banner6

31.05.2021, 23:11

5 Haziran Dünya Çevre Günü: Ekosistem Restorasyonu

5 Haziran 1972 yılında, BM Stockholm Konferansı`nda insanların çevre ile ilişkisi üzerinde durulmuş ve 5 Haziran, Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Çevre Günü olarak kabul edilmiştir. Dünya Çevre Günü “Sadece bir Dünya var.” sloganı temeline dayanmaktadır. 2021 yılı Dünya Çevre Günü teması ise “Ekosistem Restorasyonu” olarak belirlenmiştir. Ekosistem restorasyonu, doğayı sömürmekten iyileştirmeye gitmek için hasarın önlenmesi, durdurulması ve tersine çevrilmesi anlamına gelmektedir. BM tarafından bu Dünya Çevre Günü’nde ormanlardan tarım arazilerine, dağların tepesinden denizin derinliklerine kadar milyarlarca hektarı canlandırma misyonu olan ‘Ekosistem Restorasyonu On Yıl’ girişimi başlatılmaktadır.
Şu anda doğal yaşam ve insan refahını etkileyen, devamlı bir biyolojik çeşitlilik kaybına şahit oluyoruz. Bu kaybın esas nedenleri, yoğun tarımsal üretim sistemleri nedeniyle doğal habitatlarda meydana gelen değişimler; inşaat; taş ocağı faaliyetleri; ormanlar, okyanuslar, nehirler, göller ve toprağın aşırı kullanımı; kirlilik ve artan küresel iklim değişikliğidir. Dünyamızın ve yaşamlarımızın sürdürülebilirliğinde biyolojik çeşitliliğin oynadığı büyük rol, onun devam eden kaybını giderek daha tedirgin edici hale getirmektedir. Toplanan veriler dahilinde insan nüfusunun 2050 yılına kadar 9 milyara ulaşması bekleniyor. Bu insan nüfusundaki artış; aşırı tüketim, iklim değişikliği ve biyoçeşitlilikteki inanılmaz kaybı gözler önüne serecektir. 
Geçmişten günümüze, dünyamızın çevre problemleri daha çok artmış ve su kirliliği, toprak kirliliği, iklim değişikliği, nesli tükenmekte olan canlı türlerinin sayılarında artış vb. birçok konular ortaya çıkmıştır. İklim değişikliği gibi büyüyen çevre problemleri doğal kaynakları da kısıtlamaktadır. Örneğin sera gazlarının artışıyla birlikte gelen iklim değişikliği problemi su kaynaklarına etki etmekte, azalan su kaynakları tarımsal üretime etki etmekte ve biyolojik çeşitliliği azaltmaktadır. İklim değişikliği ile birlikte; su kaynaklarının hem niceliğinin hem de niteliğinin düşmesi su güvenliği sorununa yol açacaktır. Sıcaklık artışları ve aşırı hava olayları nedeniyle tarımsal üretim düşecek ve bu durum artan yiyecek talebi ile birleştiğinde küresel ve bölgesel olarak gıda güvenliğine ilişkin büyük riskler oluşacaktır. Tarladan soframıza uzanan zincirde, iklim krizi hem ekonomik hem de gıda güvenliği açısından değerlendirilerek ele alınmalıdır. Çevre kirliliği, doğa için büyük bir tehdittir ve daha önceleri doğa ile iç içe olan insanoğlu doğadan giderek uzaklaşmaktadır. 
Sularımızın kirlenmesi engellemek için ülkemizde ekosistem odaklı atıksu yönetimine odaklanılmalı, her alıcı ortamın (dere, göl, deniz) kendi özgün koşulları değerlendirilerek, havza bazlı su yönetimi ve alıcı ortam esaslı deşarj standardına geçilmelidir.
Doğal kaynak ve doğal yaşam alanlarının korunmasına, tarım ve orman alalarının, mera, yaylak ve kışlakların amaç dışı kullanımının önüne geçilmesi için gereken özen gösterilmeli ve doğanın tüm bileşenleri ile yaşamın önceliklendirildiği bir anlayışın benimsenmesi sağlanmalıdır.
Kent nüfusunun artışını özendiren, kentler arası rekabete dayalı kamu yatırımlarından vazgeçilerek;  kente göç ile kentler arası göçün önüne geçen temel politikalar benimsenmelidir. Kentsel ve kırsal yaşamda kamusal anlayış egemen olmalıdır. Ülkemizde, entegre çevre yönetimi yaklaşımı uygulanmalıdır.
Bu nedenle ekolojik yıkımla mücadele ederek, gelecek nesillerin yaşam haklarının elinden alınmasına engel olmak sürdürebilir çevre yönetimi anlayışının benimsenmesi ve buna bağlı olarak uygulanacak devlet politikaları ile mümkün olacaktır. Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamak anayasal bir haktır.

Yorumlar (0)
12
kapalı
Günün Anketi Tümü
ABD Doları’nda yıl sonu beklentiniz nedir (TL) ?
ABD Doları’nda yıl sonu beklentiniz nedir (TL) ?
banner18
banner51