banner6

İş dünyası güven ve istikrar istiyor

Türkiye ekonomisi yılın son aylarını oldukça hareketli geçirdi. Ekonomi yönetimindeki değişiklikler, döviz kurlarındaki aşırı hareketlilik, yeni ekonomi modeli ve asgari ücretteki yüzde 50 oranında artış, iş dünyasının 2022 yılı hedeflerini belirlemesini zorlaştırdı.

İNCELEME 27.12.2021, 23:20 27.12.2021, 23:37
İş dünyası güven ve istikrar istiyor

Üretim ve ihracatta 2021’i rekorlarla geçiren Türkiye, yeni yıla belirsizliklerle giriyor. Bursa iş dünyası temsilcileri döviz kurları, üretim maliyetleri gibi sebeplerin belirsizliği artırdığını söyleyerek, güven ortamının ve piyasalarda öngörülebilirliğin önemine vurgu yaptılar.

SEMİH AYDIN

Yılın son aylarında ülke ekonomisinde yaşanan gelişmeler iş dünyasının 2022 yılı hedeflerini sil baştan revize etmesine yol açtı. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda yapılan değişiklik, döviz kurlarındaki hızlı yükseliş ve inişler, yeni asgari ücretin işverene 5 bin 800 liralık maliyeti ve yılın son Kabine Toplantısı’nın ardından açıklanan ekonomik kararlar yeni yılda iş dünyası için belirsizlikleri artıran unsurlar oldu. Bursa iş dünyası temsilcileri ekonomide yaşanan son gelişmeleri ve yeni yıl öngörülerini Ekohaber’le paylaştılar. 

Ergun Hadi TÜRKAY
BUSİAD YK Başkanı

Önümüzü göremiyoruz

Ekonominin en değerli temel taşı güvendir. Hemen arkasından öngörülebilirlik gelir. Biz Hazine ve Maliye Bakanı ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanlığı görevindeki isimleri son yıllarda sıkça değiştirerek her ikisini de ortadan kaldırdık. Sonucunu siz tahmin edin.
İş insanları, ekonomik karar alırken, bazı parametrelerin gelişimini tahmin ederek hareket ederler. Bunu yapamazlarsa, karar alamazlar, yapmamayı tercih ederler. Çünkü aldığınız kararın işiniz açısından ekonomik sonuçlarını öngöremezsiniz. Sonuç olarak hiç hareket etmezsiniz.
Asgari ücrete gelen zammı tüm çalışanlara da, bir şekilde uygulanması gerekir. Yoksa diğer çalışanlarla huzursuzluk olur. İşçilik maliyetinin çeşitli sektörlerde farklı etki oranı vardır. Etki oranında satışa ücretine eklenir. Bu da fiyat artışlarına, enflasyona sebep olur. İhracatçı açısından bu biraz daha tolere edilebilir. 
Önümüzdeki dönem için öngörüde bulunmak zor. Önümüzü göremiyoruz. Eriyip bitiyoruz.

Nilüfer ÇEVİKEL
TÜGİAD Gn. Bşk. ve DOSABSİAD YKB

Güven ortamı oluşturulmalı

Dövizdeki oynaklık, öngörülebilirliği yok ettiği için iş dünyasında endişelere yol açtı. Kırılganlığa karşı güven ortamının tesis edilmesi gerektiğini pek çok kez dile getirdik. Fiyat istikrarının sağlanması, dövizde kırılganlığın giderilmesi, satın alma gücünün artırılması konularına eğilmemiz gerektiğini de vurguladık. Pandemi sürecinde diğer ülkelerde yaşanan krizleri kendi adımıza fırsata çevirerek yeni pazarlarda tercih edilme avantajı yakaladık. Üretim maliyetlerimizi doğru hesaplamak burada çok kritik bir önem arz ediyor. Sürekli değişen oynak bir kurun olması da bu maliyeti hesaplamamızı zorlaştırıyor ve yakaladığımız fırsatı kaçırmamıza sebep olabilecek nitelikte. Döviz kurunun dengelenmesi piyasaların öngörülebilirliği, güven ortamının oluşması için öncelikli konularımızdan olmalı.  Ayrıca yüksek döviz kuru ham madde ve lojistik kalemleri dolayısıyla üretim maliyetimizi yükselttiği için nihai ürünün fiyatı da artarak bu maliyetler tüketici tarafına da yansımış oluyor. Tüm bu faktörlerin dengeye oturtulması ve döviz hareketlerinde istikrar sağlanmasını temenni ediyoruz. 
Öncelikle milyonlarca çalışanın merakla beklediği 2022 asgari ücretin yüzde 50 artışla 4 bin 253 TL seviyesine ulaşmasını hayırlara vesile olmasını diliyorum. Asgari ücret üzerinde Gelir ve Damga Vergisi’nin var olması, iş dünyamızın daha fazla istihdam sağlamasını engelliyordu. Asgari ücret üzerindeki vergi yükünün kaldırılmasını daha önce ısrarla talep etmiştik. Bunu birçok platformda altını çizerek dile getirdik. Toplamda 450 TL’lik bu yükün kaldırılması, eminim ki istihdamı destekleyecektir.  Talebimizin olumlu bulunarak karşılık bulması, çalışma hayatı için çok yerinde olmuştur. Ancak enflasyonun haddinden fazla yüksek seyretmesi üretici ve tüketici için kimi zorluklar yaratıyor. Türk Liramızın döviz kurları karşısında yaşadığı değer kaybı da alım gücünü düşebilecek nitelikte olduğundan ilerleyen dönemde kararlaştırılan asgari ücret de yeterli gelmeyebilir. Asgari ücretteki vergilerden muaf tutulmak gibi işverenlerin istihdam odaklı desteklendiği politikaların çeşitlendirilmesini ve üretim yapanlar için sunulan desteklerin artmasını talep ediyoruz.
Ekonomik istikrar adına atılan adımların olumlu yansımasını görmek, en çok bizleri mutlu edecektir. Uygulamanın dövizdeki düşüşe kalıcı biçimde tesir edecek şekilde sürdürülebilir olması gerekiyor. Dövizden TL’ye geçiş noktasında da mevduatların dönüşümü sağlıklı bir şekilde gözlemlenerek takip edilmelidir. Kurda kalıcı dengenin sağlanması, en büyük temennimiz. Çünkü fiyat istikrarı, öngörülebilirlik ve yatırım yapabilme açısından kritik önem taşıyor. Üretim ve rekabet gücümüzü yükseltecek politikaların hayata geçirilmesi ile birlikte; yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odağından ayrılmadan sürdürülebilir büyümemiz için ülkemize katkı sunmayı sürdüreceğiz. Atılan bu stratejik adımın üretici fiyatlarında da düşüşler sağlanacağına inanıyor hayırlara vesile olmasını diliyorum.
2022 yılının nasıl seyredeceği bugün alınacak tedbirler ve hayata geçirilecek uygulamalarla doğru orantılı. 2021 yılında büyük bir adım atarak Paris İklim Anlaşması’na taraf olduğumuzu açıkladık. Yeşil ve dijital dönüşümün çok büyük bir hızla hayatımıza girdiğini de böylelikle görmüş olduk. Avrupa Birliği ülkeleri ile ticari ilişkilerini sürdürmek isteyen tüm firmalar 2022 yılında çok daha büyük bir hızla değişimin kodlarını çözerek hayata geçirecektir. Bu anlamda 2022’nin temiz enerji, yeşil üretim ve dijital dönüşüm gibi konuların gölgesinde geçeceğini söylemek mümkün. Ortaya koyulan sürdürülebilir büyüme vizyonu, yatırım, üretim ve istihdam sac ayaklarından oluşuyor. 2022’de de kalıcı büyüme başarısı yakalamak istiyorsak ekonomik ortamı yatırım, üretim ve istihdama uygun hale getirmeliyiz. Bu ortamın sağlanabilmesi için en önemli zemin ise oynak döviz kurları ve enflasyonun dengeye oturtulması. Reel sektörün beklentilerini karşılamak adına atılacak adımlar ve üreticinin desteklendiği politikaların çeşitlenerek hayata geçirilmesi noktasında beklentilerimiz sürerken, bu adımların atılması halinde çok daha aydınlık günler göreceğimizi söylemek mümkün. 2022’de istikrarlı bir başarı yakalamak istiyorsak üretim gücümüze güvenmeli ve üreticiyi her koşulda desteklemeliyiz. 

Ali GÜLER
KSİAD YK Başkanı 

Kurdaki aşırı hareketlilik yapay

2021 yılı önceki seneden devreden pandemi ile mücadeleyle geçerken ekonomide de önemli gelişmeler yaşandı. Ekonomi yönetimindeki değişiklikler elbette etkili oldu. Çünkü ekonomi yönetiminin devamlılığı ekonomiye olan güvenin de göstergesidir. 
Ham madde tedariki, üretim, satış yönüyle kurdaki aşırı hareketlilik etkili oldu tabii ki, ama bu hareketliliğin de yapay olduğunu düşünüyorum.
Asgari ücret artış oranının yüksek olmasına rağmen yine de tutarın az olduğuna inanıyorum.
Bu kapsamda önümüzdeki yıl yapacağımız işlerle ilgili şimdiden bağlantılarımız var. 2022 yılından, kendi şirketim ve bölgemizdeki fabrikalar adına çok ümitliyim.

Engin ÇETİNER
GÖRSİAD YK Başkanı

İstikrarsızlık iflaslara yol açabilir

2019 yılında başlayan koronavirüs salgını sadece insan sağlığını değil ülke ekonomilerine de büyük zarar vermiştir. Ekonomisini canlandırmak isteyen ülkeler büyük teşvikler sağlamış ve firmaları ayakta tutmaya çalışmıştır. Bunun etkisi ile tüm ülkelerde enflasyon artmış ve bununla mücadele etmek için Merkez Bankaları faiz artırımına gitmişlerdir. Aynı durum ülkemizde de yaşanmış ve enflasyon yüzde 20’lerin üzerine çıkmıştır. 2021 yılında Hazine ve Maliye Bakanı ile Merkez Bankası Başkanının değişmesi döviz kurunda yukarı doğru çıkış başlattı. Ülke CDS’si 500’lerin üzerine çıktı. Bu da yabancı yatırımcının ülkemizden çıkışını getirdi. Alınan faiz indirme kararı ile döviz kurundaki hızlı artışın önüne geçilemedi. 
Eylül ayındaki faiz indirim kararından sonra dövizde meydana gelen hızlı artış, pandeminin getirdiği ürün tedarikindeki sıkıntı ile beraber üretim yapan firmalar ara ürün alımında zorlanmaktadır. Öngörülmeyen döviz kuru ile maliyet hesabı yapması imkansız hale gelmiştir. Pandemi ile birlikte birçok ülkenin kapanması, üretiminin durması, bunun tam aksi Türkiye pandemi boyunca üretime ara vermemesi, siparişlerin Türk firmalarına kaymasını sağladı. Şu an Türkiye ürün tedarikinde gözde ülkelerden biri oldu. Bunun sonucu olarak ülke ihracatımız 200 milyar Amerikan dolarının üzerine çıktı.
Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 4 bin 250 TL olarak açıklanan 2022 yılı en düşük maaş olan asgari ücret, işverene 5 bin 800 TL olarak yansıyacaktır. Bu ücretten gelir vergisi ve damga pul ücreti muaf tutulmuştur. Bu artış, 2021 yılı için açıklanan enflasyon oranının çok üstündedir. Yıllık yüzde 54,62 olan Yurtiçi üretici Fiyat Endeksi daha da artacaktır. Üretim yapan tüm firmalar ürün satış fiyatlarını artıracağı için ihracat yapan firmalar rekabet gücünü azaltmış olacaktır.
Yapılan kabine toplantısı ardından açıklanan önlemler döviz kurunun hızlı bir şekilde aşağı doğru çekilmesine sebep vermiştir. Üretim yapan firmaların en büyük sıkıntısı kurdaki ani çıkış ve inişlerdir. Kurdaki her artış tüm ana ve ara ürünlerdeki fiyat artışı anlamına geliyor. Bilinen tek gerçek üretim yapan tüm firmaların ithal ürün oranı yüzde 50’lerin üzerinde olduğu için kurdaki her bir kuruş artış maliyet olarak üreticiye yansıyor. Kurda düşme dahi olsa artış oranlarının geri gelmesi maalesef uzun zaman alıyor. Alınan kararlar ardından kurun yüzde 45’in üzerinde gerilemesi ihracat ve ithalat yapan firmaları çok zora soktu. Aralık ayı tüm ihracatçı firmalar için yılsonu karlarının belirlendiği aydır ve bu duruma göre bir sonraki yılın büyüme planları yapılır. Maalesef 2022 yılı için birçok firma yatırımlarını öteleyecek ya da iptal edecektir. Bu durumdan Türkiye ekonomisi büyük zarar görecektir. Ekonomideki istikrarsızlık birçok firmanın iflas etmesine sebep olacaktır.
Pandeminin başlaması ile başlayan endişe kısa süre sonra gelen siparişlerin artması 2020 ve 2021 yılında birçok imalatçı talepleri karşılayamaz hale geldi. Bu beklenmedik artış ülke ihracatını da hedefin üzerine çıkardı. Bu talep yoğunluğu 2022 yılında da hatta 3-4 sene daha devam edebilir. Bu fırsatı değerlendirip yatırım yaparsak yani üretimimizi artırabilirsek ilk 10 büyük ekonomi içinde yer alabiliriz. Fakat alınan son kararlar sonrası kurdaki dalgalanma firmaların yatırım kararlarını olumsuz etkileyecektir. 

Arif DEMİRÖREN
BARSAİD YK Başkanı

Kurdaki istikrar fiyatlandırmayı kolaylaştıracak

Covid-19 küresel salgınının etkilerinin sürdüğü günümüzde birçok ülke ekonomisi, olumsuz koşullar ile karşı karşıya kaldı. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizdeki üreticilerimizi de zorlayan bu olumsuz şartlara adapte olarak üretime devam ederken, ekonomik kalkınmaya pozitif katkılar sunduk. Güçlü üretim imkânlarımız sayesinde elimizi taşın altına koyarak istihdamı artırmaya ve yerli üretim ile ülkemize hizmet etmeye devam ettik. Ülke ekonomimizin sahip olduğu yüksek kapasiteye inanıyor ve bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Tüm bunların yanı sıra sanayideki ham madde tedarik krizini, enerji maliyetlerinin artışı ve döviz kurlarındaki oynaklığın negatif yansımaları da oldu. Bu etkileri en aza indirme olasılığı veren potansiyelimiz sayesinde daha fazla milli üretime yönelerek dışa bağlılığı azaltma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Kurda istikrarın sağlandığı ve öngörülebilirliğin artırıldığı bir ortamda, yatırımların da artırılacağına inanarak küresel piyasadaki fırsatları değerlendirmeye devam edeceğiz.
İstihdamın artırılması ve işveren yükünün hafifletilmesi amacıyla asgari ücretteki Gelir ve Damga Vergisi’nin kaldırılması çağrımıza kulak verilmesi çalışma hayatını olumlu yönde etkileyecektir. Asgari ücretin üzerinde kazanç elde eden çalışanların asgari ücret tutarı kadarki bölümde yine aynı muafiyete tabi tutulması da çok isabetli olmuştur. Bu nedenle Cumhurbaşkanımıza ayrıca teşekkür ediyor ve kararın ülkemize ve milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum. Asgari ücretteki artışın ve vergi muafiyetlerinin ekonomimize olumlu bir şekilde yansıyacağını düşünüyorum. Bu rakam, döviz kurlarında yaşanan artış ve enflasyonun etkileri kapsamında alım gücünün olumsuz etkilerini azaltabilecek ve sanayicimizin istihdama katkısını artıracaktır. 
Kurlardaki dalgalanmaları engellemek ve istikrarı sağlamak amacıyla atılan adımlar, dövizdeki yükselişten kaynaklanan endişeleri azalttı. Kurda istikrarın sağlanması, ihracatçı firmaların fiyat verirken zorlanmasının önüne geçecektir. Dövizdeki hareketliliğin durdurulması hedefiyle yapılan her hamle, sanayiciler için çok değerli. Küresel düzeyde ülke ekonomimizin güçlenmesi için daha az ithalat, daha çok ihracat gerekli. Zararların minimize edilmesi, ihracata dayalı büyüme stratejisinin başarıya ulaşmasını sağlayacaktır.
Pandeminin olumsuz etkilerine adaptasyonla geçen 2020 ve 2021’de durmadan üretip ihracata odaklandık. 2022’de ülke ekonomimizin, yeni tedbirler ve destek paketleri doğrultusunda daha fazla iyileşme göstereceğine inanıyorum. Asgari ücretin artırılması ve işverenin vergi yükünün azaltılması, istihdamı mutlaka artıracaktır. Gelecek yılda üretimin tarımsal, yerli ve milli olarak gerçekleştirilmesi, dışa bağımlılığı azaltmak için büyük önem teşkil ediyor. Kentimizin sanayideki gücünün ve üretim potansiyelinin de gelecek adına büyük kazanımlar sağlayacağına inanıyorum. Bu çerçevede 2022’nin; kurda dengenin tesis edildiği, ülkemizde istihdamın ve yatırımların artırıldığı, yerli ve milli üretimle ithalatın azaltılarak ihracatın artırıldığı bir yıl olmasını temenni ediyorum. 

Ramazan KAYA
MARSİFED YKB ve TÜRKONFED YK Bşk. Yrd.

TCMB başkanın ve Hazine ve Maliye Bakanı değişiklikleri ekonominin üzerinde olumsuz etkileri olmuştur. Bu kadar sık yapılan görev değişiklikleri ekonomiye olan güveni zedelemiştir. CDS’lerimiz 500’lerin üzerine çıkmıştır. Ve hala 500’ün üzerindedir. Yabancı yatırımcıların algısını da olumsuz etkilemektedir.
TL’nin döviz karşısın da çok kısa zamanda aşırı değer kaybetmesi ve ardından bir iki günde yüzde 30 oranında değerlenmesi piyasaları tedirgin etmiştir. Son bir ay içerisinde döviz fiyatlarının bu kadar çok oynak olması, ham madde tedarikinde ciddi sıkıntılara neden olmuştur. Piyasalar kilitlenmiştir. Ham madde üreticileri piyasadan sipariş almayı ve fiyat vermeyi durdurmuştur. Çünkü dolar 13 ile 18 TL aralığındayken ithal edilen ham maddeler, maliyetlerini kurtarmadığı için üreticiler tarafından satış yapmak istenmemektedir. Keşke Dövize Endeksli Mevduat uygulamasına kurlar bu kadar yükselmeden geçilebilseydi.
Ülkemizdeki gerçek enflasyonu dikkate aldığımızda açıklanan asgari ücreti ve gelir ve damga vergisinin alınmayacak olmasını olumlu buluyoruz. Fakat önemli olan yaşanan bu yüksek enflasyonun bir an önce dizginlenmesi gerekmektedir. Bu durum hem çalışan, hem de işveren açısından çözülmesi gereken önemli bir sorundur.
Son alınan önlemleri geç alınmış kararlar olarak görüyorum ve daha kalıcı tedbirlere ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum. Politika faizimiz yüzde 14 olmakla birlikte, piyasada şirketler yüzde 30 – 35’e spot kredi kullanmaktadır. Özel bankalarda mevduat faizleri TL’de yüzde 20’ye kadar çıkmakta, dövize de yüzde 1,5’a kadar faiz uygulanmaktadır.
2022 yılına yeni umutlarla girmek istiyoruz tabii ki. Fakat maalesef 2022 yılının da kolay geçmeyeceği ortadadır. Hem pandeminin 2022 yılında da devam edeceği görünmektedir. Hem de tedarik zincirlerinde yaşanan sorunlar, kurdaki dalgalanmalar ve yüksek enflasyon ve işsizlik gibi sorunlar 2022 yılında ülkemizi zorlayacaktır. İnşallah 2022 yılında bu sorunların üstesinden geliriz.
Bu vesileyle herkesin yeni yılını kutlar, mutlu, sağlıklı ve başarılı bir yıl geçirmelerini dilerim.

Nihat ALPAY
MÜSİAD YK Başkanı

Bölüşürsek mutlu oluruz

Pandemi şartlarından dolayı dünyada lojistikte ve tedarik zincirindeki bozulmalar, emtia fiyatlarında döviz bazında fiyat artışlarına neden oldu. Sanayiciler olarak bunun ürün bazında piyasaya yansımasını uzun bir süredir yaşıyorduk. Bununla birlikte salgın nedeniyle yaşanan kapanmalar ve bunu takip farklı problemler de söz konusu oldu. Tüm bunlar neticesinde döviz kurlarında, bana göre ekonomik gerekçeleri olmayan bir artış yaşandı. Çünkü Türkiye ekonomisi 2021’in ilk üç çeyreğinde ortalama yüzde 11,7 büyüdü. Geçtiğimiz 20 yıllık süreçte ülkemizin üst üste büyüme rakamı ise yüzde 5,3. Son 12 aylık ihracatımız 220 milyar dolar civarında. Ekonomide bu derece olumlu performans ortaya koyarken, dövizdeki hareketlenmenin suni olduğu ortadaydı. MÜSİAD olarak başından itibaren vatandaşlarımıza ve üyelerimize sakin olmaları yönünde uyarılarda bulunduk. Yine MÜSİAD olarak hükümetimizin faiz düşürme politikasına başından itibaren desteğimizi gösterdik. Cumhurbaşkanımızın da iradesiyle bu politikanın meyvelerini vermeye başladığını görüyoruz. Tüm bunlar neticesinde son günlerde döviz kurlarında yaşanan artış tersine döndü. Uzmanlar da aşağı yönlü hareketin biraz daha devam edeceğini söylüyor. Ben de, böylece zaten canlı olan ekonomimizdeki ivmenin daha da yükseleceğini düşünüyorum.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı ekonomi modelinde, bankalardaki TL mevzuatlarına döviz kuru üzerinden garanti verilmesi yüzde yüz isabetli bir karar. Bu uygulama ile bankalardaki mevcut döviz rezervlerinin TL’ye çevrilmesi ve böylelikle ekonomiye dahil olması sağlanacak. Bunun da adım adım yapıldığını görmekteyiz. Ayrıca ihracatçıları da kur nedeniyle karşılaşacakları olası zarara karşı korumak amacıyla atılan adımların da oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Bu durum ihracat yapan firmalara müşterilerine fiyat vermede kolaylık sağlayacaktır. Tüm bu gelişmelerin 2022’nin ilk aylarında ekonomimizde ciddi bir canlanmaya yol açacağı kanaatindeyim. 
Salgın şartlarından dolayı tüm dünyada enflasyon sıkıntısı yaşanıyor. Sadece Türkiye değil, ABD ve Avrupa ülkeleri tarihlerinde görmedikleri enflasyon rakamları ile karşı karşıya. Bu şartlar altında asgari ücretteki yüzde 50’lik artış kararını MÜSİAD olarak olumlu karşılıyoruz. Bu artışın işverene yük getireceği yönünden birtakım endişeler var. Ama mutlaka paylaşmalıyız. Asgari ücretin sadece işverene getireceği maliyeti düşünerek bu rakamı düşük tutmanın sosyal barışa ciddi zarar vereceği düşüncesindeyim. Zaten bu, adı üzerinde asgari ücret. MÜSİAD üyelerinin bu rakamın üzerinde iyileştirmeler yapacağı kanaatindeyim. Zor şartlarda fedakarlık yapmamız lazım. Bölüşürsek mutlu oluruz. MÜSİAD üyeleri de bunu severek yapacaktır.

Hasan Hüseyin BAYRAM
TETSİAD YK Başkanı

Yeni model dolarizasyon sarmalını kıracak

Dövizdeki dalgalanma, tüm sektörlerde sıkıntı yaşanmasına sebep oldu. Zira aşırı hareketlilik, her zaman öngörülemez bir tabloyu işaret eder. Ev tekstili sektörümüzün büyük kısmını oluşturan ve yaptığı yüksek katma değerli üretimle ülke ekonomimizin büyümesine olumlu anlamda çok büyük destek veren ihracatçı için üretim maliyetlerini iyi hesaplamak ve öngörülebilir ortamda yatırımlarını planlayabiliyor olabilmek çok önemli. Oynak döviz kurları, yatırım ve planlama iklimini ortadan kaldırdığı ve hammadde fiyatlarını sürekli olarak yükselterek girdi maliyetimizi artırır. Bu hareketliliğin dengeye oturtulması ve istikrarın sağlanması, ortak beklentimiz. 
İşveren yükünün hafifletilerek istihdamda ivme yükseltme amacıyla asgari ücretteki Gelir ve Damga Vergisi’nin kaldırılmasını çok değerli bir adım olarak görüyoruz. Aynı zamanda asgari ücretin üzerinde kazanç elde eden çalışanların asgari ücret tutarı kadarki bölümde yine aynı muafiyete tabi tutulması sektörümüzde de önemli payı olan çalışma arkadaşlarımız için çok önemli ve yerinde bir karar olmuştur. Kararın ülkemize ve milletimize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, iş dünyasının çağrılarını göz ardı etmeyerek kararı hayata geçirilmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. İşverene sağlanan bu kolaylık gibi uygulamaların çeşitlenmesini temenni ediyor, üreticilere verilen her türlü desteğin ekonomik durumumuza olumlu yansımalar olarak geri döneceğini hatırlatıyorum. İstihdamı artırma yönünde yeni destek paketleri de olumlu süreci destekleyecektir.
Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan, kur korumalı TL vadeli mevduat modelinin ülkemizdeki dolarizasyon sarmalını kıracağına inanıyorum. Sektör olarak TL’nin korunmasını milli bir mesele olarak görüyoruz ve ortaya konan ekonomik modeli destekliyoruz. Yerinde atılan stratejik adımların piyasalara nefes aldırabileceğini de bu kararla görmüş olduk. Ekonomik istikrarın sağlanması için atılan her adım, biz sanayicilerin yüzünü güldürüyor. Burada önemli nokta, kurdaki düşüşün kalıcı olmasını sağlamak ve kurları dengeye oturtmak. TL’nin değerlendiği ve piyasalarda güven ortamının oluştuğu bir iklimde üretim ve ihracat yapmak çok daha kolay olacak, küresel arenadaki rekabet gücümüzün o kadar sağlamlaşmasını sağlayacaktır. 
Ekonomimizin en önemli bileşenlerinden birisi olan ihracat; sürdürülebilir kalkınmamızı desteklerken aynı zamanda ülkemizin dünyaya tanıtımında da önemli bir rol üstleniyor. Özellikle ev tekstilinde dünyada lider konumdayız. 2022 yılında belirleyici rol üstlenen, yüksek katma değerli üretim yaparak ihracat oranlarında yakaladığı başarıyı ülke ekonomisine direkt olarak olumlu yansımasını sağlayan sektörlere verilen destekler artarsa, üretici dostu politikalar çeşitlendirilerek hayata geçirilirse önümüzde parlak günler olduğunu söylemek mümkün. 2022 yılında son dönemde ortaya çıkan yeni varyantlarla devam eden pandeminin tamamen ortadan kalktığı sağlığımıza ve eski günlere kavuştuğumuz günleri görmek hepimizin ortak temennisi. 17-21 Mayıs 2022'de İstanbul Fuar Merkezi'nde KFA Fuarcılık organizasyonunda gerçekleştireceğimiz HOMETEX Ev Tekstili ve Aksesuarları Fuarı ile de önümüzdeki yıla damga vurarak, sektör temsilcilerimize açılacak yeni kapılar ve farklı pazarlarla gücümüze güç katacağız.

Mustafa ANDIÇ
İMSİAD YK Başkanı

Sektörümüzün dövizle imtihana daha eskiye dayanıyor

İnşaat sektörünün dövizle imtihanı daha eskiye dayanmaktadır. Şöyle ki, 2018 Ağustos ayından bu yana, ister yap-sat ister taahhüt alanlarında olsun, inşaat sektörü için maliyetlerin artıp fiyatların, girdi maliyetlerindeki artış oranında arttırılamadığı, satışlarınsa azaldığı, dolayısıyla satılanın yerine yenisinin aynı fiyata konamadığı, yönetmeliklerin birbiri ardına değiştiği ve zorlaştığı bir dönemi yaşayan inşaat sektörü, krizi pandemi ile başlayan birçok sektöre nazaran daha yorgundur. 
Bu yorgunluğu arttıran ise üzere, dövizdeki artışla artıp, inişlerle inmeyen inşaat malzemelerindeki fiyat artışlarıdır. Şöyle ki, inşaat malzemelerinde, döviz arttığında artıp indiğinde inmeyip bilakis kalıcı hale gelen her fiyat artışı, konut maliyetlerini de yukarılara çıkarmakta, bu da halkımızı ev sahibi olma hayalinden uzaklaştırmaktadır. Burada ayrıca, bir ödenek karşılığında kamu işi yapan müteahhitlerin inşaat malzemesi fiyatlarındaki artışlardan büyük oranda olumsuz etkilendiklerini de unutmayalım. Şöyle ki, fiyat artışı sonrasında zararları enflasyon oranında ödense de, inşaat malzemesi fiyatlarındaki enflasyonun dövizdeki artışın üzerinde olması, ülkemizde istihdamın taşıyıcı sektörlerinden biri olan inşaat sektörünü hem yap-sat hem de taahhüt müteahhitliği açısından derin bir açmaza sürüklemekte, yatırım yapmasını zorlaştırmaktadır. Burada malzeme fiyatlarındaki artışın arka planına baktığımızda, inşaat sektöründe iç piyasanın ihtiyacı karşılanmadan yapılan inşaat malzemesi ihracatının yurt içinde malzeme sıkıntısına sebep olduğunu görmekteyiz. Uzun süredir devam eden bu durum, iç piyasada ödemesi yapılmış malın ancak aylar sonrasında alınabilmesine, yani yurtiçi tedarik zincirinde sıkıntılar yaşanmasına yol açtığından, haliyle inşaat sektörünün 250 alt sektörünü, ülkemizin kanayan yarası kentsel dönüşümü ve kamuya iş yapan müteahhitleri aşırı zorluyor. Halbuki, barınma ihtiyacı gibi çok temel bir ihtiyaçta iç piyasa taleplerini göz ardı etmemek gerekir. İnşaat malzemesi fiyatlardaki aşırı artışın dizginlenmesi için, inşaat malzemesi ihracatında bir düzenlemeye gidilmesi ihtiyacı söz konusudur.
Tüm bunlara rağmen yatırım yapan inşaat sektörü, halkımızın gayrimenkul edinme hakkı ve temennisini hayata geçirme görevini aksatmamaya çabalamaktadır. Ancak dövizdeki artışı aşan ve döviz düşünce inmeyerek kalıcı olmaya çalışan maliyet artışları sadece fiyatları arttırmakla, halkımızı ev alma hayalinden uzaklaştırmakla kalmayıp, bunu kalıcılaştırabilecek olan arz eksikliğine de neden olmaktadır. Şöyle ki, son iki yılda ciddi oranda azalan yeni inşaat ruhsatı alma durumu, bizi arz eksikliğini, yani konut alıcılarının aradıkları konutu bulamamalarını, bunun da gayrimenkul fiyatlarını bugünden de fazla arttırabileceğini ortaya koymaktadır. Bu da konut sektöründe durgunluk içinde enflasyon riskini doğurabilir.
Bu nedenledir ki, inşaat malzemesi üretici ve ithalatçılarına yazdığımız açık mektupta belirttiğimiz üzere, dövizdeki artış gerekçesiyle zam yapmış olan tüm inşaat malzemesi üretici ve ithalatçılarını, dövizde yaşanan son düşüş nedeniyle fiyatlarında indirim yapmaya davet ediyoruz. 
Ayrıca fiyat istikrarının korunması için, ihracatın iç pazar dengelerini bozmayacak şekilde yapılmasına dönük bir düzenleme yapılması sektörümüzün önemli bir beklentisidir.
Ülkemiz ekonomisinin olmazsa olmaz paydaşı olan değerli çalışanlarımızın gelirlerinin istenilen seviyede olması, istisnasız hepimizin üzerinde ittifak sağlayacağı bir konudur. Malumunuz, sağladıkları istihdam ve verdikleri vergi ve harçlarla ülkemiz ekonomisinin bir diğer olmazsa olmazı da işletmelerdir. İçinden geçtiğimiz bu dalgalı dönemde işletmelerimizi de, çalışanlarımızı da korumak büyük önem taşımaktadır. Burada her işletmenin artan döviz artışını ihracat ile değerlendiremediği, sadece yurtiçine çalışan işletmeler olduğu unutulmamalıdır. Bu anlamda, işveren desteklerinin öneminin arttığı bir dönemden geçtiğimizi özellikle belirtmek isterim.
Hepimizin gözbebeği Türk Lirası’dır. Yaşadığımız süreçte, inşaat malzemelerinde dövizdeki artışı aşan zamlar ve fiyat istikrarının sağlanamaması, inşaat sektörünün 250 alt sektörünü, ülkemizin kanayan yarası kentsel dönüşümü ve kamuya iş yapan müteahhitleri aşırı zorlamaktadır.  Sektör temsilcileri yoğun ekonomik sıkıntılar ve pandeminin getirdiği olumsuzluklarla uğraşırken, bir de döviz artışıyla açıklanmaya çalışılan çok yüksek üretim maliyetleriyle karşı karşıya kalmışlardır. Olan ev hayali kuran, kentsel dönüşüm bekleyen milyonlara ve nihayetinde ülkemiz inşaat sektörüne olacaktır. Halbuki İMSİAD olarak dün olduğu gibi bugün de, ülkemizin cari açığının daha fazla artmaması için daha fazla yerli ürün kullanmayı ve başka çare kalmadıkça ithal mal kullanmamayı kendimize milli bir görev addediyoruz. Bu çerçevede, hepimizin gözbebeği olan Türk Liramızın güçlenmesi ve istikrar kazanması bizler için son derece önemlidir.
2022 yılı öngörülerimiz, aslında daha çok pandeminin ve dövizin seyrine bağlı olarak değişiklik gösterecektir. Yine bir diğer olası faktör de, 2022 yılının bir seçime ev sahipliği yapıp yapmayacağıdır. Dolayısıyla bu kadar faktöre bağlı olan 2022 yılını değerlendirmekte oldukça zorlanıyoruz. Bu öngörülemezliğin kendisi yorucudur. Hükümetten beklentimiz, tam da bu öngörülemezliği aşarak, fiyat istikrarı ve ekonomik güven ortamının oluşturulmasıdır. 
Bugüne kadar daha çok satışların desteklenmesini, yani konut kredi faizlerinin halkımız için psikolojik eşik halini almış olan yüzde 1’in altında tutulmasını talep ettiğimiz gibi, 2018 yılından bu yana, gayrimenkul üretimde azalma yaşandığına dikkat çekerek, bunun vatandaşlarımızın istedikleri daireye ulaşmalarına engel olacağını dile getiriyorduk. Sonrasında da halkımızın en temel ihtiyaçlarından biri olan barınma ihtiyacını sağlayabilecek gayrimenkul arzını sağlamanın sıkıntıya girdiği günlerdeyiz. Öyle ki, 2017 yılından bu yana, istisnasız her yıl hem ülkemizde hem de Bursamız’da inşaatına başlanan daire sayısı azalıyor. Pandemi, malzeme tedarikinin bozulması ve malzeme fiyatlarındaki artış ile büyüyen konut arzındaki azalmayı somutlaştıracak olursak, 2017 yılında ülkemizde 1 milyon 405 bin 447, Bursamız’da 70 bin 657 daire için inşaat ruhsatı alınmışken, 2020 senesinde ülkemizde 554 bin 437, Bursamız’da 16 bin 742 daire için inşaat ruhsatı alınmıştır. Bu yıla geldiğimizdeyse ilk 9 aylık veriler; ülkemizde 480 bin 293, Bursamız’da 15 bin 623 daire için inşaat ruhsatı alındığını göstermektedir. Bu rakamların 2021 yılı sonunda 2017 rakamlarına ulaşması, pandemi, malzeme tedarikinin bozulması ve malzeme fiyatlarındaki artış halen devam ettiği için söz konusu değil. Bu nedenledir ki, milyonlarca ailenin ekmek kapısı olan, ülkemizin taşıyıcı sektörlerinden biri olan inşat sektöründe artık imalatın desteklenmesi, malzeme tedarikinin gözetilmesi gerekiyor. Bunun için de örneğin, yerli inşaat malzemesi kullanımında KDV'nin yüzde 1'e indirilmesi sağlanabilirse, bu yerli inşaat malzemeleri ve teknolojik partnerlerin kullanımın teşvik ederek, hem malzeme tedarikini kolaylaştıracak, hem de, gayrimenkul fiyatlarının yüzde 15’e kadar düşürülmesi sağlanabilir.

Oya EROĞLU
BUİKAD YK Başkanı

Büyüme var ama kalkınamıyoruz

Ekonomik büyüme ve kalkınma birbirini besleyen 2 temel unsurdur. Dolayısıyla ekonomi yönetiminde alınan kararların yıl sonuna yansıyan tablosunda, artan ekonomik eşitsizliği ve yoksulluğu engelleyemediğini görüyoruz. Rakamlara yansıyan ekonomik büyümenin toplumun büyük kesiminin alım gücüne olumlu bir etkisi olmadı. Bunun yanında artan enflasyon karşısında da ücretlere getirilen zamların yetersiz kaldığını söyleyebiliriz. Evet büyüme var ama kalkınamıyoruz. Ekonomik aktörlerin değişimi ise toplumda güven bunalımına yol açtı ve bu durum piyasalara çok sert yansıdı. Hem içeride hem dışarıda Türkiye’nin kredibilitesini olumsuz etkiledi. Döviz fiyatlarında ki hızlı artışı da buna ekleyebiliriz. Alışılmışın dışında gerçekleştirilen her adım durumu daha da karmaşıklaştırıyor gibi!
Döviz kurlarında yaşanan aşırı hareketlilik sonucu gıdadan hazır giyime birçok sektörde ham madde ve mal tedariki durma noktasına geldi. TL’deki keskin değer kayıpları dolar veya euro döviz geliri olan ihracatçı şirketler için geniş kapsamlı sorunlara yol açmayacak. Ancak döviz geliri olmayan, orta ölçekli şirketlerden esnafa kadar pek çok işletmenin artan maliyetler nedeniyle ek sermayeye ihtiyaç duymasına veya borç yükünün artmasına da yol açması bekleniyor. Ham madde ve ara malında büyük ölçüde ithalata bağımlı Türk firmalarının maliyetleri ise, küresel olarak artan emtia fiyatlarına, yükselen kur etkisi de eklendiğinde sürdürülemez hale geldi. Kurdaki öngörülemezlik nedeniyle tedarikçi ve üretici firmalar fiyat veremez duruma gelirken, özellikle iç piyasa ile çalışan firmaların sattığı malın yerine yenisini koyamaması süreci daha da zorlaştıracak. Bu durum firmalar için işletme sermayesi sıkıntısını da beraberinde getirecek. İhracatçı firmalar ise TL’deki sert değer kaybı ile birlikte uluslararası müşterilerin fiyat indirimi taleplerinin arttığını; bunun da maliyet baskısına fiyat baskısının da eklenmesine neden olduğunu söylüyor. Bu kaygan zeminde iş dünyasının ne kadar istikrarlı bir davranış sergileyebileceği şüpheli…
Asgari ücretle çalışan emekçilerimizin ekonomik açıdan rahatlaması adına, bu artış oranını son derece umut verici bir karar olarak değerlendiriyoruz. Fakat asgari ücret artışının enflasyon karşısında erimesinden endişeliyiz. Önemli olan belirlenen asgari ücretin bugünkü geçim şartları içinde işçinin ve ailesinin geçinmesine yetip yetmediğidir.
Bir diğer senaryoya bakıldığında ise, asgari ücret zammı ile maliyeti artan işveren, mal ve hizmete zam yaparken enflasyon tetiklenecek fakat bunun yanında artan maliyetlerle işçi çıkarmaya gidilecektir ve bu durum işsizliğin artmasına neden olacaktır.
Piyasa şartlarındaki dalgalanma ise, üreticiyi şu son virajda korkutmaktadır. Güvenli bir satış ortamı bulamayan üretici, otomatikman üretim bandını da durdurmaya yönelmektedir. Maliyetlerle boğuşan, üretim maliyetini hesaplayamadığı için satış rakamı belirleyemeyen üreticilerin olduğu bir düzende Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi’nin negatif yönde etkileneceğini düşünmekteyim.
Kur korumalı TL vadeli mevduat modeli "Faiz enflasyona yol açar" anlayışıyla tutarlı bir adım, bu anlayışın gerçek olması durumunda düşük faiz, düşük enflasyon ve düşük kur dengesi oluşturmak mümkün. Ama yok eğer enflasyon beklentileri (ve dolayısıyla artan kur) ekonomideki temel makro dengesizliklerden kaynaklanıyorsa, bu karar olsa olsa ancak günü kurtarır. Çünkü (daha yavaş da olsa) kur artmaya devam edecek, faizler artmadıkça da kur farkı devlete binecektir. 
Cumhurbaşkanımızın açıkladığı adımlar alışılmış ekonomi politikalarından farklı, bu sebeple ülkemiz karmaşık bir süreçten geçiyor. Artık oyunu kurallarına göre oynamıyoruz. Alışılmışın dışında gerçekleşen her adım stratejiyi daha da karmaşıklaştırıyor ve bu kriz yönetiminin başarılı olup olmayacağına dair bir öngörüde bulunmayı bizler için imkansız kılıyor.
2021 Yılı Ekonomik Büyüme rakamları artan iç ve dış talep nedeniyle canlı geçti. Ancak enflasyon başta olmak üzere dengelerde ciddi bir bozulma yaşanıyor. Bunun yaratacağı sonuçlar ise 2022 yılına da sarkıyor. Aslında bu kadar yüksek büyümeye izin verilmemesi, normal şartlarda bunun için sıkı para politikası uygulanması gerekiyor. Yeterince sıkı para politikası uygulanamadığı için belli ki yine farklı adımlarla yüksek büyümenin bozduğu dengeler onarılmaya çalışılacak.

Murat KAYA
GESİAD YK Başkanı

Önümüzü görebilmek için istikrar şart

2020’de başlayan ve 2021’in ilk yarısında da devam eden pandemi ve beraberindeki kısıtlamalar yılın ikinci yarısında kalkınca reel sektör üretimi, ihracatı ve tüm ekonomik faaliyetlerini hızlandırarak sürdürdü.
Bu durum büyüme oranlarına da yansırken, konjonktürel gelişmelerin yanı sıra ekonomi yönetimi için önemli makamlardaki değişikliklerin hassasiyetini gördük. 
Yılın son çeyreğindeki kur dalgalanmaları ise önümüzü görmemizi engelledi. Yeni bir yıla başlıyoruz ve önümüzdeki yıl için fiyatlandırma yapamıyoruz. 
Bu arada çalışanlarımız için emeğinin karşılığını vermek tabii ki önemlidir ve bu artış bizi memnun etti. Ancak asgari ücret artışının çalışma barışını bozmamasını temenni ediyoruz. 
Bu veriler ışığında 2022 yılında öncelikle sağlık ardından da istikrar bekliyoruz. Önümüzü görebilmemiz için istikrar olmazsa olmaz.
Biz iş alemi olarak her şeyi aşabilecek güçteyiz ve bu süreci de atlatacağımıza inanıyorum.

Fatih ŞAKİR
BALKANTÜRKSİAD YK Başkanı

Değişiklikler belirsizlik oluşturdu

2021 yılının ilk yarısı pandeminin etkisiyle geçerken, yılın ikinci yarısı aşı uygulamalarının da yaygınlaşmasıyla birlikte gelen normalleşme sayesinde iyi geçti. Bu dönemde üretim ve ihracatla birlikte büyüme devam etti. Bunlar memnuniyet verici elbette.
Öte yandan ekonomi yönetiminde devamlılık önemli olduğu için değişiklikler ister istemez bazı belirsizliklere sebebiyet verdi diyebiliriz.
Reel sektör için bir başka etkiyi de kurlardaki hareketlilik de oluşturdu. Bu anlamda kurların bir süre istikrarlı gitmesi özellikle ihracata yönelik fiyat verebilmek açısından önemli.
Diğer yandan asgari ücrete artış oranı itibariyle bugüne kadar görülen en büyük zam oldu. Ama bize göre bu yine de yeterli olmayabilir.
Bu gelişmeler doğrultusunda 2022 yılında inşallah pandemi nedeniyle yeni kapanmalar olmaz ve bir an evvel biter. İkincisi kur hareketliliğinin belli bir istikrara kavuşmasıdır.

M. Kemal ŞERBETÇİOĞLU
TÜMSİAD Bursa Şb. Bşk.

Her zamankinden daha güçlüyüz

Hükümetimizin 2022 yılı için belirlediği asgari ücret zammı tüm beklentilerin üzerinde, milyonlarca çalışanın yüzünü güldüren bir rakam oldu. Üretimde bereketin çalışanın yüzünü güldürmekten geçtiğine inananlardanım. Bu yüzden artışı çok olumlu buluyorum.
220 milyar doları aşan ihracat rakamımız, buna ilave turizm ve yıllık ortalama yüzde 5,3 büyüme oranı ile ekonomimiz her zamankinden daha güçlüdür.
Son dönemde reel ekonomik göstergelerle uyuşmayan, iç ve dış kaynaklı algı operasyonlarıyla özellikle döviz kurları üzerinden oluşturulmaya çalışılan güvensizlik ortamı Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde uygulamaya konan yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı program ile ihracatçının dövizden kaynaklı zararlarını minimize etmek için aldığı önlemler sayesinde yerini kısa sürede güven ortamına ve döviz fiyatlarında ciddi düşüşlere bırakmıştır.
Ülkemizin ve milletimizin geleceği adına umut veren bu başarının devam edeceğine güvenimiz tamdır.

Gürsel DURMUŞ
ARSİYAD YK Başkanı

Güven duyulan, istikrarlı ekonomi politikası istiyoruz

Ekonomide güven ve öngörü büyük öneme sahip, ekonomi yönetimindeki isimlerin sıklıkla değişmesi ve yıl içinde piyasa beklentilerini bozan kararlar olumsuz sonuçlara neden oldu.
Döviz kurlarındaki yükseliş üreticileri ve ihracatçıları olumlu yönde etkiledi. Ancak liranın değer kaybı nedeniyle firmalar, ürünlerini fiyatlandırma noktasında sıkıntı çekti. İş dünyası hızlı yükselen ve düşen piyasalar sebebiyle özellikle ürün temini, satış ve sattığını ürünün yerine yenisini koymakta sorun yaşadı.
Enflasyonun yüksek olması, küresel tedarik zincirindeki sıkıntılardan kaynaklı fiyat artışları alım gücünü de olumsuz etkiledi. Asgari ücretin artması çalışanların yaşam standartları açısından önemli oldu fakat bu durum ürün, hizmet, üretim maliyeti gibi birçok kalemde fiyat artışını da beraberinde getirdi. İşveren açısından ise karlılık artmadığı bir senaryoda, maliyetlerin artması, firmaları olumsuz etkileyebilir. Bu yüzden asgari ücret üzerindeki vergi muafiyetinin kaldırılmasının işvereni rahatlatan bir karar oldu. Yeni yılda personel maliyetlerini karşılayabilmesi için işverenlerin de gelirlerinin artması gerekiyor.
Politika faizinin enflasyonun altında olması, insanları döviz ve altına sevk etti. Bu noktada Kabine Toplantısı’nda alınan mevduata döviz garantili karar, öngörülebilir bir denge oluşturması açısından olumlu oldu. Herkesin isteği, yatırımcıların güven duyacağı ve istikrarlı bir ekonomi politikası.
Dünyada sıkı para politikanın uygulanacağı bir yıl bizi bekliyor. Amerika Birleşik Devletleri kaynaklı faiz artırımı beklentisi var.  Dünyada para politikalarında yaşanacak sıkılaşmaya paralel güven artırıcı kararlar almazsak olumsuz etkilenme olasılığımız yüksektir. Güven ortamını sağlarsak olumlu gelişmeler yaşanacaktır.

Emre YILDIZ
ASKON Bursa Şb. Bşk.

Üretim ve ihracat merkezli büyüme sürecek

2021 Yılı içerisinde ekonomi yönetiminde alınan kararları genel olarak olumlu buluyoruz. Tabi ki dünya ekonomi anlamında zor bir süreçten geçiyor. Küresel çapta yaşanan ekonomik krizin etkilerini biz de Türkiye olarak yaşıyoruz. 2022 yılında ekonomik olarak daha güçlü bir Türkiye olacağına inancımız tam. Görev değişiklikleri hakkında düşüncelerimiz; daha önce görevde bulunan bakanlarımızın ve başkanlarımızın görev süreleri boyunca elinden gelenin en iyisini yaptıklarını, şu an görevde olan Bakanımızın ve Merkez Bankası Başkanımızın görevlerini en iyi şekilde yapacaklarına inanıyoruz.
2021 yılının başından itibaren döviz kurlarında yaşanan hareketlilik üretim satış ve ham madde tedariki konularında iş dünyasında sıkıntılara sebep oldu. İş dünyasında istikrarın ve sürdürebilirliğin devamı için kurlarda yaşanan hareketliliğin en alt düzeyde olmasını iş dünyası olarak umuyoruz. Buna yönelik alınacak önlemleri ve tedbirleri destekliyoruz. 
2022 yılı için geçerli olacak asgari ücret 4 bin 250 lira olarak belirlendi. Enflasyonun yükseldiği ve fiyat artışlarının ciddi düzeye geldiği bir dönemde emekçi kardeşlerimizin de emeklerinin karşılığını almasını fazlasıyla önemsiyoruz. Bu bağlamda yeni asgari ücret artışını doğru buluyoruz. İş verene maliyeti konusunda devletimiz gerekli vergi indirimlerini gerçekleştirerek iş verenlere de destek olmuştur.  Yeni asgari ücretin ülkemize hayırlı olmasını diliyoruz.
Son kabine toplantısında alınan önlemleri çok yerinde ve başarılı buluyoruz. Kurların hızlı bir şekilde aşağı yönde ilerlemesi bunun en büyük göstergesidir. Türkiye yeni ekonomi modelinde üretim ve ihracat merkezli büyümeye devam edecektir. 
2022 Yılı öngörülerimiz Türkiye ekonomisinin daha güçlü bir büyüme oranlarını yakalayacağı, ihracatın artmaya devam edeceği, üretimimizin artacağı, daha dengeli bir kur gözlemleyeceğimizi düşünüyoruz.  Şu anda uygulanmakta olan yeni ekonomi modeliyle Türkiye dünya ekonomisinde hak ettiği noktaya en kısa sürede ulaşacaktır.  Dünyanın en güçlü 10 ekonomisi arasında yer almak için emin adımlarla 2022 de çalışmalarımızı büyük bir azim ile sürdüreceğiz. Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği olarak bu yönde çalışmalarımıza hız kesmeden devam etmekteyiz.

Ahmet ER
BATISİAD YK Başkanı

2021 yılında son iki aylık dilimi ele alabiliriz; piyasada fiyat denge bozuklukları baş gösterdi. Halkın da üreticinin de paniklemesi gayet normal. Bu sebepledir ki, bu iki aylık süreç içinde üreticilerimiz ihracatta problem yaşamazken ithalatçı, bir takım İthal ürünlerini temin etmekte zorlanmıştır. Bunun yanı sıra iç piyasaya ürün tedarik etmekte sıkıntılar baş gösterdi onun sebebi de piyasalarda oluşan belirsizliklerdir.  Stokçular, fırsatçılar hortladı fiyat ayarı kalmadı. 
Cumhurbaşkanımızın kararlı tutumunu Merkez Bankası ile Hazine ve Maliye Bakanlığı yeteri kadar algılayamamış olmalı ki radikal kararlar alamadılar. Bu kurumlarda yapılan değişikler ile kısa zamanda alınan kararlar köklü ekonomik reforma imkan sağladı diyebiliriz. 
Yeni ekonomik modelinin kısa süre içerisinde etkisini göstermesi ve TL’nin tekrar değer kazanması ile istikrarın tesis edildiğini düşünüyoruz. Cumhurbaşkanımızın kararlı tutumunu yeni ekonomik modelini destekliyoruz. 
Asgari ücrete yapılan yüzde 50 artış elbette ki üreticinin, imalatçının yükünü arttırmıştır. Bunu telafi etmek için daha çok üreteceğiz, daha çok satacağız, ihracatı arttıracağız ve çalışanımızın da hakkı olan emeğini vereceğiz. 
2022 için öngörümüz ihracat istihdam ve TL’nin gereği kadar değerde kalması. Çünkü TL’nin çok fazla değerlenmesi de bazı sıkıntılar beraberinde getirebilir. En önemlisi de istikrarın sağlanmasıdır. İstikrar, istikrar, istikrar diyoruz.

Yorumlar (0)
12
kapalı
Günün Anketi Tümü
ABD Doları’nda yıl sonu beklentiniz nedir (TL) ?
ABD Doları’nda yıl sonu beklentiniz nedir (TL) ?
banner18
banner51