SU

“Bir zamanlar arıklarda karpuz soğuturduk, şimdi barajlarımız kuruyor. Su medeniyettir; kıymetini bilmek zorundayız.”

Kendimi bildim bileli, evlerin çeşmesinden su akmasını büyük bir konfor olarak görürüm. Şimdiki nesiller bilmez; nereden bilsinler, bir zamanlar dereden su taşındığını, insanların sabun kese ile denizde yıkandığını, çeşme başında su kuyruğu beklediğini? Bunları yaşamış biri olarak, bugün evlerimizde akan suyun kıymetini daha iyi anlıyorum.

Eskiden arıklar vardı. Tertemiz akardı o arıklar; evden eve geçer, adeta doğal bir su şebekesi gibi işlerdi. Arıkta el yıkanmaz, asla kirletilmezdi. Evlerin mutfaklarında küçük havuzlar bulunurdu. Dağdan gelen buz gibi su bu havuzlara akar, taşan su aşağıdaki eve yönelirdi. Havuzdan maşrapayla su alınırdı; içme ve yemek işlerinde kullanılırdı. Yazın karpuzlar bu havuzlarda soğutulur, suyun serinliği mutfağı da serinletirdi. Adeta doğal bir soğuk hava deposu gibi yiyecekler bozulmadan korunurdu.

Bugün barajlarımız var. Kışın yağan kar ve yağmur suları barajlarda birikir; biz de belediyelerimizin hizmetiyle musluklarımızdan su içeriz, kullanırız. Fakat artık eski karlar, eski yağmurlar yok. Nüfus artıyor, ihtiyaçlar çoğalıyor. Düşünün: Beş kişilik bir ailede herkes yalnızca bir kez tuvalete gitse ve sifonu çekse, kişi başı 14 litreden toplam 70 litre eder. Buna el yıkama, bulaşık, çamaşır, duş, araba yıkama, balkon temizliği, çiçek sulaması da eklenince tüketilen su miktarı inanılmaz boyutlara ulaşıyor. Su olmazsa hayat da olmaz; susuz kalırsak yaşam kokar.

Bursa’da bu hafta su kesintileri başladı. Bence geç bile kalındı; keşke daha önce başlasaydı. Nilüfer Barajı tamamen kurumuş, Doğancı Barajı’nda ise doluluk oranı sadece yüzde 6. Tüm kesintilere rağmen önümüzde yalnızca altı günlük su kalmış durumda.

Susuz yaşayamayız. Dilerim bu kısıntılar bizlere ders olur da suyu daha dikkatli kullanmayı öğreniriz. Ahmet Hamdi Tanpınar, Bursa’da Zaman şiirinde şöyle der:

“Bursa’da bir eski cami avlusu,

Mermer şadırvanda şakırdayan su…”

Şimdi kalkıp görse, ne derdi acaba? Hani su sesi, hani kuş yuvası, hani kanat çırpışları?..

Sevgili dostum, rahmetli şair Rasim Demirtaş da bir şiirinde şöyle diyordu:

“Yağmur iyi ki yağmur

Sesi sıkıntı gidermede”

Yağmurlar yağsın, sıkıntılar dinsin. Susuzluk bir daha yaşanmasın.

Bol yağmurlu günler diliyorum sevgili okurlarım.