Zamla sorun çözülmez

Bu yazı yayınlandığı gün 2026 yılı için geçerli olacak asgari ücret açıklanmış olabilir. Asgari ücret ne açıklanırsa açıklansın ülke ekonomisine bir faydası olmayacaktır.

Çalışanlar daha bu zammı almadan her şeye asgari ücret üzerinde zam geleceğini hepimiz biliyoruz.

Zaten üretim maliyetleri şişmiş durumdayken ülke sanayisinin rekabet gücünün daha da baltalanması söz konusudur.

Bu şekilde enflasyon sadece TÜİK istatistiklerinde düşürülebilir. Fakirleşme sarmalından kurtulmak hayal olur.

Enflasyonun iki temel sebebi vardır. Birincisi kontrolsüz kamu harcamaları, ikincisiyse tüm piyasalarda rekabet ortamının sağlanmamasıdır.

Ekonominin temelinde serbest piyasa ekonomisi anlayışı vardır. Herhangi bir şeyin fiyatının kamu otoritesi tarafından belirlenmesi yarar sağlamaz.

Artık tüm piyasaların rekabete açılmasının, imtiyazların kaldırılmasının zamanı gelmiştir.

Aynı zamanda iş gücü piyasası da rekabet ortamına sokulmalı, çalışanlarla işverenlerin yıllık sözleşmeler üzerinden anlaşarak yollarına devam etmesine imkan tanınmalıdır.

Mevcut uygulamada asgari ücret artışlarının neredeyse tüm çalışanları bağladığı ve insanları verimsizliğe iten bir durum söz konusudur.

İşverenin çalışanla bağını, verimi artıracak bir iş gücü piyasası oluşturulmalıdır. Verimli çalışan biriyle, verimsiz çalışan arasında bir ayırım kesinlikle gereklidir.

Diğer taraftan düzenli maaş ödeyebilen işveren oranı nedir? Aktif şirketlerin ortalama faaliyet süreleri nedir? Şirketlerin sermaye güçleri nedir?

Bunlar ortaya konsa da, şapkayı önümüze koysak…

Basılıp dağıtılan paranın vergi diye toplandığı sanal bir ekonomik ortamdan çıkmanın zamanı gelmedi mi?

1980 yılında Güney Kore ekonomisiyle Türkiye ekonomisi aynı büyüklükteydi. Bugün ne olduğunu görüyoruz. Koreliler bizden daha mı akıllı? Hayır.

Tipik gerçeklerle yüzleşip, akılla hareket eden bir toplumun refaha ulaşması hikayesi…

Devlet zamları belirlesin, her şeye zam gelsin, üretmeyelim, rekabet olmasın…

Sonuç ortada.