'Dalga geldi mi?

"Dalga geldi mi?
Toplumsal psikolojinin bozulmaya başladığı böylesine bir günde biz basını ele alan bir yazı yazmaya koyulduk.
Geçtiğimiz günlerde ekonomik değişkenlerde meydana gelen kötüleşmeyi açıklamaya çalışan basının, kitleleri yönlendirme gücü var mıdır?
Çoğunluk bu soruya " evet" cevabı verecektir ancak ne yazık ki basının böyle bir yeteneği yoktur. Genel kabule aykırı bir görüş olsa da bu gerçek değişmez.
Sokaktaki insana göre basın istediği hükümeti getirip götürmek kudretine sahiptir, hatta futbol ligindeki şampiyon takımın belirlenmesinde dahi etkindir. "Basın" demek çok soyut bir ifade olduğu için bireyler kolayca toplumsal sorunların sorumlusu olarak da görülebilmektedir.
Kitle psikolojisi üzerine araştırma yapanlar basının aslında halkın duymak istediği şeyleri yazdığını savunmaktadırlar. Onlara göre basın, bireylerin duymak istediğini yazarak satış yapmaktadır. Halk duymak istemeyeceği haberleri okumak için bedel ödemeyecektir.
Bu sebeple basın toplum psikolojisini iyi takip eder ve onun meğil ettiği yere yönelir. Basın bu noktada toplumun talebini alır ve mümkün olduğunca onu büyüterek kullanır. "Kraldan çok Kralcı" rolü oynadığı söylenebilir.
Sözü edilen toplumsal talep bir noktada tükenecektir. Bu andan itibaren basın, tam tersi pozisyon almakta hatta eski pozisyonu acımasızca eleştirmektedir. Ani pozisyon değişikliğine toplumdan herhangi bir tepki gelmez çünkü toplumun talebi çoktan yüzseksen derece değişmiştir.
Sosyal trendlerde de kural değişmemektedir, bir aşırılıktan diğer bir aşırılığa gidilecektir.
Bu, tabiatın bir gereğidir. Basın da görevi gereği iki uç arasında gidip gelecektir.
Basına bu gözle bakmak gerekmektedir. Toplumsal psikolojinin aynası olduğu gözden çıkarılmamalıdır.
Geçtiğimiz aylarda ekonominin değişkenlerini çok olumlu şekilde algılayan basın, bugün neden çok karamsar olabilmektedir? Acaba toplum artık kara gözlüklerini mi takmıştır? Kötümserlik dalgasının şekillendirdiği yeni bir sürece mi girilmektedir?