Bursa'daki A Milli Takım maçı şehre güçlü bir enerji getirdi. Stadyumdaki atmosfer ve herkesin ortak bir başarı için kilitlenmesinde beni düşündüren, toplumsal birlik olduğunda ortaya çıkan etki.
Bu manzara, bana şu soruyu düşündürdü: Bu kıymetli enerjiyi, sadece spor müsabakalarında değil de Türkiye'nin ekonomik kalkınmasını ve teknolojik geleceğini güvence altına alacak daha büyük hedeflere yönlendiremez miyiz? Ekonomik koşullarımız, bu enerjinin bilim, teknoloji, mühendislik, üretim alanlarına da aktarılması gerekliliğini gösteriyor.
Böyle bir toplumsal enerji dönüşümüne en güçlü örneklerinden biri olarak, ABD'nin 1960'lardaki Ay'a Gitme Programı (Apollo) ve bu programın etkileri hakkında bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ay'a Gitme Programı, bir uzay yarışı olmanın ötesinde, ABD’nin iş gücünü ve sanayisini büyük bir ulusal teknolojik hedefin arkasında birleştiren, devasa bir kalkınma programıydı.
Bu program, ABD ekonomisine, teknolojisine ve eğitim sistemine nasıl bir yön verdi? Bir ulusal kalkınma hedefinin ülkenin geleceğini nasıl şekillendirdiğini, Apollo Programı'nın somut etkileri üzerinden inceleyelim:
Teknolojik sıçrama ve Ar-Ge ekosistemi: Apollo, ABD tarihinin en büyük Ar-Ge projelerinden biriydi. Yarı iletkenler, malzeme bilimi, bilgisayar teknolojisi, telekomünikasyon gibi alanlarda ivme kazandırdı. Çip devrimine katkıda bulundu.
Ekonomiye yatırım ve çarpan etkisi yaptı. Yeni sanayilerin doğmasını sağladı. Mikroçip, kompozit malzeme, uydu mühendisliği, hassas üretiminde Apollo büyük katalizör oldu. Silikon Vadisi’nin erken dönem büyümesine katkı sağladı.
Eğitim ve bilim politikalarında sıçrama: ABD eğitim sisteminde dev reform yapıldı. Bilim dallarındaki burslar ve araştırma fonları arttı. ABD’nin bugünkü üniversite araştırma ekosistemi büyük ölçüde 1958–1975 arası inşa edildi.
Devasa bir tedarik zinciri ve üretim kültürü oluşturdu: 400 binden fazla kişinin çalıştığı program, ABD’nin havacılık, elektronik, yazılım, metal işleme ve otomasyon alanlarında modern üretim standartlarını kurmasını sağladı. Bugün kullanılan kalite güvence sistemlerinin birçoğu Apollo sırasında geliştirildi.
Ulusal özgüven ve kültürel etki: 1969 Ay’a iniş, ABD'nin: psikolojik üstünlüğünü, bilim-teknoloji imajını, ulusal moralini çok yükseltti.
Askeri ve jeopolitik güç: Roket bilimindeki ilerlemeler balistik füzelere doğrudan etki etti. Uydu teknolojilerinin gelişmesi Apollo döneminden güç aldı.
Sivil teknolojiye yayılan etkiler: Su arıtma sistemleri, medikal sensörler, kompozit malzemeler, ısı kalkanı teknolojileri gibi günlük hayata inen birçok yenilik Apollo’nun yan ürünleri olarak ortaya çıktı.
Yayıncılık Altyapısı: Apollo'nun canlı yayınları, milyonlarca insanın televizyon başına kilitlenmesini sağladı ve küresel bir medya olayı yarattı. Televizyonun artık sadece ulusal değil, küresel ve anlık bir iletişim aracı olduğunu kanıtladı. Bu durum, yayıncılık sektörünün kapasitesini ve erişimini artırma ihtiyacını doğurdu.
Bugün de ülkemiz, benzer bir ulusal kalkınma programını ortak akılla belirleyip toplumsal enerjiyi oraya yönlendirebilirse, sadece ekonomisini değil, geleceğini de yeniden şekillendirebilir. Önemli olan, bu büyük potansiyeli geçici heyecanlarda tüketmek değil, kalıcı bir atılıma dönüştürebilmek.