2025’i Uğurlarken: Çalıştık mı, Oyalandık mı?

2025’ in bitmesine artık günler kaldı. Türkiye’de iş hayatı bu yıl da hızla koştu. Koştu ama nereye gittiğini çok da sorgulayamadı.

Şirketler büyümeden, küçülmeden, dönüşmeden ve çoğu zaman öğrenmeden yol aldı. Aslında nefes almaya çalıştı.
İnsan kaynakları ise bir kez daha “stratejik ortak” olmakla “operasyonel tamirci” olmak arasında sıkıştı.

Ve dürüst olalım:
Bu sıkışmışlık artık kimseyi şaşırtmıyor.

2025’te Çalışan Ne Hissetti?

Çalışan tarafında 2025’in tek kelimelik özeti şuydu: YORGUNLUK

Fiziksel değil sadece. Zihinsel, duygusal ve ahlaki bir yorgunluk.

· Sürekli değişen hedefler

· Net olmayan beklentiler

· “Esnek” denilip sınırı çizilmeyen çalışma düzenleri

· Performans konuşulup geri bildirimin verilmemesi

Çalışanlar bu yıl şunu fark etti:
Artık maaş tek başına tutmuyor. Ama anlam da tek başına yetmiyor. İnsanlar işten çok yönetim biçiminden yoruldu.

Yöneticiler 2025’te Ne Yaptı?

Yöneticiler için 2025 kolay bir yıl değildi, evet. Ama zor olması her şeyi açıklamıyor.

Birçok yönetici bu yıl:

· Yetki verdi ama sorumluluğu devretmedi

· Güven istedi ama kontrolü bırakmadı

· Hız bekledi ama yön göstermedi

En büyük sorun şuydu:
Yönetici sayısı arttı, lider sayısı artmadı. Unvanlar çoğaldı. Yetkinlikler aynı kaldı. Ve bu fark, ekiplerin içinde sessiz bir güvensizlik olarak büyüdü.

İşveren Cephesi: Hayatta Kalma Modu

İşverenler 2025’te çoğu zaman refleksle hareket etti. Ekonomi, maliyet, rekabet, belirsizlik… Haklı gerekçeler vardı. Ama şunu da açıkça söyleyelim: Birçok şirket bu yıl insan kaynağını geleceğin yatırımı değil, bugünün maliyeti gibi yönetti.

Eğitim ertelendi. Gelişim “sonra bakarıza bırakıldı. Yetenek yönetimi sunumlarda kaldı. Sonra ne oldu? İyi çalışanlar sessizce uzaklaştı. Kalanlar ise “minimum çaba – maksimum korunma” moduna geçti.

İnsan Kaynakları: En Zor Sandalyede Oturanlar

2025’te insan kaynakları belki de en zor roldeydi.

Bir yandan:

Çalışanı tut, Kültürü koru, Bağlılığı artır

Diğer yandan:

Bütçeyi aşma, Hızlan, Sorun çıkmasın

Ama burada acı bir gerçek var:
Birçok İK birimi bu yıl cesur olmak yerine uyumlu olmayı seçti.

Veriyi topladı ama konuşmadı. Sorunu gördü ama çözüm üretmedi. Strateji dedi ama masaya yumruğunu koymadı. İnsan kaynakları güçlü olmadıkça, organizasyonlar sadece idare edilir. Yönetilmez.

2025’in Acı Gerçeği

Bu yıl bize şunu net öğretti:

· Güven olmadan performans olmuyor.

· Anlam olmadan bağlılık olmuyor.

· Geri bildirim olmadan gelişim olmuyor.

· Cesaret olmadan dönüşüm olmuyor.

Ve en önemlisi:
İnsan konuşulmayan yerde sorunlar çözülmez, sadece ertelenir.

2026’ya Girerken Birkaç Net Önerimiz Olsun

Yıl kapanırken romantik cümleler kurmanın anlamı yok.

O yüzden kısa ve net:

· İşverenler: İnsan kaynağını maliyet değil, risk yönetimi olarak görün.

· Yöneticiler: Her şeyi bilmek zorunda değilsiniz ama net olmak zorundasınız.

· İnsan kaynakları: Masada oturmak yetmez, sözünüz olmalı.

2025 bize çok şey anlattı.
Dinleyenler için…

2026 ya gerçekten değişim yılı olacak ya da aynı sorunları daha pahalıya yaşamaya devam edeceğiz.

Seçim yine bizde.