banner34

banner50

banner6

27.07.2021, 00:01

İşsizlik ve yansımaları

Son birkaç yıldır işsizlik sorunu ülkemiz gündemini önemli ölçüde meşgul etmekte. Tüm toplumumuzu etkileyen bu konuya eğildiğimizde; görüneni, bilineni, TÜİK’in verilerini analiz etmeye çalıştığımızda şunları söyleyebiliriz...

-Ülkemizin genç nüfus oranı, gelişmiş ülkelere baktığımızda oldukça yüksek.

-Eğitime baktığımızda, okullaşma oranı önceye kıyasla olumlu sayılabilir.

-Kentleşme oranı %80 civarında.

-Genç nüfusun çok önemli bir bölümü kentlerde yaşıyor.

-Pandemi nedeniyle iş alanları daraldı. Üretim ve hizmet sektörlerinde, kapanmadan dolayı düşüşler yaşıyoruz.

-Yatırımcılar, iş alanları açacak olanlar; ülkenin ekonomik geleceğini net olarak göremediklerinden tereddüt içindeler.

-Dövizdeki gelişmeler ihracatı cazip hale getirdi ama, bizim üretimimiz önemli ölçüde ithal girdi gerektirdiğinden bu konuda da çok cazibe yok. Nitekim dış ticaret açığımız halen devam ediyor.

-İhracat, yüksek nitelikli ürünlerle yapılabildiğinden kalifiye işgücü gerektiriyor.

-Mesleki eğitim; tüm iyi niyetlere rağmen istenilen boyutta değil.

-Bütün bu olumlu ve olumsuz faktörleri birlikte izlediğimizde ortaya şu tablo çıkıyor: Aslında iş yok değil. Kalifiye personele ihtiyaç var. Bu konuda İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Sn. Şekip AVDAGİÇ’in görüşlerini aktarmak istiyorum:

“-Sanayinin hızlandığı bu dönemde işgücü temini, emtia bulmak kadar zor bir sorun haline gelmiştir.

-Yeni nesil, sanayi kesiminde çalışmayı tercih etmiyor. Gençlerimiz ne yazık ki mavi yaka işlere yeterince talip değiller.

-Sanayiyi yeni nesil için trend meslek yapmalıyız.

-Sanayiciler, ara eleman ihtiyacı ile üretim arasında yakın gelecekte sorun olabilecek bir açmazla karşı karşıya kalacaklar.

-Salgın döneminde görüldü ki; sanayi değerli, sanayide çalışmak da önemli. Ancak bunu sağlamak için sanayideki hamlemizi kalıcı hale getirmemiz, istikrarlı bir işgücü kaynağı ile mümkün.

-Yeni bir iş gücü yapılanması için yeni bir rota oluşturulması gerekiyor.” Burada işverene düşen önemli bir görev var. Özellikle kalifiye ara eleman, yalnızca okul eğitimiyle yetişmiyor. Onların işyerinde belirli aşamalardan geçirilmesiyle kalifikasyonları yükselir. Bu konuda bir kısım işveren, çeşitli şekillerde bu konuya eğilmişler. Buna kaynak ayırmışlar. Siz; işveren olarak asgari ücretle işe alıp çalıştırırsanız, bu çalışan kişi uzun süreli bir plan yapamıyor. Kuruluşlar, bunu hesaba katarak yetiştirme maliyetlerini oluştururlarsa sorunun önemli bir bölümü çözülmüş olur. Burada bir hususu daha belirtmek istiyorum. Verimli bir çalışma; çalışanın hem işini hem de iş yerini benimsemesi, sevmesi, içselleştirmesi ile oluşur. Bu konuda Japonya örnek verilebilir. Orada bir işe giren her kademe personel; ben buradan emekli olabilirim düşüncesiyle işe başlar. Geçmiş yıllarda ülkemizde bu anlayış oldukça yaygındı. Ancak yakın dönemlerde iş beğenmeme ve mutlaka 4 yıllık üniversite eğitimi alma özentisi yaygınlaştı.

Ülkemizin her tarafı üniversitelerle dolduruldu. Sonuç; 1 milyona yakın üniversite mezunu işsiz. İyi bir planlamayla bu gençler Meslek Liselerine yöneltilebilseydi ve ara eleman olarak Meslek Yüksekokulları ile birlikte yetiştirilebilseydi, 2 ila 4 yıllık bir hayatı öne alma imkanı sağlanacaktı. Ama hâlâ tren kaçmış değil. Planlamamızı yenileyip çağın gerektirdiğini yapabiliriz. Bu mümkün olabilir mi? Mevcut eğitim anlayışı ile zor...

Yorumlar (1)
Muharrem 3 yıl önce
Teşekkürler
12
kapalı
banner35
Günün Anketi Tümü
ABD Doları’nda yıl sonu beklentiniz nedir (TL) ?
ABD Doları’nda yıl sonu beklentiniz nedir (TL) ?
banner18
banner51