Anadolu halkı tek dille anlaşır

Bundan tam 748 yıl önce, 13 Mayıs 1277 tarihinde Karamanoğlu Mehmet Bey yayınladığı fermanla Türkçe’nin ilk kez resmi dil olarak kabul edilmesi gerektiğini şöyle dile getiriyordu;

“Şimden gerü hiç kimesne kapuda ve divanda ve mecalis ve seyranda Türki dilinden gayri dil söylemeyeler.”

Buyruk buyuranın, uymak tebaanın işi.

İşte, bu nedenledir, bu yıl olduğu gibi her yıl 13 Mayıs’ta Karaman’da Türk Dil Bayramı törenle kutlanır. Bir de Gazi Mustafa Kemal’in 1932’de Birinci Türk Dil Kurultayı’nı açtığı tarih olan 26 Eylül’de de Dil Bayramı kutlanır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın üçüncü maddesine göre devletin dili Türkçe’dir. Anayasa’nın dördüncü maddesi de “Anayasanın birinci maddesindeki ‘Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu’ hakkındaki hüküm ile, ikinci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve üçüncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez” diye kesin bir hüküm içermektedir.

Şimdilerde Türkiye Cumhuriyeti yeni bir döneme giriyor. Her ne kadar konu resmi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne henüz gelmemişse de, bölücü örgüt PKK kendini lağvetme ve silah bırakma kararı aldığını açıkladı. Açıklamada yer alan maddelerin üstünü açıp, içine baktığımızda Kürtçe kurs açma hakkı değil, “Anadilde eğitim hakkının” da gündeme gelme ihtimalinin olabileceğini düşünüyoruz.

Anadilin öğrenilmesi, dilin grameri ve diğer özelliklerinin öğrenimi için ders verilmesi anlamına gelirken, anadilde eğitim, eğitimdeki bütün derslerin de aynı dilden olması şartını içerir.

Şayet, bu süreç kesintiye uğramaz ve öngörüldüğü gibi devam ederse, bu talepler beraberinde Anayasa’nın o ‘değiştirilmesi teklif dahi edilemez’ denilen maddelerinin de değişmesi konusu da belki gündeme gelecektir.

Ben, ilkokula 1960’lı yılların başında nüfusunun yüzde 90’ını Kürt asıllı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının oluşturduğu Ağrı’nın Eleşkirt İlçesi Atatürk İlkokulu’nda başladım. 23 Nisan ve 19 Mayıs bayramlarında subay ve memur çocuğu olan bazı arkadaşlarımızla biz şiir okurduk, büyük çoğunluk okuduklarımızı belki de hiç anlayamazdı. Hatırlıyorum ki, kendisi de Kürt olan Salih öğretmen harfleri ve rakamları bizlere Türkçe, Türkçe bilmeyen arkadaşlarımıza da Kürtçe anlatmaya gayret gösterirdi.

Şimdi, anadilde eğitim hakkı istenir diyorlar. Nasıl olacak, zor bir iş bu.

Hayatın her alanında devletin ikinci bir dili resmi dil olarak tanıması, birçok değişikliği beraberinde getirecektir.

Bir zamanlar duvarlarında “Vatandaş, Türkçe konuş!” uyarılarının bulunduğu devlet dairelerinde buna göre bazı değişiklikler mi yapılacak. Örneğin hastanelerde Kürt vatandaşlarımızla anlaşabilmek için Kürtçe konuşabilen tercümanlar mı bulunacak bilemem.

Şu anda Türkiye’de kaç milyon Kürt yaşıyor, resmi bir rakam verilemez. Bu sayı ne kadar olursa olsun, önemli olan Türkçe bilmeyen Kürtler’in ne kadar olduğudur. Yaşı 60’dan yukarı olup, okula gitmeyenlerin Türkçe’yi konuşamadığını kabul etsek de, asıl nüfusu oluşturan genç nesil Türkçe’yi ana dili gibi rahatlıkla konuşabiliyor. Bu nesil Kürtçe’yi aile içinde veya bazı arkadaşlarıyla sınırlı konuşabilmekte, bunun dışında aklına bile gelmemekte.

Yapılacak Anayasa değişikliğiyle Kürt dili, devletin ikinci dili olabilir diyorlar.

Lübnan ve Hindistan gibi çok uluslu, çok dinli ve çok dilli ülkelerde bu konu yasalarla teminat altına alınmıştır. Türkiye’de ‘nüfusunun yüzde 99’ü İslam’ veya ‘büyük çoğunluğu Türk olan’ diye başlayan cümlelerin biraz doğruluk payı olabilir, fakat yapılacak Anayasa değişikliği her şeyi alt üst edecek, tartışmalar yaratacaktır.

Birçok vatandaşımız aile içerisinde Kürtçe, Zazaca, Lazca veya diğer azınlık dillerini konuşmakta ve bu konuda bir sorun yaşamamaktadır.

Azınlık diye ifade ettiğimiz diğer etnisitelerin de, bu gelişmeden yola çıkarak kendi anadilleriyle eğitim hakkı istemesi tam bir kaos yaratır.

Doğrusu bunun hayata geçmesi çok kolay gerçekleşecek bir durum değil.

Kürt dilinin resmen tanınması, anadil olarak kabul edilmesiyle sadece yerde değil, gökyüzünde de kargaşaya neden olacaktır. Türk tescilinde olup, yolcu taşıyan bütün uçaklarda yapılan anonslar önce Türkçe ve ardından da uluslararası havacılık dili olarak kabul edilen İngilizce yapılmaktadır. Anayasa değiştirilir ve Kürtçe de ikinci resmi dil olarak kabul edilirse, kabin görevlileri “Sersera, serçeva” (Başım üstüne, gözüm üstüne geldin) diye başlayan Kürtçe anons yaparsa şaşırmayınız.

Mutlu yarınlar Türkiyem.