banner6

Biyokütlede yüksek katma değer

Şehirler büyüdükçe atıklar önemli bir sorun olmaya başladı. Önceden evlerde kendi içerisinde toprağa katılan atıklar şimdi artık önemli maliyetler ile toplanıp bertaraf edilmek zorunda kalınıyor.

Gündem 21.12.2020, 20:35 21.12.2020, 20:35
Biyokütlede yüksek katma değer
Şehirler büyüdükçe atıklar önemli bir sorun olmaya başladı. Önceden evlerde kendi içerisinde toprağa katılan atıklar şimdi artık önemli maliyetler ile toplanıp bertaraf edilmek zorunda kalınıyor. Ülkemizde yapılan düzenlemeler maalesef bu atıkların geri dönüşümünde etkili olamadı. Çevre Kanunu ile halen bir atık olarak bakılan bu maddeler aslında ekonominin israf edilen bir kaynağıdır. Evsel atık olarak nitelendirdiğimiz geri dönüştürülebilir, organik veya inorganik türden bu atıkların herbirinin bir kulanım yeri var. Sadece organik atıkları değerlendirerek ülkemizde 700 mWe bir santral büyüklüğünde elektrik üretilebilir.
Gelişmekte olan ve her geçen gün enerji talebi artan Türkiye, enerji talebinin yaklaşık
%47’sini ithal kaynaklardan karşılamaktadır. Bunun yanı sıra, elektrik enerjisinin %45’i çevre kirliliğine yol açan fosil yakıtlardan elde edilmektedir. Türkiye, toplam ithalatı arasında en fazla parayı, enerji sektöründe kullanılmak üzere fosil yakıtlara, tarım sektöründe ise yağlı tohumlu bitkiler ve türevlerine ödemektedir. Türkiye’nin biyokütle kaynakları, tarım, orman, organik şehir atıkları ve hayvansal atıklardan oluşmaktadır. Türkiye’nin kullanılabilir biyoenerji potansiyeli yaklaşık olarak 17 MTep (milyon ton eşdeğer petrol) olup odun ve orman artıklarından enerji üretim potansiyel yaklaşık 7 MTep tahmin edilmektedir. Orman artıkları, Türkiye’nin enerji üretiminin yaklaşık 2 MTep’ini karşılama potansiyeline sahiptir. Almanya’da halen 3500 biyogaz teisi faaliyet göstermekte ve buradan elde edien enerji toplam üretimin %10’una karşılık gelmektedir. Bir tarım ülkesi olarak bizim ise biyoatıktan ürettiğimiz elektrik tolamın %0,5’i kadardır. Önemli bir miktarda atığın ekonomiye kazandırılmadan çürütüldüğüne şahit olmaktayız. Özellikle sitelerde ve köylerde küçük biyogaz santralleri ile yerinde üretimi cazip hale getirebiliriz. Kentlerde arıtma çamurlarının çürütme yoluyla biyogaz elde edilmesini Avrupa’daki gibi zorunlu yapabiliriz. Sonuçta kazancı ülke olarak elde edeceğiz, hem çevre kirlenmemiş hem de ülkenin bir ihtiyacı giderilmiş olacaktır..

Biyoyakıt Çeşitleri
Kimyasal içeriği ve üretim sürecinde kullanılan hammadde tipine göre farklılık arz eden biyoyakıt çeşitleri arasında biyoetanol, biyodizel, biyometanol, biyodimetileter, biyoetiltersiyerbutileter ve çeşitli bitkisel yağlar bulunmakla birlikte bunların günümüzde en yaygın ve popüler olanları biyoetanol ve biyodizeldir. Biyoyakıtlar, elde edilme sürecinde hammadde olarak kullanılan biyokütlenin gıda amaçlı kullanılıp kullanılmama özelliğine bağlı olarak iki ayrı grupta değerlendirilmektedir. Bunlardan ilki tarımsal üretim sonucu elde edilmiş ve gıda amaçlı kullanılabilen bitkisel ürünlerin hammadde olarak kullanıldığı biyoyakıtlardır. Dünyada üretilen biyoyakıtların çok büyük bir kısmını oluşturan bu tür biyoyakıtlara “birinci nesil biyoyakıtlar” denilmektedir. Diğer yandan, tarım ve ormancılık atıkları gibi gıda amaçlı kullanılmayan lignoselülozik biyokütlelerden ileri teknoloji kullanılarak elde edilen biyoyakıtlar ise “ikinci nesil biyoyakıtlar” olarak isimlendirilmektedir. İkinci nesil biyoyakıtların üretim sürecinde kullanılabilen su yosunları, algler, çayır, çimen, ot ile kavak ve söğüt gibi odunsu bitkiler, biyoyakıt hammadde maliyetini oldukça düşürmesine rağmen dönüşüm işleminde kullanılan teknolojinin çok pahalı olması, ikinci nesil biyoyakıt üretiminin ekonomik olarak makul olmasını engellemektedir. Günümüzde dönüşüm sürecinde kullanılan teknolojinin geliştirilmesi için Ar-Ge çalışmaları sürdürülmektedir.

Biyodizel nedir?
Biyodizel, hayvansal veya bitkisel yağlar gibi yenilenebilir kaynaklardan elde edilen alternatif bir dizel yakıtıdır. Kimyasal olarak ise, uzun zincirli yağ asidi mono alkil esteri olarak tanımlanabilir. ‘Biyo’ kökü biyolojik esaslı olduğunu, ‘dizel’ kelimesi ise dizel yakıtı olduğunu gösterir.
Biyodizel, hayvansal veya bitkisel yağlar gibi yenilenebilir kaynaklardan elde edilen alternatif bir dizel yakıtıdır. Kimyasal olarak ise, uzun zincirli yağ asidi mono alkil esteri olarak tanımlanabilir. ‘Biyo’ kökü biyolojik esaslı olduğunu, ‘dizel’ kelimesi ise dizel yakıtı olduğunu gösterir. Biyodizel bitkisel veya hayvansal yağların bir alkol ve katalizör ile reaksiyona sokulmasıyla üretilir. Atık bitkisel ve hayvansal yağlar da biyodizel hammaddesi olarak kullanılabilir. Fiziksel ve kimyasal özellikleri bakımından petrol kökenli dizel yakıtlarıyla benzerlik göstermektedir. Biyodizel, dizel motorlarında saf olarak kullanıldığı gibi petrol kökenli dizel yakıtlarıyla da karıştırılarak kullanılabilir. Saf olarak biyodizel kullanıldığında B100 olarak isimlendirilirken, %20 biyodizel ve %80 dizel yakıtı içeren bir karışım B20 olarak isimlendirilir.
Avrupa Birliği’nin 2003/30/EC Direktifi 2005 sonunda piyasaya arz edilen fosil yakıtlara %2 oranında biyoyakıt konulması zorunluluğunu getirmiştir. Bu oranın; 2006 yılında %2,75, 2007 yılında %3,50, 2008 yılında %4,25, 2009 yılında %5,00, 2010 yılında %5,75 olması hedeflenmiştir. Bu yüzden, 2005 yılı verilerine göre yılda 12 milyon ton motorin kullanan Türkiye’nin 2005 yılı verilerine göre 240 bin ton, 2006 yılı verilerine göre ise 330 bin ton biyodizeli ulaşımda kullanması gerekmektedir. 2010 yılına kadar ulaşımda kullanılan motorin miktarı değişmez ise 2010 yılında kullanılması gerekli biyodizel miktarı 690 bin ton olmuştur.

Yorumlar (0)
12
kapalı
Günün Anketi Tümü
ABD Doları’nda yıl sonu beklentiniz nedir (TL) ?
ABD Doları’nda yıl sonu beklentiniz nedir (TL) ?
banner18
banner51