Yapay Zekâ, Endüstri ve Kadın Mühendisler

Sanayi devriminden bugüne üretim, mühendisliğin öncülüğünde sürekli evrim geçirdi. Buhar makineleriyle başlayan, elektrifikasyon ve seri üretimle devam eden bu süreç, bugün bambaşka bir noktada: Yapay zekâ ve dijital dönüşüm çağı. Artık makineler yalnızca çalışmıyor, aynı zamanda öğreniyor, karar veriyor ve insanla birlikte düşünebiliyor. Bu da mühendisliği sadece bir meslek değil, geleceğin en kritik yol haritası hâline getiriyor.

Dünya Ekonomik Forumu’nun “Geleceğin Meslekleri 2025” raporuna göre, önümüzdeki dönemde 85 milyon işin kaybolması, buna karşılık 97 milyon yeni işin doğması bekleniyor. Yani işler yok olmuyor, dönüşüyor. Bu dönüşümün en belirgin adresi ise mühendislik meslekleri. Enerji, otomotiv, üretim, inşaat, sağlık teknolojileri ve yazılım, yapay zekâ ile adeta yeniden tanımlanıyor. Endüstri 4.0’ın getirdiği otomasyon ve veri analitiği, üretim hatlarını baştan aşağı dönüştürürken; Endüstri 5.0 vizyonu, “insan ve makinenin iş birliği”ni merkeze koyuyor.

Bu tabloda kadın mühendislerin varlığı stratejik bir önem taşıyor. Çünkü yapay zekâ sistemleri yalnızca teknik doğrulukla değil, aynı zamanda etik, sosyal ve insani boyutlarla da tasarlanmak zorunda. Kadın mühendisler, empati ve iş birliği yetenekleriyle teknolojinin insan merkezli gelişmesine katkı sağlıyor. Araştırmalar, çeşitliliğin olduğu ekiplerde inovasyon kapasitesinin %35’e kadar arttığını gösteriyor. Kadınların varlığı yalnızca eşitlik değil, aynı zamanda mühendislik kalitesi ve sürdürülebilirliği için de bir güç çarpanı.

Türkiye’de mühendislik fakültelerinde okuyan kadın oranı son yıllarda artsa da, toplam mühendislik alanındaki kadın istihdamı hâlâ %20-25 bandında. Özellikle yapay zekâ, robotik ve otomasyon gibi geleceği şekillendiren alanlarda kadınların daha fazla yer alması gerekiyor. Bu noktada, kadın mühendisleri destekleyen dernekler, STK’lar ve girişimler kritik rol üstleniyor. Bizler TÜMKAD olarak, kadın mühendislerin görünürlüğünü artırmayı, onların geleceğin teknolojilerinde daha etkin olmalarını sağlamayı görev ediniyoruz.

Bugünün en büyük farkı, teknolojinin sadece teknik bir mesele değil, aynı zamanda bir toplumsal dönüşüm olması. Yapay zekâ; hukuk, eğitim, sağlık, şehir planlaması gibi pek çok alanda karar mekanizmalarını etkiliyor. İşte tam da burada kadın mühendislerin bakış açısı, toplumsal faydayı ve insan onurunu gözeten çözümler geliştirmek için vazgeçilmez. Makineler hız ve hesaplama gücüyle ön plana çıkarken, kadın mühendisler duyarlılık, bütüncül bakış ve çok boyutlu düşünme kabiliyetiyle geleceğin dengeli mimarları olacak.

Yapay zekâ çağında mühendislik yalnızca makineleri değil, yarını da tasarlıyor. Eğer bu yarın adil, sürdürülebilir ve insana dokunan bir dünya olacaksa, bunda kadın mühendislerin imzası mutlaka olmalı. Çünkü biz biliyoruz ki, mühendislik yalnızca teknoloji değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk meselesidir. Kadın mühendisler, bu sorumluluğu geleceğe taşımak için burada, üretiyor ve fark yaratıyor.

Yaptığımız çalışmaların tümünü ‘’Sosyal Sorumluluk Değil, Toplumsal Zorunluluk’’ bilinci ile hayata geçirmeye devam edeceğiz.