Kent

OTOSANSİT yeni cazibe merkezi

OTOSANSİT yeni cazibe merkezi
35 yıllık sabrın sonu Otosansit, yaşadığı güç dönemlere karşın bugün geldiği noktada KOBİlerin "yeni cazibe merkezi oldu.
Dursun EROĞLU
Bursa'da BTSO-OSB'nin 1960'larda kurulmasından sonra ikinci sanayileşme girişimi olarak ele alınan Oto Sanatkarları Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi'nde (OTOSANSİT) yaşananları, sitenin kurulmasında ve koca bir sorun yumağının sabırla çözülmesinde en çok çaba sarf eden kişi durumunda olan, Yönetim Kurulu Başkanı Musa Hüroğlu'dan dinledik. Hüroğlu'nun anlattıkları, sadece OTOSANSİT'in başına gelenleri değil, sanayileşme ve kalkınmanın önünde gözle görülen, görülmeyen ne kadar çok engelin var olduğunu gözler önüne seriyor.
Hüroğlu'nun da belirttiği gibi aslında OTOSANSİT'in kuruluş amacı, "Bursa'daki karosercileri bir araya getirmek"ti. Şehir içinde rastgele yerlerde, sağlıksız koşullarda faaliyet gösteren karosercilerin hayali, derli toplu bir yerde üretim yapmaktı. OTOSANSİT'in bu amaçla kuruluşu, 1973'te tamamlanır. O yıllarda Bursa'da 450 civarında karoserci vardır. Hüroğlu, "Ben 1974'te Karoserciler Derneği Başkanı oldum. Kayıtlı üye 700 civarındaydı" diyor. Tabi kaportacı, boyacı vs. eklendiğinde Bursa'da yaklaşık bin 400 işyeri görülür. Bu potansiyelin işyeri ihtiyacını karşılamak için yaklaşık 4 bin dönüm bir alanda küçük sanayi işyerleri açmanın hayali kurulur. Kooperatif olarak OTOSANSİT ile Karoserciler Derneği el ele verip yer aramaya başlar.
İlk olarak Demirtaş'a gidilir. Yer beğenilir, ama tarım arazisi denir, anlaşılan fiyatlar da yüksek bulunur ve aradan iki yıl geçtikten sonra Demirtaş'tan vazgeçilir. Yeni seçilen yer, bugünkü arazidir. İyi tarafı, verimsiz bir arazi olması, şehir merkezine çok uzak olması nedeniyle de arsa fiyatlarının düşük olmasıdır. 850 dönüm arazi üzerinde köylülerin bin 513 ayrı parsel arazisi vardır. Hazineye ait 112 dönüm yer, ormana ait 122 dönüm yerin yanı sıra 96 tane de imarsız, ruhsatsız ev vardır.
Kooperatif ilk olarak Arsa Ofisi'ne başvurur ve bölgedeki arazinin istimlak edilmesini ister. Arsa Ofisi istimlak işini 1977'de tamamlar. İstimlak edilen arazi, açık artırmaya çıkarılır ve OTOSANSİT ihaleyi kazanır. Arsaların parası ödenir, ama şimdi tapuların alınacağı 1985 yılı başına kadar uzun bir maraton onları beklemektedir.
66 kişiye ev...
Tapu için önlerine çıkan sorun yumağının ilk halkası ev sahipleri olur. Evleri 1977'de istimlak edilen 96 kişiden 66'sının istimlak paralarını bankadan almadıkları ortaya çıkar. Hüroğlu, hepsine birer ev yapmak zorunda kaldıkları bu kişilerle ilgili sorunları alnatırken, "Paralarını, hukukçu ve siyasilerin etkisi ile almamışlar. İstimlak bedelleri yıllarca bankada kalmış ama devletin parası kabul edildiği için faiz işlemi de yapılmamıştı. Para erimiş, gitmiş. Öyle bir hale gelinmiş ki, vatandaş istimlak parasını almak için bankaya gitse, alacağı para dolmuş parasını ancak karşılayabiliyor" diyor.
Kooperatif yönetimi, "Ağlayanın malının gülene hayrı olmaz" der ve bu insanların mağduriyetlerini önlemek için kendilerine birer ev yapılmasına karar verir. Başlangıçta 45, ilavelerle 66 kişiye ev yapılır ve kooperatif, evlere taşınılmasından sonra istimlak edilen evleri yıkar.
Hazinenin tapusuz arazisi...
OTOSANSİT, bölgedeki Hazineye ait araziyi açık artırmaya katılarak satın almıştır. Tapu devri için Milli Emlak Müdürü'ne gittiklerinde Müdür, "ne arazisi, ne devri bizim böyle bir arazimiz yok ki" der.
Hüroğlu, kendilerini şok eden bu olayı ve sorunun nasıl çözümlendiğini şöyle anlattı: "Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü burada istimlak yapmış. Milli Emlak Müdürü burada Hazine arazisi olduğunu bilmiyor. 'Bizim böyle bir yerimiz yok' diye tutturdu. Araştırıp öğrendik ki, meğer 1964 yılında buradan Orman Kadastrosu geçtiğinde, arazinin bir kısmını Hazine, bir kısmını da vatandaş adına tapulamış. Ama Hazine yerlerinin tapuları, başvurduğumuzda, hala Milli Emlak adına çıkmamıştı. Ben 1981'de başkan oldum. Demek ki 18 yıl devlet, kendi arazisinin tapusunu çıkarmamış. Bir ay gittim geldim, arsa yok diyorlar. En sonunda dayanamayıp müdüre -şimdi emlakçılık yapıyor-, 'siz görev yapmıyorsunuz' diye çıkıştım. Bana, 'sen işi bilmiyorsun, yazılı başvurmalısın' dedi. Ya sen iste, 10 dilekçe yazayım... Çok enteresan. Dilekçe yazdık, dilekçe ile harekete geçtiler. Müdür beni odasına çağırdı, 'sen bu tapuları ne zaman istiyorsun', dedi. 'Sayın müdürüm bir ayı geçmemesi lazım' dedim. Bana 'sen programını nasıl yaparsan yap, karışmam. Ama bu tapu işi 3 yıldan aşağı olmaz, 5 yıl da bekleyebilirsiniz' dedi. 'Ne diyorsunuz müdür bey' dedim. Baktım 18 senedir zaten çıkmamış bir tapu. Adam haklı çıkabilir. Ama oturup beklemek de nafile. En sonunda dışarıda bir tapu takipçisine 64 bin liraya işi verdim, hiç unutmam.
Milli Emlak Müdürü'nün "korktuğu" an...
Ve 7 günde tapu Milli Emlak adına çıkarıldı. Tapuyu alıp müdüre götürdüm. Hayırlı olsun, buyurun tapunuz. Müdür bir tapuya baktı, bir bana, sonra başladı beni oyalamaya. Çay, kahve... bekletiyor. Oyalıyor, yani beni sahtekar sayıyor, aklı sıra polise yakalatacak. Ben anladım, ama bekliyorum. Hemen tapu müdürünü telefonla aradı. Telefonda konuşuyor, 'adam tapu getirdi. Bunun sahte olduğunu söyle. Telefondaki kişi galiba tapunun doğru olduğu konusunda ikna etti ki, sonunda bana çıkarken 'Musa bey, senden korkulur' dedi."
Olmayan komisyonun kararı
OTOSANSİT'in tapusunu almakta akla karayı seçtiği yerlerden birisi de 2 B denilen, orman vasfını yitirmiş arazidir. Kooperatif yönetimi, Orman Müdürlüğü'ne gider ve parasını ödedikleri yerin tapusunu ister. Ama bu sefer aldıkları yanıt, "2 B işine Orman Kadastro Komisyonu bakıyor"dur. Böyle bir komisyon da yoktur. Musa Hüroğlu, yumağın bu kısmı için şunları söyledi:
"Komisyon varmış da, 1980 öncesinde sağ sol çatışması nedeniyle dağıtılmış. Tabi biz komisyon oluşması için başladık Ankara'ya gidip gelmeye. En az 15 defa gittik. Komisyonu oluşturduk. Dediler ki, 'Başkan tayin edilmesi lazım.' Komisyon başkanı tayin ettirdik. Baktık komisyon yine çalışmıyor, neden? 'Mart, Nisan aylarında araziye girilmez, Mayıs ayı gelsin' diyorlar. Mayıs ayı geldi, bu sefer 'Hukukçu üye olmadan komisyon çalışmaz' demeye başladılar. Hukukçu üye bulunmuyor, aradan aylar geçiyor. Bu arada sondajlar yapıyorum. Geçici hukukçu üye formülü bulduk ve Çanakkale'den geçici hukukçu üye getirdik. Nihayet komisyon çalıştı. Ama sonuç şu oldu: Hukukçu üye köylülere sormuş ve bu arazi orman bölgesindedir diye itiraz etmiş. Hukukçu üye itiraz edince komisyon olumsuz karar verdi. Zamanın Orman Bakanına gittik, Bursa'ya gelmişti, dosyamızı verdik. Bakan dedi ki 'Burada yapılacak bir şey yok. Yeni bir 2 B Yasası olmadan bir şey yapamayız'... Yıllar sonra yeni 2 B Yasası çıktı. 8 Nolu Orman Kadastro Komisyonu tekrar çalıştı. Bu sefer orman yerlerinin Hazineye terk edilmesine karar verildi. Tapularını Ocak 1985 başında alabildik."
Yılgın üye aidat ödemiyor
Düşünün, 1973 yılında büyük hayallerle kurulan bir kooperatifte arsa konusu bu kadar uzun sürünce insanların güveni sarsılıyor. "Bu iş olmaz" kanısı yaygınlaşıyor. Umutlar azalıyor. Yıllarca olmayan arsaları için aidat ödeyen üyeler artık aidat ödememeye başlıyor.
Bu sefer, üyeleri ile karşı karşıya geldiklerini kaydeden Başkan Hüroğlu, bu kritik sorunu da 450 üyeyi atmakla çözdüklerini anlattı:
"Arsa konusunun yıllar sürmesi üyeleri yılgınlığa sürükledi. Baktık ki bir üye 100 lira aidat veriyorsa, diğeri 50 veriyor, 10 lira veriyor, hiç vermiyor... Giriş aidatı ödeyip vazgeçenler var... Hemen bütün üyelerin aynı seviyede aidat ödemesi için çalışma başlattık. 1,5 yıl çalıştıktan sonra ödemesinde sorun olan 450 üyeyi bir çırpıda ihraç ettik. Bin 400 civarında üye vardık. Atılacakların listesini muhasebe hazırladı. Listeye ben bile bakmadım. Kimseye ayrıcalık yapmak istemedik. Bu 450 üyeye de dedik ki, 'İsteyen parasını gelip alabilir. Üyeliye devam etmek isteyenler gelip borçlarını ödesin, ertesi gün üye yapalım. Bizde kötü niyet yok."
İlk kazma 1990'da
OTOSANSİT parça parça tapuları almakta, tapulu bölge 477 dönüme ulaşmaktadır, ancak inşaata başlamak için bu yeterli değildir. Zira üye sayısı kadar işyerinin temeli atılmazsa sorunlar çıkacaktır. Peki ne yapılacak?
Kooperatif Eylül 1990da ilk kazmayı vurur. Temel atılır. Toplam bin 432 işyeri yapılacaktır. İşyerlerinin her biri 6x18 metre boyutları ile zeminde 108, asma katta 44 metrekare işyerleri. Bitişik nizam olarak tam 44 blok.
Ve inşaatlar 1998 sonunda bütün altyapıları ile birlikte bitirilerek üyelere teslim edilir. OTOSANSİT'te projeler vardır ama tapu olmadığı için ruhsat yoktur ve inşaatlar kaçak başlamış, bitmiştir.
Kaçak inşaatta yıldırım hızı...
Peki yasal bir kooperatifi kaçak inşaat yapmaya zorlayan koşullar nelerdi? Bunları Hüroğlu'dan dinliyoruz:
"OTOSANSİT, Türkiye'nin en hızlı kooperatifidir, inşaat olarak. Ancak arsanın gecikmesi kooperatifi gölgeledi. Bakanlık bir kooperatifin 10 yıl arsa 10 yıl da inşaata süre verir. Kooperatif 20 yılda tamamlanıyorsa normal kabul edilir. Bakanlıktan hiç kredi almadan yaptık. 1998'de sitenin bütün altyapısı bitirilmiş, doğalgazı alınmış durumdaydı. Tek kuruş da kredi borcumuz yoktu. İnşaata kaçak başladık. Tam ruhsatı bekleyemezdik. Biz beklerdik ama sorun çoktu. Burayı orman yapmakla uğraşanlar vardı. Bin an önce inşaatlarımızı yapmalıydık. Biz ne kadar OTOSANSİT'i yapmaya çalışıyorsak, birileri de o kadar buranın doğal SİT olduğunu ileri sürerek ormana bırakılması için uğraşıyordu.
"SİT alanı" darbesi
OTOSANSİT'in başını ağrıtan gelişmelerden birisi de bölgenin SİT alanı olduğuna ilişkin görüşlerdi. SİT alanı tartışması 1981 yılında Anıtlar Yüksek Kurulu'nun Cumalıkızık'ı "Tarihsel SİT Alanı" ilan etmesi ile başladı. Kurul, Cumalıkızık için verdiği kararda, SİT alanının sınırları konusunda net bir çizgi çekmemişti. Bazı hukukçular bu sınırlar için "Çevre, Cumalıkızık'ın kadastral sınırlarıdır" yorumunda bulundu. Bu durumda OTOSANSİT ve civarı Cumalıkızık arazisine giriyordu. Bu yorumu kabul eden yargı, OTOSANSİT yönetimini mahkum eder. Hüroğlu, yargılanma sürecini değerlendirirken, "Burası SİT alanı kabul edilince inşaatı durdurmamız gerekiyordu. Ama durdurmadık ve Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandık. 1 yıl hapis cezası aldım. Sabıkamız olmadığı için 2 ay indirildi, tecil edildi. Temyize gönderdik. Duruşmalı temyiz istedik, Ankara'da durumu anlattık ve temyiz cezayı bozdu, beraat ettik" diyor.
Destek değil köstek görüyor
Onca zorluğa bir de yargılanma ve suçlu bulunma girince, OTOSANSİT'in Bursa kamuoyundaki imajı artık iyice bozulmuştur. Mesela Valilik, Büyükşehir Belediyesi yönetiminin yanı sıra üyelerinin büyük bölümünün bağlı olduğu BESOB da artık OTOSANSİT'e tavır almakta, "yıldırmaya çalışmaktadır."
Musa Hüroğlu, kimseyi kırmak istemediğini vurgularken, dönemin Valisi Zekai Gümüşdiş ile bazı siyasiler ve zamanın BESOB yöneticilerinin olumsuz tavır takınmasına sitem ediyor.
Hüroğlu'ya göre kendilerine en çok desteği vermesi beklenen Esnaf Odaları Birliği, "OTOSANSİT'i bırakıp Beşevler KSS'ye gitmedikleri için" kendilerine sürekli engel çıkarmaya çalıştı. "Vali Gümüşdiş masaya yumruğunu vurup olmaz dediği zaman bu iş bitmişti. Ama oldu işte" diyen Hüroğlu, "Bu sorun yumağını sabırla çözdük. İlmekleri tek tek çözmek yıllar aldı. Öyle bir hale gelmişti ki siyasiler bizden kaçıyordu. Milletvekilleri beni görünce başını çeviriyordu" şeklinde konuştu.
Yapı denetime yüzde 20
Bin 400'den fazla işyerini ruhsatsız yapan OTOSANSİT, inşaat bittikten yıllar sonra inşaatları "ruhsata bağlama" gibi bir durumla karşı karşıyadır. Sahipleri tarafından tapusuz kullanılan işyerleri için yapı denetim istenmesi gibi tuhaflıklar yaşanır. Yapı denetimi için inşaat maliyetinin yaklaşık yüzde 3'ü gibi bir para istenir. Fiilen kullanılan bir bina için ve sadece "formalite"den ibaret bir işlem için kooperatif bu parayı ödemek istemez ve yeni bir kriz patlar. Hüroğlu, bu krizi çözerken, hem kooperatifi hem de Yapı Denetim Kuruluşlarını rahatlatan bir uygulamaya yol açtıklarını söylüyor:
"Biz kaçak yaptık, ama inşaatlarımıza güveniyoruz. Şimdi neyi denetleyecekler? Bir rapor için bu kadar para olur mu? Ayrıca bu kadar paramız da yok. Bir buçuk yıl bakanlıkta mücadele verdik ve sonuçta istenen yüzde 3'ün yüzde 20'sinde anlaştık. Bu Türkiye geneline şamil edildi, Türkiye'ye faydamız oldu. Yapı denetim şirketleri de almadığı paranın faturasını kesmekten kurtuldu."
Şimdilerde kooperatif, 2005'te üye kaydı tamamlanan yeni bölüm ile birlikte toplam 2 bin 24 işyeri ve idare binası olan bir site oldu. İnşaat sadece idari binanın ince işleri olarak devam ediyor. Ayrıca 105 dönüme toplu işhanı yapılmış. İdare binasında bankalar, ticari ofisler, her türlü düğün vs. toplantının yapılabileceği 2 bin 840 metrekarelik bir salon var. Bu salon Bursa'daki en büyük salon oluyor. Bin metrekarelik eğitim amaçlı bir salon, bin 200 metrekarelik lokanta yer alacak.
İdare binası ve dev sığınak...
Doğalgaz dahil her türlü altyapısı olan sitede işyerlerinin Yapı Kullanım Ruhsatlarını alabilmesi için öngörülen 16 bin 200 metrekare sığınağın 8 bin 500 metrekaresi tamamlanmış durumda. Geri kalan bölüm için sığınak projesi hazır. İdari binanın ön tarafına yapılacak yer altı sığınağının üzeri otopark ve yeşil alan olacak. Sığınak ve idari binanın finansmanı ise üye aidatları değil, 284 metrekarelik 31 bağımsız birimden oluşan blokun gelirlerinden sağlanacak.
OTOSANSİT, Çıraklık Eğitim Merkezi'ni kurduktan sonra bölgede eğitime de ciddi katkılarda bulundu. 650 öğrencisi olan OTOSANSİT Endüstri Meslek Lisesi için 12,5 bin, Mustafa Dörtçelik İlköğretim Okulu için 6 bin 600 metrekare arsa veren kooperatif, bitişikteki bir sağlık ocağının da onarımını sağladı. Sitenin yanında yükselen TOKİ konutlarının arazisini de kooperatif sağlamış. Ancak kooperatif bunun karşılığında TOKİ'den bölgeye okul yapmasını bekliyor.
Karosercilerin kurduğu OTOSANSİT'te bugün karosercilik yapan 4-5 işyeri var. Kooperatifi kuranlardan bir bölümü işini büyütüp organiz sanayi bölgelerine taşınırken, karoseri sektöründe yaşanan gelişmeler de bu kesimi tasfiye etmiş.
Can Alüminyum gibi bazı kuruluşlar daha işyerleri yapılmadan büyük fabrikalar halinde faaliyet göstermeye başlarken, karosercilerin yerine bugün sitede önceliği oto grubu alıyor. Oto boya, servis vs.'yi metal, tekstil, plastik ve kauçuk ve mobilya ağaç işleri izliyor.
Devlet, sanayinin 50 yıl gerisinde
Kendi işi Hüroğlu Otomotiv'i büyütüp artık orta ölçekli bir sanayici olan ve sitedeki iki dükkanını kiraya vermesine rağmen kendisini adeta OTOSANSİT'e adayan Musa Hüroğlu'na buradan çıkarılacak dersleri sorduk. Çoğunluk sağlanamadığı için iptal edilen Genel Kurul'u Eylül ayında toplamaya hazırlanan Hüroğlu'nun yanıtları şöyle:
EKOhaber: OTOSANSİT düze çıktı ama, 34 yılda Bursa ekonomisi tamamen değişti. Küçük sanayi siteleri miadını doldurmadı mı?
Musa Hüroğlu: Sanayileşmenin yüzde 60'dan fazlası kaçak yapılıyor. Türkiye'de devlet, sanayinin gelişiminin 50 yıl gerisinde. Sanayici kendi başına fabrika yapıyor, üretiyor, tedarik ediyor, pazarlıyor. Ve maalesef devletten ciddi bir katkı yok. Bankalardan katkı yok. Türkiye'nin en büyük eksikliği, bankaların sanayiciye yardımcı olmaması. Bizde bankalar sanayinin kalkınmasını düşünmüyor. Ne kadar fazla kazanırım, ona bakıyor.
Ama sanayi kabuk değiştirdi. Mesela OTOSANSİT'te en küçük yer 144 metrekare. Bunlar rağbet görmüyor. Ama 300 metrekare ve üzerindeki dükkanlar rağbet görüyor. Neden, çünkü sanayi potansiyeli arttı. Eskiden kalıbı bilmeyen birisi otomatik makinelerle çalışıyor. Artık kara tezgahı mumla arasan bulamazsın. Ama yasalar hala yerinde sayıyor. Burada ilk hedef karoseriydi. Arsa konusu insanlarda yılgınlık yarattı. Belediyeler de işyerlerinin şehir dışına çıkması konusunda çok etkin olmadı. Üzerlerine gidemedi. Herkes bulunduğu yerde çalışmayı yeğledi. Sonunda üye olan kişiler de gelmedi. Üye bulmakta zorluk geçtik. Sonra 5 ayrı branşa bölündük.
Mesela ben OTOSANSİT'e başladığımda bütün hedefim 200 metrekare bir dükkan sahibi olabilmekti. Ancak özel sektör cabbar çalıştı, sanayi çok hızlı gelişti. Şu anda kendi işimde 12 bin metrekare işyeri kullanıyorum. Buraya sığmamız mümkün değil. Burada büyüyen gidiyor. Hidropres'in 3 dükkanı vardı. 18 dükkan kullanıyor, yine sığamıyor. Kestel OSB'de 6 dönüm yer aldı fabrika kurup ayrılacaklar. Bazı tekstilciler buradan çıktı.
Türk insanı müteşebbis. Gölge edilmesin başka bir şey istemiyor. Devletin sanayicisine güvenmesi lazım. Önünü açsın, tıkamasın.
EKOhaber: Bırakıp gitmeyi düşünmediniz mi?
Musa Hüroğlu: Bu iş yapı meselesi. Prensip olarak bir işe el attım mı onu neticelendirmeliyim. Kendi işimi bırakıp burayla ilgileniyorum. Çünkü bir işe başladık. Biz göçmeniz. Amaç nedir, Türk bayrağı altında rahat bir yaşam sürmek. Bu memlekete bir borcumuz var.
Mortgage işyerine gelsin
EKOhaber: Bursa'nın yeni OTOSANSİT'lere ihtiyacı var mı?
Musa Hüroğlu: Artık Bursa'da yüzde 20 küçük, yüzde 80 de orta ölçekli sanayiye ihtiyaç var. Küçük sanayi 20 metreden 200 metrekareye kadardır. Kalanı için 500 metrekarenin üzerinde işyerine ihtiyaç var. Potansiyel değişti. Bakanlık artık küçük ve orta ölçekli sanayi siteleri planlamalı.
EKOhaber: Kooperatifçilik insanları yıldırmadı mı?
Musa Hüroğlu: Nasıl ki konuta uzun vadeli konut kredisi veriliyorsa, işyeri yapımı için de uzun vadeli krediler verilmesi lazım. Vatandaş müteşebbis, böyle bir politika olursa sanayi çok hızlı gelişir. Bir kooperatifin işyeri yapması 5 yılı geçmemeli. İşyeri sana ev getirir, ama ev işyeri getirmez. Parolanın bu olması lazım. Sadece Bursa değil, Türkiye'de böyle olması gerekir. Düşünün ki bir esnaf burada işyeri sahibi olsa ve kira öder gibi, 15 sene çalışıp bu sürenin sonunda işyerinin sahibi olursa ne güzel olur...
Mortgage'lar sanayiye de yönelmeli. Ülkenin yöneticilerine, siyasilere sesleniyoruz. Türkiye'nin kalkınmasını istiyorlarsa bunu yapsınlar. Gerek OTOSANSİT, gerek Beşevler KSS deneyimi bunu ortaya çıkarıyor. Ayrıca, BTSO sanayi bölgelerine destek veriyor, kuruyor. Ama küçük sanayiciye bir şey yok. OTOSANSİT üyelerinin en az yarısı BTSO üyesi. Aslında Oda küçük sanayicinin aidatını alıyor ama bir hizmet vermiyor. Haksızlık yapıyor. İlk karoserciler Çakır Hamam civarındaydı. Büyük sanayi tepeden inmiyor. Bunların hepsi belli bir süreç istiyor.

Sayı: 588 - Sayı'nın Kapağı