SEMİH AYDIN / RÖPORTAJ
Bursa’daki organize sanayi bölgelerinin son 10 yılını ve gelecek dönem hedeflerini mercek altına aldığımız “OSB’lerin son 10 yılı” röportaj dizimizde Uludağ Organize Sanayi Bölgesi (Uludağ OSB) Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Aydın’la bölgenin gelişimini ve gelecek vizyonunu konuştuk.
Kuruluşundan bu yana bölgede aktif olarak görev alan ve 11 yıldır Uludağ OSB Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten Yunus Aydın, bugüne kadar gerçekleştirdikleri projelerle Türkiye’ye örnek olacak işlere imza attıklarını söyledi.
Bölgenizin son 10 yılını değerlendirebilir misiniz? Bu süreçte bölgenizde nasıl bir gelişim yaşandı?
Son 10 yıldır Uludağ OSB’nin Yönetim Kurulu Başkanıyım. Türkiye’de en uzun OSB başkanlığı yapanlardan biriyim. Bölgemiz 2001 yılında tüzel kişiliğini kazandı. 2011 yılından bugüne de başkanlığını yapıyorum.
Genel olarak OSB yönetimlerinde, yönetim kurulu üyeleri ve başkanlar olaya daha çok hakim olamıyorlar. Çünkü sanayici arkadaşlar daha çok kendi işleriyle haşır neşirler. Türkiye’de de ağırlıklı olarak çalışan arkadaşlarımızın yönetimde olduğu OSB’ler var. Ama OSB yönetiminin yerel yönetimlerden hiçbir farkı yok. Bu yüzden görevi üstlenen arkadaşlarımız da bunun farkında olmalı. Belediye başkanı nasıl bir sorumlulukla hareket ediyorsa OSB başkanı da aynı sorumlulukla hareket etmeli. Çünkü buradaki yanlış veya doğrunun gelecek yönetimlere hatta gelecek nesillere faturası var.
Başkan olduğumda 877 tane kamulaştıracak hisse vardı. Bir de eksi 47 bin 770 metrekarede yerler satılmış ve bakanlıktan bunların alınmasıyla ilgili talimat gelmişti. Yani eksi 47 bin 770 metrekare ile göreve başladık diyebilirim.
Bugün geldiğimiz noktada ise 877 hissenin 842’sinin bugün kamulaştırmasını gerçekleştirdik ya da rızaen satın aldık. Ama bunun yanında birçok proje ortaya koyduk. Türkiye’de en az katılım payı alarak yolumuza devam ettik. 5,5 dolar aldık. 40 dolar, 70 dolar ve hatta bu rakamların üstünde katılım payı alan OSB’ler var. Buna rağmen geldiğimiz yer ortada. Bunları bazen sanayicilerimize anlatmakta da sıkıntı çekiyoruz. Sanayici vizyonu da önemli.
Sanayi bölgeleri yerel yönetimler için çok önemli bir destek unsuru. Yerel yönetimdeki belediye başkanları bunu anlamalı. Kendi mahallelerindeki, ilçelerindeki ve illerindeki OSB’ler belediyeler için aslında can simidi. Belediye başkanları bunu çok iyi bilmeli. Bilirseler, ülke daha hızlı kalkınır.
Uludağ OSB’nin birinci ayağı olan Gürsu Organize Sanayi Bölgesi’nin (GÜSAB) kurulma fikrini ortaya koyan kişiyim. GÜSAB’ın kurulduğu gün il genel meclis üyesi, grup başkanı ve iktidar partisinin ilçe başkanıydım. O günlerde GÜSAB’ın kurulmasının gerekliliğini sanayicilere anlatmakta bile zorluk çektik. Ülke kalkınacaksa, ilkokuldan başlayıp üniversiteye kadar tüm etkenler, demografik yapının gelişimindeki tüm unsurlar iş dünyasına da yansıyor. Bugünkü ortamda Uludağ OSB’nin bu hale gelmesini sağlarken birçok proje ortaya koyduk. Bunları yaparken de bölge sanayicilerimizden herhangi bir kaynak, ilave para almadık.
Bu projeleri anlatır mısınız? Bölgenin cazibesini artırmak adına ne gibi çalışmalar gerçekleştirdiniz?
Yönetime geldiğimizde Uludağ OSB elektriğini, suyunu ve doğal gazını kendisi dağıtmıyordu. Bugün bunların tamamını kendimiz dağıtıyor, tüm altyapı çalışmalarını OSB olarak yapıyoruz. Uludağ OSB Başkanı olduğumda bölge sanayicileri benimle toplantı yapmak istedi. Çünkü bölgede her gün elektrik kesintisi yaşanıyordu. O dönemde de bölgemiz civarında raylı sistem inşaatı vardı. Trafomuz, Otosansit trafo merkezine bağlıydı. Trafo bağlantı hattımız o inşaattan olumsuz etkileniyordu. Biz de yaptığımız araştırmaların ardından içeride bir elektrik santralinin kurulması gerektiğine karar verdik ve bölgemizde elektrik santralini devreye aldık. Doğal gaz nedeniyle ülke genelinde elektrik kesintilerinin yaşandığı dönemde bizim elektriğimiz kesilmemişti. Bilinçli hareket etmiştik. Bugün de altyapıyı komple yeniliyoruz. Bölgemize indirme merkezinin kurulmasını sağladık. Şu anda inşaatı devam ediyor. TEİAŞ tarafından inşaat tamamlanır tamamlanmaz elektrik hattımız oraya bağlanacak. Böylelikle bölgemizde artık elektrik kesintisi yaşanmayacak.
Benim çocukluğum Gürsu’da geçti. Gürsu’da dereler akıyordu. Adımız Gürsu ama bugün suyumuz gür değil. Bunda sanayinin etkisi var. Her ne kadar yer altı sularının kullanımında sanayinin rolünün yüzde 10’lar civarında olduğu söylense de tarımdaki kullanımın daha fazla olduğu realitesi var. Fakat sonuçta sanayi olarak yer altı su kaynaklarına olumsuz etkimiz var. Biz de bunu asgariye indirmek adına projeler gerçekleştirdik. Örneğin 5 yıl sonra bölgemizde hiçbir boyahane çalışmayacak.
Bunun yanında bölgemiz konut alanlarıyla iç içe. Her şeyin aslında baştan planlı yapılması lazım. Biz OSB kurarken, ıslah OSB statüsündeki ikinci bölge bizimle birleşti. Gürsu OSB de ıslahtan farklı değildi. 70 yıldan uzun süredir faaliyet gösteren fabrikalar vardı ama onun yanında da üzerinde evler olan yüzlerce dokuma atölyesi vardı. İnsanlar alttaki atölyelerde çalışıp, üstlerindeki evlerde yaşıyordu. Geldiğimiz noktada bunların tamamına yakınını temizledik ve sanayi parseline çevirdik.
Enerji ile ilgili sıkıntımızı aşmak için de barada elektrik kullanmak için doğal gaz elektrik dönüşüm santrali kurduk. Bunun yanında yer altı sularının kullanımını asgariye indirmek için buhar merkezi kurulmasını sağladık.
Buhar merkezimiz ile yer altından buhar için kullanılan yer altı suyunun çekimini yüzde 90 azalttık. Yine bütün boyahanelerin sıcak su ve buhar elde etmek için kullandığı kömür ve doğal gaz salınımında kullanılan16 bacayı tek bacaya düşürdük. Kestel 2. Bölge’de de kamulaştırma işlemlerimiz yeni bitti. Bağlantı yollarının inşaatı devam ediyor. En kısa zamanda bu çalışmalar tamamlanacak. Önümüzdeki günlerde Kestel 2. Bölge’ye de buharı ve sıcak suyu verdiğimiz zaman Kestel’de ve Gürsu’da hava kirliliği problemini tamamen bitirmiş olacağız.
İlk başkan olduğum dönemde konut bölgelerinden sürekli aranıyordum. Özellikle geceleri aşırı derecede hava kirliliği vardı. Buhar merkezi ile birlikte buhar için harcanan karbondioksit salınımını yüzde 92 azalttık. Bunu Kestel 2. Bölge’de de kullanmaya başladığımızda bu alan ayrı bir yaşam merkezi haline dönüşecek. Şu an Gürsu’da vatandaşlarımız spor yapmaya OSB içine geliyor.
Bölgenizin su arıtma tesisi var mı?
GÜSAB ve Yeşil Çevre Arıtma Tesisi aynı dönemde kuruldu. Biraz önce yer altı sularından bahsettim. Bizim OSB olarak ileri arıtma yapmamız gerekiyor. Kullanılan su tekrar endüstriyel debiye dönüştürülmeli. Yani, su arıtıldı, bunu denize gönderelim ve yer altından yeni su çekelim dediğiniz zaman ekolojik dengede olumsuzluk yaratıyorsunuz. Suyun kesinlikle geri kazanımı yapılmalı. Bunla ilgili de çalışmalarımız devam ediyor. Bursa’nın kurtuluşu burada. Bunu mutlaka bütün OSB’lerin yapması lazım.
Son 10 yıl içerisinde firmaların bölgenize gösterdiği ilgi nasıl oldu? Daha çok hangi sektörlerden firmalar faaliyet gösteriyor?
Bölgemiz yüzde 80 doluluk oranına ulaştı. Bunun haricinde küçük kamulaştırılacak alanların sayısını da 30’a kadar düşürdük.
Bölgemizde firmaların yüzde 85’i tekstil ağırlıklı. Bundan sonra da otomotiv ve mobilya firmaları geliyor. Bunların yanı sıra farklı sektörlerde faaliyet gösteren firmalar da bölgemizde bulunmakta.
Uludağ OSB’nin hem Kestel ve Gürsu’ya hem de Bursa ekonomisine sağladığı kazanımlar nelerdir?
Dönemsel olarak yaklaşık olarak 350 ile 500 milyon dolar ihracat yapan bir bölgeyiz. 15 bin kişilik istihdamımız var. 2023’te yüzde 100 dolulukla, 1 milyar dolar ihracat ve 30 bin istihdama ulaşma hedefimiz vardı. İnşallah 2023’te bunları gerçekleştireceğiz. Ama burada önemli olan üretmek ve üretirken de çevreye zarar vermeden, doğayı koruyarak üretmek. Ancak bu noktada ihracata dayalı üretim çok önemli. Ülke ihracatımız hızlı bir şekilde yükseliyor ama bunun daha da çok yükselmesi gerekiyor. Türkiye’ye döviz girdisinin sağlanması için ihracat yapabilecek ürünler imal edilmeli. Bölge olarak hedefimiz üretip, ihracat yapmak. Sanayicilerimiz de bu yönde çalışıyor ve bölgemizin ihracatı her geçen gün daha iyiye gidiyor.
Bölge olarak çevreci üretimle ilgili çalışmalarınız var mı?
Tekstil ağırlıklı bir bölge olduğumuza değinmiştim. Dünyada en tanınan tekstil firmalarının en büyük üretim merkezlerinden biri haline geldik. Özellikle dünyadaki en büyük kadın giyim markalarına ürün imal eden firmalar bizim bölgemizde bulunmakta. Özellikle Avrupalı firmalar hem çevreyi düşünüyor hem de personelin çalışma standartlarını göz önünde bulunduruyor. Bizim firmalarımızın Avrupalı şirketlerle uyum içinde çalışması için çevreye önem vermeleri gerekiyor. Çalışan insanlarımızın doğru beslenmesi, ekonomik ve psikolojik ortamlarının rahat olması lazım. Bunların hepsini, topyekun iyi organize edebilirsek hem OSB’nin gelişmesini sağlamış hem de ülkemize fayda da bulunmuş oluruz.
Bizim bölge olarak bundan sonraki hedefimiz kendi enerjimizi üretmek. Bundan önce doğal gaz elektrik üretim santrali kurmuştuk ama doğal gazda maliyetler çok yükseldiği için bunu kapatmak durumunda kaldık. Şimdi bir hidroelektrik santraliyle ilgili olan anlaşmalarımızı tamamladık. Böylece Uludağ OSB, Türkiye’de kendi elektriğini üreten nadir OSB’lerden biri olacak. Hidroelektrik projemiz Kayseri’de. Bu projenin yanında 15 megawattlık bir GES projemiz var.
Bölgemizdeki firmaların çatılarına GES yapılma oranı yüzde 20’lere geldi. Bu oran hızla artmaya devam ediyor. Fakat bölgemizdeki tüm fabrikaların çatısına GES kursak kendi elektrik ihtiyacımızın yüzde 5’ini karşılamayacak. Onun için enerji ile ilgili yeni mevzuatlar çerçevesinde projelerimizi hayata geçirmeye gayret ediyoruz. Yine RES ile ilgili de çalışmalarımız bulunmakta. Tüm bunlarla beraber sanayicimize hidroelektrik, güneş ve rüzgar olmak üzere tüm yenilenebilir kaynaklardan enerji tedarik edeceğiz.
Uludağ OSB’nin bölge sanayicilerine sağladığı avantajlar nelerdir?
Organize sanayi bölgelerinin en büyük görevleri sanayicinin bürokratik problemlerden uzak, sıkıntı yaşamadan, OSB’nin hizmetlerine kolayca ulaşabilmesini sağlamaktır. Biz de sanayicilerimize bu konuda hizmet etmeye çalışıyoruz. Uygun fiyata ve kesintisiz elektrik, doğal gaz sağlamak önemli. Yine altyapı hizmetleri çok önemli. Bunlarda sorun yaşanmadan hizmet verebilmek lazım. Biz de bunları sanayicimize sağlamaya çalışıyoruz.
Bölgenizdeki firmaların Ar-Ge ve tasarım merkezi yatırımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bölgemizde 260 firma var ama yaklaşık 15 firmanın Ar-Ge merkezi bulunmakta. Gönül ister ki bu rakam hızla yükselsin. Yükselmesine yönelik çalışmalarımız devam ediyor. Bakanlığımızın bu alanda teşvikleri var biz de Uludağ OSB yönetimi olarak bölgemizde Ar-Ge merkezi sayısının artması için sanayicimize destek oluyoruz. Umarız firmalar bunu hızla sağlar. Çünkü ülkemiz için en önemli şey markalaşmak, teknolojik gelişime ayak uydurabilmek, kaliteli mal üretip ve ihracat yaparak dünya pazarından daha büyük pay edebilmek. Bunun için de kaliteli ürün üretmeliyiz.
Dünyada çevreci üretim ve dijitalleşme gündemde. Siz bölgenizdeki firmaların bu alanlardaki çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dünyadaki realiteyi göz ardı edemeyiz. Devletlerin sanayideki yatırımlara yönelik teşvikleri ve yönlendirmeleri önemli. Ülkemizde de bu yönde sanayicimize daha çok yardımcı olunması gerektiği kanaatindeyim.
Ama kesinlikle ve kesinlikle sanayicimiz de dünyadaki gerçekleri gözlemleyip, bu yönde hareket etmeli. Enerjisinden tutun, teknolojilik gelişmelere, makine sahasından işçilerinin çalışma standartlarına kadar her şeyi iyi takip etmeliyiz.
Çünkü tüm bu konular birbirine bağlı. Markalaşabilirsen, kaliteli ürün üretebilirsen daha çok ihracat yaparsın.
Daha çok ihracat yapmak, büyümek ve daha güçlü firma haline gelmek demek. Daha güçlü firmalar da daha güçlü ülke olmamızı sağlayacaktır.
Son dönemde enerji, ham madde ve lojistik maliyetleri hızla artıyor. Bu durum ilerleyen süreçte bölgenizdeki üretimi nasıl etkiler?
Gerçekçi olmak lazım. Şu anda bir sıkıntı söz konusu. Maliyet hesaplarını yaparken özellikle son 5 – 6 aydır anormal derecede değişken piyasa koşullarıyla karşı karşıyayız. Döviz rakamları dün ve bugün arasında değişiyor. Bu da maliyetleri hesaplarken sanayiciyi zor durumda bırakıyor. Bu yüzden istikrar ortamı bir an önce oluşturulmalı. Döviz 20 lira olsun ama sanayicinin döviz birkaç gün sonra 21 lira olur mu diye düşünmemesi lazım.
Bir istikrar ortamı olmalı ve maliyet hesabı buna göre yapılmalı. Bir an önce gerekli tedbirlerin alınıp, istikrar ortamının ve düzenin oturması şart.
Ticaret merkezi ve KOBİ OSB ile ilgili projeleriniz vardı. BESOB seçiminin ardından bunlarla ilgili bir gelişme bekliyor musunuz?
Yaklaşık 10 yıldır birçok proje ortaya koyduk ama bunu Gürsu Belediyesi’ne anlatamadık. Türkiye’deki OSB’ler arasında en az katılım payı alarak yoluna devam OSB’yiz. Bizim bu projeleri ortaya koymamızdaki amaç hem sanayicilerimize yük olmamak hem de yeni projelerle OSB’nin gelirlerine katkı sağlamak. Ama gelişime ayak uydurmak ve bölgesel sıkıntıları da göz önünde bulundurmak lazım. Son dönemlerde özellikle Çataltepe’deki küçük sanayi sitesi yapılmıştı. 11 yıldır burada çeşitli sıkıntılar yaşandı. Orada bir kooperatif var.
Kooperatifteki arkadaşlarımız kendi mücadelelerini veriyor. Onların ve BESOB’un seçimleri oldu. Biz de bu gelişmelere göre bu bölgedeki küçük esnafın mağdur edilmemesi için taşın altına elimizi koymak istedik. Hem de Uludağ OSB olarak yüzde 95 doluluk oranına ulaştık. Uludağ OSB o bölgeye eklendiğinde, ileri arıtmalı, ısıtma merkezi, buhar merkez, su ısıtma sistemi merkezi olan enerji ve altyapı yapılanmalarının hepsi tamamlamış bir bölge oluşturabiliriz. Ayrıca bu bölgedeki esnafların yer alacağı bir ticaret merkezi de kurma düşüncemiz var. Burada 2 milyon 400 metrekare bir alan var.
Bizim yönetim olarak söylediğimiz, burada parasını ödemiş insanların mağdur edilmemesi. Bu noktada biz de üstümüze düşen sorumluluğu alıp, taşın altına elimizi koymaya hazır olduğumuzu dile getirdik. Eğer bu proje hayata geçirilirse Bursa için önemli bir iş olacaktır.
Daha önce bölgede başkan olarak son döneminiz olduğunu dile getirdiniz. Kuruluşundan itibaren bölgede aktif olarak görev alıyorsunuz. Bölgeyi sorunsuz bir şekilde, firmaların sıkıntısızca çalıştığı bir konuma getirdiğinizi söyleyebilir miyiz?
Bunu aslen bölge sanayicilerine sormak gerekiyor. OSB’lerde iki dönem üst üste görev yapan arkadaşlar çok nadir. Biz 13 yıldır görev yapıyorsak demek ki arkadaşların teveccühü müspet yönde. Ama yeni kanun düzenlemesi geçerse iki dönemden sonra bir dönem ara vermek gerekiyor. Ancak ayrı kulvarlarda hizmet duygumuzu ortaya koymak isteriz.