"IMF çok katkı sağlamaz
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan IMFnin, Türkiyeye getirebileceği kredibilite katkısı çok fazla olmaz dedi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin içinde bulunduğu aşamada, Uluslararası Para Fonuyla (IMF) yapılacak bir anlaşmanın getirebileceği kredibilite katkısının çok fazla olmayacağını söyledi. Ali Babacan, CNNTürk Televizyonunda, IMF ile ilişkiler başta olmak üzere ekonomideki son gelişmeleri değerlendirdi. Küresel kriz ile birlikte, IMF ile yeni bir program yapılıp yapılamayacağı konusunda yaklaşık iki yıldan buyana müzakereler yaptıklarını anlatan Babacan, bu dönemde ''doğrunun ne olduğu'' konusunda IMF ile tam bir mutabakata varamadıklarını söyledi.
IMF'nin baştan, Gelir İdaresi'nin BDDK gibi bir yapılanma olması, belediye gelirleri gibi konularda önerileri olduğu belirten Babacan, belediyeler ile ilgili düzenlemelerin yapıldığını ancak Gelir İdaresinde önerilen yapılanmayı kabul etmediklerini, bunun üzerine de bu konuların geçen yılın sonu itibarıyla bir tartışma konusu olmaktan çıktığını kaydetti. Ali Babacan, IMF ile müzakerelerde projeksiyonlarda tam bir mutabakata varılamadığını kaydederek, IMF ile müzakerelerde, 31 Aralık 2009 itibarıyla, siyasi içerik, sonuç getiren hiç bir konunun kalmadığını vurguladı. Babacan, müzakerelerin uzaması üzerine de IMF ile bir süredir gündemde olan 4. madde konusunda IMF heyetini çağırdıklarını anlattı.
ANLAŞAMAMA KONUSU, ARTI GELİRİN DAĞILIM KOMPOZİSYONU
IMF ile müzakerelerde, bazı ayrıntılar üzerinde anlaşamadıklarını anlatan Babacan, örneğin Türkiye'nin bu yıl yüzde 3,5'in üzerinde büyümesi halinde burada artan gelirin nereye dağıtılacağı, yani gelirin dağılım kompozisyonu gibi projeksiyonlarda olduğunu söyledi. IMF'nin, baştan beri Türkiye ile bir stand-by istediğinin altını çizen Babacan, krizin başlarında kredibilite açısından IMF ile bir anlaşmanın daha önemli olmasına rağmen, zaman içinde şartların değiştiğini, son aylarda da IMF fonuna bir gerek olmadığı görüşünün piyasalarda konuşulmaya başlandığını hatırlattı. Babacan, Türkiye'nin içinde bulunduğu aşamada da IMF yapılacak bir anlaşmanın getirebileceği kredibilite katkısının çok fazla olmayacağını vurguladı. Ali Babacan, Orta Vadeli Program (OVP) çerçevesinde, Türkiye'nin kendi programını uygulamaya devam edeceğine de dikkat çekti.
IMF'nin son zamanlarda, İspanya ve Yunanistan gibi ülkelere, baştan ekonomik teşvik önlemleri önerirken, şimdi de disiplin önerisinde bulunması nedeniyle eleştirildiğini hatırlatan Babacan, 7,5 yıldan buyana Türkiye masası şeflerinin değiştiğini, IMF'de, Türkiye'yi iki yıldan buyana takip eden uzmanlara rağmen, kendilerinin 7,5 yıldır tecrübelerinin bulunduğunu söyledi. Türkiye'nin sağladığı güven unsurunun da önemine dikkat çeken Babacan, ekonomik büyümede dış finansmanın bir etkisinin bulunduğunu ancak, güven unsurunun da çok önemli bir katkısının bulunduğunu vurguladı.
Başbakan Yardımcısı Babacan, Türkiye'nin ekonomik durumunun, krizdeki diğer ülkelerden farklı olduğunun da altını çizerek, ''IMF ile bir anlaşma Türkiye'yi krizden kurtarma değil, büyümeyi destekleyecek bir program olacaktı'' şeklinde konuştu. İç borç çevirme oranı açısından Türkiye'nin daha iyi bir noktada olduğunu belirten Babacan, bu nedenle iç borç çevirme oranını daha aşağıda öngörmeye başladıklarını anlattı.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan IMFnin, Türkiyeye getirebileceği kredibilite katkısı çok fazla olmaz dedi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin içinde bulunduğu aşamada, Uluslararası Para Fonuyla (IMF) yapılacak bir anlaşmanın getirebileceği kredibilite katkısının çok fazla olmayacağını söyledi. Ali Babacan, CNNTürk Televizyonunda, IMF ile ilişkiler başta olmak üzere ekonomideki son gelişmeleri değerlendirdi. Küresel kriz ile birlikte, IMF ile yeni bir program yapılıp yapılamayacağı konusunda yaklaşık iki yıldan buyana müzakereler yaptıklarını anlatan Babacan, bu dönemde ''doğrunun ne olduğu'' konusunda IMF ile tam bir mutabakata varamadıklarını söyledi.
IMF'nin baştan, Gelir İdaresi'nin BDDK gibi bir yapılanma olması, belediye gelirleri gibi konularda önerileri olduğu belirten Babacan, belediyeler ile ilgili düzenlemelerin yapıldığını ancak Gelir İdaresinde önerilen yapılanmayı kabul etmediklerini, bunun üzerine de bu konuların geçen yılın sonu itibarıyla bir tartışma konusu olmaktan çıktığını kaydetti. Ali Babacan, IMF ile müzakerelerde projeksiyonlarda tam bir mutabakata varılamadığını kaydederek, IMF ile müzakerelerde, 31 Aralık 2009 itibarıyla, siyasi içerik, sonuç getiren hiç bir konunun kalmadığını vurguladı. Babacan, müzakerelerin uzaması üzerine de IMF ile bir süredir gündemde olan 4. madde konusunda IMF heyetini çağırdıklarını anlattı.
ANLAŞAMAMA KONUSU, ARTI GELİRİN DAĞILIM KOMPOZİSYONU
IMF ile müzakerelerde, bazı ayrıntılar üzerinde anlaşamadıklarını anlatan Babacan, örneğin Türkiye'nin bu yıl yüzde 3,5'in üzerinde büyümesi halinde burada artan gelirin nereye dağıtılacağı, yani gelirin dağılım kompozisyonu gibi projeksiyonlarda olduğunu söyledi. IMF'nin, baştan beri Türkiye ile bir stand-by istediğinin altını çizen Babacan, krizin başlarında kredibilite açısından IMF ile bir anlaşmanın daha önemli olmasına rağmen, zaman içinde şartların değiştiğini, son aylarda da IMF fonuna bir gerek olmadığı görüşünün piyasalarda konuşulmaya başlandığını hatırlattı. Babacan, Türkiye'nin içinde bulunduğu aşamada da IMF yapılacak bir anlaşmanın getirebileceği kredibilite katkısının çok fazla olmayacağını vurguladı. Ali Babacan, Orta Vadeli Program (OVP) çerçevesinde, Türkiye'nin kendi programını uygulamaya devam edeceğine de dikkat çekti.
IMF'nin son zamanlarda, İspanya ve Yunanistan gibi ülkelere, baştan ekonomik teşvik önlemleri önerirken, şimdi de disiplin önerisinde bulunması nedeniyle eleştirildiğini hatırlatan Babacan, 7,5 yıldan buyana Türkiye masası şeflerinin değiştiğini, IMF'de, Türkiye'yi iki yıldan buyana takip eden uzmanlara rağmen, kendilerinin 7,5 yıldır tecrübelerinin bulunduğunu söyledi. Türkiye'nin sağladığı güven unsurunun da önemine dikkat çeken Babacan, ekonomik büyümede dış finansmanın bir etkisinin bulunduğunu ancak, güven unsurunun da çok önemli bir katkısının bulunduğunu vurguladı.
Başbakan Yardımcısı Babacan, Türkiye'nin ekonomik durumunun, krizdeki diğer ülkelerden farklı olduğunun da altını çizerek, ''IMF ile bir anlaşma Türkiye'yi krizden kurtarma değil, büyümeyi destekleyecek bir program olacaktı'' şeklinde konuştu. İç borç çevirme oranı açısından Türkiye'nin daha iyi bir noktada olduğunu belirten Babacan, bu nedenle iç borç çevirme oranını daha aşağıda öngörmeye başladıklarını anlattı.
Sayı: 724 - Sayı'nın Kapağı