Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş kentimizin geleceği ile yaptığı açıklamalarda, özellikle Sayın Cumhurbaşkanı'nın önerileri doğrultusunda, yüksek katlı binalara artık izin verilmeyeceğini, kat yüksekliklerinin 5-6 katı geçmeyeceğini vurguladı. Evet, Bursa gibi tarihi bir kentteki yeni yerleşimlerin, kentin bu hakim özelliğini zedelememesi açısından bakıldığında, doğru bir karar. Ancak bu kararın ve Bursa'nın tarihi değerlerinin paralelinde, vazgeçilmez doğa değerlerimizin de kentimizi yönetenlerin önceliğine yerleştirilmesi gereği de unutulmamalıdır.
Aslında doğa değerlerimiz, yani tarım alanlarımız, ormanlarımız, akarsularımız, göllerimiz sadece Bursa için değil, tüm Türkiye için, dünya var olduğu sürece bu topraklar üzerinde yaşayacak tüm insanlarımız için, yaşam pınarları olacaklardır. İşte bu nedenle, yukarıdaki karar çok yönlü, çok hassas bakış açıları içinde incelenmelidir, daha açık bir ifadeyle, yalın bir karar alarak, Bursa'da bundan böyle yapılacak yerleşimler 5-6 katı geçmeyecektir, demek çok yüzeysel kalır, onun yanında bundan böyle, Bursa'da yeni bir Sanayi Bölgesi kurulmayacaktır, mevcut sanayi bölgeleri de büyütülmeyecektir, kentsel nüfus artışı frenlenecektir, kararlarının da üretilmesi gereklidir. Zira Bursa sanayileşme paralelinde kent nüfusunun hızlı artış gerçeğini yaşamış, yaşamaya devam eden bir kenttir.
60'lı yıllara kadar Bursa çok değerli ürünlerin yetiştirildiği bir tarım kenti iken, 60'lı yıllarda OSB'nin kurulmasıyla başlayan sanayileşme hareketi kentin bu karakterini değiştirmiştir. Bu değişim bir yandan tarıma göre çok daha büyük ve hızlı bir gelir artışı sağlamış ve sanayileşmenin hızını artırmıştır, bu artan hız paralelinde de, kente ülkenin her yöresinden göç hareketi başlamış ve kent nüfusu da tahminlere sığmayan büyüklükte artmıştır. Diğer yandan da hızlı nüfus artışı, hızlı ve de plansız yeni yerleşimlerin, çok değerli tarım toprakları üzerinde oluşumuna neden olmuştur.
Bu köşede çeşitli vesilelerle dillendirdiğim gibi, gene 60'lı yıllarda DSİ olarak Bursa İçme Suyu Projesini planlarken, kentin 2000 yılı nüfusunun 1 milyon, ki bu tutmuştur, 2020 nüfusu 2,3 milyon olacağı tahmin edilmişti.Bu tahminin dayanağında, sanayi gelişiminin, mevcut OSB'e ek olarak NOSAB'ın kuruluşu ile tamamlanacağı vardı. Ne yazık ki, bu deyim belki sizlere ters gelecek ama, evet ne yazık ki, bugün Bursa ve ilçelerindeki OSB sayısı 18'e çıkmıştır. Bunların birçoğu da, DSİ tarafından sulama sistemleriyle donatılmış çok değerli tarım alanları üzerine kurulmuştur. Ve de sonuçta Bursa'nın nüfusu daha bugünden 3 milyonu bulmuştur.
Hal böyle olunca bu nüfusu kente doğru yerleştirmek gereklidir. Dönemimde yürürlüğe konan 1/100.000 ölçekli nazım imar planına, sanayi ve yerleşim alanları işlenmiş, tarım alanları da kırmızı çizgiyle, "Korunacak Tarım Alanları'' olarak işaretlenmişti. Ama gelin görün ki bu gün o kırmızıçizgi paramparça olmuş, bazı OSB'ler kurulurken DSİ'nin sulama kanalları bile sökülmüştür. Kaçak yerleşimler ise, çok değerli meyve bahçeleri de sökülerek oluşmuştur.
İşte yaşadığımız bu gerçekler ışığında gelin hep beraber, bundan böyle Bursa'da 5-6 kat üzerinde bina yapılmama kararı paralelinde yapmamız gerekenlere göz atalım.
Büyükşehir Belediyesi imar planlarında kat yüksekliklerini sınırlarken, halen yok edilmemiş çok değerli tarım alanlarımızı da, kesinlikle parçalanmayacak kırmızı çizgiyle çevirmesi gerekir, nasıl 6 kat üzerinde bina yapımına izin verilmeyecekse, yapılması halinde yıkılacaksa, kırmızı çizgi içinde kalan tarım alanlarına da tecavüz aynı kararlılıkla önlemelidir, bu alanlarda yapılmaya başlanacak bina veya fabrika anında yıkılmalıdır.
Bu arada yapımına başlanan TEKNOSAB çevresinde yerleşimler olacaktır, hatta Sayın Alinur Aktaş bu bölgede uydu kent planlamaktadır. Ancak bu planlar yapılırken bu alanın da 1.sınıf tarım topraklarıyla kaplı olduğunu, DSİ sulama sistemleriyle sulandığını, konum olarak çok verimli sebze ve meyve tarımı yapılarak büyük gelir sağlanabileceği, unutulmamalıdır.
İşte bu bakış açısıyla konuyu incelersek, yeni yerleşimler için attığımız o kırmızı çizgi dışında boş alan bulmak zor, en uygun alan ki Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı da herhalde öyle düşünüyor, Ankara yolunun altındaki kuralsız yerleşim alanlarını kentsel dönüşüme sokmak, 6 katlı binalarla oradaki yerleşim kapasitesini artırmak.
Ve tabii Bursa'nın göç ile artan nüfusunu sınırlamak, nasıl 6 kat üzerinde bina yapımı durduruluyorsa, aynı karalılıkla bu sınırlamayı işler hale sokmak.
Sonuçta eğer imar planlarında mevcut yerleşim alanları ve kentsel dönüşümlerle kazanılabilecek ek yerleşimler talebi karşılayamaz ise çözüm, tarımsal alanları yeni yerleşimlere açmak kesinlikle olmamalıdır, bu durumda imar planlarındaki boş yerleşim alanlarında 6 kat sınırını aşmak kaçınılmaz olacaktır
Aslında doğa değerlerimiz, yani tarım alanlarımız, ormanlarımız, akarsularımız, göllerimiz sadece Bursa için değil, tüm Türkiye için, dünya var olduğu sürece bu topraklar üzerinde yaşayacak tüm insanlarımız için, yaşam pınarları olacaklardır. İşte bu nedenle, yukarıdaki karar çok yönlü, çok hassas bakış açıları içinde incelenmelidir, daha açık bir ifadeyle, yalın bir karar alarak, Bursa'da bundan böyle yapılacak yerleşimler 5-6 katı geçmeyecektir, demek çok yüzeysel kalır, onun yanında bundan böyle, Bursa'da yeni bir Sanayi Bölgesi kurulmayacaktır, mevcut sanayi bölgeleri de büyütülmeyecektir, kentsel nüfus artışı frenlenecektir, kararlarının da üretilmesi gereklidir. Zira Bursa sanayileşme paralelinde kent nüfusunun hızlı artış gerçeğini yaşamış, yaşamaya devam eden bir kenttir.
60'lı yıllara kadar Bursa çok değerli ürünlerin yetiştirildiği bir tarım kenti iken, 60'lı yıllarda OSB'nin kurulmasıyla başlayan sanayileşme hareketi kentin bu karakterini değiştirmiştir. Bu değişim bir yandan tarıma göre çok daha büyük ve hızlı bir gelir artışı sağlamış ve sanayileşmenin hızını artırmıştır, bu artan hız paralelinde de, kente ülkenin her yöresinden göç hareketi başlamış ve kent nüfusu da tahminlere sığmayan büyüklükte artmıştır. Diğer yandan da hızlı nüfus artışı, hızlı ve de plansız yeni yerleşimlerin, çok değerli tarım toprakları üzerinde oluşumuna neden olmuştur.
Bu köşede çeşitli vesilelerle dillendirdiğim gibi, gene 60'lı yıllarda DSİ olarak Bursa İçme Suyu Projesini planlarken, kentin 2000 yılı nüfusunun 1 milyon, ki bu tutmuştur, 2020 nüfusu 2,3 milyon olacağı tahmin edilmişti.Bu tahminin dayanağında, sanayi gelişiminin, mevcut OSB'e ek olarak NOSAB'ın kuruluşu ile tamamlanacağı vardı. Ne yazık ki, bu deyim belki sizlere ters gelecek ama, evet ne yazık ki, bugün Bursa ve ilçelerindeki OSB sayısı 18'e çıkmıştır. Bunların birçoğu da, DSİ tarafından sulama sistemleriyle donatılmış çok değerli tarım alanları üzerine kurulmuştur. Ve de sonuçta Bursa'nın nüfusu daha bugünden 3 milyonu bulmuştur.
Hal böyle olunca bu nüfusu kente doğru yerleştirmek gereklidir. Dönemimde yürürlüğe konan 1/100.000 ölçekli nazım imar planına, sanayi ve yerleşim alanları işlenmiş, tarım alanları da kırmızı çizgiyle, "Korunacak Tarım Alanları'' olarak işaretlenmişti. Ama gelin görün ki bu gün o kırmızıçizgi paramparça olmuş, bazı OSB'ler kurulurken DSİ'nin sulama kanalları bile sökülmüştür. Kaçak yerleşimler ise, çok değerli meyve bahçeleri de sökülerek oluşmuştur.
İşte yaşadığımız bu gerçekler ışığında gelin hep beraber, bundan böyle Bursa'da 5-6 kat üzerinde bina yapılmama kararı paralelinde yapmamız gerekenlere göz atalım.
Büyükşehir Belediyesi imar planlarında kat yüksekliklerini sınırlarken, halen yok edilmemiş çok değerli tarım alanlarımızı da, kesinlikle parçalanmayacak kırmızı çizgiyle çevirmesi gerekir, nasıl 6 kat üzerinde bina yapımına izin verilmeyecekse, yapılması halinde yıkılacaksa, kırmızı çizgi içinde kalan tarım alanlarına da tecavüz aynı kararlılıkla önlemelidir, bu alanlarda yapılmaya başlanacak bina veya fabrika anında yıkılmalıdır.
Bu arada yapımına başlanan TEKNOSAB çevresinde yerleşimler olacaktır, hatta Sayın Alinur Aktaş bu bölgede uydu kent planlamaktadır. Ancak bu planlar yapılırken bu alanın da 1.sınıf tarım topraklarıyla kaplı olduğunu, DSİ sulama sistemleriyle sulandığını, konum olarak çok verimli sebze ve meyve tarımı yapılarak büyük gelir sağlanabileceği, unutulmamalıdır.
İşte bu bakış açısıyla konuyu incelersek, yeni yerleşimler için attığımız o kırmızı çizgi dışında boş alan bulmak zor, en uygun alan ki Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı da herhalde öyle düşünüyor, Ankara yolunun altındaki kuralsız yerleşim alanlarını kentsel dönüşüme sokmak, 6 katlı binalarla oradaki yerleşim kapasitesini artırmak.
Ve tabii Bursa'nın göç ile artan nüfusunu sınırlamak, nasıl 6 kat üzerinde bina yapımı durduruluyorsa, aynı karalılıkla bu sınırlamayı işler hale sokmak.
Sonuçta eğer imar planlarında mevcut yerleşim alanları ve kentsel dönüşümlerle kazanılabilecek ek yerleşimler talebi karşılayamaz ise çözüm, tarımsal alanları yeni yerleşimlere açmak kesinlikle olmamalıdır, bu durumda imar planlarındaki boş yerleşim alanlarında 6 kat sınırını aşmak kaçınılmaz olacaktır
Sayı: 1200 - Sayı'nın Kapağı