Kanun çıktı mı?

Kanun çıktı mı?
Genelde hepimiz basından şikayet ederiz. Buna bu satırların yazarı da zaman zaman dahil olmaktadır. Basın, duyarsızlığından ve toplumu gerçekten ilgilendiren haberlere yer vermemesine kadar birçok konuda eleştirilmektedir. Gerçekte basın sadece toplumun istediklerini yazmaktadır. Önümüzdeki günlerde bu tezimizi kapsamlı bir şekilde ele alan bir yazı kaleme alacağız.
Ancak bugün konuya bir giriş yapacağız.
Geçtiğimiz hafta, Çevre Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Takip eden günlerde, basında 23 Nisan'da yaşanmayan bir bayram havası oluştu. O gün çıkan manşetleri okuyanlar ülkede "devrimlerin" gerçekleştirildiğine inandılar.
Oysa söz konusu değişiklikler özetle şöyledir:
- Yasak atıkları toprağa verenlere 24 bin YTL ceza kesilecek.
- Balık çiftlikleri kapalı koy ve körfezler ile doğal ve arkeolojik sit alanlarında kurulamayacak.
- ÇED sürecinde yanlış ve yanıltıcı bilgi verenler 1 yıla kadar hapisle cezalandırılacak.
- Sınırlamalara aykırı olarak tehlikeli atıkları toplayan, ayıran, geçici ve ara depolama yapan, geri kazanan, yeniden kullanan, taşıyan, ambalajlayan, bertaraf eden ve ömrü dolan tehlikeli atık bertaraf tesislerini kurallara uygun kapatmayanlara 1 milyon YTL ceza uygulanacak.
- Tehlikeli kimyasalları yasalara aykırı üreten, işleyen, ithal eden, taşıyan, depolayan ve satışa sunanlara 1 milyon YTL ceza verilecek.
- Bakanlar Kurulu, idari para cezalarını 10 katına kadar artırabilecek.
- Atık su arıtma ve katı atık bertaraf tesislerini kurma yükümlülüğünü yerine getirmeyen belediyelere ve işletmelere idari para cezası kesilecek.
- Yüksek Çevre Kurulu oluşturulacak.
Yani çoktandır yapılması gereken düzenlemeler ve daha çok zaman ve maddi cezalarla ilgili bazı değişiklikler söz konusu. Bir de basının yazmadığı, arıtma tesislerinin yapılması için atık üreticilerine 2- 10 yıl ilave sürenin tanınmasının değişiklik olarak kabul edildiği görülüyor.
Peki, neden bu son madde basın tarafından değerlendirilmemiştir?
Varil ve Dilovası' ndaki kanser vakaları sonrasında toplumun duymak istediği şeyler cezalarla ilgiliydi de ondan. Aslında bu olaylar sosyal bilimlerin temel özelliğini çarpıcı bir şekilde göstermektedir. "Olaylara nereden baktığımıza göre algılamamız değişmektedir".
Bugün yasa değişikliğiyle çevre sorunlarının çözümü bulunmuş gibi düşünülse de zaman geçtikçe değişen bir şeyin olmadığı görülecektir.
Bu ülkede Çevre Kanunu 1983 yılında yürürlüğe girmiştir. Yasa toplum tarafından uygulanamadıkça kaç sütuna manşet atılırsa atılsın bir fark olmayacaktır.