Kredi kullandırmada vergisel riskler

Kıymetli okurlar, özellikle pandemi dönemi ile birlikte ülkemizde faaliyet gösteren birçok ticari teşekkül fi­nansmana erişmeyi önemli bir misyon haline getirmiştir. Gerek ticari emtia alımı gerekse yatırım amaçlı kullanılan krediler işletmeler açısından en önemli gündem başlıkla­rından biri haline gelmiştir.

Bazı durumlarda grup şirketleri halinde banka finans­manı kullanma durumu söz konusu olabilmektedir. Ana şirketin gerek kefalet gerekse ipotek işlemi ile diğer şirket­lere kredi sağlaması işlemi olarak da adlandırılabilecek olan köprü krediler günümüzde çok yaygın uygulama alanı bu­labilmektedir.

Köprü kredi uygulamasında kefalete veya ipoteğe taraf ana şirketin bir hizmet sunup sunmadığı ve bu hizmetin Katma Değer Vergisi Kanunu karşısındaki durumu ise vergisel açıdan değerlendiril­mesi gereken bir konu olarak karşımıza çık­maktadır.

ANTALYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdür­lüğü) tarafından 10/04/2014 tarih ve : 76464994-130[KDV.2013.125]-94 sayılı özelge ile konuya ilişkin olarak 2011 yılında faaliye­tine başlayan hayvancılık ve süt üretim tesisleri için finans­man ihtiyacı olduğu, finansman ihtiyacı ailenin diğer fertlerine ait olan şirketler üzerinden köprü krediler şek­linde temin edilerek şirketinize tamamen aynı şartlarla kul­landırdığını belirterek, yansıtılan faiz, komisyon vb. giderlerin KDV’ye tabi olup olmadığı hususunda görüş bil­dirilmiştir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun

- 1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu,

- 17/4-e maddesinde ise banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemlerin KDV’den istisna edildiği, hükme bağlanmıştır.

Bu hükümler uyarınca, ailenin diğer fertlerine ait olan şir­ketin temin ettiği krediyi şirketinize anapara, faiz ve masraf­larıyla birlikte aynen aktarması işleminde aynen aktarılan bu bedeller için KDV hesaplanmayacaktır. Ancak, aktarılan kredi tutarına ilaveten herhangi bir bedel alınması halinde ise bu bedel, krediyi kullandıran şirketin sunduğu hizmetin karşılığını teşkil edeceğinden, genel oranda katma değer vergisine tabi tutulacağına ilişkin görüş bildirilmiştir.

Burada mali idarenin vergisel olarak bakışının kefalete veya ipoteğe konu ana şirketin bir gelir elde edip etmedi­ğine ilişkin olarak sınıflandırdığını görmekteyiz.