Değerli Okurlar,
Günlük yaşantımızda elimizdeki telefonların dijital uygulamalarında, gün içerisinde birçok paylaşımları okuyor ya da izliyoruz. Burada insanlarında önem verdiklerinin başında ise sağlıklı, uzun yaşam ve yaşam kalitesi geliyor. Bahsettiğim paylaşımlarda da yeni yeni kelimeler ve uygulamalar duyuyoruz, işte bunların içerisinde öne çıkan; haz, mutluluk, serotinin ve dopamin’e (hatta bunları yükseltmek için hap/lar alıyoruz) dair kısa bir söyleşiye denk geldim. Uzmanın konuya yaklaşımını aşağıda sizlerle paylaşıyorum.
“Haz ve Mutluluk; birçok insan bu ikisini eşit görür, ama tamamen farklı şeylerdir.
Haz kısa ömürlüdür, mutluluk ise uzun ömürlüdür.
Haz bedensel bir deneyimdir, mutluluk ise manevidir.
Haz almakla ilgilidir, mutluluk ise vermekle.
Haz, maddelerle elde edilebilir, mutluluk ise maddelerle elde edilemez.
Haz yalnız deneyimlenir, mutluluk ise sosyal gruplar ile.
Hazda aşırıya kaçmak bağımlılığa yol açar (ister maddelerle olsun ister davranışlarla olsun). Ama aşırı diye bir şey yoktur.
Ve son olarak en önemlisi; haz dopamindir, mutluluk ise serotonindir. Serotoninin aşağıya çeken tek şey vardır, o da dopamin.
Yani ne kadar çok haz peşinde koşarsanız, o kadar mutsuz olursunuz.
Mutluluk terimini, haz ile karıştırdılar ve birbiriyle özdeşleştirdiler. Böylece mutluluğu satın alabileceğinize inandırıldınız ve onlarda size kendi çöp ürünlerini satabildi. Buna Amerikan ekonomisi deniyor ve hazza dayalı maddeler üzerine kurulu. Yani mutluluk yerine haz üreten maddelere. Ve bu süreçte, kesinlikle daha da mutsuz bir toplum haline geldik.”
Hayatın içerisindeki yaygın ve güncel uygulamalara baktığımızda; hazzı daha çok maddelerde, içeceklerde, bazı yiyeceklerde, kaçamaklarda, gösterişte arıyoruz ve kısa dönemli de olsa haz alıyoruz veya aldığımızı sanıyoruz. Bazıları da bunları; kaçmak, unutmak, kurtulmak için yaptığını söyler ama ne yazık ki geçicidir.
Öte yandan; mutluluk ise öncelikle sağlıktadır, rahatça aldığın bir nefes ve engelsiz bir yaşam müthiş bir mutluluk kaynağıdır, kaldı ki kendilerine dezavantajlı dediğimiz bireylerin yaşam mücadeleleri ve eriştiği mutluluk herkese örnek olmalıdır. Bence mutluluk nefeste başlar, bir çocuğun masum gülüşünde, bir ihtiyarın çizgilerinde ve gözlerinde, bir kediye dokunuşta, bir çiçeğin kokusunda ve yağmurda ıslanmakta saklıdır… Ama bazen emek ister, sabır ister ve duruş ister, hatta yaşam tarzı gerektirir. Samimi, içten, gönülden, karşılıksız, amasız, fakatsız, veren oldun mu bir kere; o mutluluğu senden alamazlar hatta sen mutluluğun kaynağı olursun.
Mutluluklar dilerim…
Saygılarımla