İşletmelerin ve buna bağlı olarak insan kaynakları bölümlerinin işlevleri artık daha yoğun ve karmaşık hale geldi. Geçmiş yıllarda sorumlulukları sadece yasal süreçler iken, şimdilerde sosyal ve psikolojik süreçlerde insan kaynaklarının sorumluluklarına eklendi. Özellikle her yaşanılan krizin işletmelere bıraktığı izlerin en büyüğü olan personel maliyetleri kendini fazlasıyla hissettirmeye başladı. İşte size bir de pandemi krizi. 20-30 yıl öncesinde, karlılıkların yüksek olduğu üretim sektöründe, insan kalitesi ve verimlilikler çok fazla irdelenmiyordu. Şimdilerde ise kaliteli ve nitelikli çalışanlar işletmeleri birbirine düşürür oldu. İnsan kaynağı, işsizlik oranlarının artmasıyla fazlalaşırken fakat bu kaynağa ulaşmak, hele ki doğru çalışana ulaşmak günden güne zorlaşmaya başladı. İnsan kaynağına, internette iş arama siteleriyle, gazetelere verilen ilanlarla veya çalışanların, eşin dostun tanıdıklarıyla, hızlı ve kolay şekilde ulaşılıyordu. Ama maliyetlerin artmasıyla çalışan tasarrufuna gidilmesi zaruri hale gelmişti. 2-3 kişinin işini 1 kişinin yapması gerekiyordu. Nerden bulunacaktı bu Süpermen. Gün geçtikçe bu yöntemlerde yaraya merhem olmadı. Yeni arayışlar başladı. İşletmeler artık nitelikli iş gücünün kaynağına meslek okullarına ve üniversitelere kadar gitmeye, kendilerinin tanıtıp, en iyi, gelecek vadeden, yıldız adaylarını kapmaya başladı. Bu da yetmedi. Daha fazlası gerekiyordu. Daha fazla işgücüne ulaşmak ve isimlerini markalarını tanıtıp geniş kitlelere duyurmak istiyorlardı. Bu süreç, madalyonun çalışan arayan tarafını yansıtıyordu.
Bir de iş arayan taraf vardı. Kendine iş kimliği, statü ve tabii ki en önemlisi geçimine katkıda bulunacak parayı verecek işletmeyi arayan taraf. Milyonlarca rakibinin önüne geçip, kendini göstermek, şans bulmak, istediği işte çalışmak, istediği ücreti ve sosyal haklara sahip olmak. Bu iş arayan taraf için çok zordu. En önemlisi, bu firmalar nasıl bulunacaktı. Bulunsa bile nasıl gidilecekti. Buna ne para, ne zaman, ne fiziksel ve ruhsal güç yeterdi. Kolay bir yolu olmalıydı. Bir yol bulundu. Bu yola “SOSYAL MEDYA” dendi. Ülkemizde 62 milyon internet, 54 milyon kullanıcı hesabının aktif olması bu yolu daha da popüler hale getirdi.


İK SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANDI?
İnsan kaynakları profesyonelleri, genel olarak teknolojiyi işlerine çok mecbur kalmadıkça sokmama taraftarıdır. Fakat sosyal medyanın, Facebook, Twitter, Linkedin, İnstagram, vb. uygulamaların iş hayatını da içine alarak çığ gibi büyümesi, hele ki pandemi döneminin değişimi hızlandırma baskısı, İK’nın bile önünde durmasını zorlaştırdı ve bu yolu daha da fazla kullanmalarını zaruri hale getirdi. Böylelikle kendilerine yeni bir iş ortağı da bulmuş oldular.
Bu yolla ne kazanmayı mı hedeflediler?
•Düşük kaynaklarla, kurumsal imajlarını, milyonlara ulaştırmayı,
•Kocaman bir insan havuzundan işletmelerine en uygun nitelikli personele ulaşmayı,
•Mevcut ve/veya potansiyel adayların bilgilerine ulaşıp, hayatlarının ipuçlarına ulaşmayı,
•Aday havuzlarını daha da genişletmeyi,
•Tüm kullanıcılara kendi sistemlerini tanıtmayı,
•Kendi çalışanlarına bile ulaşıp, bu kanalı en aktif ve işlevli iletişim kanalı haline getirmeyi,
•Sosyal sorumluluk mesajlarını geniş kitlelere duyurmayı,
Bu yolda, teknolojiyi kullanan, gelişime açık olan, gelecek nesillerin beklentilerine göre sistemlerini gözden geçiren ve geliştiren, değişime ayak uyduran işletmeler diğerlerine göre öndeler. Çalışanların iş bilenlerini bulmaya, mesajlarını geniş kitlelere ulaştırmaya başladılar. Unutmadan, biz de bu yolda FAVEO adıyla hızla yol almaktayız. Linkedin, Instagram, Facebook ve Twitter’da Faveo Danışmanlık yazmanız yeterli olacaktır :)


Yöneticiler çalışanları pandeminin etkisine karşı koruyor
Great Place to Work, “En İyi İşverenler” listesinde yer alan farklı sektör ve büyüklükteki 14 şirketten 3 bin 816 çalışanın katıldığı yeni bir anket gerçekleştirdi. 
• Ankete katılanların yüzde 93’ü yöneticilerinin çalışanları pandeminin olumsuz etkilerine karşı koruyan bir yaklaşım gösterdiğini ifade etti. 
• Katılımcıların yüzde 91’i “Üst düzey yöneticilerimizin pandemi döneminde aldığı kararlara güveniyorum” dedi. 
• Katılımcıların yüzde 85’i pandemi sürecinde yöneticiler tarafından desteklendiğini söyledi. 
• Yöneticilerin düşünce ve endişeleri özenle dinlediğini söyleyenler yüzde 84’lük kesimde yer aldı.
• Şirketleri ile ilgili genel düşünceleri sorulduğunda ise katılımcıların yüzde 83’ü harika bir iş yerinde çalıştıklarını söyledi.


Yeni normali sevdik
Kaspersky tarafından çeşitli sektörlerden 8 bin KOBİ çalışanıyla yaptırılan ve Kasım 2020’de yayımlanan “Securing the Future of Work” araştırmasının Türkiye sonuçları, çalışanların yüzde 82’sinin Covid-19 öncesi geleneksel çalışma yöntemlerine dönmek istemediğini ortaya koydu. Araştırmaya göre, çalışanların yüzde 53’ü, artık eskiden olduğu gibi işe geri dönmek yerine sevdikleriyle daha fazla zaman geçirmek istiyor. Çalışanların yüzde 39’u tasarruf etmek, yüzde 38’i uzaktan çalışmayı sürdürmek istiyor. Aynı araştırmaya göre, pandemi sırasında evden çalışanlar, keyif aldıkları yeni durum ve davranışları da keşfettiler. Evden çalışmanın getirdiği fırsatlardan bahseden Türkiye’deki katılımcıların yüzde 36’sı hafta içi uzanmalarını, yüzde 40’ı Netflix’i ardı ardına izlemeyi ve yüzde 33’ü dışarıda bahçede veya balkonda çalışmayı yeni zevkleri arasında sıraladı. Ankete katılanların çoğu rahat kıyafetlerle çalışmaktan keyif aldı. Katılımcıların yüzde 51’i bu yaşam tarzına alıştı ve gelecekte bunu norm haline getirmek istiyor.