"Dünya, TÜRKİYEnin başarısını takdir ediyor

DB Türkiye Direktörü Zachau, 2009 yılında krizden en fazla etkilenen ülkelerden biri olan Türkiyedeki makro ekonomik yönetimin başarısının, dünyada takdir gördüğünü söyledi.

Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, Türkiye'nin geçen yıl, küresel ekonomik krizden reel ekonomi anlamında en fazla etkilenen ülkelerden biri olduğunu kaydederek, finans sektörü açısından ise birçok ülkeden iyi durumda bulunduğunu söyledi.
Zachau, önümüzdeki sürece ilişkin makro ekonomik politika öncelikleri hakkında görüşlerini aktarırken de, Türkiye'nin demografik yapısı ve nüfus artışı gözönüne alındığında, işsizliğin yapısal bir sorun oluşturduğunu belirtti. Zachau, işsizlik rakamlarında son dönem düşüş başladığını ancak ''bunun bir miktar yavaş olmaya devam edeceğini'' düşündüklerini söyledi.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), Dünya Bankası tarafından hazırlanan ''Küresel Ekonomik Beklentiler 2010-Kriz, Finans ve Büyüme'' konulu rapor ile ilgili bir toplantı düzenledi.
Zachau, toplantıda yaptığı konuşmada, geçen yıl Türkiye'de küresel ekonomik krizin etkilerinin görüldüğünü ifade ederek, üretim ve istihdam yönüyle reel ekonomi açısından Türkiye'nin krizden en fazla etkilenen ülkelerden biri olduğunu söyledi.
Türkiyenin finansal açıdan ise birçok ülkeden daha iyi bir konumda bulunduğunu dile getiren Zachau, bankacılık sisteminin yeniden yapılandırılmış olmasının önemli avantaj sağladığını kaydetti. Türkiye'nin bugün ne durumda olduğuna bakıldığında, ülkenin, geçen yıl birçok kimsenin düşünemeyeceği kadar iyi bir konuma sahip olduğunu dile getiren Zachau, büyük ihtimalle, 2010 yılının 2009'dan çok daha olumlu geçeceğini söyledi.
Zachau, Dünya Bankasının, Türkiye'nin 2010 yılı büyümesi için resmi projeksiyonunun yüzde 3,5 olduğunu, güncel tahminin ise büyümenin yüzde 4-4,5 dolayında gerçekleşebileceği yönünde bulunduğu ifade etti.
KÜRESEL EKONOMİDE DURAKLAMA, HATTA GERİ DÖNÜŞ OLABİLİR
Orta Vadeli Program ile Orta Vadeli Mali Planın oluşturduğu çerçeve ile gerçekçi hedeflerin önemine vurgu yapan Zachau, küresel ve ülkesel risklere de dikkati çekti.
Zachau, küresel riskler hakkında bilgi verirken, ''Küresel toparlanma süreci duraklayacak, hatta geri dönüşler de olabilecek. Böyle bir risk çok yüksek ihtimal değil ama hala mevcut. Eğer küresel toparlanmada duraklama yaşanırsa, açık bir ekonomiye sahip Türkiye'de bazı etkileri görülebilir'' dedi.
Finans sisteminde de bazı şokların söz konusu olabileceğini kaydeden Zachau, bunun da yüksek bir ihtimal olmadığını ancak, imkansız bir noktada da bulunmadığını söyledi.
''Elbette Türkiye dış riskleri kontrol edemiyor ama bu dış riskler orada bir yerde varlıklarını koruyorlar, Türkiye bunları dikkate almalı'' diyen Zachau, iç politikaların iyi sürdürülmesinin risklerin etkisini azaltabileceğine vurgu yaptı. Kredi derecelendirme kuruluşlarından Fitch ve Moody's'in Türkiye'nin kredi notunun yükseltilmesine dikkati çeken Zachau, ''Bunlar, Türkiye'nin 2 milyar dolarlık eurobond ihracatı gerçekleştirdiği bir dönemde oldu. Dolayısıyla makroekonomik politikalar, dış riskler ve ortam açısından baktığınızda gerek dünya ve gerek dünya piyasaları, Türkiye'deki makroekonomik yönetimin başarılarını takdir ediyor. Elbette bu yıl ve önümüzdeki yıllardaki zorluklar da varlıklarını korumaya devam ediyorlar'' dedi.
Makro ekonomik politika öncelikleri ile ilgili 5 yapısal noktanın altını çizen Zachau, ''güven'' kavramının önemini vurguladı ve mali kuralın tesisi, öngörülen reformların hayata geçirilmesiyle güvenin de artmaya devam edebileceğini söyledi. Zachau, Türkiye ekonomisinin hedefin üstünde büyüme gerçekleştirmesi halinde bunun tüketime değil, tasarruf ve yatırımlara yansıtılması gerektiğini belirterek, Türkiye'de hükümetle tasarruflar konusunda bir çalışma yürüttüklerini söyledi. Üçüncü noktayı oluşturan işsizlikte son dönemde bir miktar düşüş gözlendiğini ancak, hala yüksek bir düzeyin söz konusu olduğunu belirten Zachau, Türkiye'nin demografik yapısı ve nüfus artışına bakıldığında işsizliğin, ülke için uzun vadeli, yapısal bir konu olduğunu söyledi.
Türkiye'de işsizlikteki artışın ana nedeninin büyüme oranlarının yeni istihdam yaratabilecek düzeyi yakalayamaması olduğunu ifade eden Zachau, ''İşsizlik bir miktar düşmeye başladı ama bizim görüşümüze göre bu bir miktar yavaş olmaya devam edecek. Yapısal etki de önümüzdeki 5 ile 15 yıllık süreçte varlığını koruyacak, demografik yapı ve nüfus artışı bu şekilde devam ettiği müddetçe'' dedi. Zachau, kolay erişilebilir, yarı zamanlı iş imkanlarının yaratılmasının önem taşıdığını belirterek, bu yöndeki politikaları desteklediklerini söyledi.
İşsizlik sorununda madalyonun öbür yüzünü ''eğitim ve becerilerin'' oluşturduğunu kaydeden Zachau, piyasanın ihtiyaç duyduğu işgücünün yaratılması konusunda İŞKUR ile birlikte çalışmalar yürüttüklerini de anlattı.
Son olarak ''Türkiye'deki yatırım ortamının iyileştirilmesi'' gereğine değinen Zachau, DBnin yaklaşık 150 ülkenin yatırım ortamı verileri üzerinden hazırladığı ''iş yapma raporu''na göre Türkiye'nin 2009'da 63. sırada bulunduğunu, 2010 yılında 73. sıraya gerilediğini söyledi. (AA)

Sayı: 718 - Sayı'nın Kapağı