banner6

Bursa iş dünyası bankalara kızgın

Finansmana erişimde zorluklar yaşayan iş dünyası bankaların kredi vermemesinden şikayetçi. İş insanları bu durumun üretim ve yatırımları etkileyeceğine dikkat çekti.

İNCELEME 08.08.2022, 23:06 08.08.2022, 17:58
Bursa iş dünyası bankalara kızgın

Semih AYDIN – Göksel BAŞARAN

Küresel ekonomik gelişmeler nedeniyle zorlu bir süreçten geçen iş dünyasının gündemi finansmana erişimde yaşanan sıkıntılar TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun açıklamasının ardından bankalara tepki çığ gibi büyüyor. İş dünyası temsilcileri firmaların işletme sermayesi nedeniyle sıkıntı yaşamasının ilerleyen süreçte üretim ve yatırımları olumsuz etkileyebileceğine dikkat çekerek, gerekli adımların bir an önce atılması çağrı­sında bulundu.

Rifat Hisarcıklıoğlu / TOBB YK Başkanı

Krediler KOBİ’ler için kritik hale geldi

Ekonomimiz, yaşanan tüm zorluklara rağmen, son dönemde, diğer ülkelere göre çok daha hızlı büyüdü. İhracat, üretim ve istihdamda, salgın öncesi seviyelerin üzerine çıktı. Diğer yandan, yurtiçinde enflasyon ve üretim maliyetlerindeki artışların yanı sıra, tüm dünyada yükselen hammadde ve enerji fiyatlarıyla da karşı karşıya kaldık. Rusya-Ukrayna savaşı, Çin-Tayvan gerilimi, enerji ve gıda arzındaki sıkıntılar, kovid-19’un yeniden yayılması ve dünya genelinde faizlerin artmaya başlaması, küresel büyümeyi aşağı yönlü etkilemektedir. 2022’nin geri kalanında, dünyayı daha kasvetli ve daha belirsiz bir ortam bekliyor. Dolayısıyla, karşımıza çıkan bu zorlu dönemde; firmalarımızın uygun koşullarla finansmana erişiminin sağlanması, ülkemiz ekonomisi için kritik önemdedir. Son dönemde, finansmana ulaşım zorlaşmış, her il ve ilçemizdeki firmalarımızdan bu yönde gelen şikâyetler çok fazla artmıştır. En büyük sıkıntıyı da; en fazla gözetilmesi gereken küçük ve orta ölçekli işletmelerimiz yaşamaktadır. Kredi faizlerindeki yükselişin yanı sıra, kredi limitlerinin reel olarak daraltıldığı ve kullanımda sıkıntılar yaşandığı iletilmektedir. Merkez Bankası fonlama faizi yüzde 14, mevduata verilen ortalama faizler yüzde 20 civarındayken, bazı bankaların ticari kredilere yüzde 30 ila 50 arasında faiz uyguladıkları görülmektedir. Bazıları da hiç kredi vermemektedir. Diğer bir sorun; kredi vadeleridir. Yatırımlar için gerekli olan uzun vadeli ve sabit faizli kredi bulmak da, giderek daha güç hale gelmektedir. Öte yandan, ihracatçılarımız için çok önemli bir imkân olan, Merkez Bankası reeskont kredisi kullandırımlarının azaldığına ilişkin şikayetler de artmaktadır. Reel sektörün arzusu, kredi piyasalarında istikrarın hakim olmasıdır. Zira ülkemizde yatırım yapan, ihracat ve istihdam sağlayan her firma, milli değerimizdir ve korunması gerekmektedir. Diğer taraftan yaşanan yüksek enflasyon ve maliyet artışları nedeniyle; yatırım ve işletme sermayesi için kredi ihtiyacı, geçmiş dönemlere göre daha da artmıştır. İşletme sermayesi kredileri, özellikle KOBİ’lerin faaliyetlerini sürdürebilmesi için kritik hale gelmiştir. Dolayısıyla, artan işletme sermayesi ihtiyacı da dikkate alınarak, alınan tedbirlerin yan etkileri konusunda hassas olunması; bankacılık sisteminin de krediye erişimi kolaylaştırması gerekmektedir. Bankalarımızdan da, fonlama maliyetlerini de dikkate alarak, reel sektörümüze uygun koşullarla kredi sağlamaları ve yapıcı hareket etmeleri beklenmektedir. Böylelikle reel sektörümüz, her türlü olumsuz koşulları en az hasarla atlatarak; yatırıma, üretime, ihracata ve istihdama azami katkıyı yapmaya devam edecektir.

Erol GÜLMEZ / NOSAB YK Başkanı

Kamu bankaları öncü olmalı

Son ekonomik koşullar nedeniyle bu sı­kıntı ülke çapında yaşanıyor. Tür­kiye’deki işletmelerin büyük çoğunluğu KO­Bİ’lerden oluşuyor. Bu KOBİ’ler de profesyonel hayattan işletmeciliğe geçmiş ya da ufak şahıs firmaları oluyor. Dolayı­sıyla benim de içinde bulunduğum bu seg­mentteki firmaların genelde bir öz sermaye sorunu oluyor. Geçen dönemlerde uygula­nan bazı teşvik paketleri vardı. Bunun amacı yatırımları ve istihdamı artırarak ekonomik büyümeyi sağlamaktı. Birçok firma bu destek paketlerinden yararlanarak yatırım gerçekleştirdi. Ama bizim gibi fir­maların cirosunun büyümesi, kapasiteleri­nin artması ilave işletme sermayesi ile ger­çekleşiyor. Dolayısıyla bir yıl önce verilen des­teklerin, yatırım teşvikle­rinin yapıldıktan sonra ekonomiye kazandırıl­ması ve sürdürülebilir olması için işletme ser­mayesi de gerekli. Bu yüzden kredi destekleri­nin olması ve kredi de­vamlılığının sağlanması lazım.

Ancak bugün içinde bulunduğumuz eko­nomik koşullardan dolayı bu konuda ban­kalar biraz isteksiz. Böyle olunca da KOBİ öl­çeğindeki firmaların işletme sermayesine ulaşma imkanları zorlaştı. Ulaşabilenlerin de finans maliyetleri çok yükseldi. Bu fi­nans maliyetleriyle sürdürülebilir bir du­rum söz konusu değil. Yaşanan sıkıntıların çözümü için destek paketlerinde uygulanan kolaylaştırıcı, uzun vadeli ve düşük oranlı faizlerin verilmesi lazım. Bu noktada kamu bankaları öncü rol üstlenmeli.

Yalçın TOY / Kayapa OSB YK Başkanı

Kilitlenen sistemi açmanın yolu KGF

Yılın ilk yarısında finansmana erişim zorlaştı, hatta bugünlerde daha da zorlaştı. Kredilere ve finansmana erişim zor­laştırdığı zaman otomatik olarak ticari hayat da bloke oluyor. Az da olsa giden bir sistem vardı ama finansmana ulaşamayınca bunda aksaklık yaşanmaya başlıyor. Bizler öz sermayeleri güçlü olan KOBİ’ler değiliz. Bu yüzden finansmana ulaşmanın zorlaştı­rılmasının yerine kolaylaştırılması gerekti­ğini düşünüyoruz. Bu durum üretimi de et­kiliyor. Finansman olma­yınca ham madde giri­şinde azalma yaşanıyor. Üretim demek ham madde demek, ham madde demek finans­man demek. Bunların hepsi birbirini tetikleyen unsurlar. Üretim olma­yınca yatırımlar da azalı­yor. Geçmiş yıllarda iş dünyasının finans­mana erişimini kolaylaştırmak adına çok başarılı bir Kredi Garanti Fonu (KGF) politi­kası uygulamıştı. Yatırımcıların bankalarda yeterli finansman kredileri veya teminatları olmadığı için kilitlenmeye giden sistemi aç­mak için anahtar durumundaki KGF tekrar doğru yatırımcılara kullandırılmalıdır.

Özer MATLI / Bursa TB YKB ve TOBB YKÜ

İşletme sermayesi ihtiyacı arttı

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Baş­kanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu yaptığı açıklama ile tüm iş dünyasının içinde bu­lunduğu sıkıntıyı gözler önüne sermiştir.

Pandemi sürecinde uygulanan politika­lar ve verilen destekler bizleri bugünlere ge­tirse de giderek artan enflasyon, enerji başta olmak üzere maliyetlerde yaşanan %100’ün üzerindeki artışlar, yatırım ve ihra­cat yapmak isteyen firmalarımızın işletme sermayesi ihtiyaçlarını en üst seviyeye çı­karmıştır. Öyle ki bazı sektörlerin işletme sermayesi ihtiyacında 3-4 kata varan artış­lar yaşanmıştır.

Böyle bir ortamda, reel sektörün yatırım, üretim ve istihdam odaklı sürdürülebilir büyüme vizyonuna katkı sağlamaya de­vam edebilmesi için finansmana erişim ka­nallarının açık tutulması gerekirken, maa­lesef reeskont kredilerine yönelik alınan kararlar ve BDDK’nın düzenlemeleri sana­yici ve ihracatçılarımızın dünya ile rekabet edebilmesi adına uygun finansman kay­nağı bulmasını ciddi anlamda zorlaştırıyor.

Bugün, politika faizi yüzde 14 olsa da özel bankaların TL cinsi ticari kredi faizleri yüzde 40’ı aşmış durumda. Kamu bankalarının oranları yüzde 15-17 bandında seyretmesine karşın on­lar da kredi verme konu­sunda oldukça sınırlı ve iştahsız hareket etmek­tedirler. Firmalarımızı ciddi bir dar boğaza sürükleyen içinden geçtiğimiz bu süreç, hiç kuşkusuz reel sektörün yatırım iştahını azaltmaktadır. Ayrıca artan maliyetler ile başa çıkabilmek için gereken finansman ih­tiyacı, işletmelerin varlıklarını ve istihdamı tehdit ettiği gibi ihracat ve üretim rakamla­rının önümüzdeki dönemde gerilemesine, dolayısıyla da küresel piyasalar ile rekabet gücümüzün kaybolmasına yol açacaktır.

Reel sektörümüzün yatırım iştahının de­vam edebilmesi için finansmana erişim ka­nallarının en kısa sürede açılması gereki­yor. Bu ortamın sağlanabilmesi için en önemli zemin ise güven, istikrar ve enflas­yonun dengeye oturtulmasıdır. Bununla birlikte bankaların uyguladıkları katı kural­lardan vazgeçip firmalarımıza düşük mali­yetli uzun vadeli kredi imkânı sunması, Eximbank’ın kredi koşullarında değişiklik yapılması gibi düzenlemeler, iş dünyamızın finansman sıkıntısını büyük ölçüde ortadan kaldıracaktır.

Yavuz UĞURDAĞ / İnegöl TSO YKB

Krediye erişim kolaylaştırılmalı

Yaşanan yüksek enflasyon ve maliyet artışları nedeniyle; yatırım ve işletme sermayesi için kredi ihtiyacı geçmiş dönemlere göre daha da arttı. Artan işletme sermayesi ihtiyacı dikkate alınarak, alınan tedbirlerin yan etkileri konusunda hassas olunmalı. Bankacılık sisteminin de krediye erişimi kolaylaştırması gerekiyor. Türkiye ekonomisi, yaşanan tüm zorluklara rağmen, son dönemde, diğer ülkelere göre çok daha hızlı büyüyor. İhracat, üretim ve istihdamda, salgın öncesi seviyelerin üzerine çıktık. Son dönemde finansmana ulaşım zorlaştı. Ülke genelinde aynı şikâyetleri yankılanıyor. En büyük sıkıntıyı da; en fazla gözetilmesi gereken küçük ve orta ölçekli işletmelerimiz yaşamaktadır. Kredi faizlerindeki yükselişin yanı sıra, kredi limitlerinin reel olarak daraltıldığı ve kullanımda sıkıntılar yaşandığı iletilmektedir. Merkez Bankası fonlama faizi yüzde 14, mevduata verilen ortalama faizler yüzde 20 civarındayken, bazı bankaların ticari kredilere yüzde 30 ila 50 arasında faiz uyguladıkları görülmektedir. Bazıları da hiç kredi vermemektedir. Diğer bir sorun da kredi vadelerinde yaşanmaktadır. Yatırımlar için gerekli olan uzun vadeli ve sabit faizli kredi bulmak da giderek daha güç hale gelmektedir. Öte yandan, ihracatçılarımız için çok önemli bir imkân olan, Merkez Bankası reeskont kredisi kullandırımlarının azaldığına ilişkin şikayetler de artmaktadır. Reel sektörün arzusu, kredi piyasalarında istikrarın hâkim olmasıdır. Zira ülkemizde yatırım yapan, ihracat ve istihdam sağlayan her firma, milli değerimizdir ve korunması gerekmektedir.

Paşa AĞDEMİR

Gemlik TSO YK Başkanı

Üretim süreçleri aksayabilir

Gerek büyük ölçekli firmalarımız gerekse küçük ve orta ölçekli firmalarımız finansmana erişimde sıkıntılar yaşamaktadır. 2022 yılının ilk yarısında üyelerimizden finansmana erişim noktasında şikâyetler almaya başladık. Üyelerimizin talepleri neticesinde gördük ki finansman kanallarının açılması konusunda bankaların destek olmaları üyelerimizi memnun edecektir. Şirketlerin üretimlerini ve yatırımlarını devam ettirebilmeleri için işletme sermayelerine ihtiyaçları bulunmaktadır. Yatırım yolunda finansmana erişim sıkıntısı, piyasada bir likidite sıkışıklığı oluşturacak ve önümüzdeki dönemde eğer bir adım atılmazsa, üretim süreçleri aksayabilecektir. Tahminimce bu olumsuz yansımalar ticaret hacminin azalmasına ve dolayısıyla Türkiye ekonomisinde küçülmeye sebep olacaktır. Üretim, yatırım ve istihdamı artırmak adına finansmana erişim sıkıntısının bir an önce giderilmesini, özel sektörün ayakta kalması için bütün bankaların üyelerimize destek olmalarını bekliyoruz. Finansal olanaklarda normalleşme sağlanması, firmaların hızlı ve kolay yoldan finansal kaynaklara ulaşması için bütün bankalardan destek almayı bekliyoruz.

Naci GÜNCÜ / Karacabey TSO YKB

Firmalar girdaba sürüklenmekte

Yılın ilk yarısında ve özellikle son 1-2 aylık dönemde finansmana erişim çok zorlaştı. Enflasyon ve üretim maliyetlerindeki artışın üzerine finansmana erişimdeki sıkıntılar da ekle­nince firmalarımızın üretim faaliyetlerine devam edebilmeleri gitgide zorlaşmaktadır. Politika faizi ile reel faiz ve enflasyon arasındaki fark firmalarımızı içerisinden çıka­mayacakları bir girdaba sürükle­mektedir. Üretimin güçlü bir şe­kilde devam edebilmesi adına firmalarımızın kredi limitlerinin art­tırılarak, kredi kullanımında yaşa­nan sıkıntıların bertaraf edilmesi, kredi vadelerinin süresinin bir mik­tar uzatılması, işletme sermayesi kredilerinin kullanımının kolaylaştırılması ve firma teminatlarının güncel enflasyon rakamları göz önüne alınarak güncellenmesi çok önemlidir.

Erol HATIRLI / Orhangazi TSO YK Başkanı

Üretimler durma noktasına geldi

TOBB Başkanımız Sayın Hisarcıklıoğlu’nun açıklamalarını çok yerinde buluyorum. Üretimin devamlılığı için Başkanımızın mesajları önem taşımaktadır. Çatı kuruluşumuz olan TOBB’un üyelerimizin beklentileri ile ilgili açıklamalarda bulunmasından memnuniyet duyuyoruz. Özellikle üretici ve ihracatçının yaşadıkları süreçler, maalesef şirketlerin ticari yaşamlarını devam ettirebilmeleri adına işleri oldukça zorlaştırdı. Dünyayı ve ülkemizi etkileyen bu ekonomik süreçte iş dünyası gerçekten zoru başarıyor. Üyelerimizle yaptığımız istişareler bunu çok net ortaya koyuyor. Kesinlikle krediye ulaşmakta zorluk yaşanıyor. Artık tüm özel bankaların limitleri neredeyse kapandı. Devlet bankalarında ise netlik yok, onlar da talep edilen tutarlarda krediyi kullandıramıyorlar. Teklif edilen tutarlar, şirketlerin işletme sermayesi ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor.

Dünyada üretim ve buna bağlı olarak da talep artışı var. Üretim yapan üyelerimiz tam kapasite ile çalışıyor. Fakat bu süreçte finansman ihtiyacı ortaya çıkıyor. Bilindiği üzere işletmenin devamlılığı için en önemli faktörlerden biri, işletme sermayesidir. İhtiyaç giderek artıyor. Bu durum karşısında finansmana erişemeyen işletmeler bırakın yatırım yapmayı üretimlerini bile durdurma noktasına geldi. Çünkü krediye ulaşamayan şirketlerin mevcut sermaye ile işlerini sürdürmeye gücü kalmadı. Asıl önemli olan sıkıntı ise böyle devam ederse Sanayicilerimiz ve KOBİ’lerimiz müşterilerini kaybetme noktasına gelebilirler. Bu da üretimin, istihdamın, ihracatın azalması demek olur. Bu durum ilerleyen süreçler için daha sıkıntılı bir duruma dönüşebilir. Bu sıkıntıların çözümü için özel ve devlet bankaları kredi kullandırımlarını en kısa sürede açmalı. Eximbank ihracat kredilerinde teminat mektubu kaldırılmalı. Kredi kullandırım şartı iyi irdelenmeli, gerçek ihracatçı ve yatırımcıya kredi verilmeli ve bu da takip edilmeli. Sektörün önemi, ihracat ve ithalat rakamları, istihdam sayısı gibi faktörler dikkate alınarak kredi kullandıranlarında avantaj sağlanmalı. KDV alacakları nakit olarak alınmalı veya teminat mektubu olarak Eximbank mektubu olarak nitelendirilmeli. Türkiye kredi riski priminin (CDS) iyileştirilmesi için kararlar alınmalı. Bunlar haricinde sanayicilere ve KOBİ’lere özel kredi paketleri, üretim, yatırım ve ihracat destek kredisi, enerji destek kredisi ve istihdam kredisi beklentilerimiz var. Özellikle gerçek ihracatçı ve üretici desteklenmeli. Katma değer sağlamayan, ihracat ve üretim yapmayan firmalara kredi kullandırımı denetlenmeli ve bu bağlamda denetim sistemi kurulmalı. Bu ülke hepimizin. Bankalarımız eğer sanayicimizi, KOBİ’lerimizi yani kendilerine kazanç sağlayan müşterilerini bu günlerde desteklemez ise bu süreç kendilerine de zarar verecek. Türkiye’nin geleceği üretimde.

Murad BERTAN / Karacabey TB YKB

KGF tekrar hayata geçirilmeli

Son dönemde finansmana erişim zorlaştı. Bu durum sanayicilerin yatırımlarını yavaşlatmasına yol açtı. Kamu bankalarında çok fazla sıkıntı olmasa da özel bankalar faizlerini yükseltti. Bu da tarıma dayalı bir ekonomisi olan Karacabey’de yatırımların neredeyse durma noktasına gelmesine neden oldu.

Geçmiş yıllarda uygulamaya konan KGF Kredileri’nin tekrar hayata geçirilmesi bu sıkıntının çözümünde önemli rol oynayacaktır. Ancak bunun geçmiş örneklerde olduğu gibi uygulanmaması gerekiyor. Yani, KGF kredisi kullanan kişinin otomotiv ve konut yatırımı yapmaması ya da bu krediyle döviz almaması gerekiyor. KGF kredilerini gerçek anlamda ihtiyaç sahibi iş insanlarına ulaştırmamız gerekiyor.

Tarımda girdi maliyetleri çok yükseldi. Tarım ile ilgilenen kişiler bu nedenle çok sıkıntı yaşıyor. Dolayısıyla çiftçiler ya ekim alanlarını daraltıyor ya da masrafsız ürünler üretmeye çalışıyor. Buğday, çavdar, arpa, mısır gibi ürünler yerine katma değeri daha yüksek ürünler üretmemiz lazım.

Tarımda şu anda fazlasıyla destekler yapıldı. Bunları olumlu karşılıyoruz. Ancak tarıma dayalı sanayide firmalara Ar-Ge desteği verilmesi gerektiği kanaatindeyim. Depolama alanları için de teşvikler bekliyoruz.

Devletin özellikle lisanslı depo sayısını artırmaya yönelik adımlar atması gerekiyor.

Rasim ÇAĞAN / BOSİAD YK Başkanı

Ham madde depolayan sanayici suçlanmamalı

2022 yılı yüksek enflasyon, döviz arzının azlığı ve büyümeyi yönetmeye çalıştığımız bir yıl olarak geçmekte. Bir taraftan sanayicinin artan kredi ihtiyacı, diğer taraftan düşük faizli krediler sonucu ekonomik aktivitenin enflasyonu kontrol altında tutacak seviyeye geri çekilememesi sebebiyle, hükümet kanadı tarafından kamu bankalarının kredi musluklarını sıkılaştırmasının iktisadi bir daralma yaratma riski yüksek durumda.

Şirketlerin niye bu denli kredi ihtiyacı oluştu? Bunu şu şekilde özetleyebiliriz; Enerji, ham madde ve işçilik maliyetlerinin bu kadar yüksek oranda arttığı bir dönemde, şirketlerin finansman ihtiyacı kaçınılmaz olmaktadır. Özellikle vadeli çalışan piyasa koşullarında şirketler, son bir senedir sattıkları ürünlerin paralarını tahsil ettiklerinde, aynı miktarda ürünü yerine koyamadılar. Dolayısıyla küçüldüler ve sermayelerini kaybettiler. İş dünyasında tutunabilmek, tekrar oyuna dahil olmak için sermaye ihtiyaçlarını dışarıdan temin etmek zorundalar. Bu da kredi ile olacaktır. Bir başka bakış açısıyla, son bir yılda enflasyon gelişimine bakarsak ve burada ÜFE’yi dikkate almalıyız; yüzde145’lik ÜFE artışına rağmen aynı süre içinde ticari kredilerin sadece yüzde 67 oranında artmış olması, şirketlerin işletme sermayelerinin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediğinin de bir göstergesidir.

Ayrıca artan maliyetler ve değer kaybetme potansiyeline sahip Türk Lirası sebebiyle, üretim yapabilmek ve üretimde sürekliliği sağlayabilmek için gerekli ham madde ve ara mallarını depolamak, ‘stokçuluk’ değil ‘depoculuk’ olarak düşünülmelidir. Ekonominin normal seyrettiği zamanda depoculuk diye adlandırılan bu konu, hiper enflasyon döneminde stokçuluk olarak yanlış tanımlanmaktadır.

Burada artan fiyatlar karşısında ham madde stoklama gayreti içinde olan sanayici suçlanmamalı, para ve kur politikalarını yapan ve makroekonomik modeli yöneten ekonomi yönetimi, politikalarını gözden geçirmelidir. Hükümet tarafında, verilen kredilerin bazılarının döviz alımına yönelerek, bir miktar döviz alımını arttırdığı ve döviz arzının kısıtlı olduğu dönemde, kurlar üzerinde baskı yarattığı düşüncesi bir miktar doğruluk payı olsa da kredi kısıtlaması ile enflasyona paralel artmakta olan ticari talebinin kısıtlanması ekonomide dengesizlik yaratacaktır. Hangi kredinin ne amaçla kullanıldığı pekala kontrol da edilebilir.

Nilüfer ÇEVİKEL / TÜGİAD Gen. Bşk. ve DOSABSİAD YKB

Üretim için kaynak bulmak önemli

Dünyayı etkisi altına alan pandemi sonrası her ne kadar hızlıca normalleşme eğilimine girip üretim ve ihracata devam etsek de 2 yıldan fazla süren kapanma ve tedbirler nedeniyle küresel ekonomide daralma oluştu. Özellikle enerji ve ham madde maliyetlerindeki aşırı artış ve tedarik zincirlerinde yaşanan sıkıntılar, birçok ülkede enflasyonu ateşledi. Bu süreçte ülkemizde de enflasyonla mücadele noktasında birçok tedbir devreye alındı. Ancak bankalar aracılığıyla reel sektörün finansman ihtiyacının karşılanması noktasında son dönemde yaşanan aksamalar, iş dünyamızın finansmana erişim ihtiyacının karşılanmasını sekteye uğratmaktadır. Finansmana ulaşımın zorlaştığını ifade eden TOBB Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun açıklamalarına katılıyor ve tüm iş dünyasının sorunu olan bu önemli konuyu dile getirdiği için teşekkür ediyoruz. TÜGİAD Genel Merkez olarak, Haziran ayında İzmir’de gerçekleştirdiğimiz ekonomi gazetecileri ile buluşmamızda bu konuyu ilk dile getiren iş dünyası kuruluşu olmuştuk. Bu bağlamda; iş dünyamızın artan işletme sermayesi ihtiyacı göz önünde bulundurularak finansmana erişim noktasında sorun teşkil eden bankacılık sistemindeki tıkalı noktalar, ivedi olarak açılmalıdır. İhracat odaklı üretime odaklanan sanayicimizin, mevcut şartlar altında üretim için kaynak bulması, çok önemlidir. İş dünyamızın, enerji başta olmak üzere üretim maliyetlerinin düşürülmesi adına daha etkin ve iş dünyasının görüşlerinin dikkate alındığı adımların atılmasını bekliyoruz. Kurla mücadele edilirken enflasyon ile de daha güçlü şekilde mücadele edilmesi şart. Tüm girdi maliyetleri ile ilgili ekonomi yönetiminin uygulayacağı programların başarılı olmasını temenni ediyoruz.

Engin ÇETİNER / GÖRSİAD YK Başkanı

Açıklanan şartlarda kredi bulmak imkansız

TOBB Başkanı sayın Hisarcıklıoğlu, sanayi­cinin en büyük sıkıntısını dile getirmiştir. Ar­tan ihracat rakamları sanayide çarkların dön­düğünü ve sanayicinin yatırım yapmakta zorlandığını gösteriyor. Fakat açıklanan kredi rakamları ve şartlarında kredi bulmak imkan­sız. Pandemi sonrası artan talep birçok sana­yici için beklenen bir durum değildi. Bu talep­leri başlarda kendi imkanları ile karşılamaya çalışan üretici artan talepleri karşılayamaz duruma geldi. Bu durum ancak yatırım yapa­rak sağlanabilir. Açıklanan teşvikler tüm yatı­rımcıları mutlu etse de finansmanda sıkıntı çeken yatırımcı yatırım planlarını ertelemek ya da durdurmak zorunda kaldı. Yakalanan ihracat artış ivmesi maalesef aşağı yön ola­caktır. Yatırım teşviklerin hayata geçebilmesi için finans kolaylığı şarttır. Kredilerin firma­lara nakit olarak değil de yapacağı yatırım ka­darını yükleyici firmaya vermesi, finans­manın gerçek yatırımcıya aktarılması anlamına gelir.

Pandemi sonrası oluşan ekonomik zorluklar enflas­yonun artmasına sebep ol­muştur. Artan enflasyon en çok yatırım yapan firmaları etkiledi. Artan arazi fiyatları, inşaat maliyetleri yatırımı imkansız hale getirmiştir. Ekonomide uygulanan poli­tikalar ihracat yapan firmaların elindeki dö­viz rezervini azaltmıştır. Finansman gücünü kaybeden firmalar yatırım yapmakta zorluk­lar çekmektedir. Açıklanan teşvikler yatırım için yeterli olsa da finansman desteği olma­dan teşvikler anlamsız hale gelmektedir. Üre­tim yapan firmalar, üretim yapmanın ya­nında birçok zorlukları da aşmak zorunda kalıyor. Bunlardan en önemlisi kalifiye ele­man bulma zorluğu. Bence bu konu Türkiye ekonomisi için çok önemli. Hedeflenen ihra­cat rakamlarına ulaşılabilmesi için işgücü en önemli etkendir. En kısa zamanda meslek ve teknik liselere önem verilmeli, öğrencilerin buraları tercih etmesi için teşvikler verilmeli, yeterli sayıda okul açılması ve bu okullara teknik ekipman sağlanması, kaliteli eğitim için gereken ne varsa yapılmalıdır.

Ramazan KAYA / MARSİFED YK Başkanı

Zor bir dönem

Öncelikle; TOBB Başkanı Sayın Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun açıklamalarının, geç kalınmış açıklamalar olduğunu düşü­nüyorum. Bizler KOBİ’lerin finansmana eri­şimi konusunda yaşanan sıkıntıları hem MARSİFED cephesinde hem de TÜRKONFED cephesinde, son bir yıldır defalarca dile ge­tirmiştik. Fakat nedense bizim bu söylemle­rimiz çok dikkate alınmamış, problemin bo­yutlarının son aylarda büyümesi üzerine konu gündem olmuştur.

İşletmelerimizin finansmana erişimde karşılaştıkları zorluklar, yatırım iştahını azaltmakta, üretimi olumsuz yönde etkile­mektedir. Diğer taraftan da yüksek enflas­yon nedeniyle, işletme sermayesi ihtiyacı artmış olan şirketlerimiz bu ihtiyacı karşıla­yamadıkları noktada, nakit akışı bozul­makta ve sıkıntıya düşmektedirler. Nakit akışını kristal topa benzetirsek, bu topun yere düşmemesi lazımdır. Çünkü telafisi yoktur. Satışlar düşebilir, sonra tekrar yük­seltilebilir. İşte bu aşamada bankaların iş­letmelerimize yardımcı olması gerekmekte­dir. Bu tür kriz zamanlarında özellikle kamu bankalarına önemli görevler düş­mektedir. 2008-2009 yıllarında yaşanan krizde, kamu bankalarımız pozitif anlamda önemli rol oynamıştır. Yapılması gereken iktisat biliminin kurallarına göre hareket edilmesidir. Son açıklanan enflasyon ra­kamlarına göre TÜFE yüzde 80‘e - ÜFE’ de yüzde 145’e dayanmıştır. Ayrıca bu oranlar piyasa rakamlarıyla bağdaşmamaktadır. ÜFE ile TÜFE arasındaki fark 65 puana çıkmıştır. Yine enflasyon oranı ile po­litika faizi arasındaki fark 65.6 olmuştur. Dünyadaki en yüksek negatif reel faiz uygulayan ülke durumun­dayız. Bizden sonra en ya­kın yüzde 10 ile Polonya ge­liyor. CDS’lerimizde halen 850 – 900 bandında seyretmektedir. Poli­tika faizinin yanlış yerde olduğu bir ülkede, bu tür dengesizlik ve tutarsızlıkların olması normaldir. Öncelikle tutarlı bir para politi­kası uygulanmalıdır. Enflasyonla ciddi bir mücadeleye gidilmelidir. Üreticimiz ve ih­racatçımız desteklenmeli, tüketim teşvik edilmemelidir. Lüks harcamalardan kamu­nun öncülüğünde tasarruf edilmelidir. İh­racat bedellerine getirilen kısıtlamalar kal­dırılmadır. Özellikle KOBİ’lerimiz desteklenmelidir. Başka ülkelerde tarım alanları kiralamak, yerine, köylümüz, çiftçi­miz desteklenerek, terk edilen tarım alan­ları tekrar değerlendirilmelidir. Bilhassa gıda enflasyonunu düşürebilmek için, yerel tarıma ağırlık verilmelidir. Çiftçiden alınan vergiler azaltılmalı ve nakliyenin, kamyon­lar yerine tırlarla yapılması sağlanmalıdır. Eğitim politikamız gözden geçirilmeli, beyin göçü engellenmelidir. Zor bir kış bizi bekli­yor. Avrupa’da enerji krizi kapıda. Tüm dünyada enflasyon ve faizler artıyor. Reses­yon olasılığı yükseldi. Rusya – Ukrayna sa­vaşının etkileri devam ederken çip krizi de 2023’ün sonuna kadar devam edecek gibi. Bu arada pandemi bitti derken, tekrar hort­ladı. Ve ülkemiz de yavaş yavaş seçim at­mosferine giriyor.

Böyle bir ortamda acı reçete yazmakta zor. Allah hepimize kolaylıklar versin.

Murat KAYA / GESİAD YKB

Yüksek faiz üreticiyi zorluyor

Çatı kuruluşumuz olan Tür­kiye Odalar ve Borsalar Birli­ği’nin bu konuda yerinde çıkışı biz­leri fazlasıyla mutlu etti. Hepimiz iş dünyası içerisindeyiz. Gerek finansmana erişim konu­sunda, gerekse de faizlerin yüksekliğin konusunda benzer sıkıntıları yaşıyoruz. Türkiye Cumhuriyet Mer­kez Bankası’nın yüzde 14 ile fonlamış olduğu para, sa­nayiciye ulaştığında faiz oranı yüzde 40 – 50’leri bulu­yor. Bu üretim yapan her kesimi zorladığı gibi, bizleri de zorluyor. CDS’in (kredi risk primi) gelmiş olduğu ko­num bizleri korkutmakta. Bu noktada bir an önce ted­birler alınması gerekiyor. Bunun için kamu bankaları ve özel bankalarının faizleri eşit konuma gelmeli. Hep kamu bankaları üzerinden konuşuluyor ama biz iş in­sanları özel bankalarla da çalışıyoruz. Özel bankalar bizleri daha fazla zorluyor. Bir an önce belirli düzenle­meler yapılarak iş dünyasının TCMB’nin fonladığı gibi düşük faizli kredilere ulaşımının önü açılmalı. Bunun yanında Eximbank kredisi bir kat daha önem kazandı. Ayrıca her zaman dile getirdiğimiz teminat mektubu konusu var. Teminat mektubu konusunda da banka­lar inanılmaz zorluk çıkarıyor. Bu konunun da bir an önce ele alınması bizim için çok önemli.

Mustafa ANDIÇ / İMSİAD YK Başkanı

Destekler kapsamlı bir şekilde ele alınmalı

Finansmana erişmek çok kolay değil. Sektörümüzde de bu anlamda ciddi bir sıkıntı var. Genelde desteklerle ilgili farklı zamanlarda farklı açıklamalar yapılıyor. Ama sektör temsilcileri bankalara gittiğinde, ‘henüz daha yeterli bilgi gelmediği’ gibi cevaplar alıyorlar. Halihazırda kredi faizlerinin çok yüksek olması gibi bir sıkıntı da var. En son açıklanan bir projede yüzde 50’den fazlasının satılmamış olması durumunda kredilendirilme pozisyonu var. Bu çok fazla tabana yayılacak bir konu olmuyor kullanım açısından. Çünkü sektör temsilcileri malzemeye çok rahat erişmediği için yüzde 60’ı bitmiş bir şantiyesi olan müteahhidin kalan yüzde 40’ını tamamlayacak malzemenin hepsini alması mümkün değil. Siz ne kadar parasını hazırlasanız da malzemeye erişimde sıkıntı var. Dolayısıyla bunun ciddi bir çözüm olduğunu söyleyemiyoruz. Bunun haricinde hemen hemen her sektörde faaliyet gösteren iş insanlarının rahat rahat kredi kullanamadığını görüyoruz. Çünkü bu konuda bankaların da bir defansı, yavaşlığı var. Eski rahatlık yok. Birtakım teşvikler vatandaş açısından da açıklanıyor fakat müteahhitlik sektörüne yönelik daha net ve daha tabana yayılan, Anadolu’daki küçük ve orta ölçekli firmaların kullanabileceği tarzda teşvikler oluşturmak lazım. Ve bunlara erişimin de kolaylaştırılması gerek. Şu anda böyle bir iklim maalesef yok. İş insanları olarak finansmana erişimde kolaylık istiyoruz. Bankaların hızla cevap vermesi, işlemleri daha hızlı yapması, bir de istekli olmaları lazım.

Bir teşvik var ama açıklanan teşvikin uygulanması için o kadar istek yok. İnşaat sektörünün duraklama dönemlerinde bankalar da geri çekiliyor. Sektörü finanse etmeye yönelik çok fazla istekleri olmuyor. Dolayısıyla daha ağır yaptırımlar ve taleplerde bulunuyor bankalar. O zaman da sektör temsilcisinin o krediyi kullanmasının bir anlamı olmuyor.

Bugün yatırımların durmaması için uygun faizli ve kolay erişilebilir kredi imkanı lazım. Biz uzun zamandır, ilk defa ev sahibi olacak vatandaşların pozitif ayrışması ve onlara ciddi destekler verilmesi gerektiğini hep söyledik. Ama vatandaşı bu şekilde teşvik ederken, üreticiyi, arzı oluşturanı da desteklemek lazım. Bu durum tek taraflı değil. Üretimin azalması fiyatlara da yansıyor. Daha çok üretim olursa, arsa değerleri düşürülürse fiyatlar da düşer. Alınacak önlemlerin sadece banka kredisi olarak değil, kapsamlı bir şekilde ele alınarak değerlendirilmesi lazım.

Fatih ŞAKİR / BALKANTÜRKSİAD YK Başkanı

Yeni destek paketleri bekliyoruz

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun açık­lamalarını yerinde buluyoruz. Gerçekten banka kredilerine ulaşmak zorlaştı. BALKANTÜRK­SİAD olarak geçtiğimiz günlerde üyelerimizin teş­viklere ulaşabilmesi konusunda bilgilendirme­lerde bulunmaları için Sanayi ve Tek­noloji Bakanlığı Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürü Meh­met Yurdal Şahin’i ağırladık. Çünkü nakde ulaşımda firmalar kredi alamı­yorlar. En azından teşvik alarak finans­man sağlasınlar diye düşündük. Bu dönemde ciddi bir şekilde nakit sıkın­tısı çekiliyor, tüm firmalar bu sorunu yaşıyor. Dönem dönem ham maddeye ulaşımda da sıkıntı yaşadık. Bazı satın almacılar­dan önümüzdeki dönemde otomotiv sektöründe ham madde sıkıntısının biteceğine yönelik du­yumlar aldık. Çin, Güney Kore ve Hindistan gibi ül­kelerden verilen siparişlerdeki sıkıntıların gideril­diği bilgisini geliyor. Dolayısıyla ham madde sıkıntıları biterse, diğer sıkıntıların da son bulaca­ğını düşünüyorum. Finansmana erişim sıkıntısı­nın giderilmesi için yeni bir paketin açıklamasını bekliyoruz. İş dünyasına bu anlamda kolaylıklar sağlanmasına yönelik birtakım çalışmalar yapıl­masını arzuluyoruz. Bu tarz çalışmalar kısa sürede hayata geçerse iş dünyasında rahatlama yaşana­cağı kanaatindeyim.

Gürsel DURMUŞ / ARSİYAD YK Başkanı

Temel konu faiz politikası

Yılbaşından bu yana, bil­hassa son zamanlarda dövizin yükselmemesi için sü­rekli yeni önlemler alınıyor, faiz yükseltmenin dışındaki alter­natif çözümler uygulanıyor. Bu noktada da krediye belirli sınır­lamalar getirildi, kurallar ko­nuldu ve maliyetleri yüksel­tildi. Dövizin yükselmemesi adına firmaların ihracat gelirle­rinin belirli bir kısmın TL’ye çev­rilmesi şartı getirildi. Bu durum hem maliyetleri yükseltti hem de krediye ulaşımda sıkıntılar yaratmaya başladı. Şu anda faizleri yüksek ve sınırla­yıcı etkilerinden kaynaklı sıkın­tıların yaşandığı sanayiciler tarafından dile getiriliyor.

Burada temel nokta faiz politi­kasıdır. Dün­yada faizlerin yükseltildiği ve enflasyonist bir ortam olduğunu varsayarsak, faiz yükseltmediği­niz zaman bu noktada durumu kurtarmak için farklı uygula­malara gitmek durumunda ka­lıyorsunuz. Ancak bu da sorunu çözmeye yetmiyor.

Bunun için ekonomi politika­ları yeniden gözden geçirilmeli. Daha anlaşılır, daha açık, net ve güven verici politikalara ihtiya­cımız var. Önümüzde bir de se­çim dönemi bizi bekliyor. Bu sü­reçte de para sıkılaştırmaya gitmek kolay olmayacak. Se­çime kadar bu kısır döngü de­vam edecek gibi bir izlenim var piyasada. Temennimiz elbette ülkemiz için güzel şeylerin olması.

İdris DOĞRUL / BİSİAD YKB

İşler tıkırında değil

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, İş dünyası adına içinde bulundu­ğumuz durumu özetlemiş, sürdüre­bilirliliğin önemine dikkat çekmiştir. İs­tikrar iş dünyasının dengelerini bir anda değiştirebilir. Fısıltı üzerinden pi­yasa zaten bu konuları konuşuyor. Bunların dile getirilmesi önemli. Piya­salarda her şey söylendiği gibi işler tıkı­rında değil.

Finansmana ulaşmak evet zorlaştı. Açıklanan yüzde14 rakamı gerçekçi de­ğil. İyimser yazalım, bankalar kredi ra­kamlarını yüzde 25’in üzerinde açıyor. Finans sağlayan kurumlar tarafından uzun vadeli kredilere pek sıcak bakılmı­yor. İlişkileriniz iyi ise 500 bin üzerinde kredi alabilirsiniz, değilse 500 bin altı miktarı almanız mümkün değil. En ko­lay konut kredisi alabilirsiniz, iyi hesap yapmasanız bir ev kendi­nize bir evde faize alırsınız. Kur baskısını hissetmeyen yoktur, varsa işi yoktur. Sıkıntıların bu şekilde de­vam etmesi durumunda yatırımların hızı düşer, ileri tarihlere ötelenir veya yatırım kararından vazge­çilir. Yatırımın maliyet he­sabını şu an yapabilmek için bileşenleri bir araya getirmek zor. Finans tedarik maliyeti, kur baskısı, enflasyon, giderek artan maliyeler, vs. piyasaların fiyat is­tikrarsızlığı, fiyatlara artış olarak yansı­yor. Net ifadeler ile mevcut durumu ortaya koyarak, kamuoyunda istikrar ve güven oluşturulmalı. Bir şey yok­muş gibi davranmamalıyız. Durum tes­piti yapılmadan neyi çözebiliriz? Bu iş dünyasına özel ve kamu finans kuruluşlarından hesaplı, sürüdürülebi­lir, esnek, kredi, dijital dönüşüme etkin bir şekilde kaynak aktarımı ve kamu desteği ile planlama yapılmalı. Bilişim ve yüksek teknoloji destek paketleri esnek hale getirilmeli.

Zarif ALP / RUMELİSİAD YKB

Finansman pahalılığı yatırımları yavaşlatıyor

Dünyadaki ge­lişmeler ve Rusya-Ukrayna sa­vaşı, Türkiye için bazı fırsatlar doğur­muş olmakla bera­ber üretim alanları­nın kira pahalılığı ve arazilerin çok yüksek fiyatta ol­ması yatırım için sermayeyi sınırla­makta, bundan dolayı da yatırımcı dü­şündüğünü ve yapması gerekenleri yapamamaktadır. Bu konularda çözüm üretilmeli. Ayrıca finansman pahalılığı ve finansmana ulaşım zorluğu da yatı­rımları yavaşlatmaktadır. Bahsettiğim problemlerin iyileştirilmesi duru­munda, Türkiye’nin önü açık ve yatı­rımların yapılması doğru olur.

Özellikle gelişmiş Batı ülkeleri, Uzak Doğu ile ticari ilişkilerini yavaşlatmaya başladı ve Türkiye’ye ilgileri arttı. Bunu önemli bir fırsat olarak görüyorum.

Yorumlar (0)
12
kapalı
Günün Anketi Tümü
ABD Doları’nda yıl sonu beklentiniz nedir (TL) ?
ABD Doları’nda yıl sonu beklentiniz nedir (TL) ?
banner18
banner51