Aile Anayasası’nın  hukuki geçerliliği

Aile şirketleri, ortalama ömrü bir nesli zar zor geçen, ve ancak ekonominin temel yapıtaşlarını oluşturan şirketlerdir. Bu şirketlerin yönetiminin kurumsal bir yapıya kavuşturulması amacıyla hukuken icra edilebilir pek çok yöntem mevcut. Şirketin temel metni olan Esas Sözleşme, ve ortakların (şirketin değil) taraf oldukları Hissedarlar Sözleşmesi, şirket içi disiplin yükümlülükleri gibi sözleşme ve metinler; hazırlanıp usulünce yürürlüğe konulduğu takdirde oldukça etkili olabiliyor. Amerika’da “family protocol” olarak bilinen, ülkemizde de köklü şirketlerin pek çoğunda bulunan Aile Anayasası ise, son zamanlarda yayılmaya devam eden sözleşme türlerinden biri. Aile Anayasası; aile şirketinin etik kurallarını, hangi profillerin şirkette istihdam edileceğini, aile üyeleri arasındaki uyuşmazlıklarda hangi yolların izleneceğini, aile konseyi oluşturulması ve üye ile görevlerini, ailenin iş çevresiyle kuracağı iletişimi, şirketten çıkmak isteyen aile üyelerinin hisselerini nasıl devredeceğini, miras ve boşanma dolayısıyla aile şirketi ve varlıklarının nasıl paylaşılacağını belirten bir çeşit yönetim çerçevesi anlaşmasıdır. Ancak hukuki bağlayıcılığı var mı? Belirtmek gerekir ki, Aile Anyasası hakkında Türkiye’de yayımlanmış ve üst derece yargı kararı henüz bulunmuyor.
Bu sözleşme türü, Türk Borçlar Kanunu’nda belirtilmemiştir ve dolayısıyla, atipik niteliktedir. Sözleşme serbestiti içinde, sadece sözleşme taraflarını bağlayan ve ancak kanunların emredici hükümlerini ihlal etmeyen sözleşmeler her halde hazırlanabilir ve geçerli olur. Ancak aile anayasalarının içeriğindeki hükümler, çoğunlukla emredici kanuni düzenlemeleri ihlal edici nitelikte olabiliyor ve dolayısıyla, gerek yurtiçinde gerekse Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri hukuk görüşlerinde; bağlayıcı bir sözleşme niteliğinde yorumlanmıyorlar. Çeşitli mülkiyet hakkı ihlalleri, kişilik hakkı ihlalleri, gabin halleri, şirket esas sözleşmesinin hiyerarşik bakımdan üstün ve geçerli olması sebebiyle ticaret kanunu ihlalleri, sözleşmenin yalnızca taraflarını bağlayıcı olabileceği gibi hususlar; Aile Anayasasını oldukça iyi niyetli ancak bağlayıcılığı tartışılır bir belge haline getiriyor. Avrupa Komisyonu da Aile Anayasasını, aile şirketini oluşturan hissedarlar ve aile üyelerinin, aile değerleri, vizyonu ve görevlerini tanımlayan ve dolayısıyla aile şirketinin kurumsal yapıya ulaşmasını ve bu yapıda devam etmesini amaçlayan bir metin olduğunu dile getiriliyor. Eğer bir aile anayasası hazırlanacaksa; öncelikle Esas Sözleşme’ye hukuken izin verilen hükümlerin konulması, Hissedarlar Sözleşmesi, Gizlilik Sözleşmesi gibi metinlere göz atılması gerekiyor ki; kısmen icra edilebilir ve uygulanabilir bir belge oluşsun. Aksi takdirde, bir iyi niyet sözleşmesi ve aile rehberi dışında (uygulanması tabi ki içten dilenen) bir metin haline geliyor.
Saygılarımla