Semih AYDIN – Göksel BAŞARAN
AVRUPA’DA DURGUNLUK
Covid-19 -pandemisiyle birlikte dünya ekonomisinde yaşanan krizlere bir yenisi daha eklendi. Global ölçekte etkisini gösteren enflasyonist ortam özellikle Avrupa ülkelerini derinden etkiledi. Resesyon tehlikesi ile karşı karşıya kalan Avrupa pazarında durgunluk tehlikesi baş gösterdi.
FIRSATA DÖNÜŞEBİLİR
Türkiye’nin en önemli ihracat pazarı olan Avrupa’da yaşanan ekonomik gelişmeler Türk iş dünyasının da gündeminde. İş insanları yaşanan gelişmelerin sektörlerini olumsuz etkileyebileceğini söylese de sanayiciler durumun fırsata çevrilebileceği görüşünde.
UİB Koordinatör Başkanı
Yerlilik ve katma değerli üretim
Covid-19 pandemisiyle başlayan arz kısıtının giderek artan talebi karşılayamaması, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan savaşın ham madde arzında sorunlara yol açması gibi durumların tetiklediği enflasyon krizi, ihracatımızda çok önemli bir konumda bulunan AB ülkelerinde daralmaya yol açtı. UİB çatısı altındaki beş birlik olarak bu yıl Ocak-Temmuz döneminde toplam 18 milyar USD ihracat gerçekleştirdik. Avrupa Birliği Ülkelerine yaptığımız ihracatımız da toplam ihracatımızın yüzde 64’ü gibi büyük bir kısmını oluşturuyor. Dolayısıyla Avrupa Birliği’nde yaşanan daralmadan olumsuz etkileniyoruz.
Böylesine bir atmosfere rağmen, bu yıl Ocak-Temmuz döneminde UİB Genel Sekreterliğimize bağlı, otomotiv, tekstil, hazır giyim ve konfeksiyon ve meyve ve sebze mamulleri sektörlerinde AB ülkelerine ihracatımızda geçen yıl aynı döneme göre artışlar yaşadık. Sektörlerimizin toplam AB ihracatında yüzde 4 oranında bir artış söz konusu.
Bu artış, ihracatçılarımızın zor durumlara dayanıklılığını gösteriyor. Tabi hedeflerimiz açısından durum farklılaşıyor.
Enflasyonla mücadele için birçok ülkede alınan önlemlerin etkili olmaya başlaması bekleniyor. Ancak toparlanma gerçekleşse bile tedarik zincirlerinin tekrar çalışmaya başlamasının zaman alacağını biliyoruz. Bu durumda hedeflerimizi gerçekleştirmek için tek bir pazara bağlı kalmamanın önemi ortaya çıkıyor.
Bugün dünyanın herhangi bir ucundaki bir ülkede yaşanan olumsuzluk, bambaşka mesafelerdeki ülkeleri derinden etkileyebiliyor. UİB olarak bu riskleri en aza indirmek için pazarlarımızı çeşitlendirmek gerektiğinin farkındayız ve her sektörde yeni pazar bulma gayretlerimizi yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. Bunun için yeni pazarlara fuarlar, sektörel heyetler düzenleyerek ihracatçı firmalarımızla bu ülkelerdeki firmaları buluşturuyoruz.
Pazarımızı genişletme çalışmaları yaparken Avrupa’daki güçlü pozisyonumuzu kaybetmemek için bu ülkelerde etkili olabilecek her türlü gelişmeyi takip ediyor ve hazırlık yapıyoruz. Tüm sektörlerimizi Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın etkilerine hazırlamak amaçlı projeler, eğitimler gerçekleştiriyoruz.
Her zaman önemini vurguladığım gibi, bu olumsuzluklarla başa çıkmada ve ihracatımızı artırmada önemli olan unsurlar, “yerlilik ve katma değerli üretim”dir.
Avrupa’da pazarın daralması geçici olabilir ancak daha kalıcı değişikliklere ve beklenmedik gelişmelere karşı hazırlıklı olmalıyız.
İğrek Makina YK Başkanı
Batı’ya karşı 1-0 öndeyiz
Türkiyemiz önümüzdeki yıllarda yakın ve uzak coğrafyanın üretim üssü olabilir. Olmalıdır. Şansı çok yüksektir. Bazı olumsuzluklar bile ülkemize olumluluklar getirmekte. Ukrayna dolayısıyla Avrupa’ya Rus gazı kesildi. Bundan dolayı çok önemli Avrupalı firmalardan stratejik ortaklık teklifleri geliyor. Bu bizi iyimser yapıyor. Bu savaşın Batı’daki tesiri çok daha fazla oldu. Diplomatik açıdan bizim Rusya ile olan ilişkilerimizin başarılı olduğunu düşünüyorum. Bu durumun Rusya kapısının Türk firmalarına daha da açacağını düşünüyorum. Yeter ki bizim performansımız, örneğin makine sektöründe, iş yapacak performansta olsun. Şu anda bile Rusya’ya olan ihracatımız artmaya başladı.
Avrupa pazarının daralmasının yanında Avrupa’da bazı üretimlerin durması söz konusu. Maliyet en önemli faktör. Avrupa ülkeleri son 10 senede bizim eski hatalarımızı yapmaya başladı. 1’e 4 olan, 1 üniversite mezunu, 4 meslek lisesi mezunu neredeyse tersine döndü. Euronun güçlü bir para birimi olması nedeniyle üretim maliyetleri de çok yüksek. Aynı teknolojiye, entelektüeliteye sahip olan firmalarımız şu an Batı’ya karşı sahaya 1 – 0 önde çıkıyor. Firma olarak euro ithalat ve euro ihracatımız var. Ancak Türk lirasının şu anki durumunu iyi değerlendirmemiz lazım. Euro değerli bir para. Firma olarak bizim ihracatımız sürekli artıyor. Ürün yaptığımız, satış yaptığımız otomotiv sanayinin ihracatı, üretimleri artıyor. Dolayısıyla bizim üretimimiz de artıyor. İğrek Makina olarak bugüne kadar hep ayağımızı yorganımıza göre uzattık. Yatırımlarımızı, üretimlerimizi buna göre yaptık. Gerektiğinde devletimizin belirli konularda açtığı destek ve teşviklerden faydalandık.
Ales Pres Kurucu Ortağı
1,5 yıllık takvimimiz dolu
Ales Pres olarak ağırlıklı otomotiv yan sanayi ve beyaz eşya sektörlerine yönelik mekanik eksantrik pres makinaları üretmekteyiz. bilindiği gibi özellikle ana otomotiv ve yan sanayisi yoğun kalıp ve pres kullanımı ile üretim yapmaktadır. Kalıp ve presin olmadığı otomotiv sektörünün üretim yapması mümkün değildir. Biz kalıp ile saca şekil veren mekanik pres makinaları üretiyoruz. Yurtiçi ile birlikte yoğun ihracatımız sayesinde ülkemizin ekonomisine de katkıda bulunuyoruz. Ayrıca yerli olan ancak yurt dışında yeni fabrika kuran Türk firmalarına da preslerimizi satıyoruz. 2021 yılının son birkaç ayında ciddi miktarda sipariş aldığımızdan dolayı firmamızın yıllık sipariş miktarında ya da imalat hızında bir düşüş yaşanması söz konusu değildir. Şu an itibari ile 1,5 yıllık üretim takvimimizi tamamen doldurduk. Dolayısıyla hem üretimimiz hem de ihracatımız aynı seviyede devam etmektedir. Almanya, Romanya, Fas ve Fransa başta olmak üzere çeşitli ülkelere preslerimizi ihraç etmekteyiz. Rusya-Ukrayna savaşından dolayı oluşan küresel sıkıntılardan firmamız etkilenmedi.
Ales Pres olarak bugüne kadar Rusya pazarına satış gerçekleştiremedik. Hedef ülkelerimiz arasında Rusya ile birlikte Amerika Birleşik Devletleri de vardır. Ancak mevcut kapasitemiz ve yoğun siparişlerimiz nedeniyle yeni pazar arayışına şu an için giremiyoruz.
Bemis Elektrik YKB
Fırsatı kaçırmamalıyız
Ana pazarlarımızdan olan Avrupa, gerek enerji sorunları gerekse de savaşlar nedeniyle yatırımlarını oldukça durdurmuş durumda. Dolayısıyla Avrupa pazarı giderek daralma eğilimi göstermekte. Tüm bunların üzerine son yıllarda çözülemeyen çip krizini de eklediğimizde önümüzdeki süreçte Avrupa pazarının daha da daralacağını öngörüyorum.
Ülkemizde Avrupa’dan daha fazla artan emtia fiyatları nedeniyle üreticinin maliyetleri önemli ölçüde artış gösterdi. Dolayısıyla fiyat avantajını da kısmen azaltan bu durum ihracatın giderek daralacağı ve kış aylarından itibaren de düşüş eğilimine gireceği yönünde tahminlerim var. Bu öngörümüze yönelik firma olarak biz de verimlilik çalışmalarıyla maliyetlerimizi düşürmeye odaklanarak, daha çok potansiyel müşterilere ulaşmak için yoğun tanıtım faaliyetleri yapmaya karar verdik. Pazarın daralması olasılığına karşılık tedbir çalışmalarımız sürüyor. Dünyada arz-talep dengesinin bozulması sürecinde artan lojistik ve ürün maliyetleri nedeniyle fırsat yakalayan ülkemizin, bu fırsatı değerlendirmesi yönünde yeterli düzenlemelerin yapılmaması bu fırsatın kaçmasına neden olacak. Bir an önce üreticilere ve ihracatçılara pozitif ayrımcılık yapılarak ciddi biçimde desteklenmesi gerekmektedir.
Yavuzlar Dişli Bşk. Yrd.
İşin olduğu yere gideriz
Ülkemizin ve şehrimizin en yoğun ihracat yaptığı pazar başta Almanya ve diğer Avrupa Birliği ülkeleri. Dünya çapında yaşanacak daralmada, ülkemiz direk olarak etkilenecektir. Bu yılın ilk yarısında oldukça iyi bir performans sergileyen firmamız, yıl sonunda beklenen ihracat ve ciro hedeflerine ulaşacaktır. Avrupa Birliği’nde beklenen daralmaya karşın, Ülkemiz Rusya için bir çıkış kapısı oldu. Rusya Avrupa’dan tedarik edemediği ürünleri Türkiye üzerinden tedarik etme çabasında. Bu durum tamamen olmasa da yaşanabilecek kayıpları azaltacaktır.
Firmamız adına geniş bir yelpazede ki sektörlere ve birçok ülkeye ürün yaptığımız için, biz daha az kayıp yaşayabiliriz. Hangi sipariş alanında azalma varsa başka üretimler ile bu açığı kapata bileceğimizi düşünüyoruz. Dünyada yaşanabilecek bir resesyon da ihracat anlamında çok daha fazla firmaya kendimizi tanıtmamız gerekecektir. Çok daha fazla ülke ve kıtada iş arayışını artırmak durumunda kalacağız. Ancak bizi en çok yoran kredi bulmaktaki zorluklar ve kurdaki ani dalgalanmalardır. Firmamız en ufak zorlukta personel sayısını azaltmak gibi bir düşünceye kapılmaz. Her zaman bir çıkış kapısı olduğu düşüncesindeyiz.
Firmamız bu yıl başında aldı karar ile Balkan ülkeleri ve İngiltere’ye özellikle önem vermekte, Tabi sürpriz olarak Rusya-Ukrayna’daki gelişmeler de Rusya’dan müşteri gelmesini sağladı. Her zaman için düşüncemiz; gezen kurt aç kalmaz şeklinde. İş neredeyse biz oraya ne şartta olursa olsun gideriz.
AG Mensucat YKB
Resesyon etkisi yeni pazarlara açılmakla aşılır
Dünyayı saran enflasyon ve küresel resesyon riski artık kaçınılmaz bir gerçek.
Bursa sanayisi resesyon etkisini ancak yeni pazarlara açılmakla aşabilir. Ayrıca Bursa tekstil sanayisi son 5 yılda aldığı teşvikler sayesinde yaptığı yatırımlarla üretim parkurunu yeniledi. Sektörümüz bu altyapı sayesinde katma değerli üretime odaklanıp pazarın en karlı fırsatlarını yakalamalıdır.
Altyapı ile birlikte teknolojik eksikliklerin giderilmesi ve gelişen sürdürülebilir anlayışa dahil olacak üretim çözümleri üzerinde de çalışılması gerekir. Çünkü, “klasik rekabet anlayışı yerini teknolojik üstünlüğe bırakmıştır.” Sürümden kazanma dönemi bitmiştir.
Önemli olan resesyon döneminde pazardaki taleplerin kalite odaklı olacağını bilmek, bu süreçte satış hacimlerinin katma değerli ürünle gerçekleşeceğini unutmamak gerekir.
Yeni pazarlara odaklanırken de özellikle Sahra Altı ile Uzakdoğu pazarları dikkate alınmalı, hatta şekil değiştiren Hindistan pazarına ayrıca odaklanmakta fayda olacağını düşünüyorum.
SKE Otomotiv Genel Müdürü
Resesyonun etkileri hissedilmedi
Otomotiv metal bileşenleri yanında, hava süspansiyon körüğü ve ticari araç koltukları metal bileşenleri üretimi olmak üzere iki ana ürün grubunda sektör lideri konumundayız.
Çip, ham madde tedariki, pandemi ve Rusya-Ukrayna savaşı gibi nedenlerle küresel bir kriz yaşayan otomotiv sektöründe şu an için pozitif bir eğilim için biraz daha sabretmemiz gerekiyor. Enerji maliyetlerinin de ciddi oranda artmasıyla üretim bantlarında yaşanan aksaklıklar maalesef devam ediyor. Henüz Çin-Tayvan geriliminin etkilerini hissetmeye başlamadık. Bunun gibi küresel etkilerin yanında yurtiçinde MB politika faizi yüzde 14 olmasına rağmen reel oranların çok yüksek olması, enflasyon ve girdi maliyetlerinin sürekli yükselmesi, ciddi oranda nitelikli eleman sıkıntısı ve yüksek işçilik maliyetleri önümüzdeki dönemde acilen çözüm bulmamız gereken konuların başında geliyor. Artan maliyetler ürün fiyatlarına yansıtılabilse hasar az da olsa telafi edilebilir ancak otomotiv sektöründe üretim tarafında herkesin bildiği üzere bırakın fiyat arttırmayı, hali hazırda indirim talepleri ağırlıkta. Finansmana erişimdeki zorlukların en kısa sürede giderilmesi önem arz ediyor. Belki yeni KGF kredi düzenlemeleri sektöre bir nebze rahat nefes aldırabilir. Globaldeki resesyon ve dahası stagflasyon beklentilerine rağmen ülkemizdeki yüksek üretim potansiyeli ve buna bağlı olarak gerçekleşen büyüme oranları ile Rusya-Ukrayna savaşı sırasında dünya arenasında aldığımız pozisyon ile yüksek enflasyonun özellikle dar gelirli kesime hissettirdiği acı tabloyu biraz daha arka plana attığımızı hissediyorum. Ancak gene de ülkemizde resesyon etkilerinin çok fazla hissedilmediğini düşünüyorum. Ekonomimiz küçülmüyor, büyüyor. Sanayi üretiminde düşüş yok, aksine artıyor. İşsizlik oranlarımız düşüyor. Tüm kulvarlardaki bu zorlu sınanma şartlarında SKE Grup olarak yatırımlarımıza devam ediyoruz. Tabii ki bizde bazı zorlu süreçler atlatıyoruz ama asıl sıçramanın bu zorlu zamanlarda yapılabileceğini daha önce ülke olarak çok kez test ettik. Bu yaptığımız yatırımlar ile önümüzdeki 5 yıl içerisinde ihracat rakamlarımızı arttırarak cirodaki payını 70% seviyelerine çıkartmayı hedefliyoruz. Bu hedefin henüz başındayken İspanya, Fransa ve Polonya bölgelerinden yeni müşterileri sistemimize dahil ettik. Ayrıca son dönemdeki Euro/USD paritesindeki negatif dalgalanma sebebi ile Amerika kıtasına olan operasyonlarımızı arttırma kararı aldık ve bu doğrultuda yatırımlar yaptık.
T.Ş.T Lift Amortisör Dış Tic. Md.
Krizi atlatmak zor olacak
Avrupalı müşterilerimizden Avrupa’daki enerji krizinin derinleşeceğine dair duyumlar alıyoruz. Bunun yanında Avrupa ülkelerinin hemen hemen hepsi yüksek enflasyonla karşı karşıya. Artan maliyetler ve enerji krizi Avrupalı firmaları iki seçeneğe yönlendirecek. Bu firmalar ya üretimlerini Türkiye gibi sanayisi güçlü ama işgücü ucuz ülkelere kaydıracaklar ya da küçülmeye gidecekler. Ancak ekonomik krizin sadece Avrupa’da yaşandığını söylemek doğru olmaz. Şu anda global bir kriz söz konusu ve bunu atlatmak dünya için zor olacak.
Bu süreçte bizi en çok zorlayan unsur ise diğer birçok firmada olduğu gibi enerji maliyetleri. Maliyetlerimizi hesaplarken, kârımızı da minimize kılarak, sektörümüzde ayakta kalmaya çalışıyoruz. Şu anda böyle devam etmek zorunda. Ancak şartlar eninde sonunda düzelecek. 20 yıllık tecrübemizle, yaşanan her krizden güçlü olan firmaların büyüyerek çıktığına şahit olduk. Burada önemli olan ürettiğiniz malın kalitesi, dürüstlük ve hizmet anlayışıdır. İyi bir hizmet anlayışıyla müşterinize dürüst davranır ve kaliteli ürün sunarsanız böyle kriz dönemlerinde ayakta kalabilirsiniz.
Feyz Çiftliği Kurucusu
Üretici ve tüketici sıkıntıda
Türkiye’de yaşayanların şunu bilmesini isterim; doların arttığı bir dönemde hiçbir gıda ucuzlamaz. Gecikse de zamlar gelecek. Et ve süt üreticileri gerçekten sıkıntıda. Tüketici de sıkıntıda. Ve halen hatalarda ısrar ediliyor. İnanılır gibi değil.
Gıda fiyatlarını kontrol etmek için maliyetlerin çok artmasına rağmen üretici fiyatı baskılanıyor ve sonuç üretim daralması oluyor.
Üretim eksikliğini görev devlet ithalat kararı alıyor.
BTÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fak. Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü
Karamsar bir tablo yok
Avrupa insanına, toplumuna ve ülkelerine bizimki ile aynı pencereden bakamayız. Beraberinde ülkelerin sosyal sorumluluk, silahlanma, güvenlik kaygıları da tamamen örtüşmemektedir. İlaveten insanlar arası dini de içine alacak şekilde kültürel dayanışma ve sivil toplum yapılanması, yardır, infak, zekât, kurban gibi uygulamalar söz konusu değildir. Bu nedenle Batılı ülkelerde yaşanan durumları bizdeki ile karşılaştırırken bu realiteleri dikkate almak, ona göre değerlendirmelerde bulunmak önem arz etmektedir. Bu farklılık enflasyon, üretim, milli gelir gibi iktisadi göstergeler bakımından da kendini göstermektedir. Avrupa’da yaşanan daralma, hiçbir şekilde toplumun yüzde 80’inin yoksulluk sınırı altında kalması durumu değildir. Yine artış gösteren enflasyon, alışılmış yüzde 1-2 düzeyini geçmiş ama yüzde 7 civarındadır. Yani ortada karamsar bir tablo bulunmamaktadır. Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle artan gaz fiyatları hem enflasyonu tetiklemiş hem de artan maliyetlerle belli ölçüde bütçe daralmalarına yol açmıştır. Fakat her şeye rağmen ve mevcut hesaplama yöntemine göre bile Türkiye’deki kişi başına milli gelirin yaklaşık 8 katı olan kişi başı milli geliri ile Avrupa insanı satın almasını sürdürecektir. Siparişlerin azalıp, azalmayacağını öngörebilmek için küresel sermayenin 2023 Avrupa vizyonunu bilmek gerekir. Üretim kısıtlaması odaklı tedirginlikler oluşturma niyeti söz konusu olursa bunun olumsuz sonuçları olabilecektir. Vasıfsız, emek gücü ile ayakta kalmak için Avrupa’ya bir şekilde kendini atmış insanların oluşturduğu pazar belli ölçüde daralma gösterecektir.
Fakat Avrupa’nın talep daralması daha çok bazı alışkanlıklarını sürdürülemeyeceği tedirginliği ve işin sonunun nereye varacağına ilişkin tedirginlikleri olabilir. Siparişlerin azalabilmesinin bir nedeni, oldukça uygun fiyatla satın alınmış Türk malları stokunun henüz tükenmemiş olması ve Türkiye’deki bu TL değer kaybı kaynaklı ucuzluğun bir süre daha devam edeceği kanaati olabilir. İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret politikası ve milli ekonominin gerçeklerine dayalı ekonomi politikalarının benimsenmesi halinde finansmana erişimde yaşanan zorlukların önem düzeyi düşecektir. Fakat mevcut durumda ihtiyaçların karşılanmasında gelirin yetersiz kalması, zaten borçlu olan tüketicilerin bankaya olan borçlarını daha da artıracak şekilde finansman talebi oluşturmalarına neden olmaktadır. Bu durumun üretim ve istihdama olumsuz etkileri ihracata göre pozitif ayrışacaktır. Türkiye kendine dayatılan veya önerilen ilişki biçimlerini elinin tersiyle itmeli, komşularıyla iyi ilişkiler geliştirmeli, takas, mahsup, açık hesap çalışma gibi uygulamalarla bölgedeki dış ticaretini düşük döviz talebiyle birlikte artırmalıdır. Türkiye kendi ekonomi bilimini kendisi yazmalı, Batı’nın iktisadi tercih, beklenti ve kaygıları ile kültürel hatta batıl inançlara dayalı, dünya insanını bir bütün olarak sorumluluk alanı görmeyen bir iktisat bakışını reddederek başta ülkemiz olmak üzere bütün insanlığa refah ve mutluluk getirecek, bütün çocukların gıdaya, suya ulaşabildiği bir dünya var etmek için milli ve insani bir iktisat hikayesi yazmalı, dünyaya bu hususta da örnek olmalıdır.