16.11.2020, 20:59
Fondaki şirketlere haciz yasak
Memlekette Cumhurbaşkanımızdan Adalet Bakanına, çaycı vatandaştan topçusuna herkes ADALET ‘e vurgu yapıyor. Yönetenler, karar vericiler ve adli teşkilattan “Adalet talepleri” ülkemizde özellikle son dönemde pik yapmış durumda.
Öyle ki Sayın Cumhurbaşkanı, son beyanatında içeriğini henüz tahmin dahi edemediğimiz Adli reform ve mali reform düşüncelerinden güçlü biçimde bahsetti.
Umarız, adli reform derken bu kez de güdük HMK değişiklikleri türünden hayal kırıklığı dolu taslak satırlarla karşılaşmayız.
Zira Anayasamızın emrettiği, muasır medeniyetin gereği olan “hukuk devleti” ve adaletin tesis ve devamı hem kanun satırlarında hem de sahada atılacak ciddi, samimi ve cesur adımlarla mümkün.
Bu hafta da çok önemli gördüğüm bir adaletsizliğe işaret edeceğim.
Malum, hain FETÖ ve diğer terör örgütleriyle iltisakinden şüphelenilen çokça şirkete, asıl işlevi banka mevduatlarını korumak olan TMSF fon yönetimi tarafından (yönetimine) el konuldu.
Yayımlanan göstergelere bakıldığında bu şirketlerin büyük çoğunluğunun TMSF idaresinde “iyi idare edildiği” büyüdüğü, kârlılıklarını artırdığı savı ileri sürülüyor.
İyi idareye bir diyeceğimiz yok. Görevini layıkı ile yapan kişiler ve anlayışla bu şirketlerin kaybolmaması, memleketimize iş, aş, katma değer, istihdam, ekmek üretmesi sevinilecek bir durum. Beraat edip aklanacak olan şirket şeriklerinin de hakkı yenmemiş olacak ki adalet adına bu hususa da kimse itiraz edemez.
Ancak, önemli bir nüans da var ki. Bu şirketlerin kâr etmesinin temelinde vurgulamadan geçmek olmaz.
Fonun idare ettiği bu şirketlere 5411 sayılı Bankacılık yasasına sonradan eklenen 134/5. Hükmüne göre haciz ve satış türünden YASAL İŞLEM yapmak “yasak. “ Bildiğiniz yasak..! Bu yasak başlangıçta belki de geçici olarak ve FETÖ bağlantılı muvazaalı alacakların şirket varlığını etkilememesi adına haklı biçimde düşünüldü.
Ancak pek çok mecrada yaptığımız gibi bu yasağı da farklı kullanıyoruz ve halen ve tabii ki gerçek alacaklıları ezecek boyutta ve hatta SUİSTİMAL BOYUTUNU AŞARAK devam ettiriyoruz.
TMSF Fon Kurulu mantıklı gerekçe göstermeksizin kalıp cümlelerle kendi kendince karar alarak ikişer yıl süreyle bu adaletsiz yasal işlem yasağını uzatmak suretiyle borçlu fon şirketleri aleyhindeki tüm hukuki takipleri donduruyor. Enteresanı, Fon’daki şirketleri KAYIRICI bu duruma ekonomi aktörleri, piyasa, kimse de ses çıkarmıyor. Oysa ki adeta gizli bir İFLAS ERTELEME düzenlemesi yürürlükte. Hukuk der ki; Türkiye Cumhuriyeti’nde her kişi, her kurum aldığı malın, hizmetin bedelini, borcunu ödemek zorunda. Ayrıcalık ne demek?
Ama bu şirketlerin böyle bir mecburiyeti (dolaylı olarak) yok. Ne âlâ değil mi. ? Alın size eşitsizliğin, adaletsizliğin, hukuksuzluğun babası. Durum böyle olunca da fonun yönettiği şirketler bu cennet gibi ortamda alacaklıların gazabından korkmaksızın, diğer şirketlerin girdiği risklere girmeksizin FIRSAT EŞİTSİZ dünyada, tabii ki büyümelerini sürdürebiliyor. Tekraren tüm kişi kurum ve kuruluşların, belediyelerin, hatta devletin bile borçlarını yasal olarak ödeme yükümlülüğü varken yetersiz kalıp gerekçelerle bir şekilde Fon’un el koyduğu şirketlerin kanunlardan uzun “uzun süreler istisna tutulması” bir hukuk skandalıdır. Hukuk devletine yakışmadığı gibi diğer şirketler için de muazzam bir HAKSIZ REKABET durumu ortaya çıkmaktadır. Umarım bu yazıyı okuyan birileri bu önemli keyfiliğin de üzerine gider ve önemli bir adaletsizlik, eşitsizlik de telafi edilmiş olur.
En derin saygılarımla.
Öyle ki Sayın Cumhurbaşkanı, son beyanatında içeriğini henüz tahmin dahi edemediğimiz Adli reform ve mali reform düşüncelerinden güçlü biçimde bahsetti.
Umarız, adli reform derken bu kez de güdük HMK değişiklikleri türünden hayal kırıklığı dolu taslak satırlarla karşılaşmayız.
Zira Anayasamızın emrettiği, muasır medeniyetin gereği olan “hukuk devleti” ve adaletin tesis ve devamı hem kanun satırlarında hem de sahada atılacak ciddi, samimi ve cesur adımlarla mümkün.
Bu hafta da çok önemli gördüğüm bir adaletsizliğe işaret edeceğim.
Malum, hain FETÖ ve diğer terör örgütleriyle iltisakinden şüphelenilen çokça şirkete, asıl işlevi banka mevduatlarını korumak olan TMSF fon yönetimi tarafından (yönetimine) el konuldu.
Yayımlanan göstergelere bakıldığında bu şirketlerin büyük çoğunluğunun TMSF idaresinde “iyi idare edildiği” büyüdüğü, kârlılıklarını artırdığı savı ileri sürülüyor.
İyi idareye bir diyeceğimiz yok. Görevini layıkı ile yapan kişiler ve anlayışla bu şirketlerin kaybolmaması, memleketimize iş, aş, katma değer, istihdam, ekmek üretmesi sevinilecek bir durum. Beraat edip aklanacak olan şirket şeriklerinin de hakkı yenmemiş olacak ki adalet adına bu hususa da kimse itiraz edemez.
Ancak, önemli bir nüans da var ki. Bu şirketlerin kâr etmesinin temelinde vurgulamadan geçmek olmaz.
Fonun idare ettiği bu şirketlere 5411 sayılı Bankacılık yasasına sonradan eklenen 134/5. Hükmüne göre haciz ve satış türünden YASAL İŞLEM yapmak “yasak. “ Bildiğiniz yasak..! Bu yasak başlangıçta belki de geçici olarak ve FETÖ bağlantılı muvazaalı alacakların şirket varlığını etkilememesi adına haklı biçimde düşünüldü.
Ancak pek çok mecrada yaptığımız gibi bu yasağı da farklı kullanıyoruz ve halen ve tabii ki gerçek alacaklıları ezecek boyutta ve hatta SUİSTİMAL BOYUTUNU AŞARAK devam ettiriyoruz.
TMSF Fon Kurulu mantıklı gerekçe göstermeksizin kalıp cümlelerle kendi kendince karar alarak ikişer yıl süreyle bu adaletsiz yasal işlem yasağını uzatmak suretiyle borçlu fon şirketleri aleyhindeki tüm hukuki takipleri donduruyor. Enteresanı, Fon’daki şirketleri KAYIRICI bu duruma ekonomi aktörleri, piyasa, kimse de ses çıkarmıyor. Oysa ki adeta gizli bir İFLAS ERTELEME düzenlemesi yürürlükte. Hukuk der ki; Türkiye Cumhuriyeti’nde her kişi, her kurum aldığı malın, hizmetin bedelini, borcunu ödemek zorunda. Ayrıcalık ne demek?
Ama bu şirketlerin böyle bir mecburiyeti (dolaylı olarak) yok. Ne âlâ değil mi. ? Alın size eşitsizliğin, adaletsizliğin, hukuksuzluğun babası. Durum böyle olunca da fonun yönettiği şirketler bu cennet gibi ortamda alacaklıların gazabından korkmaksızın, diğer şirketlerin girdiği risklere girmeksizin FIRSAT EŞİTSİZ dünyada, tabii ki büyümelerini sürdürebiliyor. Tekraren tüm kişi kurum ve kuruluşların, belediyelerin, hatta devletin bile borçlarını yasal olarak ödeme yükümlülüğü varken yetersiz kalıp gerekçelerle bir şekilde Fon’un el koyduğu şirketlerin kanunlardan uzun “uzun süreler istisna tutulması” bir hukuk skandalıdır. Hukuk devletine yakışmadığı gibi diğer şirketler için de muazzam bir HAKSIZ REKABET durumu ortaya çıkmaktadır. Umarım bu yazıyı okuyan birileri bu önemli keyfiliğin de üzerine gider ve önemli bir adaletsizlik, eşitsizlik de telafi edilmiş olur.
En derin saygılarımla.