Geçtiğimiz hafta ülke gündemi yine hukuksuzluk, yolsuzluk, hırsızlık haberleriyle doluydu.
Sahte diplomalar, sahte ruhsatlar, türlü rezillikler haber sayfalarında, sosyal medyada akıp gidiyor, işporta tezgahlarına düşmek üzere.
“Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” misali nice kravatlı simalar, üzerlerine hiç oturmamış elbiseler gibi duvarlarına astıkları düzinelerce diplomalara dair akla izana aykırı pişkin savunmalar üretmekte.
“Uçurtma Avcısı” (The Kite Runner) filminde baba ile küçük oğlu arasında geçen “günah nedir ?” diyaloğunda baba oğluna der ki ;
“TEK BÜYÜK GÜNAH HIRSIZLIKTIR. Diğer tüm günahlar hırsızlığın türevleridir.
Adam öldürdüğünde bir hayat çalıyorsun, karısının eşinin, çocuklarının ise babaları üzerindeki hakkını çalmış oluyorsun.”
İlave edeyim. Soruları çalınmış mezuniyetlerle sınavlarıyla nice sabilerin hakkını yiyorsun.
Hani deriz ya “Mevla’nın huzuruna her tür günahla gidilir ama ‘kul hakkı’yla gidilmez” diye işte tam bu türden.
Ya siz ? Yurtdışında vakıf kisvesi altında içeriğinin boş olduğunu bilip kurguladığınız diploma oyunlarını kuran ve belgeler saçan, sözde üniversiteleri kurup yöneten koca koca kravatlı meşhur simalar.
Liyakat, hak, adalet, utanma duygusu vesaire ; bu insani gerekleri bıraktık da kendinizi hiç değilse dinen ! hiç vebal, günah altında hissetmiyor musunuz?
Bu tür “sözde” üniversitelerden “hukuk” diploması almış onlarcasını tanıdım, hallerine üzüldüm hukukla ilgili tek cümlelik fikirleri yok. Sözde uzaktan girişli sınavlarda yancı destekli, göstermelik test usulleriyle “parayla” satın alınmalı, itmeli neticede hak edilmemiş bomboş diplomaların altında yazılıp çizilmiş ne utanç dolu organizasyonlar tezgahlar var.
Bir de bunun üzerine bildiğiniz “sapa sahte” diplomalar, ilave edildi ki tamamının adı HIRSIZLIK. Ve filmde dendiği gibi EN BÜYÜK BELKİ DE TEK GÜNAH. !
Ahirette hesabının sorulacağı muhakkak. Elhamdülillah.
Ama hukuk devletinde hesabı bağımsız tarafsız, korkusuz, güvenceli soruşturma makamları ve yargı sormalı. Demokratik hukuk devleti ideali için en temel teminatlardan olan “özgür basın”’ da sonuna kadar üzerine gidebilmeli. Hak, yerini bulmalı.
Kamu vicdanının derinden ve gönülden dua ve arzu ettiği şu meşhur deyimle “Temiz Eller” hatta “Tertemiz Eller” operasyonu beklentileri. Vatandaş temiz eller beklerken bir de yargı borsası haberleri ki eyvah.
Al takke ver külah.
Fazla söze hacet yok, Allah tüm “hak yiyenlerin” ve sahte diplomacıların şerrinden milletimizi korusun diyerek noktalayalım.
Öztürk YAZICI- Hukukçu