banner6

12.10.2020, 20:50

TV programları ve biz…

Türkiye İstatistik Enstitüsü verilerine göre ülkemizde ailelerin yüzde 94’ü, televizyon izlemeyi her gün gerçekleştirdikleri sosyal aktivite olarak ifade ediyor. Ortalama bir aile, günde 4,5 saat televizyon izliyor. Ülkemiz nüfusunun yüzde 84’ü “her gün televizyon izlediğini” söylüyor. Nüfusun yüzde 40’ı, televizyonda izleyecek bir şey bulamasa da televizyon izliyor. Bu rakamlara göre dünyada ABD’den sonra en çok televizyon izleyen ülke sıralamasında Türkiye ikinci sırada.

Halkımızın televizyon izlemeyi sosyal aktivite olarak saymasının temel nedeni yoksulluktur. Televizyon dışında herkes; yemeyi, gezmeyi, sanat etkinliklerine gitmeyi, hobi edinmeyi, kitaplar almayı, seyahat etmeyi, kültür turları yapmasını tabii ki biliyor, en azından yarısı biliyor ve istiyordur. Ancak, kendi ve ailesinin karnını doyurmakta, temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan hatta geliri yetemeyen yurttaşlarımız bu konu da ne yapsın? Seyretmeyin diyemeyiz ama esiri olmayın diyebiliriz.

Diziler, spor yorum, tartışma, gündüz-kadın, yarışma, yemek, din, turizm/gezi, eğitim ve başka programlarla televizyon Türk toplumunun hayatında çok önemli bir yer alıyor.
Bazı programlarla ilgili kısa tespit ve önerilerimi paylaşıyorum;

Diziler: Akşamları hangi ulusal dizi kanalına baksanız, dizileri başlama saati 20.00 bitiş saati 00.15; yani 4 saatten fazla. İçerik olarak daha sonra yazmak isterim ancak, ailenizle birlikte olduğunuzu düşünüp, arada dizi odaklı yorum yapıp, bir şeyler atıştırıp, izlerken telefona da bakıp, sonra yatış. Çocukluğumuzda; Beyaz Gölge (yabancı), Süper Baba (yerli) iki dizi çok eğitici ve eğlendiriciydi. Bu iki diziyi kanal sahiplerine tekrar izletmelerini öneririm. Sigarayı içkiyi gölgeleyip, sayısız insan aldatması ve öldürülmesin ana konu olması da büyük çelişkidir. Ayrıca, dizilerin her bölümde ayrı konu işleyecek “dizi film” yapısında olması da iyi olur. Ne dersiniz?

Spor yorum: Özellikle de futbol; maç doksan dakika ama her kanalda saatlerce yorum. Özellikle, hakemin bir saniyede görüp, değerlendirdiği ve karara vardığı pozisyonlar için sayısız ağır çekimi izleyip, yorum yapıp hakem infazları. Yani bir saniyelik doğru ya da yanlışı saatlerce değerlendirmek, üstelik sokak ağzıyla. Fanatikleri biraz mazur görüyorum ama… Bu konuya kadınların gözüyle bakınız?

Tartışma programları: Haber kanallarında insanlar güncel konularla ilgili bir araya geliyorlar, adeta haber magazin programı şeklinde bir seyir var. Ne yazık ki her konuyu bilen insanlar var, konu ne olursa olsun her akşam canlı yayında sanki stüdyonun duvarına alçı çekilmiş gibi, sanki stüdyonun rektörü gibi, sanki emekli subayların stüdyoya tezkere bırakması gibi, sanki ülkeyi iyi yönettikleri bitti de anlatımına geçen politikacılar gibi, sanki, sanki… Üstelik; bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar. Rol model olmaları gereken yerde seviyesizleşenler. Bilgi sahibi olanları, konuşmayı ve susmayı bilenleri tenzih ediyorum. Yakışıyor mu?

Gündüz: İzlemediğim için bilmiyorum ama kısa videolardan izlediğim kadarıyla bu konuda yorum yapmayarak yorum yapmış olayım…

Yarışma: Bilgi yarışmalarını adı üstünde faydalı buluyorum, oturduğunuz yerde bilgi sahibi oluyorsunuz ve kendinizi de sınıyorsunuz. Cevap süresi ucu açık olan bilgi yarışmalarında cevap süresinin sınırlanmasını öneririm. Bilgi hazinedir, sayısı artmalı…
Dört-beş saate varan ve değerlendirenlerin yarışanlara, yarışanların birbirine nerdeyse hakaret ettiği programlar çok izlense de insanları ön planda eğlendirirken algıda insanlıktan çıkartıyor. İzlenmeli mi?

Yemek: Yarıştıran değil öğreten yemek programları insanları rahatlatıp, eğlendiriyor olmalı. Kullanılan malzemeler herkesin erişebildiği olursa daha kavrayıcı ve uygulayıcı olur. Afiyetle…

Din: Bu programlar olmalı mı? İnanç bireyseldir, herkesin evinde kitabı var, okuyup öğrensin. Olacaksa da; tamamına yakını Müslüman olan ülkemizde, Kur’an’ın doğru meali insanlara kısa ve net örneklerle anlatılsın yeter. Hatta bu konu da EBA tv gibi bir platform oluşturulup, doğru bilenlerin anlatımıyla halkla buluşturulmalı. Din şarlatanlarına izin verilmemeli, izlenmemeli.

Turizm/gezi programları: Oturduğunuz yerden dünyayı geziyorsunuz, ufkunuz artıyor, gidemeseniz bile gitmiş kadar oluyorsunuz. Geliriniz varsa rota belirliyorsunuz, programlar yapabiliyorsunuz, hatta gitmeyi planladığınız bir rotadan vaz geçebiliyorsunuz. Sanıyorum, hepimiz gezen kişilerin yerinde olmak istiyoruz…

Eğitim: Salgın, bu yapının hayata geçirilmesini hızlandırdı. Şu anda yaygın olarak EBA’yı konuşup takip ediyoruz. Ben bu platformun çok gelişip detaylanacağını; özel kurumlara, konulara ve genel kültüre yönelik bu platformun gelişeceğini kaçınılmaz buluyorum. Eğitim şart.

Bu programların birçoğunu zaman çalıcılar, uyuşturucular (yani bizim okuyup düşünmemizi, tartışmamızı, aile sohbetimizi engelleyen) olarak görüyorum. Ve bu programları izleyerek biz besliyoruz, biz besleniyor muyuz ki besleyelim?

Yukarıda sıraladıklarım tv program içeriklerine benim penceremden yaptığım yorumlardır, zira milyonlarca insanımız bu programları ilgiyle takip ediyor, ben iyileştirmeye açık alanlarına değinmek istedim. Sürçü lisan ettiysem af ola…

Medya çok önemli bir güçtür; doğru ellerde ülkeyi uçurur, yanlış ellerde ne olur/oluyor siz söyleyin…

Saygılarımla
Yorumlar (0)
12
kapalı
Günün Anketi Tümü
ABD Doları’nda yıl sonu beklentiniz nedir (TL) ?
ABD Doları’nda yıl sonu beklentiniz nedir (TL) ?
banner18
banner51