Sektörel Haberler

Bursa depreme hazır değil!

ETMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesinin düzenlediği "17nci yılında 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi Sonrasında Yapılanlar - Yapılamayanlar ve Kentsel Dönüşüm paneli Bursa Akademik Odalar Yerleşkesi Oditoryum Salonunda, kentin yapılaşmasında söz sahibi kesimlerin temsilcilerini biraraya getirdi.

Elif Didem Danacıoğlu

17 Ağustos 1999 Marmara Depremi üzerinden 17 yıl geçti. Marmara Bölgesinin tümünde hissedilen deprem, ekonomik ve psikolojik olarak tüm Türkiyeyi etkiledi. O günlerde yaşanılan acıların tekrarlanmaması için gereken bütün önlemlerin alınması gerektiğini bir kez daha söylemek adına TMMOB İMO Bursa Şubesi, düzenlediği panel ile deprem gerçeğini ve kentsel dönüşümü de enine boyuna tartışarak masaya yatırdı. Panel öncesinde ise, yaşanan acıların göstergesi olarak fotograf sergi açılışı dikkatleri çekti.
BAOB Yerleşkesinde gerçekleşen, Olay Gazetesi Köşe Yazarı Ahmet Emin Yılmazın moderatörlüğünde düzenlenen panele Marmara Depreminin Türkiyeye öğrettikleri ve sonrasında hayata geçirilmesi gereken uygulamalar başlığı, İMO Bursa Şubesi Başkanı Mehmet Albayrak, Uludağ Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Doğangün, Bursa Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsa Yüksel, Şehir Plancıları Odası Bursa Şubesi Başkanı Füsun Uyanık, Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Can Şimşek ve Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er katılımı ile ele alındı. TMMOB İMO Bursa Şubesi Başkanı Mehmet Albayrak, açılış konuşmasını depreme karşı güvensiz yapılara ve Sesimi duyan var mı? cümlesine ayırdı. 17 Ağustos 1999 Marmara Depreminin yapı stokunun büyük ölçüde risk taşıdığı gerçeğini ortaya çıkardığını vurgulayan Albayrak, Türkiyenin mevcut yapı stokunun üzerindeki riskleri ortadan kaldırmak adına yapılması kaçınılmaz olan kentsel dönüşüm kavramına da değindi ve şöyle devam etti: "Ülke nüfusunun yüzde 70i ve büyük sanayi tesislerinin yüzde 75i deprem tehlikesi altındadır. 17 Ağustos 1999 depreminden günümüze kadar bizlere kalan önemli bir gerçek depreme karşı güvensiz yapılar...
KENTSEL DÖNÜŞÜM PARSEL VE RANT İÇİN OLMAMALI
Diğer bir kalan ise kulaklarımızda yankılanan "Sesimi duyan var mı cümlesidir.1999 Marmara depremi öncesinden bugüne kadar ülkemizin deprem gerçeğinin bilinmesine yönelik birçok çalışma yapılmıştır. İnşaat Mühendisleri Odası olarak Genel Merkezimiz tarafından deprem gerçeği ile ilgili hazırlanmış olan rapor TBMM Deprem İnceleme ve Araştırma Komisyonuna kapsamlı bir sunum şeklinde anlatılmıştır. Bu raporla yapı denetimi ve mühendislik eğitiminin eksikliğine, plan kavramı ve kentsel planlamanın nasıl olması gerektiğine dikkat çekilmiştir. Mevcut yapı stokumuzun üzerindeki riskleri ortadan kaldırmak adına yapılması kaçınılmaz olan Kentsel Dönüşüm kavramına bir göz atacak olursak; bu son derece önemli konuları içeren "dönüşüm kavramı iyi irdelenmeli ve iyi uygulanmalıdır.Oysa bugün kentsel dönüşüm YIK-YAP şeklinde bir müteahhit anlayışı ile ele alınmakta ve rantı yüksek olan yerlerde yapılmaktadır. Kentsel dönüşüm parsel bazında bir planlamanın sonucu olarak değil, kent planlamasının kendisi olarak ele alınmalıdır. Çok gerekli olmasına rağmen Marmara depreminden 13 yıl sonra ancak 2012 yılında "6306 sayılı Afet Riski Altında Bulunan Alanların Dönüştürülmesi Yasası çıkarılmıştır. Eksikliklerine rağmen önemli bir yasadır. Ancak bu yasanın çıkarılmış olması mevcut yapı stokumuzun üzerindeki deprem risklerini ortadan kaldırmıyor. 6306 sayılı yasaya uygun yeni yapılar üretilmiş olmasına rağmen, 17 Ağustos 1999 yılında var olan yapılar bugün de varlıklarını sürdürüyorlar. Bugün kentimizde özellikle rantı yüksek olan yerlerde yapılan kentsel dönüşüm uygulamalarıyla bir çok yapı parsel bazında verilen yüzde 50ye kadar emsal artışı da kullanılarak yıkılıp yeniden yapılmaktadır. Yapılan çalışmalar aynı parselde daire sayısı artırmakta, bunun sonucunda nüfus oranı da yüzde 30 mertebesinde artmaktadır. Parsel bazında yapılan uygulamalar ve plan değişikliklerinin şehrimizdeki mevcut yapı stoku ilgili deprem riskini ortadan kaldırması çok uzun zaman alacaktır. Zira Bursa özeline baktığımızda da yaklaşık 600 bin konut stokunun istatistiksel olarak yüzde 60ı risk taşıyor. Bu yapı stokunun yaklaşık yüzde 6sının deprem anında çökebileceğini düşünürsek 22 bin konutun yani yaklaşık 5 bin 400 binanın yıkılıp yeniden yapılması gündemimizdedir. Belediye meclislerimizden bir yılda dönüşümle ilgili onaylanan plan değişikliklerinin sayısını dikkate aldığımızda ortalama 75 – 100 yıl gibi bir süreye ihtiyaç duyulmaktadır. Oysa küçük kıyamet olarak bilinen 1855 Bursa depreminin yinelenme zamanı çok yakındır. Bununla birlikte Kuzey Anadolu Fay Hattının batı kısmı Marmara Denizinin içerisinde stres yüklenmeye devam ediyor. Sonuç olarak Kentimiz olası bir depreme henüz hazır değildir. Yapı stokumuzun üzerindeki deprem riski halen devam ediyor.

Bursa depreme
hazır değil!

TMMOB Şehir Plancıları Odası Bursa Şubesi Başkanı Füsun Uyanık, panelde gerçekleştirdiği konuşmasında, Bursanın 1. derecede deprem kuşağında olduğunu, tüm kamu binalarının risk taşıdığını, kentsel dönüşüm çalışmalarını halk, belediyeler ve meslek odaları bir masada oturup planlanmasını, detaylı afet planları yapılması gerektiğini, deprem senaryoları oluşturulması ve planların revize edilmesine işaret etti.
Riski taşıyan konut oranı yüzde 60
Kaçak yapıyla mücadeleyi devlet politikası haline getirmeliyiz ki, çözüm olsun diyen TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Can Şimşek, kaçak yapıyla mücadelede yetersiz kalındığını, Bursada deprem anında yıkılma riski taşıyan konutların tahmini oranının yüzde 60 düzeyinde olduğunu ve yapı stokunu dönüştürmek için gereken asgari sürenin 217 yıl olduğunun altını çizdi.

Fay yasası
çıkarılmalı

Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Yönetim Kurulu Başkanı Engin Er, belediyelerin depreme hazır olmadığını, kentsel dönüşümün bir bütün olarak ele alınması, mevcut fay hatları üzerinden yapılaşmadan kaçınmasının, fay yasasının çıkarılması gerektiğine ve belediyelere seslenerek belediyelerin oluşacak deprem zararlarını azaltacak yapılanmaya gitmesi gerektiğine dikkatleri çekti.

Bursa olarak
geri kaldık

Kötü binalardan kurtulmak gerektiğinin altını çizen Uludağ Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Doğangün, Bursa olarak geri kaldığımızın,Türkiye genelinde kentsel dönüşüme uğrayan 120 bin civarında bina varken bu rakamın Bursada bine bile çıkmadığının, odaların etkinliğinin azaltılmasıyla, projelerin denetlenme ayağının eksik kaldığının ve bunun yeni yapılarda da sorun yaratabileceğini belirtti.
Bina yenileme değil, kentsel dönüşüme ağırlık vermeliyiz
Yenilenen deprem yönetmeliğine dikkat çeken Bursa Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsa Yüksel, şöyle devam etti:

" Deprem değil, bina öldürür deniyor.

Bana çok doğru gelmiyor. Deprem değil, kötü bina yapanlar, yaptıranlar, yapılmasına göz yumanlar öldürür. Deprem sadece bir sebeptir. Bizi sıkıntıya sokan afettir. Yapı denetim sisteminin aksayan yönleri iyileştirilmeli, kentsel dönüşümle ilgili sorunları çözmeliyiz. Bina yenileme değil, kentsel dönüşüme ağırlık vermeliyiz.

Herkes kentsel
dönüşüm için
sorumlu

Tek çözüm kentsel dönüşüm olduğunu söyleyen Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali, şehirleri geleceğe taşımanın atılacak ilk adımı, şehirleri doğru bir şekilde planlamak olduğuna, kentsel dönüşüm için doğru bir planlama süreci geliştirmek gerektiğine, bölgesel planlamalara, şehirde yaşayan herkesin kentsel dönüşüm için sorumlu olduğuna ve tek çözümün kentsel dönüşüm olduğuna işaret etti.

Gerekli
tedbirler
alınmadı

Yapı Denetimler Birliği Başkanı Mustafa Özçelik, konunun çözümü için iletişim kanallarını sağlayamadıklarını, Nilüfer Belediye Başkanvekili Rahşan Duygu Tursun Türkiyenin deprem gerçeğiyle hala yüzleşemediğini söylerken, Bursa Eski Milletvekili İlhan Demiröz de Bursanın büyük depremleri görmüş, yaşamış bir şehir olmasına rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığının altını çizdi.

Sayı: 1059 - Sayı'nın Kapağı