İNCELEME

Başkan Aktaş, EkoHaber’e Bursa’nın gelecek vizyonunu anlattı

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Bursa’nın hızlı gelişen sanayisi ve nüfus artışıyla birlikte doğan kentleşme sorunlarıyla ilgili Ekohaber’e özel açıklamalarda bulundu. Aktaş, sanayiden tarıma ve turizme kadar Bursa’nın geleceğe güvenle bakmasını sağlayacak projeleri anlattı.

Röportaj: Semih AYDIN

Sanayisi, nüfusu, tarımı ve turizmiyle Türkiye’nin lokomotif şehirlerinden biri olan Bursa, gelecek vizyonunu da bu üçlü sac ayağı üzerinde kurmak istiyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi de hayata geçirdiği projelerle şehrin gelişimine ve doğru bir şekilde büyümesine katkı sağlamayı hedefliyor. Bursa’nın artık bir sanayi şehri olduğunu belirten Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, katma değerli sanayi dönüşümünün sağlanması gerektiğini vurguladı. Kentleşmeye yönelik stratejilere de değinen Başkan Aktaş, nitelikli kentsel dönüşüm çalışmalarıyla Bursa’yı daha yaşanabilir bir kent haline getirebileceklerini bildirerek, bunun için tüm paydaşların sorumluluk alması gerektiğini söyledi.

Yaklaşık 6 yıldır Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevindesiniz. Bu süreçte Bursa’yı bütüncül bir yaklaşımla ele alarak önemli yatırımlar gerçekleştirilmesine imkan sağladınız. Sizin için en özel anlamı olan projeleriniz hangileri?

Bursa’da hızlı bir gelişim var. Sanayinin getirdiği hızlı bir nüfus artışı var. 1960’lı yıllardan sonra Bursa çok hızlı büyüdü. Her yıl 40 – 50 bin civarında nüfusu artan Bursa’nın başta konut olmak üzere altyapıda, üstyapıda ve sosyal alanlarda birçok ihtiyacı var. Buna dair Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak projeler geliştiriyor ve mevcut çalışmaları güncelliyoruz. Keles de Bursa’nın bir ilçesi, İznik de, Osmangazi de, Mustafakemalpaşa da. Hepsinde yapılan yatırımlar önemli. Bunlar bazen bir altyapı, bazen üstyapı, bazen spor tesisi, bazen kültür merkezi, bazen restorasyon oluyor.

Özellikle beni heyecanlandıran birkaç proje ve inşallah ileride hayırla yad edilecek birkaç proje derseniz, özellikle Hanlar Bölgesi’nde yaptığımız çalışmayı söyleyebilirim.

Altyapı çalışmaları çok gözükmez. Bu dönemde özellikle altyapı noktasında önemli adımlar atıyoruz. Bu konuda kısa bir süre önce bakanlığımız marifetiyle, Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan himayelerinde başlatılan Su Verimliliği Seferberliği’nde ödül aldık. Kayıp kaçakta en verimli belediye olduk. Bu dönemde altyapı yatırımlarımız oldukça yoğunlaştı. Kayıp kaçağı yüzde 20’ler civarına çekmiş bir belediyeye dönüştük.

Çınarcık Barajı’nın suyunun Bursa’ya getirilmesi, Bursa’nın 40 – 50 yıllık su problemini çözecek. Burada ihaleler yapıldı. İmalat da çok kısa bir süre içerisinde başlayacak.

Ulaşım ile ilgili Acemler, Balıklıdere Kavşağı gibi farklı bölgelerde yaptığımız yatırımların da çok kıymetli olduğunu düşünüyorum.

Bursa sanayisi sürekli gelişiyor. Kent içindeki düzensiz sanayi yapılarının da şehir içinden kaldırılması gündemde. Doğal olarak yeni sanayi bölgeleri gündeme geliyor, ancak burada da ciddi bir planlama şart. Bursa’nın OSB politikası nasıl olmalı?

Cumhurbaşkanımızın ve bakanımızın destekleriyle yerli otomobil Bursa’da teşekkül ettikten sonra geri dönülemez bir yola girdik. Biz, bir sanayi şehriyiz. Bu yan sanayimizi de ciddi anlamda güçlendiriyor. Başta otomotiv olmak üzere tekstil, makine sanayi ve benzeri konular Bursa’da daha hızlı ilerliyor.

Biz, fasonculuğu bırakıp, katma değeri düşük işlerden ziyade katma değeri yüksek işler yapıp, nitelikli sanayi olmak zorundayız. Dönüşümü de bu çerçevede ele almalıyız. 6 Şubat’ta yaşanan depremler sadece konutta değil, sanayiyle ilgili dönüşümü de ön plana çıkardı. Sanayideki dönüşümü de çok daha fazla konuşmalıyız. 1/100.000 ölçekli plan bunun tanımlandığı ve çerçevelendiği bir plan olacak. Bundan sonraki sanayi yapıları ile alakalı, “Yeter ki sanayi alanına dönüştürelim de içinde ne yapılırsa yapılsın” mantığından ziyade, ihracat rakamlarımızı yükseltecek, katma değer ve daha nitelikli istihdam sağlayacak, turizm, tarih ve şehirleşme yönümüze zarar vermeyecek bir sanayileşme stratejisi gütmemiz gerektiğini düşünüyorum.

l Sanayinin gelişmesiyle birlikte Bursa aynı zamanda büyük oranda göç alan bir şehir konumuna geldi. Bu göç ve hızla artan nüfus karşısında planlı bir kentleşme nasıl başarılabilir?

Sanayi nitelikli bir hale dönüştürebilir, fütursuzca ve hormonlu büyümekten ziyade daha kaliteli ve sağlıklı bir büyüme söz konusu olur.

Sanayiyle beraber turizmi de konuşmalıyız. Turizm değerlerimizi ve turizmle ilgili altyapımızı güçlendirmeliyiz. Bu bizim daha sağlıklı gelişmemizi sağlar.

Şehirde yaşamanın bir bedeli var. Hem çok güçlü bir sanayimiz olsun hem kaliteli bir şehirde yaşayalım ama çok ucuz ulaşım olsun, bunun maliyeti düşük olsun gibi bir algı sağlıklı değil. Kaliteli yerlerde yaşamanın belirli bedelleri vardır. Planlar üzerinde bunları iyi tanımlayıp, daha nitelikli iş gücünü zorunlu kılacak sanayi hamlelerini ortaya koyarsak, nüfus artışının ve göç hareketlerinin daha kaliteli ve düzenli olacağını şünüyorum.

Belediye olarak bir yıl önce meslek liselerine burs programını başlattık. Meslek liselerinin güçlendirilmesiyle ilgili yaptığımız çalışmalar var, BURSKOOP projemiz marifetiyle. Bunun anlamlı ve kıymetli olduğunu düşünüyorum. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın (BTSO) ile farklı kurum ve kuruluşların bu konuda hamleleri var. Bunları daha fazla artırıp, nitelikli iş gücünü ortaya çıkarmalıyız. Bunların hepsi nüfus hareketini etkileyecektir.

6 Şubat’ta yaşanan depremlerin ardından tüm ülkede kentsel dönüşüm ve güvenli yapılar yeniden gündeme geldi. Şehirde bina güçlendirme ve kentsel dönüşüm çalışmaları konusunda ne gibi projeleriniz bulunuyor?

Deprem nedeniyle ülkemiz büyük bir acı yaşadı. Bu, Bursa’da da yaşanabilir.

Deprem olacak diye aynı anda bütün binalarımızı yıkıp, 1 – 1,5 sene içerisinde yenilerini yapalım diye bir durum yok. Buna ne hukuk, ne finansman ne de iş gücü yeter. Ancak bir yerden başlamak da değerli.

Kentsel dönüşümü, rantsal dönüşüm olma mantığından kurtarırsak olayın yüzde 50’sini çözeriz. 30 – 40 yıllık eski binayı verip, yerine sıfır ve güvenli bina alayım, bunu da yaparken hiç para vermeyim diye olaya bakarsak hikaye başlamadan biter.

Kentsel dönüşümü rantsal dönüşüm olarak görmeyip, geleceğimizi güvenli bir şekilde hazırlamanın derdi içinde olursak, doğru yolda olduğumuzu kamuoyuna daha rahat bir şekilde anlatabiliriz.

Ayrıca halihazırda devam eden kentsel dönüşüm projelerimiz var. Sayısının artması gerekiyor.

Bunun için mahalle sakinlerinin de bir araya gelip, karar vermesi gerekiyor.

“Benim 3 katlı binam var, 3 dairemin yerine 3 daire isterim” mantığıyla kentsel dönüşümü yapamayız. Eğer daha güvenli bir gelecek, daha yaşanabilir bir şehir istiyorsak bu mantığı değiştirmeliyiz.

Kentsel dönüşümü, sosyal tesisleriyle, spor alanlarıyla, otoparklarıyla, yollarıyla, trafik altyapısıyla ele alıp, çok daha düzenli bir şehir hazırlarız. Karmaşık bir şehir yaşantısı, bütün gün sinir stres içerisinde, trafikle boğuşmak, hava kirliliğine maruz kalmak, yeşil alan eksikliği ve benzeri sıkıntıları karşımıza çıkarıyor. Bu manada ilgili tarafların bir araya gelmesi gerekiyor.

“Buraya kentsel dönüşüm ne zaman gelecek?” mantığını üzülerek izliyorum. Kentsel dönüşüm gezici bir ekip değil. Kimsenin mahallesine kentsel dönüşüm gelmez. O mahalle, o bina, o site bir araya gelerek ve bu kararı vermeli. Devletin çok ciddi imkanları var.

Bunla birlikte belediyemizin sağladığı imkanlar var. Kimseden maddi beklenti içerisinde değiliz.

Halihazırda Değirmenönü, Karapınar, Arabayatağı, Yiğitler, 75. Yıl, İstanbul Yolu – Beşyol, Sıcaksu, 1050 Konutlar gibi farklı bölgelerde Büyükşehir marifetiyle devam eden 9 – 10 tane kentsel dönüşüm projesi var.

Bunun yanında Yıldırım Belediyemizin başta Mevlana ve Ulus olmak üzere belirli bölgelerde devam ettirdiği çalışmalar var.

Bursa kentsel dönüşümü daha fazla konuşmalı. Eğer bu noktada herkes bir hamle yaparsa, inanıyorum ki geleceğe çok daha hazırlıklı oluruz.

Bursa, 1960 – 70’li yıllardan itibaren sanayiyle beraber çok hızlı büyüyen bir şehir. 40 – 50 yılın birikimini 3 – 4 yılda ortadan kaldırmak mümkün değil. Bu noktada devletimizden en büyük beklentimiz İstanbul’da yapılan “Yarısı Bizden” uygulamasının Bursa’da da hayata geçirilmesi.

Bunun Bursa için çok gerekli ve önemli olduğunu bakanlarımıza ilettik. Bunla ilgili bir çalışma olacağını ifade ettiler. Bu uygulamanın Bursa’da da olması kentsel dönüşüm çalışmalarını çok daha hızlandıracaktır.

Bursa son dönemde merkezi hükümet tarafından da ciddi anlamda destek alıyor. Önümüzdeki süreçte gerek Büyükşehir gerekse de merkezi hükümet tarafından Bursa’ya kazandırılacak yeni büyük projeler olacak mı?

Emek – YHT – Şehir Hastanesi Metro Hattı, Üniversite – Görükle - Başköy Metro Hattı, Demirtaş OSB Otoyol Bağlantısı, Çalı Kavşağı – Hasanağa Bağlantı Yolu, Fuatkuşçuoğlu Caddesi Otoyol Bağlantısı, Görükle Köprülü Kavşağı, Akpınar – Yunuseli Tüneli, 75.Yıl Kent Ormanı, Hasköy Mesire Alanı, Batı Bölgesi Entegre Katı Atık Bertaraf Tesisi, Sıcaksu Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Çekirge Teras Sosyal ve Kültürel Tesis Yapımı ve Havuzlu Park Projesi merkezi hükümetin destekleriyle Bursa’mıza kazandıracağımız hizmetler arasında yer alıyor.

l Son günlerde AK Parti Bursa Milletvekilleri ve İl Başkanı ile birlikte Ankara’da kabinenin yeni bakanlarını ziyaret ettiniz. Bu ziyarette Bursa için ne gibi sonuçlar aldınız?

Öncelikle Ankara temaslarının Bursa’mız için çok verimli geçtiğini söyleyebilirim. Cumhurbaşkanlığı ile yaptığımız görüşmede; Batı Bölgesi Entegre Katı Atık Tesisi, Bursa Afet Master Planı ve İtfaiye Yapılandırma Fizibilitesi, Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik Değişikliği, İtfaiye Personeli (İşçi) Mesleki Yeterlilik Belgelendirme Süreci ile Cumhurbaşkanlığı ve TBMM’de Bursasu içilmesi konularını görüştük. Yine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile yaptığımız görüşmede, belediye şirketleri çalışanlarının statüsü, mali ve sosyal hakların belirlenmesi ile belediye şirketlerinin yasal statüleri konularında görüş alışverişinde bulunduk. Kültür ve Turizm Bakanlığımızla 13. Bursa Uluslararası Fotoğraf Festivali’ni (BursaFotoFest), Milli Savunma Bakanlığımızla Bey Sarayı projesini, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile de Yalın Belediyecilik Sempozyumunu konuştuk. Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan, Sokak Hayvanları Rehabilitasyon Merkezi’nden baraj yapımı ve dere ıslahlara kadar pek çok proje için destek sözü aldık. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile raylı sistem yatırımları ve otoyol bağlantısı projelerimizi değerlendirdik. Görüşğümüz her konu için de olumlu geri dönüşler aldığımızı söyleyebilirim.

Bursa Büyükşehir Belediyesi yenilenebilir enerji alanında gerçekleştirdiği yatırımlarla da örnek oluyor. Sizi burada yatırımlara iten sebepler nelerdi? Önümüzdeki dönemde bu alanda yeni yatırım hedefleriniz bulunuyor mu?

Küresel ısınmanın yol açtığı sonuçlar tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de önemi gide­rek artan sorunlar arasında yer alıyor. İklim de­ğişiklikleri, hava, su ve toprak kirliliği gibi çev­resel faktörler sadece ülkelerin değil dünyanın ortak sorunu haline geldi. İstanbul’un ardından en fazla sanayi ihracatının gerçekleştiği Bursa’mız da sanayileşmeye paralel olarak kir­lilikten nasibini alıyor.

Büyükşehir Belediyesi olarak iklim değişikli­ğiyle mücadele kapsamında bir taraftan çevre yatırımlarına ağırlık verirken diğer taraftan enerji ihtiyacını rüzgar, su ve güneş gibi doğal kaynaklardan karşılamaya çalışıyoruz. Bu kap­samında metro istasyonlarının çatılarından Bur­sasu fabrikasının çatısına kadar bazı alanları gü­neş panelleriyle donattık. Güneşin yanında BUSKİ’nin ana içme suyu hatları üzerine kurdu­ğumuz HES’lerle suyun gücünü enerjiye dön­üştürüyoruz. Katı atık depo­lama alanlarımızda metan gazından ve çamur yakma te­sisimizde çamurdan enerji elde ediyoruz. Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla şehrimiz için maksimum fayda sağla­maya çalışıyoruz. Rüzgar enerji santralleri ile ilgili ola­rak da çalışmalarımız olacak.

Bursa’nın tarım ve gıda imajının yükselmesi ve markalaşması adına da önemli çalışmalar gerçekleştirdiniz. Özellikle tarım alanında bu çalışmalarınız nasıl ilerliyor? Bursa siyah inciri, deveci armudu, Gemlik Zeytini gibi marka ürünlerde Bursa’nın hak ettiği değeri alması için önümüzdeki süreçte neler yapmayı planlıyorsunuz?

Dünyada tarımla alakalı ciddi bir potansiyel var. Pandemi gösterdi ki tarım olmazsa olmaz konularda biri. Her şeyi bırakabiliriz ama yemeyi içmeyi ihmal edemeyiz. Yeme içme belki bu işin küçük bir kısmı ama bu işin başka aşamaları var. Ürünün hasadını kayıpsız yapmak, ambalajlamak, nakletmek, pazarlamak, satış sonrası hizmet başlı başına bir iş. İyi niyetle, gayretle yapılmış çalışmalar var. Her yıl artan trendimiz var. Bizim artık bundan sonraki süreci daha kurumsal çatı altında devam ettirmemiz gerekli. Yapabileceğiz çok şeyler var. Beni kaygılandıran maalesef tarıma bakış ımız. Tarımla ilgilenmek demek, köylülük demek gibi bir algı var. Sanki geri kalmışlık, 3 - 4 sınıf vatandaş gibi algımız var. Rahmetli Atatürk ‘Köylü milletin efendisidir’ demiş. Ama artık babadan kalma usullerle üretim yapmaktan ziyade büyük ölçekli, bilimsel verilerle, donelerle bu işleri yapmak, üretmek, ambalajlamak ve pazarlamak zorundayız. Bunun için Büyükşehir bünyesindeki Tarım A.Ş. ve Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığımız vasıtasıyla kırsal kalkınma için önemli yatırımlar yapıyoruz. Ufak tefek desteklerle, algılarla işi götürmek yerine sonuç odaklı oluyoruz. Yaptığımız desteklerin ekonomik olarak katma değere dönüşmesi lazım. Bizim tarımı finanse etmek, desteklemek, tarımla alakalı birlikteliği sağlamak gibi bir hedefimiz, hayalimiz var. Azar azar dağıtmak yerine bunu daha ileriye taşıyacak, altyapısını daha güçlü tutacak, bu şehre ekonomik katma değer sağlayacak projelere, konulara, kişilere destek vermeyi hedefliyoruz.

Mesele daha iyi şeyler yapabilmek. Bizim tarımı şehir adına bir güç haline döndürmemiz lazım. Bunu el birliğiyle başarabileceğimizi düşünüyorum.

Söylediğiniz gibi sadece Bursa siyah inciri, deveci armudu, Gemlik Zeytini değil, marka değeri olan tüm tarım ürünlerimizi ulusal ve uluslararası fuarlarda tanıtım, iki görüşmelerle daha çok pazarlamaya yönelik bir strateji üzerinde duruyoruz.

AK Parti’nin elindeki en büyük, Büyükşehir Belediyesi’nin Başkanı olmak sizde nasıl bir duygu oluşturuyor?

Öncelikle şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Osmanlı’yı kuran, bir cihan devletine başkentlik yapan, her sokağında, her köşesinde Osmanlı başta olmak üzere farklı medeniyetlerin eserlerini barındıran bir kentte belediye başkanlığı yapmak benim için büyük bir gurur.

Böylesi önemli bir görevi yerine getirirken, merkezi hükümetle aynı yolda yürümek ise büyük bir avantaj. Tabi AK Parti’nin elindeki en büyük Büyükşehir Belediyesi olmamızın da belirli avantajları var. Az önce söyledim. Pek çok projede önemli destekler aldık ve almaya devam ediyoruz. Bu da Bursa yararına olacak yatırımları hayata geçirme noktasında büyük bir güven veriyor.

Profesyonel yöneticilik ve sonrasında da iş insanlığı tecrübenizin, Bursa Büyükşehir Belediyesi gibi dev bir organizasyonu yönetmenizde ne gibi katkıları oldu?

Belediyecilik doğumdan ölüme, üretimden istihdama, kültür sanattan spora kadar yaşamın her alanına dokunuyor. Dolayısıyla böylesi bir organizasyonu yönetmek de önemli bir tecrübe gerektiriyor.

Bu bağlamda 13,5 yıllık ilçe belediye başkanlığı sürecinin önemli bir birikim olduğunu düşünüyorum. Bunun yanında iş dünyası ve üretimin içinde olmak da tabii ki pek çok projede doğru karar alma ve hızlı ilerleme noktasında büyük avantajlar sağlıyor diyebilirim.