Geleceği hazırlamak
Değerli Okurlar, Benim için nostaljik olan ve neredeyse sekiz yıl önce, 12 Nisan 2013 tarihinde kaleme aldığım “Geleceği Hazırlamak” ana temalı 11. Kalite ve Başarı Sempozyumu açılış konuşmamı takdimimdir.
Benim için nostaljik olan ve neredeyse sekiz yıl önce, 12 Nisan 2013 tarihinde kaleme aldığım “Geleceği Hazırlamak” ana temalı 11. Kalite ve Başarı Sempozyumu açılış konuşmamı takdimimdir.
Hem ülkemizde hem de dünyada çok önemli ve hızlı gelişmeler yaşanıyor; bunların bir kısmı gelecek için ümit ve güven verdiği gibi, bir kısmı da kaygı ve endişe veriyor. Bizler; vatandaşı olmaktan gurur duyduğumuz Türkiye Cumhuriyeti’nin bireyleri olarak önce ülkemizin, beraberinde de dünyanın aydınlık geleceği için sorumluluklar almaktan, fikir ve önerilerimizi söylemekten çekinmemeliyiz. Unutmayalım ki; kendi menfaatleri ve siyasi görüşleri için yanlışları görmezden gelen ve sessiz kalan milletler önce erdemlerini, sonra vatanlarını yitirirler. Giydiğini dikmeyen, yediğini ekip-biçmeyen, tükettiğini üretmeyen toplumlarda yok olmaya mahkumdurlar. Bizim amacımız kaliteli yaşamak.
Bir insanın yaşayıp yaşamadığını anlamak için nabzına değil onuruna bakın, duruyorsa yaşıyor demektir. İşte milletlerde öyle; Biz Türk milleti olarak dilimize, dinimize, vatanımıza, sınırlarımıza çok çalışarak sahip çıkacağımız gibi komşularımıza da dünyaya da sahip çıkacağız.
Hani derler ya “Dik gibi durdun mu, dik gibi!” diye; işte bu duruşu herkese ve her yerde göstermeliyiz. Yıllar geçtikçe ülkemizin başarıları ve dünya üzerindeki olumlu etkisi hızla artmaya devam edecektir.
Yapılması gerekenler lafta kalmamalı; tüm ülke, kurum ve bireyler tarafından eyleme dönüştürülmelidir.
-Tüketim alışkanlıklarımızı sürdürülebilir yaşam için değiştirmeliyiz,
-Geçmişi ve günümüzü iyi okuyup, gelecekte aynı hatalara düşmemeliyiz,
-Paylaşabilmeliyiz,
-Fikre, emeğe, hakka, insana ve yaşama sahip çıkmalıyız,
-Kendimizi başkasının yerine koyarak empati; doğanın yerine koyarak biyoempati yapmalıyız,
-Yaptırımları değiştirerek, bazı yasaların ulusal değil uluslararası olmasını sağlamalıyız.
Bilge bir doktor en iyi ilacın “İLGİ VE SEVGİ” olduğunu söylemiş. Başka biri de sormuş; “ya işe yaramazsa?” Gülümsemiş ve şöyle yanıt vermiş; “O ZAMAN DOZU ARTTIRIN” ...
Aslında herkes yapılması gerekenleri ve sorumluluklarını çok iyi biliyor. Yapılacak işleri hızlandırmak ve kolaylaştırmak için sizleri bu reçeteyi uygulamaya ve Sivil Toplum Kuruluşlarında aktif olarak görev almaya davet ediyorum.
Çoğu insanı hayat bozuyor, çocukken sahip olduğumuz değerleri yitiriyoruz. Bilim adamları, eğitmenler ve yetişkinler doğduğumuzda sahip olduğumuz erdemleri nasıl yitirdiğimizi keşfedip, nasıl korumamız gerektiği üzerine çalışırlarsa gelecek kaygımız kalmaz.
Doğu Karadeniz’de; gençler bir taşkınlık ya da yanlış yaptıklarında “Akilli Ol Uşağum” derler. Bizler her alanda akil’li olamadık ama; akıllı, çalışkan ve kaliteli yaşamak ve yaşatmak için elimizden geleni yapacağız.
Saygılarımla