Yaşam boyu öğrenme

Geçtiğimiz hafta sonu Global Shapers Bursa Hub tarafından düzenlenen Sürdürülebilirlik Zirvesi’nin ilk paneli Yaşam Boyu Öğrenme başlığı ile gerçekleşti. Birbirinden kıymetli iki konuğumuz Bilgi Üniversitesi Eğitim Danışmanı Serkan Duru ve İzgören Akademi Bursa Bölge Müdürü Özlem Erbaşlar, ufkumuzu açan sunumlar gerçekleştirdiler. Zirve sonrası yaşam boyu öğrenme üzerine tekrar düşünmek ihtiyacı duydum. Günümüzde iş dünyası hızla değişiyor. Teknoloji, yapay zekâ, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik gibi alanlar “yeni normal” haline geliyor. Bu değişim ortamında artık yalnızca eğitim kurumlarından aldığımız bilgilerle yetinemiyoruz, çünkü bir mesleğe adım attığımızda, o bilgiyle tüm kariyeri geçirme olasılığımız artık çok düşük — bu nedenle de “yaşam boyu öğrenme” (lifelong learning) kavramı daha da öne çıktı.

Her konuşmamda katılımcılara aktardığım önemli bir veri ; WEF’in “The Future of Jobs Report 2025 – Geleceğin Meslekleri” raporuna göre, önümüzdeki dönem içinde iş dünyasında mevcut yetkinliklerin yaklaşık %39’unun dönüşüme uğrayacağı ya da artık yeterli gelmeyeceği öngörülüyor. Aynı rapor, 2025‑2030 dönemi için yaklaşık 170 milyon yeni işin ortaya çıkabileceğini ve 92 milyon işin dönüşebileceğini öngörüyor. WEF ayrıca, “yaşam boyu öğrenme” yetkinliğini önümüzdeki yıllarda iş gücünün en önemli yetkinliklerinden biri olarak görüyor. Eğitim ve iş dünyasının birlikte hareket etmesi gerektiğinin altını çiziyor, teknoloji çağında sadece teknik beceriler değil, öğrenmeye açık olma, adaptasyon yeteneği gibi “meta‑beceriler”in de artık kritik hale geldiğini belirtiyor.

Yaşam boyu öğrenmenin içinde öne çıkan yetkinlikler şöyle sıralanıyor ; Dijital okuryazarlık: Yapay zekâ, robotik, otomasyon gibi teknolojilerin yükselişiyle birlikte dijital araçları etkin kullanabilme yetkinliğimiz. Adaptasyon & esneklik: Sadece iş ortamı değil herşey çok hızlı değişiyor; yeniliklere hızla uyum sağlama becerisi ayrıcalık yaratıyor. Eleştirel düşünme ve problem çözme: Bu yetkinlikler “teknoloji yerine biz ne yapabiliriz” sorusuna yanıt veriyor. Yaşam boyu öğrenme bilinci: “Ben öğrenmeyi bıraktım” demek artık geçerli değil; sürekli güncelleme gerekiyor.

Türkiye bağlamında, bu kavramların iş dünyasına yansımaları büyük önem taşıyor. Özellikle sanayi kentlerinde ve KOBİ’lerde çalışanlar için “yeni yetkinlikler” sadece bir artı değil, rekabet avantajı da olacaktır. Şirketlerin “öğrenme kültürü” oluşturması çok önemli bununla birlikte eğitim‑iş dünyası ortaklıklarının arttırılması gerekiyor.

Ne yapmalıyız? Kendi yetkinlik haritamızı ivedilikle çıkarmalıyız, hangi becerilerimiz var, hangileri geliştirilmeli, WEF raporundan “2025 + yetkinlik listeleri”ne bakmalı ve bunu düzenli kendimize hatırlatmalıyız, işyerimizde ya da bulunduğumuz sektörde “öğrenme planı” oluşturup, kendimize yıllık eğitim hedefleri belirlemeliyiz. Günümüzde eğitimlere , bilgiye ulaşmak öyle kolay ki artık, burada ne öğrenmemiz gerekliliği birazda sıkı bir gündem takibi ile olacaktır. Sadece ülke gündemimiz değil, dünya gündeminin de sıkı bir takipçisi olmak çok önemli.

Yaşam boyu öğrenme yalnızca kişisel gelişim için değil, aynı zamanda kurumların ve ekonomilerin sürdürülebilirliği için de şart. Dünya iş modeli değişiyor ve Türkiye’de de bu değişime ayak uydurmak, rekabet avantajı yaratmak anlamına geliyor. Dolayısıyla “öğrenmeyi bırakmamak” artık bir seçenek değil — bir zorunluluktur.