YENİ ÇAĞIN MÜHENDİSLİĞİ – FİZİKSEL YAPAY ZEKA

Yapay zekâ artık sadece satır arası algoritmalarda gizli değil. Zekâ, artık beden kazandı. Robot kollar, sürücüsüz araçlar, akıllı üretim hatları, işbirlikçi robotlar (cobots).. İşte tüm bunların arkasında fiziksel yapay zekâ (Physical AI) var.

Fiziksel AI Nedir? Fiziksel AI, yapay zekâ algoritmalarının fiziksel dünyaya etki eden makinelerle birleşmesi demek. Yani: Robotik sistemler, Otonom araçlar , Akıllı üretim hatları , Cobots (işbirlikçi robotlar), Drone teknolojileri ve Exoskeleton (dış iskelet) sistemleri. Bu makinelerin tamamı çevresini algılar, karar verir, fiziksel aksiyon alır. Örneğin: Robot kol, otomotiv montajı yapar, Otonom forklift, depoda malzeme taşır, Exoskeleton, işçinin taşıma kapasitesini artırır. Demek istiyoruz ki yapay zekâ fiziksel bir varlığa bürünüyor. Tüm bu gelişmeler sadece teknolojik değil, aynı zamanda ekonomik ve toplumsal devrimde demek oluyor.

Fiziksel AI Bundan Sonrası için Neden Önemli? Fiziksel AI → Endüstri 5.0’ın omurgası. İnsan-robot iş birliğini mümkün kılıyor, İş kazalarını azaltıyor, Verimliliği ve üretim kalitesini devrimsel ölçüde artırıyor, Sadece dijital değil, somut bir teknoloji devrimini de başlatıyor.

McKinsey’e göre 2030’a kadar fiziksel AI uygulamaları küresel ekonomiye trilyon dolarlık katkı sağlayacak. Artık zekâ yalnızca dijital bir kavram değil; üretim hattında, depoda, şehir sokaklarında beden buluyor. Benim buradaki konum ve önceliğim ise tabi ki kadın mühendisler, biz bu gelişmelerin neresindeyiz? Robotik tasarım, Sensör teknolojileri, Görüntü işleme, Yapay zekâ algoritma geliştirme, Mekatronik sistem entegrasyonu gibi kritik alanlarda tabi ki çalışıyoruz, ancak sayımız hâlâ oldukça düşük. Global verileri araştırdım; Dünyada yapay zekâ araştırmacılarının yalnızca %12’si kadın. Profesyonel yazılım geliştiricilerde bu oran sadece %6. Robotik sektöründe kadın çalışan oranı %19 civarında. Türkiye verileri ne diyor peki?: Türkiye’de mühendislerin toplamda yaklaşık %24’ü kadın, ancak robotik ve fiziksel AI gibi dallarda bu oran %10-15 seviyelerini geçemiyor. Bu rakamlar, fiziksel AI gibi geleceğin alanlarında, cinsiyet dengesinin hâlâ çok uzak olduğunu net biçimde gösteriyor.

Kadın mühendisler kadın yetkinlikleri ile fiziksel AI alanına eşsiz değerler katacaktır, Detaycılık ve hassas tasarım yeteneği → robot tasarımında kritik önem taşıyor, İş birliği odaklı çalışma → insan-robot etkileşimini optimize ediyor. Çevre ve etik hassasiyeti → AI sistemlerinin sosyal etkisini gözetiyor. Kullanıcı dostu arayüz tasarımı → insan-robot iletişimini kolaylaştırıyor. Aslında tüm bu katkılar, sadece teknolojiyi ileri taşımakla kalmıyor, onu insan odaklı ve daha etik hale getiriyor.

Türkiye, otomotiv, makine ve beyaz eşya gibi sektörlerde büyük bir robot yatırımı dönemine giriyor. Bu gelişmelere bağlı olarak, Fiziksel AI kullanımı hızla artacaktır. Ve kadın mühendislerin bu alanlara daha güçlü katılımı, Türkiye’nin küresel rekabet gücünü belirleyecektir. Fiziksel AI, dijital zekânın somut dünyaya yansıması olarak tanımlanabilir. Kadın mühendislerin bu dönüşümde daha fazla yer alması, teknolojiyi insan odaklı, etik ve sürdürülebilir kılacak en önemli anahtar. Biliyoruz ki ‘’Geleceğin teknolojisini yalnızca yazılımlar değil, kadınların elleri de şekillendirecek.’’