Geldin mi anneciğim?

“Nereye gitsem o çocuk peşimi bırakmıyor.”

O çocuk, bizim çocukluğumuz.

Nerede bir defomuz varsa; çocukluktan kalma.

Nerede bir güzellik varsa; çocukluktan kalma...

Bellek yaşlandıkça bazı kayıtları silip ya da gizleyip yeni anılara yer açıyor. Ama çocukluğa ait olan birçok anı olduğu gibi yerinde duruyor. İyice yaşlandığında insan, çocuklaşması biraz da bundan…

78 yaşında ölüm döşeğinde sayıklayan bir hastanın, “Geldin mi anneciğim? Armut soysana,” diye fısıldadı­ğını kulaklarımla duydum. Birkaç saat sonra hayata gözlerini yumdu.

Hasta olduğumuzda, ateşler içindeyken başımızda uykusuz bekleyen ve aklımıza nakşeden o melekten, yine ölüm döşe­ğinde yardım bekle­memizden daha doğal ne olabilir?

Hayalinden bile güç alınan yegâne varlık anne.

Kocaman adamın “anneciğim” diye ağladığını duydum acısından. Üzülünce “Ah anam anam!” diye edilen feryadın, başka dillerde bile anlamı aynı.

Geceler boyunca sayrılı nöbetlerde gözünü açtı­ğında, bilinci toparladığında ilk gördüğün yüz ölün­ceye kadar akıldan çıkar mı hiç?

Yaşama tutunurken elimizi tutan yaşam pınarı.

Kış aylarında, en çok güçsüz düşen hastalanan ço­cuklar olur. Birçok evin gece yarısı yanan yatak odası lambası bir ananın varlığını işaret eder. Bu evde hasta bir çocuk ve onun bir anası vardır...

Anasız büyüyen çocuklara garip den­mesi bundandır. Sa­dece ana düşünür yavrusunu ve ölü­müne korur. Anasız çocuk gariptir, ko­ruyucu meleği yok­tur çünkü.

Analara yazılı şiir­ler, şarkılar ne kadar içten ve doğal. Babalara da var tabii, az ve zoraki. Baba hak etmediğin­den değil arada dağ­lar kadar fark olduğundan.

Doğurmadan ana olanlar var bir de. Aynı duyguyu hissetmek ne yücedir. Hem analık hem babalık yapan­lara, yapmak zorunda olanlara ne demeli peki? Çifte ödev, çifte görev, çifte sızı…

“Hayat zordur ve sonunda ölürsün.” sözü yaşamın zorluğunu anlatan İngiliz atasözü müydü?

Kaynak aramayalım şimdi, siz manaya bakın.

Acıları, güzellikleri atlayıp kestirmeden finale getiren mana! Sonu hep trajediyle biten tıpatıplar.

Kulağa söylenen marş çocuktan, kış sabahı tarhana çorbası ıslak bez, biraz sirke ve buse anadan, not düş­mek ise babadan.

Tüm annelerin günü kutlu olsun…

(Hayal Et A.Ş. kitabımdan)