İnsanımız evlatlarının üniversiteden mezun olabilmesi için her türlü özveriyi göstermiştir. Devletimiz de bu talebi karşılamak için son 50 yılda büyük bir üniversite kurma hamlesi gerçekleştirmiştir. Günümüzde artık neredeyse her evde üniversite mezunu bir insanımız vardır.
Bugün sorunumuz üniversite mezunu olmak değil, diploma sahiplerinin okudukları alanda iş bulabilmeleridir.
Seri şekilde diploma üretebilmenin ülkenin sorunlarına çözüm bulamadığının görülmesi nedeniyle artık ülkemizde kapanan fakültelere şahit olmaktayız.
Türkiye yükseköğretimde bir merhaleyi geçmiş ancak oradan ileriye gidemediği anlaşılmaktadır.
Refah toplumlarına bakıldığında çok önemli yükseköğretim kurumlarına sahip oldukları görülmektedir. Ülke ekonomilerinde üniversitelerin büyük paya sahip oldukları bilinmektedir.
Sözü edilen üniversiteler birer araştırma merkezi olarak görev yapmaktadır. Akademisyenler bir süre ders verdikten sonra bir proje de çalışarak yeni şeyler geliştirmeye odaklanmaktadır. Sürekli akla gelmeyecek alanlarda sorular sorup, ona cevaplar aramaktadır. Bilimin temeli de soru sormak ve ona cevap vermekten başka bir şey değildir.
Sorulara cevap aranırken evrimin temeli deneme-yanılma tekniği uygulanır. Bilim insanlarının gerçekleştirdikleri binlerce araştırma içinden yaptıkları denemeler neticesinde bir elin parmakları kadar bilimsel sonuca ulaşılır.
İşte elde edilen bu az sayıdaki sonuç, toplumları feraha ulaştırmaktadır.
Günümüzde sadece çalışarak fark yaratmak söz konusu olamamaktadır. Yeni fikirler ortaya atmak ve bunların doğruluğunun test edilmesiyle yeni tekniklere ulaşmak refaha ulaşmanın yoludur.
Bunun da kolaylaştırıcısı yükseköğretim kurumlarıdır.