Ya üçüncüsünde ne olacağız?

Ya üçüncüsünde ne olacağız?
Basından öğrendiğimize göre teleferik projesine kredi sağlanmasında pürüzler çıkmış ve çalışmalar durmuş.
Şubat'ın son haftasında "inşallah böyle bir gelişme olmaz dediğimiz" risk gerçekleşmiş oldu. Memnuniyet duymuyoruz.
İnsanoğlu tarihin her döneminde aynı şekilde davranmıştır. Coşkusunu da hüznünü de benzer kalıplarla sergilemiştir. Tarihsel olaylar bu gözlükle incelendiğinde, yaşanan aşırılıklar yüzlerde tebessüm oluşturacak netlikte görülebilmektedir.
Bu açıdan Uludağ'ın tekrar hedeflenmesiyle, lüks konut alımı ve yapımı için insanların yarışa girmesinin aynı günlerde yaşanmış olması bizim için bir anlam taşımaktadır.
Bilindiği üzere spekülasyon tarihi hep aynı döngüyü sergilemiştir. Hisse senedi ve daha sonrasında gelen emlak spekülasyonu. 2000 yılında hisse senedi piyasasında mania derecesinde bir spekülasyon yaşanmıştır. Patlayan bu balon beklendiği üzere orta dönemde gayrımenkul piyasasına sıçramıştır.
Tarih boyunca ilk patlayan balonun hisse senedi piyasasında olduğunu söylemiştik. Spekülasyonun emlakla devam etmesinin en önemli nedeni kişilerin spekülasyon arzusu ve gayrimenkul fiyatlarının hiçbir zaman düşmeyeceğine inanmalarıdır. Bu inanışın doğru olup olmadığını çok geçmeden göreceğiz.
Diğer taraftan teleferikle ilgili haberin çıktığı gün, gazetelerin emlak eklerinde lüks konut inşaatlarının teslim tarihlerinin ileri tarihlere atıldığını haberlerini okuduk. Bu önemli bir sinyaldir.
Gelen ilk küçük dalgada projeler bu kadar etkileniyorsa dikkatli olmakta yarar vardır.
Bu durum bize konut alacakların bitmiş projeleri veya halihazır konutları tercih etmeleri gerektiğini göstermektedir. Gelecek dalgada en büyük darbeyi yemesi muhtemel sektör emlaktır.
Hatırlarsanız 2001'den sonra gazeteler ek yayınlarını kaldırmışlardı. Özellikle yaşam ve magazin ekleri birdenbire ortadan kaybolmuştu. Günümüzde neredeyse her gazetenin bir emlak eki vardır. Eklerin ne kadar daha yayınlanacağı bir soru işaretidir. O açıdan burada yazılıp çizilenlerin de dikkatli okunması gerekmektedir.
Diğer taraftan yerel yönetimin kısmen gelişmelerden haberdar olmadığını söyleyebiliriz. Çalkalanmanın başlamasıyla birlikte yatırımları ilk durduran kurum BUSKİ'ydi. Anlaşılan bu kurum adımlarını kontrollü atmaya karar vermiş durumdadır.
Hal böyle iken, Bursa'nın her tarafında fıskiyeli süs havuzları yapım seferberliği başlamıştır. Altyapıya harcamaya kıyamadığımız kaynaklarla süs havuzları yapıyoruz.
Korkarız üçüncü dalga geldiğinde işletme ve bakım masrafları nedeniyle bu havuzlar daha doldurulmadan hizmet dışı kalacaktır.
Peki, ne zaman? gibi bir soruya cevabımız aşağıdaki gibidir.
O gün geldiğinde bu köşede Fikret Mualla, İbrahim Çallı gibi ressamları konu alan bir yazı kaleme alınacak.
Tahminimiz okurun bu yazıyı fazla beklemeyeceği yönünde.