2025 sonlarına yaklaştığımız 2025‘in Kasım ayının başlarında TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun “571 hakemin 152’si aktif şekilde bahis oynuyor” açıklamasıyla spor dünyası şoka uğradı. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı tarafından yapılan açıklamaların ardından TFF Profesyonel Disiplin Kurulu’ndan yüzlerce futbol insanına yasaklama-men kararları geldi. Sayısı bini aşan bir kaçı süper liglerde çoğu da alt liglerde aktif oynayan futbolcu, teknik direktör, yönetici, menajerler gibi geniş yelpazedeki futbol insanları tedbirli olarak disipline sevk edildi, PFDK’dan sürüyle çeşitli hak mahrumiyet cezaları takip etti.
Hak mahrumiyeti cezaları alan oyuncular ve diğerleri hatta bir çok kulüp, TFF Tahkim Kurulu nezdinde tahkim davası açarak itirazlarını sundu. (Bu arada TFF bu işten iyi kazandı diyebiliriz. İtirazlar duruşmalı istendiğinde itiraz başına onbeş bin lira nereden baksanız yüzlerce başvuru.)
Tahkim Kurulu ise jet hızıyla şimdiye kadar yapılan tüm itirazları aynı kalıp cümlelerle OY BİRLİĞİ ile reddediyor. PFDK kararlarını tasdik ediyor. Kararlarını iki- üç gün gibi aralıklarla internet sitesinden duyuruyor. Tahkim Kurulu’nun duruşma yapılması konusundaki istekleri de göz ardı ederek aynı kalıp cümlelerle reddettiği görülüyor. Kararların OY BİRLİĞİ ile verilmesi de ilginç. Başkanı ve altı hukukçu üyesinden oluşan kurulun hiçbir üyesi binlerce yığılı PFDK kararlarının hiç birinde hukuka aykırılık olmadığı inancında.
Kısa süre sonra arkası geldi. İşin cezai tarafı idari soruşturmanın önüne geçti.
Yasal bahis oynayanlarla ilgili olarak TFF mevzuatına giren kişilerden değilsen ve şike- manipülasyon gibi suç organizasyonlarıyla ilgili değilsen sorun yok ancak, yasadışı bahis oynatanlar, oynatılmasına aracılık edenler için mevzuat hapis cezaları öngörüyor. Yine 622 sayılı yasa başta olmak üzere ceza mevzuatımız müsabaka sonucunu etkileyecek olumsuz davranışlara da (şike) ağır idari ve cezai yaptırımlar bağlıyor.
Bu kapsamda İstanbul C.Başsavcılığı da düğmeye basarak yasadışı bahis, müsabaka sonucunu etkileme gibi suçlamalarla içlerinde kulüp başkanları da olmak üzere hakemler, tanınmış futbolcu ve futbol adamlarını, hatta spor yorumcularını göz altına aldı, bir kısmına arama kararları çıkarıldı, bir kısmı tutuklandı vs. Soruşturma tüm ciddiyeti ve titizliği ile devam ediyor.
Katıldığım programlarda da belirttiğim gibi, özellikle futbol milletimizin başta gelen zevki ve tutkusu. Futbolu kirletici müsabaka sonucunu etkilemeye yönelik başta şike olmak üzere yasa dışı bahisin , beynelminel spor mevzuatının ve anlayışın mücadele ettiği kanserli hücrelerle, hastalıklarla en etkin şekilde topyekun mücadele şart. Bu bakımdan gecesini gündüzüne vererek cesurca ve babasının oğlunun göz yaşına bakmadan ayrımcılık yapmadan bu işin üzerine giden herkese temiz futbol adına şükran borçluyuz.
Ancak, TFF‘ye başka büyük bir sorumluluk daha düşüyor. Sayısı bini aşan futbolcular salt gençlik günlerinde henüz futbolla tanışmış iken başka takımların maçlarına hayatın olağan akışında oynadıkları on liralık yirmi liralık yasal bahislerden dolayı en alt ceza olan 45 günlük hak mahrumiyetin üzerinde altı ay dokuz ay gibi cezalarla da cezalandırılmamalı. Bu çocukların futbola başladıkları amatör kulüplerde olsun TFF tarafından olsun en ufak eğitimden geçirilmemiş olmaları da sistemin bir suçu. Bu ağır cezalar bir yerde gerçekten özel bir hak ihlali oluşturuyor ve adil yargılama ilkelerine suç-ceza bağlamına da aykırı. AİHM ve AYM kararları bu tür ihlallerle dolu. Hukuk her yerde ve herkes için lazım.
Diğer yanda “Bahis” sektör ve şirketleri tüm dünyada futbolun hatta sporun en büyük sponsoru. Ülkemizde de taa Spor –Toto ‘dan bugüne futbol dünyası bahis şirketlerinin destekleriyle ayakta durabiliyor. Hele İngiltere’de milyar sterlinlerin üzerinde. Özetle “Bahis” kavramını yasadışılıklarla eşleştirmemek gerek.
Son olarak ta ceza soruşturmaları da dahil tüm soruşturmalarda “Masumiyet” kavramına dikkat çekerek yazıyı sonlandırmak isterim. Her tür soruşturmada soruşturulan, ifadeye çağrılan, göz altına alınan ya da tutuklanan kişiler hakkında eğer bu ilkeyi unutursak hukuk devleti ve meşruiyet kavramının dışına çıkmış oluruz. Yakın geçmişteki şike operasyonlarını, tutuklamaları, davaları çok çabuk unuttuk.
Sürecin etkin, ancak hukuka uygun yürütülmesi çok ama çok önemli ve dileğimiz de bu.
Saygılarımla.