Söyleşi

Bursa tekstiline atılan imza: Şenipek Tekstil

Polylen, Sifaş, Bursa Çimento gibi Bursa'ya değer katan şirketlerin kurucuları arasında yer alan Şenipek ailesi, 1990'da tekstilden çıksa da arkasında gururlu bir tablo bıraktı.
Şenipek Tekstil, Bursa tekstil sanayiinin en köklü ve eski firmalarından. 1942'de Abdurrahman Şenipek tarafından kurulan şirket, 1990 yılında ise ticari hayatını ailenin büyük oğlu Faruk Şenipek'in 1984'teki ani vefatı ve iki yıl sonra da kardeşi Mehmet Şenipek'in geçirdiği rahatsızlık sonucu sonlandırma kararı aldı. Şenipek ailesi; borçlanma, batık veya iflas sarmalına girmeden, üstelik zirvedeyken sektörden çıkanlar arasında.
Ailenin ikinci kuşak temsilcisi Mehmet Şenipek, "1942'de Namazgâh Çobanbey'de fabrikamız vardı. Dokuma, tekstüre iplik ve büküm üzerine faaliyet gösteriyordu. Babam kendi firmamızın yanında Polylen'in de kurucusu ve en büyük hissedarıydı. 1966'da Polylen'i kurduğu zaman ilerisini gördüğü için 1971'de Şenipek Tekstil'e de sanayi bölgesinden bir arsa almış. 1974'te de Şenipek Tekstil Bursa Organize Sanayi Bölgesi'nde faaliyete başladı. Bizim Şenipek'teki üretimimiz ise 1990'a kadar devam etti. Daha sonra fabrikayı içerisindeki tüm makine ve ekipmanla birlikte başka bir tekstil firmasına kiraladık. Onlar halen kiracımızdır. Şu an ise ticari hayatın tamamen dışındayız dedi.
POLYLEN VE
ŞENİPEK TEKSTİL
YATIRIMLARI VE
SONRASI
Mehmet Şenipek, bölgenin ilk fabrikalarından Polylen ve Şenipek Tekstil'in Bursa OSB'deki yatırımları ve sonrasındaki süreci ise şöyle anlattı: "Babam polyester iplik teknolojisini ITMA Fuarı'nda görerek Polylen fabrikasını kurmaya karar veriyor. Ve Polylen kurulduğunda Türkiye'nin ilk polyester iplik fabrikası oluyor. Polylen kurulduğu vakit polyester ülkemizde pek fazla bilinen bir iplik çeşidi değildi. Polyester iplik tesisi yapılıyor ama tabii ki Bursa dokumacısına -şimdi tekstilci diye geçiyor ama o zamanların tabiri dokumacıydı- yeni bir teknoloji. Bursa sanayisi o günlere kadar suni ipek dediğimiz halk arasındaki ismi floş olan ipliği kullanırdı. Aslında o dönemler polyester ipliğin önü de çok açıktı ama babam bir anda polyester iplik sektöründen çıkmak istedi. Çok kısa zamanda bunun kararını verdi ve Polylen'i 1980 senesinde Kutlutaş Holding'e sattı. Kutlutaş Holding o zamanlar Sifaş'ın da büyük hissedarıydı. Kutlutaş Holding de 1994'te Polylen'i Cavit Çağlar Bey'e sattı. Şenipek Tekstil açısından baktığımızda ise, özellikle 1980'li yıllar hem iplik hem de kumaş bazında çok büyük üretimler yaptığımız dönemdi. Şenipek olarak sanıyorum masa örtüsünde baskı ve emprime olarak ilk ihracat yapan firmayız. İlk ihracatımız Almanya'yaydı. 1986 yılındaki ihracatımız masa örtüsü bazında 8 milyon mark seviyelerindeydi. Fakat benim 10 yaş büyüğüm olan abim 1984 Mart sonu bir hafta sonu tatili sırasında aniden rahatsızlandı ve maalesef 24 saat içinde onu kaybettik. Bu durum ailede büyük bir şok yarattı tabii. Abimin kaybından 2 yıl sonra ben de fabrikada olduğum bir sıra aniden ağır bir kalp spazmı geçirdim. 1987 Şubat'ında Amerika'ya gittim, baştan aşağı kontrolden geçtim. Bir şeyin yok dediler ama abimi kaybedeli daha 2 sene olmuş, haliyle psikolojik olarak bir korku var. 90'lı senelerin başına geldiğimizde de gerek işlerin yoğun oluşu ve buna bağlı olarak yaşadığımız stres gerekse de o dönem çalıştırdığımız 387 kişinin sorumluluğunu düşününce ben konuyu babama açtım. O da bana, ‘Ben bir evlat acısı yaşadım, bana bir evlat acısı yeter, dilediğini yap' dedi. Tüm bunlar üst üste gelince de fabrikayı 1990 yılında kiraya verdik.
"TAZMİNATLARA
SERVET ÖDEDİK
Fabrikayı kiraya verdikleri dönemde bünyelerinde tekstüre iplik, raşel dokuma, boyahane, baskı, emprime ve düz boya ünitelerinin bulunduğunu anlatan Mehmet Şenipek, "Fabrikayı kiraya verirken 387 kişinin kıdem tazminatını ödedik. Ve gerçek manada kıdem tazminatlarına bir servet ödedik. Şu an ticari hayatın aktif olarak içinde değiliz. Namazgâh Çobanbey'deki fabrikamızı 1974'te sanayi bölgesine taşıdıktan sonra Koza Han'daki ofisimiz 1977'ye kadar toptan satış mağazamızdı, o tarihten bu yana ise büro olarak kullanıyoruz diye konuştu.
"Ticaretin, üretimin içinde olduğumuz o günleri özlemiyorum desem yalan olur. Ama ben sözün senet olduğu devirden geliyorum. O günleri bildiğim için çekin, senedin bile geçerli olmadığı, sözün aşağı yukarı tutulmadığı bu devir bizim için bir hayli zor olurdu. Bir yerden sonra iyi ki nokta koymuşum diye düşünüyorum. Zirvede bu olayı bırakmış olmak ise bizim için ayrı bir gururdur diyen Şenipek, son olarak babasına ait bir anısını da şöyle anlattı: "Bir gün Sifaş'ın da kurucuları arasında yer alan Sait Ete Bey'in oğlu rahmetli Orhan Ete Bey, ‘Abdurrahman Bey, Abdurrahman Bey boyadım' diye getirdi polyester kumaşı. Babam gayet sakin, hatta hiç unutmuyorum kumaş sarı renkti. Babam kumaşı iki elinin arasına aldı, ovaladı ve iki avcunun içi de sapsarı oldu. Rahmetli Orhan Ete Bey de kıpkırmızı oldu. Babam Allah rahmet eylesin Orhan Ete Bey'in omzuna elini koydu ve ‘Orhan üzülme. Bu boyanacak, daha ilk numune. Baban Sifaş'ı kurduğunda bundan 3-4 yıl evvel naylon iplik de boyanmıyordu. Sen üzülme, esas benim üzülmem lazım. Çünkü ben bu işe hayatımı koydum. Polylen'in ipliği polyester, boyanmazsa ben batarım. Nasıl ki Sifaş'ın ipliği boyandıysa bu da boyanacak.

Sayı: 1124 - Sayı'nın Kapağı