banner6

SANAYİDE‘İKLİM’ değişiyor

Türkiye’nin, 191 ülkenin taraf olduğu Paris Anlaşması’nı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda onaylamasıyla başta enerji olmak üzere sanayi, ulaştırma ve tarım sektörlerinde yeni bir dönem başlıyor. 

İncelemeler 19.10.2021, 00:14
SANAYİDE‘İKLİM’ değişiyor

SEMİH AYDIN

İhracatının yüzde 50’sinden fazlasını AB ülkelerine yapan Bursa firmaları, kullandıkları enerjiden, üretim teknolojileri ve ham maddeye kadar geniş bir alanda karbon emisyonunu azaltarak ihracattaki gücünü korumak istiyor.

Türkiye, 191 ülkenin taraf olduğu Paris Anlaşması’nı onayladı. Paris Anlaşması’na ilişkin teklifin yasalaşmasının ardından Türkiye’nin yatırım, üretim ve istihdam politikalarında köklü değişikliklerin olması bekleniyor. Anlaşma çerçevesinde 2053 yılında net sıfır emisyon hedefi belirleyen Türkiye’de, enerji başta olmak üzere sanayi, ulaştırma, bina, tarım, atık ve doğal varlıkların kullanımı konularında yeni eylem planları hazırlanması bekleniyor.  
Bunların yanı sıra Avrupa Birliği (AB) Yeşil Mutabakatı ile hayata geçirilmesi öngörülen düzenlemeler, en büyük ihracat pazarı AB ülkeleri olan Bursa’daki sanayicileri ciddi bir dönüşüme mecbur bırakıyor. Ham maddeden üretim teknolojilerine kadar karbon emisyonunu düşürmeyi hedefleyen sanayiciler böylelikle ihracattaki başarılarını önümüzdeki süreçte de sürdürmek istiyor. Bursa iş dünyası dönüşümü hızlı ve sağlıklı bir şekilde gerçekleştirebilmek için kamunun desteğinin önemli olduğuna da dikkat çekiyor. 


Ergun Hadi TÜRKAY
BUSİAD YK Başkanı

Uyum sağlayarak yeni ufka yelken açacağız

Dünyanın artık küresel ısınmanın yakıcı sonuçlarından kurtulmak için son 10 yılının içinde olduğu yazıldı çizildi. Paris Anlaşması da bu yıkıcı sonuçları bertaraf etmek için gerçekleştirilmişti. Ancak Türkiye bazı haklı gerekçelerle bu anlaşmayı imzaladığı halde onaylamamıştı. Paris Anlaşması’nın onaylanması elbette tüm dünya için olumlu bir durumdur. Aynı zamanda bu yeşil ekonomiye geçişin de temel taşlarından birini oluşturacak. Tarihte bu imza, eminim ki bu şekilde yazılacak. Bu dönüşüm aslında başlamıştı. Zaten bu anlaşma da bu dönüşümün önünde durulamayacağının anlaşılması sonucunda imzalandı. Ülkeyi yönetenler, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın zorunluluklarını gördü. Bir yandan buna hazırlanırken, diğer yandan Paris Anlaşması’na onay vermemek mümkün değildi.
BUSİAD olarak epey bir zamandır biz bu kaçınılmaz dönüşümün farkındayız. 2020 Haziran’da sosyal sorumluluk niteliğinde BUSİAD Yeşil Bursa Çalışma Grubu’nu kurduk. Bu yıl da BUSİAD Yeşil Paktı Görev Gücü’nü hayata geçirdik. Art arda çevrim içi etkinlikler yaptık. Yeşil Mutabakat ve küresel ısınma artık romantik bir çevre sorunun çok ötesinde hem yaşamsal hem de ekonomik temelli bir hal aldı. Çevre üretimin vazgeçilmezi haline geliyor. Hal böyle olunca çözümleri de en çok kirleten sektörler olmak üzere çözümler bulmaya başlıyorsunuz. Çimento ve demir çelik sektörleri ilk etkilenecek sektörler gibi duruyor. Ama tüm sektörler elbette yeşil ekonomi anlayışını benimsemek zorunda. BUSİAD olarak, Türk sanayicisinin esnekliğine inanıyoruz. Yeni koşullara hızla uyum sağlayarak, yeni bir ufka yelken açacağız, tıpkı kalitede olduğu gibi. Biz bunu yapacak güce sahibiz. 
Bursa da, Türkiye de, dünya da henüz tam manasıyla yeşil dönüşüme hazır değil. Ama mecburiyetler isteklerden önce gelir. Herkes buna uyum sağlayacak. Bursa ise en hızlı hazır olacak kentler içinde. Bursa’nın sanayi birikimi başka bir yerde yok. BUSİAD 43 yıldır bunun içinde ve yol göstericisi. Hala bu görevimizin hakkını vermeye çalışıyoruz. Kamudan beklentimiz, hayatın olağan akışını görüp, yasal düzenlemeleri de bu akışa göre yapması. Bunun dışında, sınırda karbon düzenlemesiyle, Türk sanayicisinin aleyhine oluşacak rekabete karşı mali ve finans çözümleri sunması. Uygun kredilerle yeşil ekonomiye dönüşün kolaylaştırılması, mali programlarla bunun teşvik edilmesini bekliyoruz. Aksi halde sermaye açısından çok da güçlü olmayan sanayicinin sırtına yeni yükler binmiş olur. Tarım arazilerini koruması, tarım ve hayvancılığı, hatta ormancılığı özendirilmesi, yeşil enerjiye özel destekler sunulması da diğer beklentilerimiz kamudan. Bursa ve Türkiye sanayicisi gerekenleri yapacak azim, tecrübe ve sezgiye sahiptir. Bir de artık konvansiyonel sanayinin Bursa’yı hala tercih etmesinin önüne geçilmeli. Sanayi dengeli dağılmalı.


Rasim ÇAĞAN 
BOSİAD YK Başkanı 

İş hayatımızı çevre bilinciyle şekillendirmeliyiz

Gelişmiş ülkeler dünyanın giderek kirlenmekte olduğunu fark edip, 2015 yılında Paris’te gerçekleştirilen bir konferansta İklim Anlaşması konusunda mutabakata vardılar. Paris İklim Anlaşması’nın kabulünün Türkiye için çok önemli bir adım olduğunu düşünüyorum.Türkiye bu yeni politika ile yüzleşmek ve ihracat politikasını bu gerçeğe göre bugünden hazırlamak durumundadır. Paris İklim Anlaşması küresel ekonomiyi yeniden şekillendirecektir. Türkiye’nin ihracatının yarısını Avrupa’ya yaptığı göz önüne alınırsa, AB’nin 2019’da ilan ettiği ve 2050’ye kadar uzanan yol haritasını kapsayan Yeşil Mutabakat Anlaşması’nın önemini daha iyi anlayabiliriz. Türkiye bu zamana kadar ihracatta en büyük gücü olan yakınlık ve maliyet avantajı, AB’nin ithal ettiği ürünlere karbon salınımlarına göre vergi uygulamasının gölgesinde kalacaktır. Sanayimizi uyumla hale getirmezsek fiyat avantajımız kaybolacak ve pazar kaybedeceğiz. Gerek kendi ticari refah gerekse de kaliteli sürdürülebilir bir yaşam için, iş hayatımızı çevre bilinciyle şekillendirmek zorundayız. 

Nilüfer ÇEVİKEL 
DOSABSİAD YK Başkanı

Bursa yeşil üretimde öncü olmalı    

Sera gazı salınımının küresel seviyede azaltılmasını hedefleyen Paris İklim Anlaşması’nın TBMM’de onaylanması, geleceğimiz için çok önemli bir adım. Değişen dünyada çevre dostu üretim yapmayan firmaların pazarda yer bulamayacağı açıkça gözler önüne serilmişken Türkiye bu anlaşmayı onaylayarak oyun dışı kalmayacağını göstermiş oldu. Gezegenimiz iklim kriziyle savaşırken, bu krizle mücadele doğrultusunda örgütlenmek çok kıymetliydi. Sürdürülebilir üretim, küresel pazardaki payımızı kaybetmemek ve dünyamızın geleceği için Paris İklim Anlaşması kaçınılmazdı.  Türkiye’nin yeni iklim politikası doğrultusunda sera gazı emisyonlarını düşürmek için hazırlayacağı yeni eylem planında en büyük değişimi yaşayacak sektörler arasında enerji sektörü başta geliyor. Anlaşmayla birlikte üretim yapan firmaların çok hızlı biçimde yenilenebilir enerjiye yönelmesi gerekecek. Üretimde kullanılan yöntemlerin çevreye zarar vermeyen yöntemler olması gerektiği için bu alanda yapılan yatırımların ve teşviklerin artacağını düşünüyorum. Üretim bantları, kullanılan ham madde gibi tüm prosesler değişecek. Sağlıklı yaşam ve çevreyi gözeten yeni teknolojilere inovasyona yönelmemiz gerekecek. Ar-Ge faaliyetlerinin bu yöne kayacağını da söylemek mümkün. Dolayısıyla bu alanda yeni istihdam kolları oluşacak. Sanayiciler başta olmak üzere ihracat yapan tüm firmalar, Avrupa’nın “sınırda karbon vergisine” takılmamak için üretim teknolojilerini yeni kriterlere göre yenileyecek. Üretilen makina, motor, tekstil, gıda, demir, çelik gibi her ürünün ne kadar sera gazı emisyonu saldığı bilinecek ve uluslararası standartlara ulaşması için azaltılacak. Azaltamayanlar ise karbon vergisi verecek. Rüzgar ve güneşi merkeze alan bir enerji dönüşümü, teknoloji içeriği yüksek bir sanayi gelişimini de sağlayabilecek. Sera gazı emisyonlarının yüzde 72’si enerji, yüzde 13’ü tarım sektöründen kaynaklanıyor. Yeşil dönüşümlerle birlikte bu oranlar giderek azalacak. Dolayısıyla en çok değişim bu alanlarda yaşanacaktır. Bursa, sanayinin lokomotif şehirlerinden biri. Uzun yıllardır üretim yapan pek çok köklü firmaya ev sahipliği yapıyor. Büyük firmalar üretim konusunda yeşil dönüşümün gerektirdiği yatırımları yapmış durumda, örneğin Yönetim Kurulu Başkanlığını yürüttüğüm DOSABSİAD olarak dijital ve yeşil dönüşüme gerekli yatırımlarımızı yaptık, üyelerimizi bu konu hakkında bilgilendirdik. Bursa gibi ihracat pastasındaki payı çok büyük olan şehrimizin bu dönüşüme çok hızlı adapte olup üretimini şekillendirmesi ve yeşil üretim konusunda öncü konuma gelmesi gerekiyor. Bursa ihracattaki payı İstanbul’dan sonra en yüksek ilimiz ve bölgesel kalkınmada çok önemli bir kent pozisyonunda. Yıllık 26 milyar dolar dış ticaret hacmine sahip olan ve ülkemizin en çok ihracat yapan firma sayısı bakımından ikinci sırada yer alan Bursa’nın bu yıl 6 aylık performansına baktığımızda geçen yıla göre yüzde 30’a yakın artışla 8 milyar dolarlık ihracat yaptığını görüyoruz. Pandemi, kurlarda istikrarsızlık, lojistik ve tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklara karşın sanayinin lokomotifi Bursa’nın başarısı, genel tabloda çok etkili oldu. Sadece Bursa değil Türkiye genelindeki iş insanları kamudan üretim süreçlerini sekteye uğratabilecek olumsuzluklarla ivedilikle mücadele etmesini bekliyor. Artan enerji maliyetleri üretim yapmayı zorlaştırırken alınan zam kararlarının yeniden değerlendirilmesini, enflasyonla etkin bir mücadelenin sürdürülmesini ve ham madde fiyatlarındaki artışın önüne geçilmesini diliyoruz. Paris İklim Anlaşması ve Yeşil Mutabakat’la birlikte de bu sürece uyum sağlayamayan herkes en büyük ticaret ortağımız olan AB ülkeleriyle ihracat ilişkilerini askıya almış olacak. Bursa olarak gücümüzü kaybetmek istemiyorsak atmamız gereken en büyük adım dijital ve yeşil dönüşüm olmalı.


Ali GÜLER
KSİAD YK Başkanı

Anlaşmaya titizlikle uyulmalı

Paris İklim Anlaşması, iklim değişikliğine karşı küresel çapta verilen mücadeleyi temsil ediyor ve anlaşmanın maddeleri daha istikrarlı, daha sağlıklı bir gezegen, daha adil toplumlar ve daha canlı ekonomilerin olduğu bir dünyayı hedefliyor. Neredeyse tüm dünya emisyonlarını kapsayan, iklim değişikliği konusundaki ilk çok uluslu anlaşma özelliği taşıyan Paris İklim Anlaşması, sera gazı emisyonlarının tavan yaptığına ve yüzyılın ikinci yarısında iklim sorununun çözülmesi gerektiğine dikkat çekerek, mümkün olan en kısa sürede uygulanması gereken küresel bir eylem planı ortaya koyuyor.
Unutulmamalıdır ki, bu yeryüzü bize atalarımızdan miras kalmadı, çocuklarımızın emanetidir. Bu anlamda, gelecek kuşaklara daha yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için bu anlaşmaya titizlikle uyulmalı, herkes üzerine düşen görevi yerine getirmelidir.


Oya EROĞLU
BUİKAD YK Başkanı

Yeşil dönüşümün temeli
İklim krizine karşı mücadelede artık kritik bir virajı almak üzereyiz. Türkiye’de karar vericiler, ülkenin ve gezegenin kaderini tartışmasız en çok etkileyecek anlaşmayla beraber iklim için savaşma sorumluluğunu aldıklarını ilan etmiş durumdalar. Sorumluluk ise, eylemi beraberinde getirir. Her geçen sene daha büyük felaketlere uğramamak, daha büyük ekolojik, ekonomik ve toplumsal trajedilere alışmamak için, karar vericilerin bugünden krize, kriz gibi davranmaları gerekiyor. İş dünyası olarak Paris Anlaşması’nı yeşil dönüşüm ve yeşil kalkınmanın temeli olarak görüyoruz. Anlaşmanın onaylanmasının gelecek nesillere daha yeşil bir dünya bırakma hedefinin mihenk taşı olduğunu düşünüyorum. Bursa’nın AB ile ticarette kilit oyuncu rolünü sürdürebilmesi adına bu dönüşüme hızla uyum sağlaması gerek. Dünya genelinde üretim, sanayi ve ticaret stratejileri sürdürülebilirlik odağında şekilleniyor. Pandemi ile birlikte sürdürülebilirlik algısı daha da güçlendi. AB’nin yeşil dönüşüm hedeflerini açıklaması bütün dünyada domino etkisi oluşturdu. Dünyada yaşanan bu gelişmelerin yakından takibi ve ülkemizde gereken uyumun sağlanmasına yönelik adımlar atılması, küresel ticaretteki uzun soluklu bu dönüşüme ayak uydurulması bakımından önem teşkil ediyor. Bursa iş dünyasını Yeşil Mutabakata hazırlamak, değişen koşullara süratle intibak etmelerini sağlamak ve bu dönüşümün ortaya çıkaracağı yeni fırsatları değerlendirmek üzere yol haritamızı bir an önce belirlemeliyiz. Bu anlayışla, doğal kaynaklarımızı koruyarak, iklim kriziyle kamu-özel sektör el ele vererek mücadele etmeliyiz. Kamunun da desteği ile karbon salınımını azaltmalı, sıfır atık hedefine uymalı, sürdürülebilir ve yeşil üretimi benimsemeli, yenilenebilir enerji kaynaklarını daha çok tercih etmeliyiz.
AB, en önemli ticaret ortağımız. Bu nedenle AB ülkelerinde yaşanan olumlu veya olumsuz her konu doğrudan bizi ilgilendiriyor. Bunlardan biri de AB tarafından planlanan Sınırda Karbon Düzenlemesi. AB’den bize yönelik bir ithalat vergisi ciddi anlamda ihracatta rekabetimizi olumsuz etkileyecektir.
Son olarak, AB bu çalışmalar sonucunda ürünlere yönelik yeni standart ve etiketleme yöntemine geçmek istiyor. Bu durum yine ihracat ürünlerimizi yakından ilgilendiriyor. 

Arif DEMİRÖREN
BARSİAD YK Başkanı

Sürdürülebilir dünya ligine gireceğiz
Ülkemizin Paris İklim Anlaşması’na taraf olması, geleceğimizin teminatı adına önemli bir adımdır. Bu anlaşma, çevre bilincinin vatandaşlarımıza psikolojik olarak aşılanmasını da sağlayacak bir girişimdir. Sera gazı emisyonlarını azaltacak olan eylem planlarına göre hareket ederek, çevreci ve doğa dostu üretim gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. İklim değişikliğinin önüne geçilmesi konusunda, doğal kaynaklarımıza sahip çıkmalı ve zaman kaybetmeden harekete geçmeliyiz. 2053 yılında karbon nötr olma hedefine bağlı olarak ulaşımda, enerjide, sanayide ve diğer alanlarda daha düşük emisyonlu alternatiflere yönelmeliyiz. Değişen ve dönüşen dünyada uluslararası pazarda ülke olarak yer alabilmemiz için yenilenebilir enerji, temiz ve çevre dostu üretim ile iklim değişikliğine karşı mücadele edeceğiz ve yeşil kalkınmaya ulaşacağız. Paris İklim Anlaşması’nın temel amacı, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini en aza indirgemek. Bu amaçla ekonomi ve sanayide hızla yeşil dönüşüme gidilecektir. Söz konusu geçiş, ilgili tüm sektörlerde küresel iklim değişikliğine gidilmesini zorunlu kılıyor. Sürdürülebilirlikte dünya liginde bulunacağımız anlaşma kapsamında iklim değişikliği ile mücadeleye ivme kazandıracak ve düşük karbonlu üretim gerçekleştireceğiz. Tüm paydaşlar olarak, somut yol haritaları doğrultusunda ilerleyerek üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye kararlıyız.  Enerji sektörü, sanayideki değişimde en büyük paya sahip olacak. Bu sektörde faaliyet gösteren firmaların hızlı bir şekilde yenilenebilir enerji odaklı olarak temiz bir üretime geçmesi gerekmektedir. İhracat odaklı firmalarımız Avrupa pazarında sorun yaşamamak için süreci yakından takip etmeli ve şimdiden ülkelerin koyduğu politikalar ve yeşil mutabakatla ilgili kararlara karşı tedbirlerini almalılar. Avrupa’nın üzerinde çalıştığı kilit mekanizma, karbon salımını ücretlendiren, sanayi ve enerji ürünlerini kapsayan Sınırda Karbon Düzenlemesi adı altında bir sistem. Türkiye, bu sistem ortamında hazırladığı iddialı bir eylem planı ile kömür ve fosil yakıtlara dayalı sistemden daha fazla istihdam sağlayacak ve milli gelirini daha fazla artıracaktır. Türkiye’nin sanayi başkenti Bursa, birçok organize sanayi bölgesine ev sahipliği yapıyor. Yönetim Kurulu Başkanı olduğum BARSİAD üyesi ihracat odaklı firmalar, büyük oranda yeşil enerjiye ilgi duyuyor. Bu dönüşüme ayak uydurarak bir adım öne çıkan firmalarımız bulunuyor. Yeşil dönüşümün tercihten ibaret olmadığı bilinciyle biz de dernek olarak firmalarımızı bu konuda bilgilendirdik. Doğru değişimlere ve dönüşümlere her zaman açık olan kentimiz, hem çevresel sürdürülebilirliği ve hem de uluslararası ticari yükümlü yeşil üretime de kısa zamanda adapte olacaktır. Bursa, Türkiye ekonomisinde üretimde ve ihracatta önemli bir konumda bulunuyor. Jeopolitik konumu faktörü sayesinde de sanayinin merkezi olan kentimiz, yıllık 26 milyar dolar dış ticaret hacmine sahip. Ülkemizin en çok ihracat gerçekleştirilen ikinci kenti olma özelliği taşıyan Bursa, pandemi döneminde de ekonomik kalkınmayı hızlandırmayı başardı. Tüm dünyada yaşanan enerji krizi sonrası hem hammadde krizi hem de enerji maliyetlerini artırırken bu durum Türkiye’ye de yansıdı. Döviz kurlarındaki artış ve enerji yoğun sektörlerdeki maliyet baskısı sanayi üretiminde daha fazla hissediliyor. İş dünyası olarak ürünlerin son tüketiciye yüksek fiyatlı ulaşmaması adına üretimin en önemli kalemlerinden biri olan enerji maliyetlerindeki fiyat artışının gözden geçirilmesini ve üretimin önündeki zam engellerinin aşılmasını talep ediyoruz. Değişen ve yeşil üretime dönen dünyada, Avrupa pazarına olan ihracatımızı artırmalı ve uluslararası düzeyde potansiyelimizi güçlendirmeliyiz.


Ramazan KAYA
MARSİFED YK Başkanı

KOBİ’ler desteklenmeli
Paris İklim Anlaşması’nın, TBMM tarafından onaylanmış olması memnuniyet verici ve önemli bir gelişmedir. Atılan bu imza, iklim değişikliği ile mücadelenin yanında, yeşil ekonomiyi hızlandıracak bir sürecin başlangıcı olacaktır. Sanayi politikalarının artık tek başına verimlilik ve büyüme odaklı değil, aynı zamanda çevreci ve sürdürülebilir olması gerekmektedir. Onun için de bir an önce yol haritasının oluşturulması uygun olacaktır. Bu kapsamda düzenlemelere uyum ve gerekli dönüşümlerin sağlanması için, üretim proseslerinin, üretim bantlarının ve malzemelerin değişmesi gerekecektir. Bu süreçte de ülkemiz KOBİ’lerin hibe desteğine ihtiyacı olacaktır. Ülkemizin gelişmekte olan ülkeler kategorisinde olması, söz konusu desteklerden yararlanmamızı sağlayacaktır. AB özellikle karbon vergisini, Paris İklim Anlaşması’na dayandırmaktadır. İhracatımızın neredeyse yarısını AB ülkelerine yapan ülkemizin bundan olumsuz yönde etkilenmemesi için Sınırda Karbon Düzenlemesi (SKD) mekanizmasına hızla uyum sağlamamız gerekmektedir. Eğer ülkemizdeki ihracatçılarımız, üretimlerini SKD’ye uygun hale getirmezlerse, AB’ne yapacağımız ihracatta 2 milyar euroluk ek bir karbon vergisiyle karşı karşıya kalabilirler.  

Zarif ALP 
RUMELİSİAD YK Başkanı 

Küresel rekabet gücümüz arttı
Paris Anlaşması’nın onaylanması ticaret anlaşmaları açısından önemli bir yere sahip. Bu anlaşmanın devletimizin etkili bir politika oluşturması ve uygulaması için önemli bir fırsat yarattığını düşünüyorum. Paris Anlaşması bizim için stratejik bir öncelik konumundaydı. Türkiye olarak bu anlaşmanın dışında kalsaydık eğer, bir nevi dünyanın da dışında kalmış sayılırdık. Çünkü böyle bir durumda serbest ticaret anlaşmalarını imzalayamayacak konuma gelecektik ve bu bizim için ciddi bir tehdit haline gelecekti. Öyle ki ülkeler artık, dış politikalarını çevre öncelikli, emisyon azaltma hedefi doğrultusunda şekillendirmeye başladı. Paris Anlaşması sayesinde küresel rekabet gücümüzün arttığını düşünüyorum. Çoğu dış ülke artık emisyonu azaltma hedefiyle hareket etmekte ve biz de ülke olarak bu yola doğru ilerlemeliyiz. Bu anlaşma ile birlikte üretim, istihdam ve ihracat politikalarında büyük bir gelişme yaşanacağı fikrindeyim. Özellikle ihracat alanında pazarımızın büyüyeceğini ve uluslararası anlaşmaların fazlalaşacağını düşünüyorum. Bu durum aynı zamanda üretimin artacağına da işaret ediyor; dolayısıyla istihdam sayıları da yükselecektir.  ‘Yeşil Dönüşüm’ ile birlikte gaz emisyonları azaltma hedefiyle dönüşüm sağlanacak. Bursa’nın böyle bir dönüşüme hazır olduğunu düşünüyorum. Bursa bir sanayi şehri olarak devamlı gelişen ve yeniliklere ayak uydurabilen güçlü bir altyapıya sahip. Son yıllarda sürdürebilirlik, enerji verimliliği ve dijitalleşme alanlarına yoğun bir yönelme mevcut. Yeşil Dönüşüm açısından bu noktada önemli olan, sürdürülebilir ürünlerin kalıcı hale getirilmesidir. Atık kavramını sıfıra indirmemiz gerektiğini düşünüyorum. İnsanlık olarak, dünyamızın temiz bir geleceği olması açısından üzerimize düşeni yapmalıyız. Bursa’nın ihracattaki gücünü koruyabilmesi için üretimde mutlak suretle inovasyona ağırlık verilmesi gerekiyor. Her gün gelişen teknoloji, dijitalleşme ve sürdürebilirlikten dolayı üretimde değişiklikler yapılması ve uluslararası standartlara odaklanılması, küresel rekabette geri kalmamak için şart. Şirketlerde çevre bilinci artırılmalı, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ön plana çıkmalı. 

Fatih ŞAKİR
BALKANTÜRKSİAD YK Başkanı

Elektrikli araçlarda dünyada söz sahibi olacağız
Paris İklim Anlaşması’nın onaylanması Türkiye’de birçok şeyi değiştirecek. Elektrikli otomobillerin son dönemde hem üretiminin hem de kullanımının hızla yaygınlaşması buna güzel bir örnek. TOGG’un seri üretime başlamasının yanında Türkiye’de faaliyet gösteren otomotiv firmalarının bu alanda gerçekleştireceği projelerle, ülkemiz otomotiv sektöründe dünyada söz sahibi bir ülke konuma gelecektir.
Bunlarla birlikte, Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ve Avrupa Birliği fonlarında çevreci üretim, emisyon oranlarının düşürülmesi gibi hususlar son yıllarda en önemli başlıklar. Hem AB ülkelerine ihracat yapan iş insanlarımızın işlerinin olumsuz etkilenmemesi, hem de AB fonlarından en iyi şekilde yararlanabilmek adına Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’na taraf olmasını çok olumlu buluyorum. 


Murat KAYA
GESİAD YK Başkanı

Önemli kazanımlar sağlayacak
Çevre kirliliğinin ve küresel ısınmanın önüne geçmek için dünyanın birçok ülkesinin taraf olduğu Paris İklim Anlaşması’na ülkemiz içinde yaşayan her bir vatandaşımızın sıkı sıkıya sarılması gerektigini düşünüyorum. Bu anlaşmanın tam anlamıyla hayata geçirilip, sürdürülebilir hale gelebilmesi için toplumun her kesimine önemli görevler düşmekte. Sanayici olarak bizler de bu konuya biraz daha fazla eğilmeli ve önem göstermeliyiz. Çünkü, gelecek kuşaklara bırakabileceğimiz en büyük miras yaşanabilir bir çevredir; doğamızı ve suyumuzu korumalıyız. Bu kapsamda Paris Anlaşması hem tarım sektörüne hem de doğal yaşamı koruma ve desteklemeye yönelik önemli düzenlemeleri beraberinde getiriyor. Dolayısıyla bu anlaşmanın ülkemize, insanımıza ve doğal çevremize önemli kazanımlar sağlayacağını düşünüyorum.


 

Yorumlar (0)
12
kapalı
Günün Anketi Tümü
ABD Doları’nda yıl sonu beklentiniz nedir (TL) ?
ABD Doları’nda yıl sonu beklentiniz nedir (TL) ?
banner18
banner51