ZAMAN ACIMASIZ BİR ÖLÇÜ

Dakika 60 saniye, saat 60 dakika. Her zaman aynı süratle ilerliyor. Gelin görün ki yağmur altında nöbet tutarken yavuklusunu, annesini yada sıcacık evini düşünen asker için farklı otobüsüne yada uçağına yetişme telaşındaki bir yolcu için farklı anlamlar ifade eder. Asker, bir saat geçtiğini düşünerek saatine baktığında birkaç dakika geçtiğini, yolcu ise her saatine baktığında zamanın su gibi aktığını görecektir. Ama zaman her zaman aynı süratle akmakta, saat her zaman aynı süratle çalışmaktadır. Değişen sadece algıdır. Mutluluk dolu anların bitmemesini isteyen kişinin zaman algısı farklı, gecenin bir an önce bitmesini dileyen ağrı içinde uyuyamayan hasta için farklıdır. Kimisi durduramadığı zamana hayıflanırken, kimisi geçmeyen zamana hiddetlenir.

Evet. Zaman bazen acımasız, vefasız, bazen de şükür duyulan bir ölçü. Sanki aynı anda, her kabininde farklı duyguların bir arada ve yükselip alçalarak yaşandığı büyük bir dönme dolap. Düşünsenize en zeki ve bilgi yüklü beynin bile %100 bu doğrudur diyemeyeceği kadar uzun yıllardır akıyor. Ve yarın akşam milattan sonraki 2025’ci yıl bitecek, 2026’cı yıla gireceğiz. Elbette bu arada birer yaş daha yaşlanıyoruz.

Tüm insanlığın, tüm vatandaşlarımızın, dostlarımın, ailemin ve siz değerli EKOHABER okuyucularının yeni yıllarını yürekten kutlar, 2026 yılının ve ötesinin hepimize sağlık, mutluluk, başarı dolu günler getirmesini temenni ederim.

Elbette candan temennilerimiz bunlar ne var ki biliyoruz. Yalnızca temenni ile olmayacaktır. Doğru sonuçlar için doğru adımlar atılması icap eder. Mutlu bir gelecek için ülkemizin ilk ihtiyacı Adalet, Eğitim ve Ekonomi. Ne yazık ki, toplumumuzun ezici çoğunluğu “yarışta ikinciyi geçersen kaçıncı durumda olursun?” sorusuna “birinci” diye diye cevap veriyor. Eğitimden yoksun kalmış beyinler kolayca aldatılabiliyor ve adaletin anlamını ancak kendilerine gerektiğinde anlıyor eksikliğini fark ediyorlar. Ekonomiyi ise aç kaldıklarında.

Mahfi Eğilmez, eğitim, bilgi ve tecrübe alt yapısı ile taktiri hak eden değerli tespit ve yorumları olan bir ekonomistimiz. 2025 ekonomisi için yaptığı analizde, “Türkiye ekonomisinin 2024’e göre toparlandığını, ancak yüksek enflasyon, geniş işsizlik ve düşük gelirli kesimlerin alım gücündeki gerilemenin temel sorun olmaya devam ettiğini” söylemiş. Eğilmez, resmi veriler ve yıl sonu tahminlerine dayandırdığı analizinde, gayrisafi yurt içi hasıla artışı, bütçe açığı ve cari açıktaki düşüş ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) brüt rezervlerindeki artışın 2025 yılına ilişkin olumlu gelişmeler arasında yer aldığını kaydetmiş ve “Ekonomik tahribat kısmen telafi edildi” demiş.

Türkiye’nin CDS puanı da son 14 yılın en düşük seviyesinde ve 240 baz puana geriledi. Bu rakam ülkemizin borçlanma güvenilirliği açısından önemli bir gelişme. Ancak kredinin faizi ile ödenmesi gerekli bir borç olduğunu, gerçek kalkınmanın üretimin gücüyle mümkün olduğunu unutmayalım. Üretimi de baltalayan Enflasyon rakamları gerilemiş dahi olsa hala çok yüksek ve halkımızın çok ciddi geçim sıkıntılarının ana nedeni.

Umuyoruz ve diliyoruz ki, 2026 yılında bu sıkıntıların hepsini aşalım ve bir daha geriye dönmemek üzere adil ve müreffeh bir Türkiye özlemimize yaklaşalım.