banner6

14.12.2020, 20:07

Atık sadece SU

İnanması güç ama BMW, Tesla, Toyota ve Renault gibi markaların elektrikli araçları bazı ülkelerde benzinle çalışan araçların satışını şimdiden geçti bile. Daha önce bahsettiğim hidrojenli araçlar ise henüz otomobil sektöründe popüler olmasa da aynen elektrikli araçlar gibi doğa dostu yeni bir teknoloji. Hidrojenli araçlar için “benzinli ve elektrikli araçların karışımı” benzetmesi yapılabilir. Elbette aralarında büyük farklılıklar var. Hidrojenli araçlar tamamen doğa dostu. İçerisinde elektrikli araçlar gibi bir batarya bulunuyor. Bu batarya su ve hidrojen moleküllerini çarpıştırarak elektrik elde ediyor. Bu araçların da tıpkı benzinli otomobillerdeki egzoz borusuna benzer bir atık sistemi bulunuyor. Ancak hidrojenle çalışan araçlarda açığa çıkan atık sadece su damlası. Hidrojenli araçların depoları tıpkı benzinli araçlar gibi dolduruluyor. Depo doldurma işlemi benzinli araçlarda 2-3 dakika sürerken, hidrojenli araçlarda bu işlem hemen hemen aynı sürede tamamlanıyor. Orta boyutta bir depoya sahip benzinli araçlar 600 kilometre kadar menzile ulaşırken, bu rakam hidrojenli araçlarda 400 kilometre civarında. Yakıt hücreli elektrikli araçlar yani hidrojenli araçların (Fuel Cell Electric Vehicles- FCEVs) dünyada en yaygın olduğu ülke Danimarka.



Özelikle Toyota, Honda ve Hyundai gibi Uzak Doğulu, ağırlıkla Japon ve Güney Koreli firmalar hidrojenli araçlara büyük yatırımlar yapıyor. Avrupa ve ABD’li şirketlerin de onların gerisinde kaldığı pek söylenemez. Ancak hidrojenli araçların elektrikli ve hibrit araçlar gibi yaygınlaşması için pek çok açıdan geliştirilmesi gerektiğinde uzmanlar hemfikir. Hidrojenli araçların elektrikli araçlara göre birçok avantaj ve dezavantajı bulunuyor ve bana göre en önemli avantajı hidrojenli araçların bataryalarının çok daha hafif olması. Hidrojen tankı çok yer kaplıyor ancak çok kısa sürede deposunu doldurabiliyorsunuz. Bu durum toplu taşıma araçları için de çok büyük bir avantaj. Ayrıca tek atığı su ve sessiz çalışması performansı elektrikli araçlardan geri kalmıyor. Hidrojenli araçların öne çıkan en büyük dezavantajı ise fiyatı ve dolum istasyonlarının azlığı. Ortalama bir hidrojenli aracın fiyatı 600 bin TL civarında. Ayrıca dolum istasyonları pek yaygın değil. Bir kilo sıkıştırılmış hidrojen, benzinden 7-8 kat daha az yer kaplıyor. Bu sebeple hidrojenli araçların yakıtı daha az ağırlık yapıyor. Ancak hidrojenli araçlar benzinli araçlar gibi uzun yol ya da şehir içi trafiğine göre farklı tüketim oranlarına sahip olsa da kilometre başına ortalama yüzde 20-25 fazla yakıt tüketim maliyetine sahip.
Ancak gelişen teknolojiyle birlikte sıkıştırılmış sıvı hidrojen elde etmenin maliyeti hızla düşüyor. Bu da ileride hidrojenli araçların yakıt maliyetini düşürecek. Ayrıca gelişen teknolojiyle birlikte yüksek olan hidrojenli otomobil fiyatları da yine düşüş eğiliminde olacak.
Menzil bakımından hidrojenli araçların performansının elektrikli olanlara göre biraz daha iyi olduğunu söylemiştik. Ancak elektrikli araçların yakıt istasyonları daha yaygın. Bu bakımdan da elektrikli araçlar önde gözüküyor. Bunun yanında hidrojenli araçların depoları tıpkı benzinli araçlar gibi çok kısa sürede doldurulabiliyor. Ancak yakıt istasyonlarının maliyeti de elektrikli araçlar için tasarlanan dolum tesislerinden daha pahalı. Bunun yanında elektrikli araçları insanlar evlerinde doldurabiliyor. Bu hidrojenli araçlar için mümkün değil. Elektrikli araçlar için üretilen elektrik daha çevre dostu yöntemlerle elde edilebiliyor. Ancak hidrojen elde etmek için genelde fosil yakıtla çalışan bir sistem kullanılıyor. Bu sistemler ‘metan gazı buharı yapılandırılması’ sonucu hidrojen elde ediyor.
Yorumlar (0)
12
kapalı
Günün Anketi Tümü
ABD Doları’nda yıl sonu beklentiniz nedir (TL) ?
ABD Doları’nda yıl sonu beklentiniz nedir (TL) ?
banner18
banner51