fabrika için ise TEKNOSAB oluşumunubeklediklerini belirtti. İşte Maysan Mando'nun orta vadeli hareket planı...

OTOMOTİV İHRACATININ HEDEFE YÜKSELMESİ,MEVCUT ÜRETİM ADETLERİYLE OLMAZ
"Türkiye'deki otomotiv ihracatı 2016 rakamlarına göre toplamda 25 milyar dolarlık bir değere denk gelmektedir. Yani toplam Türkiye ihracatının neredeyse yüzde 20'si otomotiv sektörü tarafından gerçekleştiriliyor. Bunun 10 milyar dolarlık kısmı da yan sanayi sektörü tarafından realize ediliyor. Yan sanayi sektörü olarak hepimizin temel amacı, bu oranı daha yukarı çıkarabilmek... Bize hep, bu 25 milyar dolarlık rakamların 40 milyar dolar seviyesine nasıl çıkacağı soruluyor. Biz yan sanayi üreticileri olarak istediğimiz kadar yatırım yapalım, bunu 40 milyar dolara çıkarmak mümkün olamaz. OEM adı altındaki ana sanayiye baktığımızda, TOFAŞ bu sene 450 bin araba üreteceğini açıkladı. Bu tabi ki çok iyi bir rakam ama mevcut 15 milyar doları ancak 16-17 milyar dolara çıkarabilir. Renault ve Ford Otosan aynı adetten devam edecek. Peki, biz yeni bir aracı Türkiye'ye alabilir miyiz, alamaz mıyız? Ya da ana sanayiler bu aracı ek olarak üretebilir mi üretemez mi? Kapasiteleri ve metrekareleri var mı? Organize Sanayii Bölgesi'ndeki arsa alanlarının metrekaresi 600 dolar. Renault ve Tofaş fabrikalarının yanı tamamen dolu. Nereye doğru ve ne şekilde bir büyüme sağlayacaklar, bunların konuşulması gerekiyor.
YABANCI BİR OEM'İ TÜRKİYE'YE ÇEKMEK İÇİN NE GEREKİRSE YAPMALIYIZ
Ülkemizde Varlık Fonu adı altında bir fon kuruldu. Varlık Fonu, "Opel'e talibiz demeli miydi acaba diye düşünmeden kendimi alamıyorum. Biz ülke olarak bunun gibi bir fırsatı Volvo ile zaten kaçırdık, Volvo'yu Çinliler aldı. Niçin Türkiye olarak biz bunun gibi küresel markalara talip olmayalım? Opel niye Türkleşmesin diye düşünmüştüm, ama PSA Group artık Opel'in yeni sahibi. Bu başlı başına dünyaca tanınan bir marka. Bizim artık ülke olarak ‘Opel markasını Türkiye'de üretilebilir miyiz?' düşüncesini sorgulamamız gerekir. PSA'nın CEO'su son demecinde, ‘Biz Türkiye'de üretim yapmaya hazırız' dedi. Bu açıklamadan sonra bizim hem sektör olarak, hem de hükümetimiz nezdinde, PSA ile bu yöndeki girişimleri artırmamız gerekiyor. Bu düşüncemi TAYSAD'da da dile getirmiştim. Eğer ülke olarak, yeni bir OEM'i daha Türkiye'ye getirirsek, bu yan sanayi olarak bizi de heyecanlandıracak, yatırım ve yeni iş kapısı açacaktır.
2017'DEKİ TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİ SEKTÖR ADINA BELİRLEYİCİ OLACAK
Ana sanayilerimizdeki yerlileşme oranına baktığımız zaman, araç bazında yüzde 50'leri yakalayan, hatta yüzde 80 seviyelerini yakalayan ana sanayilerimiz bulunuyor. Bazı araçlarda yüzde 50'nin altında olan ana sanayilerimiz de var. Bu araçlardaki lokalizasyon oranlarını arttırabilmek için biz parça üreticileri olarak her şeyi yapmaya hazırız. Türkiye'deki tedarikçilerle çalışıyor olmamız, ana sanayimiz ile ortak platformlarda çalışabilmemiz çok önemli. Fakat bunun yanında, hepimizin aklında bu yıl yapılacak olan toplu iş sözleşmesi var. Maysan Mando için geçerli olmasa da 2015'te sektör olarak zor bir dönem geçirdik. Ama bu kelebek etkisi ile şekilleniyor; herhangi bir firmadaki kanat çırpışı hepimizi etkiliyor. Böyle bir noktada, bizim için de uzun vadeli iş planımızı belirleyecek olan en büyük etkenlerden biri, yılsonundaki toplu iş sözleşmesi olacaktır.
BİZİM EKSİĞİMİZ AR-GE MERKEZLERİNDEÇALIŞACAK KADRO
Yan sanayiler son dönemde özellikle Bulgaristan'a ve Romanya'ya yönelmiş durumda. Orta Avrupa ülkelerindeki yoğunluk hâlihazırda kapasite doluluklarından dolayı bitti. Şu anda yatırım için Balkanlar yeni trend olmaya başladı. Bunlarla da yarışıyor olmamız lazım. Bu yarıştaki artılarımız; konumuza çok hâkim olmamız, bu ürünleri üretebileceğimiz teknolojiye, know how'a sahip olmamız. Bu teknolojiye, know how'a sahibiz. Ar-Ge merkezlerimiz mevcut. Bizde eksik olan, o Ar-Ge merkezlerinde çalışacak, üniversitelerden ve teknik liselerden çıkan nitelikli genç kadrolardır.
Maysan Mando'yu ele alırsak; mavi yaka çalışanlarımızın hepsi lise mezunu. Her çalışanımızın eğitim planları, kariyer projeleri İnsan Kaynakları Departmanımız tarafından detaylı bir şekilde ele alınıyor ve takip ediliyor. Kendi şirket kültürümüzü hep buna doğru götürmeye çalışıyoruz. Çalışanlarımızın katkısı ve geri bildirimleri sayesinde 2016 senesinde pek çok verimlilik çalışmasına imza attık. Hepsine çok müteşekkirim. Bizi sektörde güçlü kılıyorlar. Fakat teknik liseden mezun olup AVM'lerde çalışmak isteyen genç sayısı da çok fazla. Böyle bir noktada bizim, OSB'lerin iç tarafında ve yeni açılacak OSB'lerde de kesinlikle, ilkokul-ortaokul-teknik lise-teknik kolej-yüksek meslek okullarını yapmamız ve desteklememiz gerekiyor. Buralardan yetişecek nitelikli gençlere sektörün ihtiyacı var.
Tabi bu okullarla iş dünyasının da koordineli şekilde çalışması lazım Ben hep ilgili olduğum üniversite bölüm başkanları ile aynı şeyi konuşuyorum. Öğrencilerin bitirme tezlerini biz verelim. Gelsinler firmamızda kendi çalışanlarımızla beraber bu projelerini gerçekleştirsinler.  Onlar projelerini tamamladıktan sonra da gelip istedikleri gibi firmamızda çalışsınlar. Kapımız gençlere tamamen açık. Bizim şirketimizde beyaz yaka olarak çalışan şu andaki en genç arkadaşımız 20 yaşında. Üstelik kendisi Ar-Ge bölümünde çalışıyor. Bizi, sektörümüzü ve ülkemizi ileriye taşıyacak olan şey bunlar...
ASIL GÖREVİMİZ İNSAN KALİTESİNİ ARTIRABİLMEK
İşletmelerde yönetim kurul üyeleri çoğunlukla genel müdürlerden, ciro-kar arttırmaları beklentisi içindedirler. Bence bizim görevimizde olan insanların asıl görevi çalışma hayatlarımızı paylaştığımız insanların yetkinliklerini artırabilmektir. Ben Maysan Mando'nun bu anlamda çok iyi bir okul olduğunu düşünüyorum. Maysan Mando'da veya dışarıda kariyerine devam etmiş her türlü kişiden, kariyer hayatlarında sorumlu olduğumu düşünüyorum. 
Şirketimizdeki çalışanımız, bir OEM'e gittiği zaman, bizim okulumuzdan mezun olmuş oluyor. Ve o OEM'de aslında şirketimizin itibarını da sürdürüyor. ‘Maysan Mando'dan gelmişse tamamdır' denmesi şirketimizin asıl görevlerinden bir tanesi. Bu noktada, bir sürü değişik okulda okumuş kadroyla çalışıyorsunuz. Bu, bir ressamın birçok renkte boyayı paletin üzerine koymasına benziyor. Ama mühim olan o resmi yapabilmek ve ortaya güzel bir resim çıkarabilmek Hepimiz tepe yöneticiler olarak o paletteki renklerden güzel bir resim çıkarmaya çalışıyoruz.
Ben 1 Ocak 2015'te Bursa'ya geldim. Yönetim kadrom bugünde o günkü kadroya göre yüzde 80 oranında aynı. Ve biz, aradan geçen iki buçuk senede, nerdeyse yüzde 85'lik bir ciro ve adet artışını yakalamış durumdayız
TÜRKİYE'DEKİ ARAÇ ADEDİNDEN DAHA FAZLA AMORTİSÖR ÜRETİYORUZ
Maysan Mando olarak bu sene müşterimiz Tofaş'la da iş ilişkisine başlıyoruz. Oyak Renault'un, Hyundai'nin zaten direkt tedarikçisiyiz. Yurt içi ve yurtdışı birçok müşterilerimiz var. Bütün ticari araçların ve Mercedes'in de direkt tedarikçisiyiz. Şimdi Mercedes Almanya'nın direkt parça tedariğini de gerçekleştirmeye kendimizi hazırlıyoruz. Şu anda yıllık 5,5 milyon amortisör üretiyoruz. Bunun dörtte biri neredeyse 1,4 milyon araç demek. Maysan Mando'da böyle bir misyonumuz var. Türkiye'de üretilen araç adedine gerekli amortisörden fazla amortisörü üretmeye devam edeceğiz. Türkiye'deki OEM pazar payımızı da, Aftermarket'teki pazar payımızı da market liderliği konumuna getirdik. Yenileme pazarında 28 tane bayimiz var. Aftermarket tarafında 2014 senesinde, 600 bin amortisör satarken, yıllık 1.2 milyon amortisör satışına kadar yükseldik. Bunlar önemli konular fakat 2020'ye kadar ki orta vadede, şu andaki satış departmanımızdan almış olduğumuz yürütülen potansiyel projelerin adetleri yıllık 9 milyonu buluyor. Dolayısıyla büyüyerek devam edeceğiz. En büyük sosyal projemiz ise topluma katkı sağlayabilmek.
120 MİLYON DOLARLIK YATIRIMLA İKİ YENİ ÜRÜN GRUBUNU ÜRETİME ALACAĞIZ
Maysan Mando olarak, Mando Grubu ile Çukurova Grubunun ortaklığındaki 20. senesindeyiz. Ayrıca Maysan olarak da bu yıl, kuruluşumuzun 48. yılı... Eylül ayında Yönetim Kurulumuz, Türkiye'ye yapılacak yatırım ile ilgili resmi bir açıklama yapabilmek adına çalışmalarını sürdürüyor. Bu yatırımın büyüklüğü şu an için 120 milyon dolar civarında. Türkiye'de hem direksiyon aktarım sistemlerini, hem de fren-kaliper sistemlerini üretmeye başlayabilmek için yapılacak bir yatırım bu. Özellikle direksiyon-kolon ve aktarım sistemleri Türkiye için önemli çünkü bugünkü OEM kanadına, neredeyse 1 milyon araç için gerekli olan bu parça yurtdışından geliyor. Bu da cari açığı direkt olarak etkileyen bir durum Bu ürünleri yurtdışında yapan firmaların alt tedarikçileri ise Türk... Yani buradan Polonya'ya, Çek Cumhuriyetine ürünler gidiyor, orda montajlanıyor ve tekrar Türkiye'ye geri dönüyor. Bu yatırımımızın planlarını tüm müşterilerimiz ile paylaşılmasına, nisan ayından itibaren umarım start vereceğiz. Bu yatırım Maysan Mando çatısı altında devam edecek. Maysan Mando Amortisör'ün yan tarafında Maysan Mando Kaliper, Maysan Mando Aktarım Sistemleri adı altında ek iki tane daha ürün grubu oluşturmayı planlamaktayız.
YATIRIMI KARŞILAYACAK YENİ FABRİKA İÇİN TEKNOSAB'DAN HABER BEKLİYORUZ
Gelinen noktada yatırımların gerçekleşmesi için yeni bir fabrikaya ihtiyacımız var. Çünkü bizim şu andaki fabrikamız 20 bin metrekare. 100 bin metrekarelik açık bir alan ve 65 bin metrekarelik kapalı bir alan için de şu anda görüşmelerimiz sürüyor. Fakat metrekaresi 600-700 dolar olan bir sanayi bölgesinde bu yatırımları yapmak gerçekten çok zor. Hükümetimizin verdiği belirli teşvikler var. Biz, sırf bu teşvik konularına hâkim olacak bir koordinatörlük yarattık. Bu birimdeki arkadaşlarımız önemli gruplardan da danışmanlık almaya başladı.
Bugün gelinen noktada, bizim de içerisinde yer aldığımız Organize Sanayi Bölgesi gibi alanların şehirlerin içerisinde kalmasından dolayı oturuma açık alanlar olması gerek, sanayi bölgesi değil. Böyle bir durumda bizler de artık bu bölgelerde çalışmamalıyız. 
Bu yüzden BTSO çatısı altında gerçekleştirilmesi planlanan TEKNOSAB Projesi'ni çok önemsiyoruz. Bizim gibi sanayiciler için çok önemli bir proje olduğunu düşünüyorum. Bu şekildeki bir konseptin devreye alınmasıyla, çok şeyi değiştirebiliriz. Umarım bu adımlar en kısa zamanda resmiyet kazanır. Mayıs ayında TEKNOSAB ile ilgili bir hareketlenmenin olmasını bekliyoruz. Dolayısıyla fokuslandığımız projelerden birisi bu. Tabi ki B ve C planlarımız var. Yatırım yapmak için alternatif şehirler de elbette var fakat biz, Bursa'ya katkı sağlamayı, kökleri bu şehirde olan bir firma bakışıyla sosyal sorumluluk olarak görmekteyiz.
ENDÜSTRİ 4.0 ÇALIŞMALARIYLA VERİMLİLİĞİMİZİ YÜZDE 15-20 ARTTIRACAĞIZ
Hepimizin dilinde Endüstri 4.0 var. Bu büyük bir adım. Herkes gibi biz de çok şey bekliyoruz. Maysan Mando olarak biz, bunun altyapısını oluşturmaya iki sene önce başladık. Biz burada ilk önce software sistemlerini güncelledik, üretim hatlarımızı daha yalın hale getirdikten sonra, fiziksel olarak yaptığımız her işin ikizlerini software ortamına taşımaya başlıyoruz. Bu sayede neyi, ne zaman, ne kadar karla üretiyoruz görebilmemiz mümkün olacaktır.
Bunun bir sonraki adımında müşterimizle ve tedarikçimiz ile bağlanabildiğimizde, depodan son çıkış noktasına kadar bütün zincirimizi tamamen tamamlamış oluruz. Endüstri 4.0 kökünde bir işletim ve düşünce sistemi. Herkes robotların insanların işini elinden alacağından korkuyor. Öyle bir şey yok. Artık daha yetenekli olan, yetkinliği daha fazla olan çalışan grubuna ihtiyacımız olacak. Yapay zekâ ve makinelerin birbiriyle konuşması, bu bilgi paylaşımının sürecinin kişilere bağlı olmadan oluşabilmesi, hepimiz için atacağımız teknolojik adımlar adına çok önem taşıyor.
Biz şu anda bu oluşumlar çerçevesinde, verimliliğimizin yüzde 15-20 bandında artacağını çok net görüyoruz. Bu senenin başıyla
geçen senenin sonu arasında devreye almış olduğumuz bu projenin daha ilk adımlarından sonra, günlük adetlerimiz 17 bin 500 iken, ocak-şubat ayında 20 bin adeti, aynı kişi sayısı ile üretmeye başladık. Bu kazanım, maliyetlerin arttığı bir ortamda, kesinlikle altı çizilesi bir durum diye düşünüyorum. Henüz Türkiye olarak bu sürecin çok başlangıcındayız, yapacağımız çok fazla şey var. Fakat bugünkü teknolojiye mi, yeni teknolojiye mi yoksa her ikisine de mi
yatırım yapalım diye detaylı düşünmek lazım, bu tamamen finansal tablo ile ilgili...
ÇUKUROVA HOLDİNG'İN ENDÜSTRİ GRUBUNDAKİ CORE BUSİNESS KONUMUNDAYIZ
Maysan Mando olarak, hem Türkiye'yi seven, hem destekleyen, hem de endüstri grubunda büyümeyi amaçlayan iki büyük ortağımız var. Bir tanesi Çukurova Holding, bir tanesi de Mando Grubu Mando Grubu'nun bugünkü CEO'su, aynı zamanda Maysan Mando'nun daha önceki Genel Müdür Yardımcısıydı. Türkiye'de altı sene kadar yaşamış biri. Türkiye'ye çok büyük bir sevgisi ve insanına güveni var. Çukurova Grubu da endüstri grubunda bir atılımı hedefliyor. Ve endüstri grubunda Maysan Mando'yu ‘core business' olarak konumlandırdı. O yüzden her türlü yatırıma onlar da katkı sağlıyorlar. Biz kendi hatlarımızda son üç sene içerisinde, 100 milyon TL yi aşan bir yatırım gerçekleştirdik. En son Ağustos ayında gelecek olan krom kaplama hattımız Avrupa'da bir ilk olacak. Yeni bir sistem olacak ve tamamen çevre dostu olacak. Hiçbir atığı olmayan bir krom kaplama makinesini Türkiye'ye getiriyoruz. Şu anda Almanya'da yapım aşamasında. Bunun da artı değerlerini yüzde yüz göreceğiz.
STRATEJİMİZ, BİZİ BUGÜNE GETİREN BAYİ VE TEDARİKÇİLER İLE BÜYÜMEK
Automechanika İstanbul 2017, Perşembe günü başlıyor. Geçtiğimiz yıllarda, Maysan Mando standı hep kalabalık oldu, yine öyle olacaktır diye düşünüyorum. Son 2 sene içerisinde aftermarket yenileme sektöründen şirketimize gelen 40'ı aşkın yeni bayilik isteği var. Fakat biz stratejimizi, bizi bugüne getiren bayilerimizle büyüyebilmek üzerine kurmaya çalışıyoruz. Tabi ki bu koşuda yorulanlar olacaktır. Yorulanları destekleyecek başka firmalar da olacaktır. Bizleri gururlandıran konu, bayilerimizin ve perakende müşterilerimizin, Maysan Mando ürünlerini satmaktan gurur duydukları yönünde paylaşımlarının olması. Aynı geri dönüşleri tedarikçilerimizden de görüyoruz. Başladığımız zaman 198'e yakın direkt malzeme tedarikçimiz vardı. Biz şu anda sadece 60 direkt malzeme tedarikçimiz ile başladığımız günden çok daha fazla ürün üretiyor ve başarılı olmak adına hepberaber aynı yolu yürüyoruz. Bize katkıları olmasa zaten, bu yeni projeleri alabilme gibi bir imkânımız da olmaz. Herkes inovatif düşünüyor. Biz zaten tedarikçiyle çalışmıyoruz, 60 tane partnerimiz var. Bizden daha güçlü olup, bize yol gösteren partnerlerimiz bile var. Zaten böyle de olması, herkesin güçlü olduğu alanda ana gemiyi yönlendiriyor olması lazım. Onlara da teşekkürü bir borç bilirim. 

Sayı: 1091 - Sayı'nın Kapağı