Artık akıl yoğun sanayileşme zamanı
Yerel yönetimleri ağır sanayi kurulumu konusunda uyaran Ergun Kağıtçıbaşı, günümüzde bacasız fabrikalar olarak nitelendirdiği teknoloji transferi konusunda girişimlere teşvik sağlanmasını istedi.
Fatma Demir Altıok
Bursa Ticaret ve Sanayi Odasında 33 yıl genel sekreter olarak çalışıp emekli olduktan sonra katıldığı toplantılarda birikimleri paylaşan Kağıtçıbaşı, gelinen noktada Bursanın ağır sanayiden akıl yoğun sanayiye geçiş yapması gerektiğini vurguladı.
İLK TENKİT EMEKLİ OLDUKTAN SONRA
Bursanın OSB kazanması adına yıllarını veren hatta sanayiye bir ömür adayan Ergun Kağıtçıbaşı, ilk eleştirisini ise emekli olduğu yıl aldı. Bir sanayicinin "Neden OSByi şehrin 40 kilometre uzağına kurmadınız? sorusu karşısında şaşkınlığını gizleyemediğini ifade eden Ergun Kağıtçıbaşı, yaşananları şöyle anlatıyor
"1996 yılında emekli olacağım yıl düzenlenen toplantıda bir sanayici söz aldı. Bu arada o dönem, artık sanayi patlamış, şehirleşme batıya yani denize doğru kaymış, Bursanın şekli değişmiş, Heykel, Atatürk Caddesi şehir merkezi olmaktan uzaklaşmaya başlamış, merkez sanayi bölgesine kaymış, oteller, lokantalar, gece kulüpleri yani Bursadan metropol bir kent olarak söz edilmeye başlanmış.
Sanayicimiz toplantıda söz alarak bana itafen, Yahu, bundan 30-40 sene evvel, sanayi bölgesini şehrin hayatına hem de kimsenin aklında yokken sokacak kadar akıllıydınız da bunu 12 kilometre yerine 40 kilometre öteye koymaya aklınız yetmedi mi? diye sordu. Bakınız ilk zamanlar Namazgahtan Setbaşından koparmak için günlerce dil döktüğüm sanayicilerin geldiği nokta apaçık ortadaydı. Şehrin 12 kilometre ötesine fabrika mı gider olur mu böyle bir şey siz çılgınsınız diyen sanayici yıllar sonra bana Ya 12 kilometre öteye sanayi bölgesi kuracak aklınız vardı da 40 kilometreye aklınız yetmedi mi? diye soruyor. Bunu insan hayatında bakış açılarının nasıl değiştiğini zamanla değer yargılarının nasıl faklılaştığını gösteren değerli bir hatıra olarak anlatırım.
AĞIR SANAYİDEN, AKIL YOĞUN SANAYİYE GEÇME ZAMANI
Gelinen noktada Bursanın artık teknoloji üreten ve pazarlayan bir yapıya bürünmesi gerektiğini vurgulayan Kağıtçıbaşı, yerel yönetimlere de önemli tavsiyelerde bulunuyor.
"Bursa 2.5 milyonun üzerinde bir nüfusa sahip ve omurgasında çok büyük yükler vardır. Doğanın gereğidir, her omurga belirli bir yük taşıma kapasitesine sahiptir. Omurganın üzerine daha fazla yükler koyarsanız deformasyonlar olabilir. Şimdi düşünün İstanbuldan İzmit Gebze, İzmit Körfezi, Dilovası Oradan sanayi geliyor, Körfez geçişiyle İstanbula 1.5 saate iniyor, oradan İzmir otobanıyla İzmire batıya bağlanıyor. Burada Bursanın konumu inanılmaz önem kazanıyor. Körfez ile beraber sanki o sanayinin devamı olan bir çember yaratılıyor. Nüfus belki de burada 25-30 milyonu buluyor, büyük bir sanayi hareketi var. Zaten Bursanın kendi omurgasında çok büyük yük var. Bence artık Bursa'da ikinci sanayi dalgası da bu şartlarda kaçınılmaz olarak gelecektir. Bu noktada Bursayı yönetenlerin yeni bir taleple gelmesi ve yönelmesinin kaçınılmaz olduğunu da dikkate alarak, artık büyük alanlar üzerine oturmuş bacalarından kirli emisyonlar yapan fabrikaları kente sokmamalıdırlar. Bu ovanın daha fazla üzerine gidilirse, çok büyük otomobil fabrikaları, çelik fabrikaları büyük alanlara oturan ağır sanayiler kurulursa omurga çatlar. Bursayı yönetenlerin buna kesinlikle izin vermemesi lazım. Bunun yerine bence akıl yoğun, teknoloji yoğun alanlar teşvik edilmeli.
1996DA BUGÜNÜ GÖSTEREN TEBLİĞ
Öngörüleriyle Bursanın sanayi hayatına yön veren Ergun Kağıtçıbaşının daha önce hiçbir yerde yayınlanmayan tebliğinden bahsedelim. 1996 yılında Makine Mühendisleri Odasının düzenlediği bir sempozyum için "Türkiyede sanayiye hayat veren altın şehir Bursa adında bir tebliğ hazırlayan Kağıtçıbaşının bu sunumunda 16 kehanet yer alıyor. Günümüzde bu kehanetlerin nasıl gerçeğe dönüştüğünü Kağıtçıbaşının cümleleriyle aktaralım:
"Tebliğin adından da belli olduğu üzere, Türkiyede sanayiye hayat veren altın bir şehirden bahsediyorum. İçinde yaşamaktan gurur duyduğum Bursadan söz ediyorum. O dönem kehanet olarak nitelendirilebilecek 16 tane öngörüde bulundum. Bunların başında Bursanın fuar merkezi olacağı yer alıyordu, nitekim durum ortada. Raylı sistemden bahsettiğim o tarihte Bursada trafik sıkıntısı artık kendini belli ediyordu. Yatay yerine dikey büyümeden bahsetmişim, toplu konutlardaki kat yükseklikleri ortada. Çevre sorunları artacak demiştim Bursanın çevre şartları ortada, alışveriş merkezlerini tanıyamayacaksınız demiştim o dönemde bir tek metro vardı. Alışveriş mekanlarının artmasının sebebini çalışan kadın nüfusuna bağlamıştım. Çünkü çalışan kadın etini, sütünü, kıyafetini topluca bir yerden almak ve zaman kazanmak zorundadır. Alışveriş merkezlerini gündeme getiren en önemli faktör budur. Bursa otomotiv üssü olacak dedim, durum ortada.
Teknoloji ve kongre turizmi gelişecek dedik şimdilerde yatırımın en çok bu alanlara kaydığını görüyoruz. İnşaat sanayi ticaret ile birlikte büyüyecek, yan sanayi ticaret ile birlikte büyüyecek işte görüyoruz; inşaat büyüyor, OSB sayısı artıyor. Teknoparklar oluşturulacak dedik, bugün örneğini görmek mümkün. Sanayi ve yerleşim alanları birbirine yakınlaşacak demiştim, bu da ortada. Serbest bölge ihtiyacından söz etmiştim ki hemen anlaşılmıştı bu öngörüm. Gemlik Serbest Bölgesi hemen hayata geçirildi. Tekstilde rekabet artacak, marka, moda imaj ön plana gelecek demiştim, şimdi firmalar farklılık yaratmak için yaşıyor. Otomotiv Bursanın can damarı olacak demiştim, görüldüğü üzere tekstilden şampiyonluk bayrağını almış durumdadır. Gıda ve makine sanayinin payı artacak bu da ambalaj sektörünü geliştirecek demiştim, şimdi ekmeği bile paketlemenin peşinde koşan bir sistem var. Bunun yanında hizmet ve finans sektörü birlikte büyüyecek, modern ve katılımcı yönetimler, halka açık şirketler artacak gibi öngörülerim vardı. Bunların günümüze yansımalarını hep beraber gözlemliyoruz.
Yerel yönetimleri ağır sanayi kurulumu konusunda uyaran Ergun Kağıtçıbaşı, günümüzde bacasız fabrikalar olarak nitelendirdiği teknoloji transferi konusunda girişimlere teşvik sağlanmasını istedi.
Fatma Demir Altıok
Bursa Ticaret ve Sanayi Odasında 33 yıl genel sekreter olarak çalışıp emekli olduktan sonra katıldığı toplantılarda birikimleri paylaşan Kağıtçıbaşı, gelinen noktada Bursanın ağır sanayiden akıl yoğun sanayiye geçiş yapması gerektiğini vurguladı.
İLK TENKİT EMEKLİ OLDUKTAN SONRA
Bursanın OSB kazanması adına yıllarını veren hatta sanayiye bir ömür adayan Ergun Kağıtçıbaşı, ilk eleştirisini ise emekli olduğu yıl aldı. Bir sanayicinin "Neden OSByi şehrin 40 kilometre uzağına kurmadınız? sorusu karşısında şaşkınlığını gizleyemediğini ifade eden Ergun Kağıtçıbaşı, yaşananları şöyle anlatıyor
"1996 yılında emekli olacağım yıl düzenlenen toplantıda bir sanayici söz aldı. Bu arada o dönem, artık sanayi patlamış, şehirleşme batıya yani denize doğru kaymış, Bursanın şekli değişmiş, Heykel, Atatürk Caddesi şehir merkezi olmaktan uzaklaşmaya başlamış, merkez sanayi bölgesine kaymış, oteller, lokantalar, gece kulüpleri yani Bursadan metropol bir kent olarak söz edilmeye başlanmış.
Sanayicimiz toplantıda söz alarak bana itafen, Yahu, bundan 30-40 sene evvel, sanayi bölgesini şehrin hayatına hem de kimsenin aklında yokken sokacak kadar akıllıydınız da bunu 12 kilometre yerine 40 kilometre öteye koymaya aklınız yetmedi mi? diye sordu. Bakınız ilk zamanlar Namazgahtan Setbaşından koparmak için günlerce dil döktüğüm sanayicilerin geldiği nokta apaçık ortadaydı. Şehrin 12 kilometre ötesine fabrika mı gider olur mu böyle bir şey siz çılgınsınız diyen sanayici yıllar sonra bana Ya 12 kilometre öteye sanayi bölgesi kuracak aklınız vardı da 40 kilometreye aklınız yetmedi mi? diye soruyor. Bunu insan hayatında bakış açılarının nasıl değiştiğini zamanla değer yargılarının nasıl faklılaştığını gösteren değerli bir hatıra olarak anlatırım.
AĞIR SANAYİDEN, AKIL YOĞUN SANAYİYE GEÇME ZAMANI
Gelinen noktada Bursanın artık teknoloji üreten ve pazarlayan bir yapıya bürünmesi gerektiğini vurgulayan Kağıtçıbaşı, yerel yönetimlere de önemli tavsiyelerde bulunuyor.
"Bursa 2.5 milyonun üzerinde bir nüfusa sahip ve omurgasında çok büyük yükler vardır. Doğanın gereğidir, her omurga belirli bir yük taşıma kapasitesine sahiptir. Omurganın üzerine daha fazla yükler koyarsanız deformasyonlar olabilir. Şimdi düşünün İstanbuldan İzmit Gebze, İzmit Körfezi, Dilovası Oradan sanayi geliyor, Körfez geçişiyle İstanbula 1.5 saate iniyor, oradan İzmir otobanıyla İzmire batıya bağlanıyor. Burada Bursanın konumu inanılmaz önem kazanıyor. Körfez ile beraber sanki o sanayinin devamı olan bir çember yaratılıyor. Nüfus belki de burada 25-30 milyonu buluyor, büyük bir sanayi hareketi var. Zaten Bursanın kendi omurgasında çok büyük yük var. Bence artık Bursa'da ikinci sanayi dalgası da bu şartlarda kaçınılmaz olarak gelecektir. Bu noktada Bursayı yönetenlerin yeni bir taleple gelmesi ve yönelmesinin kaçınılmaz olduğunu da dikkate alarak, artık büyük alanlar üzerine oturmuş bacalarından kirli emisyonlar yapan fabrikaları kente sokmamalıdırlar. Bu ovanın daha fazla üzerine gidilirse, çok büyük otomobil fabrikaları, çelik fabrikaları büyük alanlara oturan ağır sanayiler kurulursa omurga çatlar. Bursayı yönetenlerin buna kesinlikle izin vermemesi lazım. Bunun yerine bence akıl yoğun, teknoloji yoğun alanlar teşvik edilmeli.
1996DA BUGÜNÜ GÖSTEREN TEBLİĞ
Öngörüleriyle Bursanın sanayi hayatına yön veren Ergun Kağıtçıbaşının daha önce hiçbir yerde yayınlanmayan tebliğinden bahsedelim. 1996 yılında Makine Mühendisleri Odasının düzenlediği bir sempozyum için "Türkiyede sanayiye hayat veren altın şehir Bursa adında bir tebliğ hazırlayan Kağıtçıbaşının bu sunumunda 16 kehanet yer alıyor. Günümüzde bu kehanetlerin nasıl gerçeğe dönüştüğünü Kağıtçıbaşının cümleleriyle aktaralım:
"Tebliğin adından da belli olduğu üzere, Türkiyede sanayiye hayat veren altın bir şehirden bahsediyorum. İçinde yaşamaktan gurur duyduğum Bursadan söz ediyorum. O dönem kehanet olarak nitelendirilebilecek 16 tane öngörüde bulundum. Bunların başında Bursanın fuar merkezi olacağı yer alıyordu, nitekim durum ortada. Raylı sistemden bahsettiğim o tarihte Bursada trafik sıkıntısı artık kendini belli ediyordu. Yatay yerine dikey büyümeden bahsetmişim, toplu konutlardaki kat yükseklikleri ortada. Çevre sorunları artacak demiştim Bursanın çevre şartları ortada, alışveriş merkezlerini tanıyamayacaksınız demiştim o dönemde bir tek metro vardı. Alışveriş mekanlarının artmasının sebebini çalışan kadın nüfusuna bağlamıştım. Çünkü çalışan kadın etini, sütünü, kıyafetini topluca bir yerden almak ve zaman kazanmak zorundadır. Alışveriş merkezlerini gündeme getiren en önemli faktör budur. Bursa otomotiv üssü olacak dedim, durum ortada.
Teknoloji ve kongre turizmi gelişecek dedik şimdilerde yatırımın en çok bu alanlara kaydığını görüyoruz. İnşaat sanayi ticaret ile birlikte büyüyecek, yan sanayi ticaret ile birlikte büyüyecek işte görüyoruz; inşaat büyüyor, OSB sayısı artıyor. Teknoparklar oluşturulacak dedik, bugün örneğini görmek mümkün. Sanayi ve yerleşim alanları birbirine yakınlaşacak demiştim, bu da ortada. Serbest bölge ihtiyacından söz etmiştim ki hemen anlaşılmıştı bu öngörüm. Gemlik Serbest Bölgesi hemen hayata geçirildi. Tekstilde rekabet artacak, marka, moda imaj ön plana gelecek demiştim, şimdi firmalar farklılık yaratmak için yaşıyor. Otomotiv Bursanın can damarı olacak demiştim, görüldüğü üzere tekstilden şampiyonluk bayrağını almış durumdadır. Gıda ve makine sanayinin payı artacak bu da ambalaj sektörünü geliştirecek demiştim, şimdi ekmeği bile paketlemenin peşinde koşan bir sistem var. Bunun yanında hizmet ve finans sektörü birlikte büyüyecek, modern ve katılımcı yönetimler, halka açık şirketler artacak gibi öngörülerim vardı. Bunların günümüze yansımalarını hep beraber gözlemliyoruz.
Sayı: 780 - Sayı'nın Kapağı