Bugünün hızlı, belirsiz ve sürekli dönüşen dünyasında liderlik artık sadece başkalarını yönetmekten ibaret değil. Gerçek liderliğin temeli, önce kendine liderlik edebilmekten geçiyor. Çünkü kendini yönetemeyen, duygularını, sınırlarını, enerjisini, karar mekanizmasını kontrol edemeyen birinin; ekipleri, projeleri ya da kurumları yönetmesi sürdürülebilir olmuyor.
Kendine liderlik etmek, kişinin önce kendi içinde bir yön, netlik ve disiplin kurması demek. Dışarıdaki karmaşa büyüdükçe, içerideki düzen çok daha kritik hale geliyor.
Kendine liderlik; farkındalık, öz disiplin ve içsel bütünlük ister.
Bu üç kavram olmadan hiçbir liderlik modeli stabil kalmaz. Çünkü:
* Kendi duygularını tanımayan başkalarının duygusunu okuyamaz.
* Kendi önceliklerini belirlemeyen ekip önceliği koyamaz.
* Kendi değerlerine sadık olmayan kurum kültürü oluşturamaz.
Dünyanın en başarılı liderlerinin ortak noktası, benlik yönetiminde gösterdikleri ustalıktır.”Ben Kimim, Ne İstiyorum?” Kendine liderliğin ilk adımı kişisel netliktir.
Bu sorular basit görünür; ancak yanıtları hayatın gidişatını belirler: Gerçekten neyi savunuyorsun? Seni harekete geçiren motivasyon kaynağı ne? Neyin için mücadele etmeye hazırsın? Neleri artık hayatından çıkarman gerekiyor? Bu sorular, kariyer hedeflerinden özel hayata kadar tüm yaşam alanlarını yeniden hizalar. Netlik, hem kararlılığı hem de görünürlüğü artırır.
Zaman yönetimi artık eski dünyanın kuralı.
Yeni liderliğin temel ölçüsü enerji yönetimi. Çünkü modern iş dünyasında dikkat dağınıklığı, bilgi yükü ve değişen öncelikler çok hızlı. Bu nedenle kendine liderlik eden kişi: Günün en verimli saatlerini bilir, Tükenen alanlarını fark eder, Kendini yenileyen rutinler kurar, Gerektiğinde “durmayı” ve “reset atmayı” bilir. Böylece ekiplerine de sağlıklı, sürdürülebilir bir çalışma modeli sunar.
Kendine liderlik eden kişi her yere koşmaz, herkese yetişmeye çalışmaz, her beklentiyi karşılamaz. Çünkü bilir ki iyi liderlik: Önce sınır koymak, değersizleştiren ilişkilere mesafe almak, kendini koruyan bir alan yaratmakla başlar. Sınırı olmayan lider; üretkenliğini, odağını ve sağlığını hızla kaybeder.
Bir lideri ayakta tutan en önemli şey “güven”dir. Güven ise söylemle eylemin uyumundan doğar. Kendine liderlik eden kişi: Duygusal tepkilerini yönetir, zor anlarda duruşunu korur, söylediği ile yaptığı arasında mesafe bırakmaz. Bu tutarlılık, çevresini doğal olarak etkiler ve dönüştürür.
Bugün sürdürülebilirlik, teknoloji, dijital dönüşüm, toplumsal cinsiyet eşitliği gibi büyük başlıklarda fark yaratabilen kişiler; önce kendi iç liderliğini inşa etmiş olanlardır. Çünkü içsel düzeni sağlam kişi: Daha cesur hareket eder, daha doğru karar alır, daha güçlü bir vizyon kurar, daha geniş kitlelere ilham verir. Kurumlar, dernekler, ekosistemler ve hatta ülkeler; kendine liderlik eden bireylerin omuzlarında yükselir.
Kendine liderlik edemeyen, dünyaya liderlik edemez. Bu nedenle yeni nesil profesyonelliğin merkezine “içsel liderlik” yerleşiyor.
Kendini tanıyan, değerleriyle hizalanan, enerjisini yöneten, sınırlarını koruyan ve tutarlı davranan bireyler…İşte geleceğin yön vericileri onlar olacak.