Sosyal Girişimcilik - Kârın Ötesinde Bir Etki Yaratmak

Günümüz dünyasında girişimciliğin tanımı hızla değişiyor. Artık sadece kâr elde etmek değil, aynı zamanda topluma, doğaya ve insana değer katmak girişimciliğin merkezine oturmuş durumda. Bu yeni anlayışın adı: Sosyal Girişimcilik.

İçinde yaşadığımız çağ, üzülerek belirtmek durumdayım ki küresel krizlerle dolu. İklim değişikliği, gelir adaletsizliği, göç, işsizlik ve teknolojinin hızla dönüştürdüğü iş gücü yapısı. Bunların hiçbiri tek başına devletlerin, STK’ların ya da özel sektörün çözemeyeceği kadar büyük sorunlar. İşte sosyal girişimler küçük ölçekli ama yenilikçi, hızlı ve ölçeklenebilir çözümler üretme gücüyle bu noktada devreye giriyor.

Dünya Ekonomik Forumu’nun Future of Jobs 2025 raporuna göre, 2030’a kadar iş gücünün %40’ı yeni beceriler kazanmak zorunda kalacak. Bu, iş dünyası kadar gençler için de büyük bir dönüşüm demek. Sosyal girişimler bu süreçte birer “beceri geliştirme okulu” haline geliyor: Gençlere hem mesleki hem de insani beceriler kazandırıyor.

Global Impact Investing Network (GIIN) raporuna göre, etki yatırımı piyasasının hacmi 2023 itibarıyla 1,2 trilyon doları aştı. Bu rakam, sosyal girişimlerin artık “niş” değil, küresel bir ekonomi gücü haline geldiğini gösteriyor.

Türkiye’de ise sosyal girişimcilik ekosistemi hızla gelişiyor. Ashoka Türkiye, Impact Hub, Mikado Sürdürülebilir Kalkınma Danışmanlığı gibi yapılar genç girişimcilere destek sağlıyor. Ancak OECD verilerine göre ülkemizde sosyal girişimlerin %70’i hâlâ erken aşamada ve finansmana erişimde zorlanıyor.

Türkiye, sosyal girişimcilikte çok güçlü bir potansiyele sahip , Dinamik genç nüfus, teknolojiye yüksek adaptasyon , dayanışma kültürü... Bu avantajlar, özellikle iklim teknolojileri, sürdürülebilir tarım, kadın istihdamı ve eğitimde fırsat eşitliği gibi alanlarda dünyaya örnek olabilecek modeller çıkarmamızı sağlayabilir.

Önümüzdeki on yılda sosyal girişimcilik görünen o ki, şu alanlarda büyüme gösterecek: İklim ve enerji teknolojileri : Yenilenebilir enerji, karbon nötr girişimler, Sağlık ve yaşlı bakımı : Yaşlanan nüfusa yönelik yenilikçi çözümler , Tarım ve gıda teknolojileri : Atık azaltımı, sürdürülebilir üretim, Eğitim teknolojileri : Uzaktan erişim, fırsat eşitliği sağlayan platformlar.

Z kuşağı, anlam arayışıyla hareket eden ve dijital dünyayı doğal bir şekilde kullanan bir nesil. Bu özellikleri onları sosyal girişimciliğin doğal liderleri yapıyor. Kadınlar ise sosyal girişimcilikte daha empatik, kapsayıcı ve sürdürülebilir iş modelleri kurma konusunda öne çıkıyor. Türkiye’de genç işsizlik oranı %20’nin üzerindeyken, sosyal girişimler gençler için hem istihdam kapısı hem de yaratıcılık alanı sunuyor. Sosyal girişimcilik yalnızca bir iş modeli değil, bir yaşam felsefesi. Kârın ötesinde bir değer yaratmak isteyen herkese açık bir yol. Türkiye’de bu alanı güçlendirmek için, devletin yasal düzenlemeler ve teşvikler getirmesi, özel sektörün kurumsal sosyal sorumluluğu aşıp doğrudan sosyal girişim ortaklıklarına yönelmesi, STK’ların gençleri eğitim, mentorluk ve ağlarla desteklemesi gerekiyor.

Çünkü geleceğin en değerli yatırımı, insana ve topluma yapılan yatırımdır.