Dolandırıcılıkla mücadele mi?

Herhangi bir kaza sonrası sizi “avukat” ya da “uzlaşmacı”, “uzman” kılığında arayan numaralar, akıllı telefonlara gelen 0212’li 0850’li abuk subuk mesajlar, mailinize düşen kazara açılan virüslü dosyalar, kendini zengin mirasçı olarak anlatan o meşhur hikayeler, online alışveriş sitelerinde dönen dolaplar, yasadışı bahis ya da kumar sitelerinin bitmez tükenmez dolandırıcılık içeren ödül vadeden mesajları, sahte SMS mesajlar, bunlara eklenen büyük firmaların vaatleri ve hayati mağduriyetler ile toplumsal facialar…

Dolandırıcılıklar dünyasına hoş geldik, furya almış başını gidiyor.

Eskiden de vardı. Hatta tarım toplumuna geçiş kadar, insanlık tarihi kadar eski dolandırıcılık. Ama belli kalıplardaydı. Sülün Osmanlarımız vardı. 80’lerle bankerler furyalamıştı. Kapitalizm yeni tipler, yeni dolandırıcılar bahşediyordu topluma. Ama birkaç tipti. Tek tük hikayelerden ibaretti. Karşılıksız çekler, senedini sahteden imzalamalar gibi.

Ama şimdi, bin bir surat ve suretle her an her birimize her dakika milyonlarcası saldırmakta. Maille, mesajla, hatta telefonla. Utanmazın biri Adalet Bakanlığı uzlaştırmacı arabulucu kimliğini bile göndermişti bana. Sahte olduğunu anlamam birkaç saniyemi almıştı ancak müvekkilim epey bir tezgaha gelmeye yakındı.

Devletin polisi de, adliyesi de, idari adli tüm teşkilatları da sanırım bu arlanmazlardan yılmak üzere. Yakala yakala bitmiyor, zaten cezaevleri tüm yükünü almış içerdekiler neredeyse yer yataklarında yatıyor. En az bir o kadar dışarıda sıra bekliyor.

Bu kaosun sonu nereye varacak? Şüphesiz yasa koyucular çok daha ağır yaptırımlar, ihlalin hayal bile edilemeyeceği düzeyde cezalar getirmek zorunda. Birkaç ay yat çık, çaldığın parayı yıllar sonra aynı TL ile gönder etkin pişmanlıktan dışarı çık, bu kadar basit olmamalı bu işler. Acil ve sıkı yasal idari önlemler şart oldu. İdare edenler şu GSM şirketleri başta olmak üzere şu başta 850’li telefon hatlarının bu şekilde halkın dolandırılması amacıyla kullanılmasının bir önlemini almak zorunda.

Topraktan daire dükkan satışı mı? Dilimizde tüy bitti. “Avukatsız imza atmayın” herhangi bir borç, yükümlülük, imza atarken elleriniz titresin atmayın o imzaları, araç kiralarken bile kılı kırk yarın, boş senede, boş belgeye, önemli herhangi bir evraka.

İnsanımızın en büyük hatası ve mahkemelerin bu kadar davayla dolup taşmasının temelinde, hukuksal sonuç doğuracak işlemlerin uzman avukatla yürütülmemesinden ileri geldiğini altını çizerek tekrar yazalım. Bu paragraftaki uyarı milyonlarca davayı, üzüntüyü, hak kaybını anlatıyor. Fikre değer verelim, bir daire dükkan alırken, projeye girerken danıştığınız avukatınıza vereceğiniz para ile sonradan çıkacak dava masraflarını kıyaslayamazsınız bile, on, yüz bin misli, üstelik kaybedilen zaman, enerji, üzüntü vs. parayla ölçülemez. Uyanık olmak gerek tamam, dikkatli olmak gerek, aldatılmamak gerek hepsine tamam.

Ama dolandırıcılıkla da en etkin şekilde en iyi mücadele için, doğrudan hukuktan şaşmamak, azıcık da olsa önemli kararlarda “bedelini ödeyerek” uzman hukuk danışmanı eşliğinde karar vermek şart. Sağlıcakla kalınız.

Öztürk Yazıcı - Hukukçu