Kadınların eşitlik mücadelesi devam ediyor

2025 yılı sonlanırken bugün okudum ki, küresel ölçekte kadınların en üst düzey liderlik rollerindeki temsili geriliyor, son iki yılda kadın CEO oranı %7 puan azalmış, yani 2023’te CEO kadın oranı %28,4 iken, 2025’te %21,7’ye düşmüş. Diyoruz ki, teknolojide, sanatta, siyasette, bilimin en uç noktalarında kadınların imzası her zamankinden daha görünür, ancak bugün bu veriler, dünyanın tam anlamıyla eşitliği sağlayamadığını gösteriyor. UN Women’ın son verileri, ilerlemenin var olduğunu ama hızının umut kırıcı derecede yavaş kaldığını gösteriyor.

Bugün dünya parlamentolarında kadın temsili ortalama %27,2 seviyesinde. On yıl önce bu oran %22 civarındaydı. Artış var ama hâlâ yetersiz. 27 ülkede toplam 31 kadın devlet veya hükümet başkanı görev yapıyor. Kadınlar dünya nüfusunun yarısını oluşturuyor ama karar mekanizmalarının yalnızca dörtte birinde söz sahibi konumundalar. Bu durum sadece adaletsizlik olarak tanımlanmamalı, toplumların yaratıcılığını, yenilik potansiyelini ve refahını da sınırlayan bir tablo olarak görülmelidir.

Küresel ölçekte yaklaşık 736 milyon kadın — yani her üç kadından biri — yaşamının bir döneminde fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. Biliyoruz ki, savaş ve kriz bölgelerinde bu oran çok daha yüksek. 2024 itibarıyla 612 milyon kadın ve kız çocuğu, çatışma bölgesinde yaşıyor. Bu rakam, ne yazık ki insanlığın halen temel bir sınavı geçemediğini gösteriyor.

Yapay zekâdan yeşil dönüşüme kadar her şey dijitalleşirken, kadınlar teknolojide geride kalıyor. Dijital erişim farkı kapanmadığı sürece, geleceğin mesleklerinin de eşitlik getirmeyeceğini söyleyebiliriz. UN Women’a göre dijital uçurumun kapatılması, küresel ekonomiye 1,5 trilyon dolar katkı sağlayabilir. Kadınlara yatırım sadece toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak gerekliliği değil; ekonomik aklın da gereğidir.

Peki tüm bu verilere rağmen ‘’Umut var mı ya da umut nerede?’’, Umut, tüm bu verilerin gölgesinde bile kadınların dayanıklılığında saklı. Her yeni nesil kadın, daha bilinçli, daha cesur, daha dayanışmacı geliyor. Kadınlar birbirlerinin başarılarını alkışladıkça, birbirlerinin sesini duyurdukça değişim kaçınılmaz olacak. Eşitliğe giden yol uzun ama geri dönüşü olmayacak, çünkü artık kadınlar sadece “temsil” istemiyor, karar mekanizmalarının doğasını da değiştirmek istiyor. Hep dediğimiz gibi “Birlikte Güçlüyüz, Birlikte Başaracağız.”